ANDY-AR Genel Müdürü Faruk Acar: 15 vekil handikaplı hamle
Andy-Ar'ın başkanı Faruk Acar'ın İYİ Parti'ye geçen 15 vekil yorumu: "Anamuhalefetin hamlesi handikaplı. CHP'nin aleyhine, İYİ Parti ve AK Parti'nin lehine olur. İlk turda çok aday, muhalefet için avantaj." Gazete Habertürk'ün yazı dizisi 2'nci gününde, Andy-Ar'ın başkanı Faruk Acar ile devam ediyor
TÜRKİYE 24 Haziran’da erken seçime gidiyor... Peki bu seçimin kazananı kim olur? İYİ Parti’nin Meclis’te grup kurması nasıl bir etki yaratır? Muhalefet ilk turda ortak adayla mı, yoksa farklı adaylarla mı seçime girmeli? AK Parti ve Cumhurbaşkanı nasıl bir kampanya yürütür? Parlamento seçimlerinde nasıl bir tablo ortaya çıkabilir? Kübra Par, Seçimin Nabzı yazı dizisinde akıllardaki tüm soruları farklı kamuoyu araştırmacılarına soruyor. HABERTÜRK, dizinin 2. gününde, Andy-Ar’ın başkanı Faruk Acar ile konuştu...
‘BAHÇELİ’NİN ÇIKIŞI, AK PARTİ’NİN KUCAĞINDA PİMİ ÇEKİLMİŞ BİR BOMBA ALGISI YARATTI’
* Erken seçimin 24 Haziran’da yapılacak olması herkes için sürprizdi. Faruk Acar için de sürpriz miydi?
Aslında değildi çünkü 16 Nisan referandumunu 51.4 ile “Evet” kazanmış gibi görünse de beklentilerin karşılık bulmadığı bir sonuç olarak değerlendirdik. O günlerde herkesin dilinde sanki “Hayır” kazanmış gibi bir motivasyon oluşmuştu. Seçimin 2019 Kasım’ına kalmayacağı belliydi çünkü 16 Nisan, son yıllarda muhalefet partilerinin en fazla motive olduğu seçim olarak değerlendirilebilir. Yüzde 50+1’i alarak kazanılan bir seçime rağmen 48.5’lik bir blokun arada görünmüş olması ve AK Parti artı MHP’nin toplamının beklentilerin de altında bir sonuç görmüş olması, muhalefet açısından bir motivasyon alanı oluşturdu. Muhalefet bir şekilde bu 48.5’i bir arada tutabilmek için yerel seçimleri beklemeden erken seçim isteyecekti. Nitekim ilk çıkışı Sayın Kılıçdaroğlu yaptı, “erken yerel seçim’’ tavsiyesinde bulundu. O nedenle Ankara’da bir seçim lobisi oluştu.
* “Muhalefet erken seçim istiyordu” diyorsunuz ama sonuçta kararı MHP ve AK Parti aldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan da erken seçim istemiyor muydu?
Sayın Cumhurbaşkanı, Kasım’da 2019’da olacağının altını çok net çiziyordu.
* Bu bir strateji miydi, yoksa gerçekten böyle olmasını mı istiyordu?
Gerçekten 2019’da olmasını istediğini ifade etmişti zaten. Çünkü yaklaşık 1.5 yıllık bir zaman var. Şu anda seçime gidiliyor ama kazansa dahi bu seçim 2023 29 Ekim’ini göstermiyor! Kasım 2019’da gidilen seçimde kuruluş yıldönümünü de görebiliyordunuz. 2023 ile ilgili hem AK Parti’nin hem Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın koyduğu bir vizyon var. Şimdi 2023 Haziran ayında bir kez daha seçime gitmek ve kazanmak durumunda kalacak. Seçim kazanmak kolay bir şey değil. Her zaman risklidir. Cumhurbaşkanı Erdoğan bugün daha güçlü ama bundan 6 ay sonrasına dair bir öngörüde bulunmamız bile çok mümkün değilken, siz 2023 Haziran ayında bir kez daha seçime gitmek durumunda kalacaksınız.
* “Aslında Cumhurbaşkanı Erdoğan erken seçim istemiyordu ama son dönemde o da erken seçime ikna olmuştu. Fakat Bahçeli’nin tarihi şaşırtıcı oldu’’ diyebilir miyiz?
Evet. AK Parti kanadında Devlet Bahçeli’ye ve MHP’ye bir hassasiyet söz konusuydu. Nitekim Cumhurbaşkanı’nın, “Bizim aramızdaki süreç devam ediyor, siz limon sıkmayın’’ dediğini biliyoruz. Dolayısıyla, bir gün sonra yapılacak görüşmenin öncesinde, bu diyalog zemini söz konusuyken, grup toplantısında çıkıp tarih vermiş olmak, kamuoyunda “AK Parti’nin kucağında pimi çekilmiş bir bomba etkisi yarattı” algısı oluşturdu.
* Bu biraz ittifak ruhuna ters bir adım mıydı?
Evet, ters bir adım gibi görüldü.
* AK Parti kulislerinde rahatsızlık yarattı mı?
Bazı kesimler nezdinde yarattı. Ama geneli itibarıyla bakıldığında, “Zaten erken seçim olacaktı’’ tarzında bir satın almayla çabuk adapte olundu. Şu anda tam olarak her şey bitmiş değil. Çok zorlu ve çok da hızlı geçmesi gereken bir süreç var. Cumhurbaşkanı, rest çekip seçimi yapmayarak ittifakın tabanındaki çatlak seslerin çoğalmasını sağlayan bir karar da alabilirdi. Bunu böyle tercih etmedi. “MHP’ye teslim olmadı ama yine de MHP’nin talebiyle ortak bir noktada buluşmayı daha uygun buldu” diyebiliriz.
* AK Parti’nin MHP’ye rest çekmemesinin sebebi, MHP’siz yüzde 50+1’i aşamayacağını düşünmesi mi?
Hayır. AK Parti’den faydalanan daha çok MHP. Hem Ankara’daki siyasi gücü hem bürokrasideki hareketliliği hem de zihniyeti açısından bakıldığında MHP’nin tam da istediği bir Türkiye fotoğrafı söz konusu. Toplamına baktığınızda AK Parti’den MHP’ye bir sempati, bir teveccüh oldu ama MHP’den AK Parti’ye aynı çarpanı görmek çok mümkün olmadı. Nitekim bunu referandumda da gördük. Referandumda MHP’nin, özellikle de Devlet Bahçeli’nin son 3 gündeki çıkışına bakıldığında MHP’den “Evet” blokuna geçiş yüzde 2-2.5 dolayındaydı. MHP’nin aslında burada “Evet” oylarını yüzde 57-58’lere taşıyacağının hesapları yapılması gerekirken, 51.4’te kalmış olmasının karşılığını bir tek şeyle açıklayabilirsiniz. AK Parti içerisinde de “Hayır’’ diyenler vardı ama MHP’nin genel olarak burada teslim olmayan bir seçmeni olduğunu söyleyebiliriz.
* Bu konuda parti ve teşkilatlardan kaynaklı bir sorun mu vardı, yoksa MHP seçmeni bu ittifakı satın almadı mı?
Referanduma bakıldığında çok da satın alındığı söylenemez çünkü sonuçlar ortada. Sonuçta sandıkta 51.4 vardı. Bugün bu ittifaka desteğin daha fazla olduğunu görüyoruz. Yine de AK Parti’nin yaklaştığıyla MHP seçmenlerinin yaklaştığı oran aynı değil.
‘MİLLETVEKİLLİĞİNİN FİYAKASI AZALDI’
* Muhalefet ayrı ayrı adaylarla mı gitse daha avantajlı çıkar, yoksa ortak bir adayda birleşirse mi?
Tüm partilerin kendi adaylarını göstermiş olmaları ve alternatif yelpazeyi genişletmeleri onlar için bir fırsat yaratır. Her parti kendi adayıyla ilk tura girerse daha avantajlı olurlar.
* Abdullah Gül aday olur mu? Olursa bu tablo değişir mi?
Olacağını sanmıyorum. Belki biraz daha zaman geçseydi, Türkiye’de şartlar Abdullah Gül’ün lehine gerçekleşecek şekilde değişseydi mümkün olabilirdi. Ama şu an itibarıyla 15 gün içerisinde hayati olarak vereceği bir karar var, ki Abdullah Gül’ün düşünen, tartan, adım atmadan önce oyunu kurmaya dikkat eden bir karakter olduğunu hepimiz biliyoruz. O nedenle doğrudan hızlı bir şekilde hata yapmayı istemez.
* Peki, AK Parti Genel Merkezi’nde nasıl bir hava var? Panik var mı?
Tabii doğal bir panik var. Çünkü 60 gün içerisinde hiç olmayan bir sistemi oylayacaksınız. Milletvekillerinin henüz 1.5 yıllık görev süreleri varken, şimdi, “Tekrar aday olacak mıyım?’’ panikleri var. Şu anki durumdan daha farklı bir Meclis olacak. Milletvekilleri yeniden vekil olmazlarsa da bakanlık olma ihtimallerinin bulunduğu bir durumun içine girecekler. Ama seçim olup bittikten sonra ikisinin de olmama ihtimali de var.
* Peki, milletvekilliğinin fiyakası azalmış olacak mı?
Ben öyle düşünüyorum. Bu benim şahsi öngörüm. Teknokrat bakanlıklara geçişte de böyle bir durum ortaya çıkabilir. Başkan artık, “Benim X bakanım şöyle bir hata yaptı’’ deme lüksüne sahip değil. Hata yapanı alıp değiştirecek. Şimdi bir genel müdürü, bir personeli işten alıyormuş gibi değerlendirebilirsiniz. Bakanlıkların, milletvekillerinin fiyakası da bugünkü şekline göre değerlendirildiğinde azalacak.
‘CHP BAYKAL DÖNEMINE GERILEDI ŞU AN OYU YÜZDE 21 CIVARINDA’
* Parlamentoda sürpriz bir tablo ortaya çıkabilir mi?
Zaten kesin sürpriz çıkacak. Toplam oy oranlarında özellikle AK Parti ve CHP’de yaşanacağını düşünüyorum.
* Tüm partiler için öngörülerinizi söyler misiniz?
AK Parti ve MHP’yi bütün olarak değerlendirmek gerekiyor. İki partinin oranı aşağı yukarı yüzde 55’ler dolayında bir yerde sonuçlanır gibi görünüyor. CHP’nin Baykal dönemine gerilediğini görüyoruz. Şu an itibarıyla oyu 21 civarında. Bu herkesin beklediğinin aksine AK Parti’den oy devşiren bir parti değil, CHP’yi parçalamak üzere konumlanmış algısı olan bir İYİ Parti var. Toplamına baktığınızda Erdoğan karşıtlığı ve AK Parti’yi bitirmek üzere konumlanan CHP, yine aynı mantık üzerine konumlanan bir diğer partiye oy kaptırıyor. AK Parti ve MHP tabanında bu anlamda bir düşüş yaşanmıyor. CHP’nin şimdi bir de bunları bir arada tutma zorunluluğu var. Tıpkı 7 Haziran’daki gibi HDP’yi kötülemeyecek, ona alan açacak ve Meclis’e girmesini bir ölçüde geri planda destekleyecek. Bu bugün itibarıyla İYİ Parti için geçerli. CHP, 7 Haziran’da bunu başardı. İYİ Parti’nin 6-7 civarında oyu var. Ama bunun daha üzerine oturup oturmayacağı önümüzdeki süreçte belli olacak. Parlamentoda nasıl bir denge olacağını öngöremeyeceğiz. Araştırma şirketleri bu anlamda toplam ittifak oylarını verebilir. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin oy oranlarını aşağı yukarı bilmiş olacağız. Ama partilerin herkes için sürprizler yaratacak neticelere sahip olacağını düşünüyorum.
* HDP ve Saadet için bir farklılaşma öngörüyor musunuz?
HDP’nin oylarında ciddi bir kırılma söz konusu dahi değil. Ne HDP’den kopup AK Parti’ye geçiş ne de AK Parti’den HDP’ye geçiş söz konusu. HDP baraj civarında bir yerde duruyor. Saadet Partisi kamuoyunda çok popüler bir alan yakaladı. Kendince ciddi bir hava oluşturdu ve gündem belirleyen aktörlerden biri haline geldi. Bu biraz da AK Parti’nin onları muhatap almasıyla alakalı. Fakat Saadet Partisi’nin oylarında henüz bir hareketlilik tespit edebilmiş değiliz.
CHP’Lİ VEKİLLERİN İYİ PARTİ’YE GEÇMESİNE DAİR YORUM: CHP’nin aleyhine, İYİ Parti ve AK Parti’nin lehine
* Dün sürpriz bir gelişme yaşandı, CHP’den 15 vekilin İYİ Parti’ye katılacağı ve İYİ Parti’nin bugün Meclis’te grup kuracağı açıklandı. Bu durum seçimi nasıl etkiler?
15 CHP milletvekilinin İYİ Parti’ye grup kurması için geçmesi, “Aslında uzun zamandır konuşulan CHP-İYİ Parti muhtemel ittifakının somutlaşmış şeklidir” diye yorumlanabilir. Bu durum resmi olarak pusulada da karşılık bulur mu bilinmez ancak bizim araştırmalarımızda da görüldüğü gibi İYİ Parti’nin CHP tabanından oy aldığına dair tespitlerin bir ölçüde genel başkanların da farkında olduğunun göstergesidir. Yeni bir oyun kurma çabası içinde olan anamuhalefetin bu hamlesi kendi içinde bir handikap barındırıyor. Sonuçta siz tabanınızı genişletmek üzerine değil mevcut tabanınızı el değiştirerek farklı yerlere paylaşımda bulunuyorsunuz! Sandıkta da bunun karşılığını göreceğimizi sanıyorum. CHP iddiasını bu hamle ile çürütmüştür. İddianız başkaları üzerinden hikâyeleştirilirse bir süre sonra gözler iddia sahibine yönelir. Alacakla borç ödenmez gibi bir şey bu! CHP bir hikâye koymaya çalışıyor ama o hikâyenin sonu mutlu mu? Bizim yaptığımız araştırmalar ışığında bu kombinasyona dair sonuç alamadığını söyleyebilirim. Bu ittifakın faydalananı İYİ Parti oluyor ve CHP son yıllarda aldığı oyun altına seyredecek bir sonuca doğru eviriliyor. Kısacası bu durum CHP’nin aleyhine, İYİ Parti’nin ve dolaylı olarak AK Parti’nin lehine olur...
‘AK PARTİ VE ERDOĞAN’IN KAMPANYASI AYRIŞMALI’
* Cumhurbaşkanı Erdoğan nasıl bir kampanya yürütür?
Bir kere AK Parti ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ayrıştırılması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü gerçekten iki farklı seçim olacak.
* Niye ayrışmalı?
Çünkü AK Parti, “Parlamentoda ne olursa olsun, ben Cumhurbaşkanlığı’nı alayım’’ önceliğini düşünmüyor. Orada da güçlü olmanın gerekliliğine inanıyor. O nedenle Cumhurbaşkanı Erdoğan sürükleyici olacak ama AK Parti de güçlü bir parlamento grubuna sahip olmanın neden gerektiğini iyi anlatmalı.