CHP Kurultayı'nın galibi Kemal Kılıçdaroğlu oldu
CHP Kurultayı'nda son dakika gelişmeleri... CHP'nin "Adalet ve Cesaret" temalı 36. Olağan Kurultayı'nda Kemal Kılıçdaroğlu genel başkan olarak seçildi. 7'nci kurultayına giren Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun karşısına rakip olarak çıkan adaylardan yeterli imzayı toplayan tek isim Muharrem İnce oldu. Fakat İnce'ye imza veren 2 delegenin imzasını geri çektiği, 49 delegenin ise mükerrer imza verdiği iddia edildi. Muharrem İnce ise iddiaları yalanladı. Buna karşılık CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, iddianın doğru olduğunu, Kılıçdaroğlu'nun kendisine de verilen 49 mükerrer imzanın Muharrem İnce'ye aktarılmasını talep ettiğini söyledi. AK Parti'nin temsilci göndermediği kurultayda Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu ve Muharrem İnce salonda yan yana oturdu. Yanlarında bulunan boş koltuğun ise cezaevinde bulunan Enis Berberoğlu için boş tutulduğu öğrenildi
36. Olağan Kurultayı'nda Kemal Kılıçdaroğlu genel başkan olarak seçildi. "Adalet ve Cesaret" temalı büyük kurultayın ilk gününde genel başkanlık seçimi yapıldı. Kurultayın ikinci gününde ise 60 kişilik PM ile Yüksek Disiplin Kurulu üyeleri belirlenecek. Kurultay'daki tüm gelişmeler dakika dakika HABERTURK.COM'da.
23:34 Kemal Kılıçdaroğlu CHP Genel Başkanlığa seçilmesinin ardından konuşma yaptı
Kurultayda, sonuçların açıklanmasının ardından bir konuşma yapan Kılıçdaroğlu, tüm delegelere teşekkür etti.
Üstlendiği görevin sorumluğunu çok iyi bildiğini belirten Kılıçdaroğlu, "Üstlendiğim görev sıradan bir görev değildir. Bu ülkenin her ferdinin hakkını, hukukunu, adaletini sağlamak için her türlü mücadeleyi yapacağıma sizlere söz veriyorum." ifadesini kullandı.
Bugün yaşanılan ortamda CHP'ye genel başkanlık yapmanın sıradan bir olay olmadığını gayet iyi bildiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Kimilerinin uykularının kaçacağını da çok iyi biliyorum. Ama biz haklı davamızı, Türkiye davamızı sonuna kadar götüreceğiz. Her zaman söyledim yine ifade ediyorum: Adaleti, demokrasiyi, hukuku birlikte savunacağız, birlikte yaşamayı savunacağız. Türkiye'yi yeniden çağdaş uygarlığa taşımak için hep birlikte mücadele edeceğiz. Bu bizim namus borcumuzdur."
Türkiye'nin tarihinin en zor dönemeçlerinden birini yaşadığına dikkati çeken Kılıçdaroğlu, hangi siyasi görüşten olursa olsun, insanların kaygıyla Türkiye'nin bekasından, geleceğinden söz ettiğini söyledi.
Şehitlere rahmet
Bu akşam 7 kahraman Mehmetçiğin şehit düştüğünü belirten Kılıçdaroğlu, 6 askerin Afrin'de şehit olduğunu dile getirdi.
Çok üzüntülü olduklarının altını çizen Kemal Kılıçdaroğlu, "Kahraman askerlerimiz, Mehmetçiklerimiz. Peygamber ocağından ayrılıp oraya giden, bayrağımız için, vatanımız için mücadele eden Mehmetçiklerimiz. O askerlerimize, şehitlerimize şükran borçluyuz. Allah rahmet eylesin. Onların mücadelesi Türkiye mücadelesidir. Onların mücadelesi gelecek mücadelesidir. Bütün şehitlerimize özellikle Afrin şehitlerimize minnet borçluyuz. Onlar bizim onurumuz, bizim gururumuzdur." değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'nin şehitlerin önemini çok iyi bildiğini aktaran Kılıçdaroğlu, herkese çok büyük sorumluluklar düştüğünü bildirdi.
Türkiye'nin bütün komşularını kucaklayarak, barıştan yana bir politika izleyeceğini belirten Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Savaş meydanlarından gelen Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 'zorunlu olmadıkça savaş bir cinayettir' demiştir. Bugün zorunlu bir tablo ile karşı karşıyayız. Türkiye'nin beka sorunu var. O sorunu başımıza açan bugün Türkiye'yi yönetenlerdir. Onun için diyorum bunun hesabını mutlaka soracağız diye. Bu bizim boynumuzun borcudur.""
"CHP Genel Başkanlarına yakışır bir tarzda sürdüreceğim"
Kemal Kılıçdaroğlu, CHP olarak 80 milyonu vatandaşı kazanmak zorunda olduklarına, hiç kimseyi ötekileştirme lükslerinin bulunmadığına işaret ederek, bunun için çalışacaklarını söyledi.
Kılıçdaroğlu, konuşmasını "Bu zorlu görevi size sözüm söz, CHP Genel Başkanlarına yakışır bir tarzda sürdüreceğim." diyerek bitirdi.
Konuşmasının sonunda üzerinde "CHP" yazan 70 yıllık bir tuğla hediye edilen Kılıçdaroğlu, bunu genel merkezde sergileyeceklerini söyledi.
23:25CHP'nin 36. Olağan Kurultayı'nda 790 oy alan Kemal Kılıçdaroğlu, Genel Başkanlığa yeniden seçildi. Muharrem İnce, 447 oyda kaldı.
23:06CHP Kurultayı'nda oylama işlemisona erdi, oylarınsayımına geçildi.Ankara Spor Salonu'ndaki kurultayda delegeler 25 sandıkta oy verdi. Oy verme işlemi yaklaşık 2 saat sürdü. Adaylardan Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, 1 numaralı sandıkta, Yalova Milletvekili Muharrem İnce ise 4 numaralı sandıkta oy kullandı.
20:40 CHP Kurultayı'nda oylama işlemi başladı
18.30 İmza tartışmalarının ardından her iki adayın da katılacağı belirtilen oylamanın saat 21.00 sularında başlayacağı bildirildi.
18.11 Muharrem İnce kürsüye çıkarak lütuf istemediğini, delegelerin özgür iradesini istediğini açıkladı.
18.08 Divan Başkanı Yılmaz Büyükerşen, Kemal Kılıçdaroğlu'nun mükerrer olan imzaların Muharrem İnce'ye aktarılması talebinde bulunduğunu belirterek İnce'nin aday olduğunu ve seçimin iki aday arasında gerçekleşeceğini açıkladı.
18.07 Habertürk TV muhaberi Ömer Topsakal kritik bir bilgiyi verdi ve Habertürk TV canlı yayınında Kemal Kılıçdaroğlu'nun 1130 delegenin imzasıyla aday olduğunu, Muharrem İnce'nin ise 115 imzada kaldığını ve mevcut imza sayılarıyla İnce'nin aday olamadığını bildirdi.
ÖZGÜR ÖZEL: KILIÇDAROĞLU, "MÜKERRER İMZALAR İNCE'YE AKTARILSIN" DEDİ
16.01 CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, "Çok delegeden imza isteniyor. 49 delege her iki adaya imza vermiş. Delege bunu bilmeyebilir. Huzura çağrılır ve kararı sorulur. Şu anda Muharrem İnce'nin net 119 imzası var. 49 delegeye imzası sorulacak. Genel Başkanımız bir tasarrufta bulundu. Madem ikimizde de var. Bana verilen kısımları ben çekiyorum diyor. Her ikimize verilen imzayı bana saymayın. Ben çekiyorum diyor" dedi.
MUHARREM İNCE HABERTÜRK TV'YE KONUŞTU: Ne imza sorunu, imza sorunum yok. İddialara şaşkınım
15:48 Habertürk TV'den Çimen Çetin'e kurultay salonundaaçıklama yapan Muharrem İnce, "İmza ile ilgili bir sıkıntım yok. Bu iddialara şaşkınım. Beni aday olarak kürsüye çağırdılar ben de kürsüde aday konuşmamı yaptım. Şunun bunun ortalığı karıştırmak için yaptığı haberlere itibar etmeyin. (Oy sıkıntısı yok yani, değil mi? sorusuna istinaden) Ne oy sıkıntısı. Yani sandıklar açıklanınca görürsünüz arkadaşlar. Aday olarak çağırmadı mı beni. Ben imzalarımı Tanju Bey'e teslim ettim. Beni de aday olarak çağırmadı mı, ben de konuşmamı yaptım mı. Ne imzası artık. Sandıktan sonra konuşuruz" dedi.
15.39 CHP'nin eski grup başkanvekillerinden Hakkı Süha Okay, Kılıçdaroğlu'nun mükerrer imzaları İnce'nin hanesine yazılmasını önerdiğini aktardı. Okay, bu bilgiyi Kılıçdaroğlu'nun yakın çevresinden aldığını söyledi.
ŞOK: MUHARREM İNCE'NİN ADAYLIĞI KESİNLEŞMEDİ
15.05 Gürsel Tekin: (Mükerrer imza) Aşılır. Aşılmayacak şey değil. Çoklu adaylarda zaman zaman bilerek ya da bilmeyerek imza verilebiliyor. Bu isimlere hangi ismi seçtiği sorulacak. Sayın Genel Başkan'ı da tanıyorum. Büyük ihtimalle sorun çözülecek.
14.51Muharrem İnce'nin adaylığı için imza veren delegelerin bir kısmının mükerrer imza attığı, iki delegenin ise İnce için verdiği imzayı gere çektiği iddia edildi. 166 imzadan 49'unun mükerrer çıkması durumunda İnce'nin aday olamama ihtimalinden bahsediliyor. Peki mükerrer imza nedir? Yani iddia doğruysa bu, bazı delegelerin hem Muharrem İnce'nin adaylığı hem de bir başka adayın adaylığı için imza verdiği anlamına geliyor. Bu 49 imzanın geçersiz sayılması durumunda, iki delegenin de imzasını geri çekmesi nedeniyle İnce'nin topladığı imza sayısı 115'e düşebilir ve Muharrem İnce'nin adaylığı geçersiz hale gelebilir.
Peki iddialar doğruysa ne olacak? Böyle bir durumda tüzük gereği divan, mükerrer imza atan delegeleri çağırarak tercihinin hangi aday yönünde olduğunu soracak. Eğer 49 delegenin sadece 11'i bile imzasının Muharrem İnce'nin adaylığına destekolarak kullanılmasını isterse İnce'nin adaylığı kesinleşmiş olacak.
14.00 Kurultayda Kemal Kılıçdaroğlu'nun karşısına 166 delegenin imzasını alarak tek aday olarak çıkan Muharrem İnce konuşma yapıyor. İşte İnce'nin konuşması:
"Umut olmak için buradayım. Büyük değişim için buradayım. Dış politikada topyekün bozgun dönemi yaşıyoruz. Devletten devlete politika yapardık. Şimdi partiden partiye politika yapılıyor. Türkiye'nin 70 yıllık Filistin politikası vardı. Bugün 70 yıllık Filistin politikası terk edildi. AKP Genel Merkezi'nden idare ediliyor. Pasaportumuzun Edirne'den öteye değeri yok. Ortadoğu bataklığına saplandık. Bir tarih cahili 'ÖSO, Kuvayı Milliye' diyor. Kuvayı Milliye askerlerinin ekmek almaya parası yoktu. Ne diyorsun sen cahil.
Kuvayı Milliye'nin askerleri emperyalistlere karşı savaştı. ÖSO'nun derdi bir tane; Esad gidince onların sorunu bitiyor. Sen nasıl olur da Kuvayi Milliye ile yan yana koyarsın.
Ama ne yazık ki bir taraftan o kaçak sarayda oturan o tarih cahili konuşurken CHP'nin yöneticileri de bu tarih cahilinin haddini bildiremiyor, ona cevap veremiyor. 'Muharrem İnce niye aday oldun' diye soranlara cevap veriyorum. Onun haddini bildirmek için adayım. Ülkemizin kaderi bir kişinin iki dudağı arasında. Sözde dünya lideri, kafa tuttuğunu zanneettiği emperyalist güçlerin ekmeğine yağ sürdüğünün farkında değil.
Demokrasi ve özgürlük mücadelesi verenlere ne yazık ki artık örnek değiliz. Kıtalararası birleştirici rolünden çoktan vazgeçtik. Niteliksiz göçmenlerin toplandığı bir tampon bölgeyiz. Suriye ve İran sınırlarımızda beton duvarlar yükseliyor. Bulgaristan duvarı tamamlandı. Çağdaş dünyadan fiziksel olarak kopuyoruz. Nereyi tutsak elimizi yakıyor. Kadınlarımıza kabul edilemez bir yaşam dayatılıyor. Çocuklarımıza dadanan sapık güruh cirit atıyor, devlet yöneticileri tarafından korunuyor. Her gün yurtlarda tecavüz oluyor. Türkiye'nin 2002'De 3Y sorunu vardı: Yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklar vardı. Türkiye bu 3Y'yi katmerlediği gibi 2Y daha ekledi. 1071'den bu yana böyle yalancı ve yüzsüz görmedi. Yanlışın ve hataların sorumlusu yok. 'Rabbim beni affetsin' deyip işin içinden çıkıyor. Dün dost olduklarıyla bugün düşman oluyor. Mevcut konumlarını korumak için yapamayacakları şey söyleyemeyecekleri yalan ve tevessül, etmeyecekleri bir kötülük yok. 'Ya iktidar ya ölüm' AKP'lilerin sloganı. Çünkü iktidardan düştüklerinde başlarına ne geleceğini biliyorlar.
Gelişmekte olan ülkeler arasında 3 puan gerileyerek Arjantin'in önünde 19. sıraya geldik. Son 14 yıla baktığımızda enflasyonun çift hanede gezdiği en yüksek günleri görüyoruz. Üniversite mezunlarımızın yüzde 33'ü işsiz, kadınlarımızda bu oran yüzde 46'da. Canlı hayvan ve löp et alıyoruz. Özgür olmayn ülkeler satatüsündeyiz. Enerjide dışa bağımlılığımız yüzde 76 oldu.
MUHARREM İNCE VE KEMAL KILIÇDAROĞLU'NDAN KURULTAY'DA AYNI SLOGAN...
Eğitimde dökülüyoruz. Sınavı üçe çıkarıyorlar devrim yapıyorlar; bire düşürüyorlar yine devrim yapıyorlar. Bütün velileri uyarıyorum, 'Çocuklarınızı Milli Eğitim Bakanlığı'ndan koruyunuz' diyorum. AKP döneminde vicdan ile din arasındaki bağ koparıldı. Yeni bir din var artık. Bir içki ile ilgili yasak var, bir başını kapatma ile ilgili yasak var. Diğer her şey serbest. İhaleye fesat karıştırmak serbest, çalmak serbest. Böyle bir din yok. 'Elalem ne der' diye siyaset yapılmaz. İlke ile siyaset yapılır. AKP döneminde hak ve güç arasındaki bağ koparıldı. Liyakalt ile makam arasındaki bağ koparılmıştır. Bu nedenlerle yeniden gerçeklere dayalı politikalar kurmak için, hak - güç ve adalet arasındaki bağı kurmak için, insanlarda yeniden utanma duygusunu geliştirmek için, işin ehline verilmesi için kazanmak zorundayız. Kazanmaya, yenilenmeye, değişime mecburuz.
CHP iktidarında insan ve doğa merkezli ekonomi politika uygulamalıyız.
Hedefimiz insan yaşamını güçlendirmektir. Sloganımız, 70'li yıllardaki sloganımız bugün de geçerlidir. 'Ne ezilen ne ezen, insanca hakça bir düzen' diyeceğiz."
(NOT: Böylece Kemal Kılıçdaroğlu ve Muharrem İnce kurultayda aynı sloganı kullanmış oldu)
"Türkiye özgürlük istemektedir. Hak ve özgürlüklerin güvence altına alınamadığı ülkede özgürlük olmaz. Katılımcı yönetimi ön plana alacağız. Demokrasiyi keyfi bir rejim olarak algılayanlara demokrasinin bir katılımcılık olduğunu anlatacağız. Demokrasiyi güvenlik güçleri ve yargıçlar koruyamaz, demokrasinin tek güvencesi, kurumları, kularralı işleyen, medyası özgür olan, yargısı bağımsız olan demokratik bir toplum korur ancak. Demokratik bir toplum olmak için laiklik vazgeçilmezdir. Laiklik tehlikededir ve hatta daha ileridedir.
Demokratik toplum özgür bireyleri esas alır.
"AKP MİLLETVEKİLİNE DE SAHİP ÇIKACAĞIZ..."
Türkiye'yi kimlik siyasetinden çıkaracağız. CHP olarak asla kimlik siyasetine düşmeyeceğiz. Beraber olmazsak hepimizi aynı kötü son bekliyor.
Ezilen, mağdur olan kim varsa onun yanında olmalıyız. Dolmabahçe'deki imam 'Ben Müslümanı, ben yalan söylemem, camide içki içmediler' diyor ve sürülüyorsa o imamın yanında olacağız.
Malatya'da Alevilerin evine işaret konuşuyorsa 'Aman ben şimdi karışırsam CHP'ye Alevi partisi derler' demeden, böyle bir kompleks içinde olmadan Malatya'daki Alevi'ye sahip çıkacağız. Uludere'de çocukların üzerine bomba yağdırılıyorsa, 'Ben şimdi Kürtlere sahip çıkmayayım' demeyeceğiz. Gezi'nin direnen çocuklarına, otelini açtı diye bir holding patronunun ihalesi iptal ediliyorsa 'Ben solcuyum, bana ne holding partronuna' demeyeceğiz. Hapse atılan AKP milletvekiline kendi arkadaşlarına sahip çıkmasa bile giden tek siyasetçi benim. Yani haksızlığa uğradığında AKP milletvekiline de sahip çıkacağız.
Uludere'de 12 yaşında Kürt çocuğun üzerine bombalar yağdığında o çocuğa sahip çıkacağız, ama protez bacağına haciz gelen gazimize de sahip çıkacağız. İnsana insan olduğu için değer veren bir politika izleyeceğiz.
Kürt sorununu demokrasi, özgürlük, insan hakları, kardeşlik ve evrensel değerlerle çözeceğiz.
Hukuk devleti ilkesini yeniden canlandırmak için aynı zamanda ekonomik kalkınmanın temellerini de atmış olacağız.
Türkiye 2004 yılında gündüz vakti havai fişeklerle tanışmıştı. Bizi Almanya'ya götüreceklerdi Maho Ağa'da olduğu gibi, Ortadoğu bataklığına götürdüler.
Çocuklarımızın gençlerimizin umudu vahabi çölleri değildir. Biz bu toprakların insanıyız.
Kökümüz Anadolu, yönümüz çağdaş uygarlıktır. Bir ağaç gibi, bir orman gibi toprağımıza sıkı sıkıya bağlıyız ama aydınlığa doğru büyüten bir ağaç gibiyiz..."
(NOT: Kılıçdaroğlu gibi Muharrem İnce'nin de Nazım'dan alıntı yapması dikkat çekiyor...)
CHP'NİN MEVCUT YÖNETİMİNE DOKUNULMAZLIK OYLAMASI ÜZERİNDEN SERT SÖZLER: "O MYK'YI SIFIRLAYACAĞIM!"
Biz özgüveni yüksek bir parti olmaya mecburuz. Yüzde 25 yetmez mi? Hayır yetmez. Partinin evlatlarına güven. Transfer yöneticilik devrini kapatalım bu partide. Bugün, kusura bakmayın, ben örgütümüzün doğruları bilmesini istiyorum. Enis Berberoğlu arkadaşım bugün hapiste, CHP yönetiminin bunda suçu var mı? Bir anlatayım, kusura bakmasın kimse. Dokunulmazlıkların kaldırılması gündeme geldi, ben 'Hayır oyu vereceğim' dedim. Başta Genel Başkan, 'Anayasa'ya aykırı ama evet vereceğim' dedi. Ben hayır oyu verdim. Bugün olsa yine hayır veririm. Korku şuydu; 'HDP hayır diyor, biz de hayır dersek HDP ile bizi aynı kefeye koyarlar.' Koysun. Kürtler doğru söylüyor olamaz mı? Hep mi yanlış söyler. Doğruyu kim söylerse onun yanında olacağız. O zamanlar 'Yapmayın, etmeyin' dedim. Önce CHP'lileri hapse atarlar sonra bize sıra gelir. Bakın 'Elalem ne der' diye siyaset olmaz. Gün gelir AKP bile doğru söyleyebilir. Pek görmedik ama... MYK 'Evet' oyu verdi. Bu MYK'nın hepsinin yenilenmesi lazım. İnşallah bu akşam genel başkan seçildiğimde, o evet oyu veren MYK'nın hepsini sıfırlayacağım. Yepyeni bir MYK yapacağım.
Sürekli kandırılan bir iktidar var. Sürekli kandırılan iktidarın yanında da sürekli kaybeden bir muhalefet var. Muhalefetin birini hapse attı, öbürünü yanına çekti. CHP'den de memnunlar. 'Böyle kalsın' diyorlar. Böyle kalmayacak, hedefimiz yüzde 50+1. Cumhurbaşkanlığı hedefimiz. Ben bugün neden karşınızda adayım biliyor musunuz? Sandık görevlileri sizleri seçim akşamları ağlatmamak için adayım. İlçe başkanları, partimin evlatları, il başkanlarım; size kaymakamların, valilerin karşısında düğme ilikletmemek için adayım. Sizi ezdirmemek için adayım.
"45 GÜNDE OLAĞANÜSTÜ TÜZÜK KURULTAYI TOPLAYIP İMZA REZALETİNE SON VERECEĞİM"
Ben 1999'da CHP baraja takıldığında sabaha kadar ağlayan il başkanıyım. Ve Türkiye'nin en genç il başkanıyım o zaman. Yalova'nın ikinci belediye seçimlerinde 48 saat nasıl beklediysem, partinin başında da öyle bekleyeceğim sabaha kadar. Yüzde 26'ya razı değilim. Konak, Karşıyaka, Beşiktaş, Bakırköy yetmez. Kastamonu bizim olacak. Nevşehir, Urfa bizim olacak. Konya'dan bir mileltvekiline razı değilim. Bunu devrimciliğimizle başaracağız.
Bu akşam beni genel başkan seçerseniz, seçeceğinize inanıyorum, 45 gün içinde olağanüstü tüzük kurultayını toplayacağız. Bu imza rezaletine son vereceğiz. Utanıyorum bu imza rezeletinden. İki; toplu imza törenleri olmayacak. Kurultay öncesinde, benim genel başkanlığımda il başkanlarına genel başkanlara destek açıklaması yasak olacak. Özgüveni yüksek bir genel başkan olarak; il başkanları kale komutanıdır, niye zorla imza alırsın. Benim dönemimde yasak olacak.
"CHP'NİN CUMHURBAŞKANI ADAYINI 1 MİLYON 200 BİN CHP ÜYESİ SEÇECEK"
Partide hesap sorma, itiraz kültürünü yerleştireceğiz. CHP'nin 2019'da bir cumhurbaşkanı adayı olacak. 2014'te ben bu partide grup başkanvekili idim. 3 kişiden biriydim. Odam sayın genel başkanın yanındaydı. Sayın genel başkanım, değerli abimiz anket yaptırdı. Ankette de Yılmaz Büyükerşen'in adı çıktı. 130 milletvekilinden hiçbirisi, 60 PM üyesinden hiçbirisi, 81 il başkanından hiçbirisi, Ekmeleddin İhsanoğlu yazmadı. Zaten adını bilmiyoruz.
(Salonda yuhalama sesleri yükseldi, İnce yuhalamaları durdurdu)
"Yuh yok. Genel başkanımız yanlış yapar, ama haram yemez. Haram yiyenleri yuhalayın. Eşim dedi ki 'Cumhurbaşkanı adayımız belli oldu'. 'Kim' dedim. 'Ay unuttum, değişik bir adı vardı' dedi. Bu akşam beni genel başkan yapın, 45 gün içinde tüzüğü değiştireceğiz. CHP'nin cumhurbaşkanı adayını 1 milyon 200 bin üye seçecek.
Ben bu partinin gençlik kolu yöneticisiyim, il başkanıyım, PM üyesiyim, grup başkanvekiliyim, kimsenin marabası değilim. Ben genel başkan olduğumda da kimse benim marabam olmayacak. Peki ben aday olacak mıyım?
CHP'nin genel başkanı, doğal cumhurbaşkanı adayıdır. Kaçamaz. 'Partiyi ben yöneteyim, ülkeyi başkası yönetsin'. O zaman koltukta neden otuyorsun.
"TÜZÜK MADDESİ HALİNE GETİRELİM; İKİ SEÇİMDE PARTİYİ BİRİNCİ YAPAMAYAN İSTİFA ETSİN"
Ana gövde CHP üyeleri. Ama örneğin baro seçime katılmak istiyor, katılsın. Sokaktan geçen birisi en az 50 kurultay delegesinin imzasıyla aday adayı olur. CHP delegelerinin önüne gelirsin, aday olursun. Bu sonuçla cumhurbaşkanlığını kazanırız kimsenin kuşkusu olmasın.
Ben de yarın genel başkan olduğumda değişir miyim diye 'önlem alayım' dedim. Tüzük maddesi haline getirelim iki seçimde partiyi birinci yapamayan istifa etsin. Söz.
Genel başkanın nasıl geleceği tüzükte belli ama nasıl gideceği belli değil. Oraya geldi mi herkes gitmemek üzerine kuruyor kendisi. Yarın aynısı ben de olurum, güvenmeyin. Önünün kapayın. Tüzüğe yazın bunu.
KILIÇDAROĞLU'NA: 8 KERE DENEDİN OLMADI
Dünya siyset tarihine bakmadan, Türkiye'nin son 60-70 yılına bakmadan bugünkü kurultayı değerlendiremeyiz. Adnan Menderes ilk seçiminde başbakan. Demirel ilk seçiminde başbakan olur. Ecevit ilk seçimine girer birinci parti olur. Yıl 1983; Özal ilk seçiminde başbakan olur. 2002 Erdoğan ilk seçiminde başbakan olur. Çipras, Macron ilk seçiminde başkan oldu. İlk seçimde ya yaptı ya yaptı, bir daha olmuyor, olmayacak. Aynı şeyleri yapıp başka bir sonuç bekleme. 8 kere denedin olmadı.
Yıl 1972... Ecevit ve İnönü arasında bir ayrışma var. Birisi 47 yaşında bir gazeteci, henüz Karaoğlan olmamış. Karşısındaki kim biliyor musunuz? Lozan kahramanı, Atatürk'ün yoldaşı İsmet İnönü. O gün o salonda sizin gibi oturan kurultay delegeleri değişimin zor olduğunu biliyorlardı. Onlar İsmet Paşa'yı çok seviyordu, ama değişmeliydi. Oy vermeyecekleri için üzgünlerdi. Ama yeni bir isme ihtiyaç vardı. O da Ecevit'ti. O delegeler ciğerine taş basarak yüreğini dağlayarak Ecevit'e oy verdi. Peki o kurultayda Ecevit genel başkan oldu. İsmet Paşa'nın CHP'liler üzerinde değeri düştü mü? Merak etmeyin, Sayın Kılıçdaroğlu da başımızın tacı olacak yine. Ona hak ettiği saygıyı her zaman göstereceğzi. Onun Ankara'dan istanbul'a büyük yolculuğunu her zaman yüreklerimizde taşıyacağız. Biz sayın genel başkanı seviyoruz ama biz Cumhuriyet'i daha çok seviyoruz. CHP'nin yeniliğe ihtiyacı var. Yeni bir iddiaya ihtiyacı var. Onun sarayını başına yıkacak bir iradeye ihtiyacı var."
13.26 Kemal Kılıçdaroğlu ve Muharrem İnce'nin adaylığı resmileşti. Aday adayları Ümit Kocasakal ve Ömer Faruk Eminağaoğlu delegelerin en az yüzde 10'u kadar imza toplayamadıkları için adaylık yarışına dahil olamadılar.
12.55 Muharrem İnce, 166 delegenin imzasıyla genel başkan adayı oldu. Muharrem İnce'nin topladığı imza sayısı aslında Kurultay'da yapılacak oylama açısından önemli. 2014 yılında Cumhurbaşkanlığı seçiminin ardından 5 Eylül 2014'te gerçekleşen 18. Olağanüstü Kurultay'da da aday olan Yalova Milletvekili Muharrem İnce, o kurultayda 177 imzayla, Kemal Kılıçdaroğlu ise 944 imzayla aday gösterilmişti. Kılıçdaroğlu, 18. Olağanüstü Kurultay'da 1155 geçerli oyun 740'ını almış, İnce ise delegelerden 415 oy almıştı. Böylece İnce, bir önceki adaylığına kıyasla 10 imza daha az toplamış oldu.
12.47Kılıçdaroğlu, 1 saat süren konuşmasını "Hak, Hukuk ve Adalet" sloganıyla bitirirken kurultay salonundaKılıçdaroğlu'nun Adalet Yürüyüşü'nde de kullanılan marş çalındı.
11.45-12:47Kılıçdaroğlu, açılış konuşmasının ve divan başkanı seçilen Yılmaz Büyükerşen'in Kurultay mesajlarının ardından ikinci kez kürsüye gelerek bir konuşma daha yaptı. İşte Kılıçdaroğlu'nun konuşması:
"Türkiye tarihinin en zor koşulları içinde ve bir beka sorunu ile karşı karşıya olduğu ifade ediliyor. Cumhuriyet tarihimizin en zor süreçlerinden birini yaşıyoruz. Bu kurultay Türkiye'yi yaşanan sorunlardan çekip çıkarma kurultayıdır. Bu kurultay, Cumhuriyeti demokrasi ile taçlandırma kurultayıdır. Bu kurultay Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Dolmabahçe'den bakıp 'Geldikleri gibi gidecekler' dedikleri kurultaydır. Bu kurultay huzur isteyenlerin kurultayıdır. Sivas Kongresi'nin ruhunu taşıyanların kurultayıdır. Adalet için cesaretle yola çıkanları kurultayıdır. Bu kurultay Kuvayı Milliyecilerin kurultayıdır. Firavun karşısında Musa olnaların kurultayıdır. Zulmün karşsıında dilsiz şeytan olmayanların kurultayıdır.
Bu kurultay bereketli kurultayda yoksulluğu tarihe gömeceğiz diyenlerin kurultayıdır. Toplumun her kesimine umut taşımyaı öngörenlerin kurultayıdır. Bu kurultyay yurtta barış dünyada barış diyenlerin kurultayıdır. Ne ezen ne ezilen diyenlerin kurultayıdır.
Bu kurultay tanımında terör örgütü tarafından aldatılanlar yoktur.
Bu kurultay salonunda terör örgütleri ile pazarlık kuranlar yoktur.
Bu kurultay salıonunda terör örgütleri ile aynı menzile yürüyenler yoktur.
Devletin haremini yani namusunu terör örgütüne teslim edenler yoktur.
Bu kurultay salonunda terör örgütlerine "Ne istediniz de vermedik" diyenler yoktur.
Vatan toprağını terör örgütlerine teslim edip Süleyman Şah Türbesi'ni kaçıranlar yoktur.
Kendi vatanında vergi ödedememek için Man Adaları'nda şirket kuranlar yoktur.
Bu kurultay salonunda namussuzlar kadar cesur olmaya ant içmiş namuslular vardır.
Bu nedenle kurultayın adı 'Adalet ve cesaret'tir.
Adaleti ve cesareti bir arada götüreceğiz.
Ülkemizin genel durumu şöyle. Bugün beş temel sorunla karşı karşıyayız. Karamsar bir tablo var. Bu tablo kaygıları derinleştiriyor. Oysa 2002'de iktidar olduklarında Türkiye'nin bir temel sorunu vardı. Bu bazen Kürt sorunu, bazen toplumsal barış, bazen Güneydoğu sorunu olarak dillendirildi. Demokrasi, ekonomi, eğitim ve dış politika sorunları eklendi. Sorunlar giderek derinleşmeketedir. Biz CHP solarak sadece sorunları dile getiren değil her sorunun üzerine kararlılıkla yürüyen bir partiyiz.
Çözümlere de kısada değineceğim. Bazen 'Kürt sorununu' bazen 'Güneydoğu', bazen 'toplumsal barış' olarak dillendiriyoruz. 2002'de terör örgütünün beli kırılmıştı. Terör neredeyse sıfırlanmıştı. Sorun Türkiye'nin gündeminden büyük ölçüde çıkmıştı. Önce terör örgütü ile masaya oturdular. Toplantılar yaptılar. Şu tablo çıktı ortaya. Bugün toplumsal barışımızı tehdit eden terör daha geniş bir coğrafyada varlığını sürdürmeye çalıştı. Afrin'de askerlerimiz var. Yüreğimiz onlarla beraber. Şehitlerimiz, gazilerimiz var. Biz Afrin'de bu ülke için mücadele eden Mustafa Kemal'in Mehmetçiklerine buradan selam gönderiyoruz.
"SURİYE VE IRAK HÜKÜMETLERİYLE TEMASA GEÇİNİZ"
Afrin milli bir duruşu öngörüyor. Biz de milli duruşumuzu açık ve net dile getirdik. Ama birileri Afrin'i partisinin bir kararı gibi topluma sunuyor. Ordu Mustafa Kemal'in ordusudur. Mücadele Türkiye içindir. Türkiye'de, 2002'de rahmetli Ecevit döneminde terörün beli kırılırken 2018'de terör nasıl bu kadar geniş bir coğrafyaya kimlerin desteği ve yanlış politikalarla yayıldı bunu düşünmek zorundayız. Türkiye'yi bu noktaya kimler taşıdı hep beraber düşüneceğiz. Açık ve net bir çağırıyı yapmak istiyorum. Suriye hükümeti ile temasa geçiniz. Suriye'de toprak bütünlüğü sağlanacaksa, akan kan duracaksa Suriye devleti ile hükümeti ile derhal ilişki kurmak gerekiyor. Benzer ilişkiyi Irak merkez hükümeti ile kurmak gerekiyor.
"KÜRT SORUNU VURGUSU..."
Sorunun çözüm adresi TBMM'dir. Sorun demokrasi ve özgürlük bağlamında çözülmek zorundadır. Kürt sorunu ile terör sorunu arasındaki hassas dengenin belirlenmesi gerekir. Terör örgütleri tarafından saldırıya uğrayan genel başkan olarak açık ve net söylüyorum; adına ne derseniz deyin bu sorunu çözecek olan parti sadece ve sadece CHP'dir.'İlk dört yıl içinde bu sorunu çözmezsem siyaseti bırakacağım' diye sözüm var.
"YALNIZLAŞAN BİR TÜRKİYE TABLOSU..."
İkinci sorun dış politika. Yalnızlaşan bir Türkiye tablosu ile karşı karşıyayız. Egemen güçler tarafından savrulan ve savrulduğunu da 'aldatıldık' diye itiraf eden Türkiye tablosu ile karşı karşıyazı. Durup dururken neden Suriyen'in iç işlerine karışırız. Bugün hemen hemen her çevrede siyasi görüşten vatandaşımız diyor ki; 'Türkiye'nin beka sorunu var'. 2002'de, 2003'te 'Türkiye'nin beka sorunu var' deniyor muydu? Bugün iktidarın getirdiği nokta bu sorunun tartışılmış olması. Bu ayıp bile ne kadar kötü yönetildiğini ortaya koymaktadır. Hem terör örgütü hem egemen güçler tarafında verilen talimatı yerine getiren ve yalnız kalan ve millete 'Bizi kandırdılar' diyenlerin Türkyie'nin yakasından düşmesi gerekiyor.
LOZAN TEPKİSİ: O ONUR BELGESİNİ TARTIŞTIRMAYIZ
Dış politika milli olmak zorundadır. Türkiye bugün bir beka sorunu ile karşı karşıya. Türkiye'yi bu noktaya taşıyanlar utanmadan Lozan'ı tartışmaya açıyorlar. Lozan bu ülkenin tapu senedir. Sen Sevr'i mi özledin? Lozan'ı kanla gözyaşı ile acı ile aldık. Türkiye'nin sınırları cetvelle çizilmedi. Lozan verdiğimiz milli kurtuluş savaşının onur belgesidir. O onur belgesini kimseye tartıştırmayız.
Dış politikayı kesinlikle milli yapacağız. Egemen güçlerin talimatını kabul etmeyeceğiz. Bütün komşularımızla barış içinde yaşayacağız. Türkiye'nin Mısır ile Suriye, Irak ile, Libya ile, AB ile, Rusya ile, ABD ile ilişkilerini hangi parti inşa eder. Açık ve net düşünün göreceksiniz ki ilk akla gelecek parti CHP'dir. Çünkü CHP 'Yurtta barış dünyada barış' isteyen bir partidir. Yüzümüzü insan haklarının, evrensel değerlerin ve adalete önem veren milletler hanesine çevireceğiz.
ÖĞRETMENLER İÇİN MESLEK KANUNU, HER ÖĞRETMENE 24 KASIM'DA BİR MAAŞ İKRAMİYE VAADİ..
Üçüncü temel sorun eğitim. Bir ülkenin geleceği eğitime bağlı. Bir ülkenin eğitimini bozarsanız o ülke, geleceğini inşa edemez. Eğitim de milli olmak zorundadır. Bir partiye militan yetiştirmek amacıyla yapılmaz. Çocuklarımızın çağdaş uygarlığı yakalaması ve onu aşması için verilir.
Bırakın eğitimde bir stratejiyi, her bakana göre değişen bir politika karşımıza çıktı.
Bu hükümetin eğitim politikası yok. Bunu herkes biliyor. Kendi çocuklarını denek olarak kullanan tek ülke Türkiye'dir. Bugün her 100 aileden 80'i çocuğunun yurtdışında eğitim almasını istiyor. Bu da Türkiye'nin eğitimde iflas noktasına taşındığını gösteren en önemli verilerden biridir.
Bugün eğitim sisteminden ne aileler ne de öğrenciler memnun değil. Biz ne yapacağız? Bütün öğretmenleri toplumun en saygın kişileri haline getireceğiz. Bunun için 'öğretmenler meslek kanunu' çıkaracağız. Devlet memurları kanunundan ayrı tutacağız. Onlar aynı zamanda gelecek kaygısı taşımayacak. En düşük öğretmen aylığı açlık sınırının üstünde olacak. Şu anda Türk-İş'in belirlemesine göre açlık sınırı 5 bin 238 TL. Dolayısıyla en düşük öğretmen aylığı bunun üzerinde olacak. Her öğretmene 24 Kasım'da birer maaş ikramiye vereceğiz.
Taşımalı eğitime kesinlikle son vereceğiz. Nerede bir öğretmen öğrenci varsa orada onları yan yana getireceğiz. İş garantili eğitime önem vereceğiz. Okulundan mezun olduğu gün işi hazır olacak. İşsizler ordusu değil çalışanlar ordusu yaratacağız.
Bizim kuşağımızda ailesinin görüşü ne olursa olsun geleceği olacaktır. Onlar güzel Türkiye'nin, onurlu Türkiye'nin askerleri olacaktır.
Temel sorunlarımızdan biri de ekonomi. 2002'de temel bir sorun değildi. Bugün geldiğimiz nota son derece vahim bir nokta. Çiftçi traktörü için, kamyon şoförü kamyonu için dünyanın en pahalı mazotunu kullanmaktadır.
"YURTDIŞINDA BİR GRUP TEFECİYE ÖDENEN FAİZ 148 MİLYAR DOLAR"
Şoför kardeşlerime sesleniyorum. Bunlar seni unuttu. Senin sorunlarını bütçe görüşmelerinde dile getiren parti CHP'dir. 15 yıldır Türkiye'yi üretimden kopardılar. 15 yıldır rant ekonomisi uygulanıyor. Çalışanlar vergi verirken rantiye sınıfına vergi ayrıcalığı getirildi. Bir masa, bir sandalye, elinde viski milyarları kazanıyorlar. Seni bu zilletten kurtaracak olan biziz kardeşim. Bugünkü iktidar, açık ve net söylüyorum, fazi lobisine hizmet eden iktidardır.
Yurtdışında bir grup tefeciye ödenen faizin miktarı 148 milyar dolardır. Peki içerde?.. İçerde de bir grup sermaye sahibine faizler ödediler: 689 milyar lira. 'Faiz yüksek, faiz yüksek...' İktidar değil misin? 'Faizi düşürelim' demekle faizler düşmez. Sen yakanı tefecilere kaptırmışsın. Sen tefecilere ve faiz lobisine hizmet eden bir anlayıştan geliyorsun. Biz ülkeyi üretim bandına alacağız. Herkesin işi herkesin aşı olacak. Herkes bunu çok iyi bilmeli.
Faiz lobisine hizmet edersen ne olur? İşsizlik olur. Türkiye bugün ciddi bir işsizlik sorunu ile karşı karşıya. İşsizler kendi dertlerini anlatmak için kendilerini yakmak zorunda kalıyorlar.
TAŞERON SORUNU...
Vicdan sahibi olan herkese sesleniyorum. Ankara'yı yönetenlerin vicdanı var mı? Bu açlık ve yoksulluk nedir diye biliyorlar mı? Kendi gelirlerini artırdılar, vatandaşı borç batağına soktular. CHP'ye zaman zaman haksız eleştiriler gelir. 'CHP vatandaşın sorunu ile ilgilenmiyor, CHP entellerin partisi' diyorlar. Onların yüzüne gözüne dursun. Senin haberin yokken taşeron sorununu kim gündeme getirdi? Onlarla 2013'ten itibaren bir olup onların derdini hangi parti dile getirdi. Asgari ücret kölelik düzeni idi. 'Asgari ücret 1500 TL olacak' dedik. Bizim bütün belediyeler bunu uyguladı. Türkiye Cumhuriyet Devleti para mı bulamayacak? Bu çarkı değiştireceğiz. Bu çarkı kıracağız, yeniden Türkiye'yi üretim bandına alacağız. 'Ne ezen ne ezilen, insanca hakça bir düzen' diyeceğiz.
Orman köylüsü... Bu Ankara'daki beyler hangi sorunları yaşadıklarını biliyor mu? Orman köylüsü en yoksul kesimdir. Bunların her birisini hükümet işveren olarak kabul ediyor. Orman köylüsünün sorununa sahip çıkan yine biziz. İnfaz koruma memurlarının derdini de dile getiren biziz. Kimin derdi varsa dergah buradadır. Kimin derdi varsa yanında duracağız. Derdi ile dertleşeceğiz ve sorununu çözeceğiz.
Bizim belediyelerin verdiği hizmet bütün Türkiye'ye örnektir. Aydın'da iseniz eti daha ucuza alıyorsunuz. İzmir'de iseniz çocuğunuza her sabah süt veriliyor. Biz yerelde bütün halkımıza dostça hizmet ediyoruz. Eskişehir yeşil şehir, Bursa beton şehir oldu. Yerelden başlayarak gücümüzü iktidara taşıyacağız. Önümüzdeki seçimlerde, Balıkesir'i, Adana'yı, Mersin'i, Bursa'yı, Ankara'yı ve İstanbul'u alacağız. Bir tarih yazacağız. Bugün kimse kaygılanmasın. Adaleti ve cesareti savunacağız.
İnsan biraz utanır. 15 yıldır yoksulluğu bitiremediler.
Size sözüm söz, ilk bir yıl içinde yoksulluğu bu topraklarda tarihe gömeceğiz. Kimse 'Benim gelirim yok' demeyecek.
OHAL'İ KALDIRMA VAADİ...
OHAL'i kaldıracağız. Vatandaş yatırım yapacak. Rant ekonomisinden vazgeçip üretim ekonomisine döneceğiz. Dolayısıyla ekonomi poltiiaklarını tepeden tırnağa yeniden düzenleyeceğiz.
Üreten Türkyie anlayışı ile hareket edeceğiz. Ürtetim ekonomisinin gereği olarak asgari ücreti tamamen vergi dışına çıkaracağız.
Sadece sanayide üretim değil tarımda üreteceğiz. Türkiye'yi saman ithal eden ülke ayıbından kurtacağız. Kültürde, sanatta üreteceğiz.
Çiftçinin yüzde 1 olan kanuni hakkını vereceğiz.
5. temel sorunumuz demokrasi. 29 Ekim 1923'te kurduğumuz Cumhuriyeti tam demokrasi ile taçlandırmak kararındayız. Demokrasiyi kolay inşa etmedik. Gencecik fidan gibi çocuklarımızı darağacına gönderdik, başbakanları, bakanları darağacına gönderdik. Demokrasi için bedel ödenmemesi için, herkes düşüncesini özgürce ifade edebilsin diye, bu ülkede medya özgürlüğü sağlansın diye, yargı bağımsız olsun diye, hiçbir aileye zümreye ayrıcalık tanınmasın diye, kadın ikinci sınıf vatandaş kabul edilmesin diye, demokrasiyi savunuyoruz. Demokrasi milli iradeye yansısın diye çalışıyoruz. 'Yüzde 10 seçim barajı kalksın' diyoruz. Darbe hukukundan arınalım istiyoruz. Devlet içinde hiçbir kurum denetimsiz olmasın diye demokrasiyi, hukukun üstünlüğünü savunuyoruz. Hesap soran değil, vatandaşına hizmet soran ve hesabını veren bir devlet olsun diye demokrasiyi savunuyoruz.
15 TEMMUZ SONRASI ELEŞTİRİLERİ VE ADALET YÜRÜYÜŞÜ...
15 Temmuz şehitlerine Allah'tan rahmet diliyoruz. Demokrasi düşmanlarına karşı hep birlikte mücadelemizi yaptık. Direnmesini bildik ve direndik. Demokrasiyi askıya alma, direnme hakkını getirmiştir. Ben 15 Temmuz darbe girişiminden önce 'Demokrasiye karşı yapılan ihanetler karşısında direnme hakkını kullanacağım' dediğimde üstüme gelmişlerdi. Tarih bizim yanımızda. Kim despot yönetim istiyorsa halkın direnme hakkı vardır ve direnme hakkı kutsaldır. Mustafa Kemal Atatürk, Bursa nutkunda 'Türk genci devrimlerin ve Cumhuriyetin bekçisidir' der. Bunların doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. 'Bunları küçük düşürecek en küçük kıpırtı duyduğunda bu ülkenin ordusu ve polisi vardır demeyecektir. Elinde ne varsa onunla koruyacaktır' diyor.
Direnme hakkını kullanıp 15 Temmuz'u savuşturanlar 20 Temmuz'da bir sivil darbe ile karşı karşıya kaldılar. 1 milyonu aşkın mağdur aile yaratıldı. FETÖ ile mücadele adı altında iktidara ne kadar muhalif varsa tüm kurumların üstüne baskı ile gidildi. Akademisyenler tutuklandı, gazeteciler tutuklandı. Milletvekilleri tutuklandı. Grev hakkı yasaklandı. Binlerce kişi kamudan atıldı. 'Suçun bireyselliği' gözardı edildi. Aile boyu suçlama getirildi, insanlar sivil ölüme terk edildi. Belediye başkanları ya görevden alındı ya da zorla istifa ettirildi. Anayasa uygulanamaz hale geldi. Güçler ayrılığı ilkesi sona erdirildi. Önce parti devletine, şimdi hanedan devletine dönüştürüldü. Bu düzeni yıkmak bizim boynumuzun borcudur. Bu düzeni yıkmak Kuvayı Milliyecilerin namus borcudur.
FETÖ'nün siyasi ayağını ortaya çıkarmamak için her türlü numarayı çektiler. Yedikleri içtikleri ayrı gitmiyordu bunların. Haksızlığa uğradığına inandığımız kişilerin hakkını savunmak bizim görevimizdir. Nuriye ve Semih'in haklarını savunmak bizim namus borcmuzudur. 15 Temmuz gecesi boğazı kesilerek ya da öldürülen askerlerin hukukunu savunmak namus borcumuzdur.
Yenikapı'da onların yüzlerine karşı çözüm önerilerimizi ifade ettik. Tek adam rejimini hedefleyen anayasa değişikliğini kabul etmedik. Referandum sürecinde olağanüstü bir mücadele verdik. Referandumu biz kazandık. 80 milyon kazandı. Ama YSK içine yerleştirilen çete, mühürsüz bir seçimi yasal bir seçim haline getirdi. O çeteden de hesap soracağız. Yürürlükteki anayasa değişikliği gayri meşrudur.
Bir adalet yürüyüşü gerçekleştirdik. Yalnız olmadığımızı gördük. Yürüyemezsiniz dediler. Kızılcahamam'da durur. Bolu Dağı'nı çıkamaz dediler. Biz Köroğlu'yuz sen kim oluyorsun. Biz hakka hukuka ve adalet inanmış bir partiyiz."
(Kılıçdaroğlu'nun konuşması salondan gelen 'hak hukuk ve adalet' sloganları ile kesiliyor)
"Adalet yürüyüşünü böyle başlattık. Adaletin çürümüşlüğünü sadece Türkiye'ye değil bütün dünyaya gösterdik".
Bu arada Kılıçdaroğlu'nun adalet yürüyüşünde çalınan marş çalınırken yürüyüşle ilgili de bir klip gösterildi...
"Her milimini onurla yürüdük. Dünyaya meydan okuduk. 'Adalet istiyoruz, hak istiyoruz, hukuk istiyoruz' dedik. Maltepe'de görkemli bir miting yaptık. Bütün dünyada haber oldu. Maltepe'de önümüzde bir duvar vardı. Şimdi kurultayda söz veriyorum; bu duvarı yıkacağız. Onların duvarı bize vız gelir. Bizden korkuyorlar, korkmakta da haklılar. Çünkü bütün baskılara direniyoruz. Çünkü sözümüzü açıkça dile getiriyoruz. Onlara ve onların feriştahlarına meydan okuyoruz.
Ve sonuç. Bu kurultayda binler bir aradayız. Milyonlar TV'de bizi izliyor. Kurultaydan sonra hepiniz Anadolu'ya dağılacaksnız. Size çok büyük görevler düşüyor.
1- Bu ülkenin huzura ihtiyacı var, her yerde savunacaksınız.
2- Bu ülkenin adalete ihtiyacı var, her yerde savunacaksınız.
3- Demokrasiyi her yerde savunacaksınız.
4- Bu ülkenin darbe hukukundan ayrılmış toplumsal uzlaşmaya dayalı yeni bir anayasaya ihtiyacı var. Bunu her arkadaşım ezberleyecek. Her yerde her ortamda savunacağız.
5- Kimseyi ötekileştirmeden huzuru, adaleti ve demokrasiyi, yeni bir anayasa ihtiyacını her yerde seslendireceksiniz.
6- 'Ben değil biz ne olacağız' diyenlerle birlikte mazlumun ve mağdurun yanında olacağız. Aylardır hapiste yatan gazeteciler var...
Kim olursa olsun hakkı hukuku adaleti sonuna kadar savunacağız.
Bu 6 temel görevi yerine getirdiğimiz zaman göreceksiniz ki; tek adam rejimi yıkılacak, parlamenter demorkasi kurulacak ve Cumhurbaşkanı tarafsız olacak.
Şimdi duvarı yıkma zamanı. Şimdi bu çarkı değiştirme zamanı. Şimdi cebini dolduranlardan kurtulma zamanı. Türkiye'nin başına terör örgütlerini bela edenlerden kurtulma zamanı. Şimdi adalet, demokrasi zamanı, düşünme zamanı. Sokakta caddede selamlaşma zamanı. Onların ördükleri duvarları yıkma zamanı. Bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçe olma zamanı. Tek adam rejimine karşı çıkma zamanı. Şimdi bayrağı ve Türkiye'ye sahip çıkma zamanı. Kahraman orduya ve Mehmetçiğe sahipçıkma zamanı. Şimdi kucaklaşma beraber olma zamanı. Şimdi kadın erkek eşitliğini sağlama zamanı. Şimdi hak hukuk ve adalet zamanı."
11.25 Açılış konuşmasını yapan Kılıçdaroğlu, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen'in divan başkanlığını oylamaya sundu. Büyükerşen oybirliğ ile divan başkanı seçildi.
11.15 Kılıçdaroğlu, açılış konuşmasını yaptı:
İki değerli yoldaşımız aramızda yok. Biri Deniz Baykal, inşallah kısa sürede aramıza katılacak. Ve aramızda olmayan milletvekilimiz Enis Berberoğlu. Enis Berberoğlu, hakkın, hukukun ve adaletin olmadığı ülkede hiçbir somut gerekçe gösterilmeden içeride tutulmaktadır. Bütün yol arkadaşlarımın selamını gönderiyorum. Enis Berberoğlu'nun tutuklanma gerekçesi hiçbir belgeye dayanmayan belgeyle içeride. Onu tutuklayanlar şu an içeride. Terör örgütlerinin bildiği nasıl devlet sırrı olur. İstediğiniz kadar baskı kurun. Biz bildiğimiz yoldan asla dönmeyeceğiz. Çünkü biz, Kuvayı Milliyeciyiz.
11.05 CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, "İkinci bir Ekmeleddin İhsanoğlu vakası yaşanmayacağını" belirterek Kılıçdaroğlu'nun cumhurbaşkanı adayı olmasının doğal olacağını söyledi.
11.01 CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve aday adayı Muharrem İnce, salonda yan yana oturdu.
11.00 CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, sürpriz beklemediğini belirterek Kılıçdaroğlu'nun kurultaydan güçlenerek çıkacağını söyledi.
10.53 Kemal Kılıçdaroğlu, eşi Selvi Kılıçdaroğlu ile birlikte salona girdi. Kılıçdaroğlu çiftinin alkışlarla salona girdiği sırada Adalet Yürüyüşü sırasında bestelenen marş çalındı. Kılıçdaroğlu, salonda karanfil dağıttı.
Muharrem İnce ve Kemal Kılıçdaroğlu kurultay salonunda yan yana oturdu10.45 CHP Genel Başkan Yardımcısı Tekin Bingöl, AK Parti'nin kurultaya temsilci göndermemesini eleştirdi. Habertürk TV'ye konuşan Bingöl, "Her fırsatta milli birlikten bahsediliyor. Gün bugün değil mi, gelin o zaman" dedi.
10.40 Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, kurultay salonuna gitmek üzere eşi Selvi Kılıçdaroğlu ile birlikte evinden çıktı.
10.38Aday adaylarından Muharrem İnce, eşi Ülkü İnce ile birlikte salona girdi.
09.30 CHP delegeleri yerlerini almaya başladı.
08.20AK Parti CHP Kurultayı'na temsilci göndermeme kararı aldı.
Erdoğan'ın yer aldığı klip Salondaki ekranda zaman zaman Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım’ın “Eyyy Kılıçdaroğlu”, sözlerinin yer aldığı klip gösterildi.