Devlet Bahçeli'den çocuk istismarına karşı sert sözler
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında konuştu. Bahçeli, çocuk istismarına karşı sert sözler söyleyerek, "Ya anasından doğduğuna pişman edilmeli ya da kurulacak bir dar ağacında boğazına yağlı urgan dolanmalıdır" dedi
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, MHP'nin haftalık olağan grup toplantısında açıklamalarda bulundu. Bahçeli, çocuk istismarı olaylarına yönelik olarak, "Kim ki çocukların hakkını, hukukunu inkar ve imha etmeye kalkıyorsa ya anasından doğduğuna pişman edilmeli, ya da kurulacak bir dar ağacında boğazına yağlı urgan dolanmalıdır" dedi.
Bahçeli, Afrin'de Esad rejimi ve YPG'nin anlaştığı iddialarıyla ilgili olarak, "Esad ise Afrin'e girerse, PKK,YPG ile aynı cepheye düşerse sonuçlarına katlanmak durumunda kalacaktır." diye konuştu.
Bahçeli'nin açıklamaları:
Kalem ve fikir sahipleri sosyal krizlere, ahlaki bunalımlara manevi dokunuşları ile cevap üretmek durumundadır. Diken battığı yerden, battığı zaman çıkarılmalıdır. Bekanın çöküşü yalnızca güvenlik duvarlarının yıkılması ile gerçekleşmez. Ahlak sönerse beka silinir gider. Milli ruh demek milli ahlak demektir. Bunun tersi de doğrudur. Milli bekanın geleceği, milli ahlakın varlığı ile temellenmiştir. Özellikle Adana ve Antalya'da vuku bulan çocuk istismarları duygu sahibi her vatan evladını infiale sürüklemiştir. En rezil, en çarpık suçlar kadınlara, bebeklere, çocuklara karşı işlenmiş ve işlenmektedir. Milletimizin tamamı beddua ile tepki göstermişlerdir. Nasıl ifade edeceğiz? Bir sapığın günahı mı diyelim, bir pedofili vakası mı görelim? Allah için durup sorgulayınız. Tertebiz sabinin gözüne bu şartlar altında nasıl bakacağız, onlara ne anlatacağız? Çocuklarına kastedilmiş bir medeniyetin umutları kırgın, hayalleri kırıktır. Cinsel obje görülen, evlilik yaşı ile ilgili toto oynar gibi görüşler paylaşılan milleitn hüznü dağlar kadardır. Telafisi aciliyet arzeden bir ahlak görevidir. Bu da bir beka sorunudur. Üstesinden gelinmesi mecburiyettir. Sorumluluklarımız sadece siyasetle kısıtlı görülmemelidir. Durduramıyorsak mutlaka yapılması gereken bir şey eksiktir. Nesillerimizi heba edemeyiz. Gelecekten tasarruf yapamayız. Alçaklara, namussuzlara çocuklarımızı asla teslim edecemeyiz. Çocuğa sahip çıkamazsak medeniyetimiz ile övünmeye hakkımız kalmayacaktır. İnsanlığı çoğaltmaktan başka seçeneğimiz yol kalmamıştır. İman, imansızlıktan, ahlak, ahlaksızlıktan korkmayacaktır. Kadına el kalktığı müddetçe, çocuklarla ilgili cinsel istismar suçları duyulduğu sürece demokrasiden bahis açmak imkansızdır.
ÇOCUK İSTİSMARINA KARŞI SERT SÖZLER
Sapıklığın yeşerdiği sosyal bünye süretle tedavi edilmelidir. Bunlara hayat haram edilmeli, günyüzü ise ilelebet karanlığa dönüştürülmelidir. Yasal düzenlemeler şu ana kadar sonuç vermemiştir. Şiddet devam etmektedir. Bu selin önüne geçmezsek, meçhul akıbetlere sürüklenmemiz kaçınılmazdır.BM tarafından 20 Kasım 1989'da onaylanan Çocuk Hakları Sözleşmesi bir insan hakları belgesidir. Türkiye 1990'da imzalamıştır. Zararlı etkilerden istismar ve sömürüden korunma hakkı insanlık vicdanının teminatı altındadır. Kim ki çocukların hakkını, hukukunu inkar ve imha etmeye kalkıyorsa ya anasından doğduğuna pişman edilmeli, ya da kurulacak bir dar ağacında boğazına yağlı urgan geçirilmelidir.
'AFRİN' TEPKİSİ
"Ne arıyorsunuz Afrin'de" diyenlerle, "Afrin'e girmeyin" uyarısı yapanlar zihniyet itibarıyla ihanet madalyonunun iki yüzüdür. Haklarından taviz veren bir milletin yaşaması tesadüflere bağlıdır. Biz öyle bir milletiz ki zoru başarır, imkansıza diz çöktürürüz. Bu milli iman ve irade hamdolsun henüz canlılığından bir şey kaybetmiş değildir. Kutlu mazimiz, parlak geleceğimizin kefilidir. Biz millet olarak bir elimize sancağımızı, diğer elimize ise kefenimizi alarak kervan kervan yola koyulduk. Türk milleti hafife alınamaz. Türkiye görmezden gelinemez. Varsayalım hafife aldılar, biliniz ki Türk milleti hiçbir kursağa sığmaz, hiçbir şer güce kurban edilemez. Küresel ve bölgesel düzeyde her türlü engellemeye rağmen Zeytin Dalı Harekatı 32. gününe girmiştir. Mehmetçik, ÖSO ile birlikte aşama aşama Afrin'e yaklaşmaktadır. 320 kilometrelik karasal alanda güvenliğin sağlandığı anlaşılmaktadır. Şu ana kadar 1715 terörist etkisiz hale getirilmiştir. Verdiğimiz şehit sayısı 32, sivil kaybımız 9'dur. Aziz şehitlerimizi rahmetle, minnetle anıyorum.
"AFRİN'E TÜRK ASKERİ GİRECEK, AY YILDIZLI BAYRAĞI GURURLA ÇEKECEKTİR"
CHP PM'ye seçilen bir şahıs, "Hayatta hiçbir laftan tiksinmedim, şehitler ölmez, vatan bölünmez lafından tiksindiğim kadar" diyor. CHP PM'ye seçilmiş şahsın hakaretlerini ayaklar altına alıyor, çiğniyorum. Beğenseler de beğenmeseler de şehitler ölmez, vatan bölünmez. Bunlar YPG'ye meftun, PKK'ya vurgun, şehitlere suskundur. Bunların Atatürk ile yolları ayrılmış. PKK, PYD,YPG hem saldırıp hendek kazmakta hem de Türkiye'deki uzantıları ile operasyonu sabote etmeye çalışmaktadır. Afrin terörden mutlaka arındırılacaktır. Afrin'e Türk askeri girecek, ay yıldızlı bayrağı hakettiği yere eninde sonunda gururla çekecektir. Afrin'den geri dönüş, beka davasından en ufak taviz yoktur. Korkunun ecele faydası nerede görülmüştür. ABD'nin tavrı ne olursa olsun, terörün Afrin'deki başı ezilecektir.
"ESAD AFRİN'E GİRERSE SONUÇLARINA KATLANMAK DURUMUNDA KALACAKTIR"
Esad ise Afrin'e girerse, PKK,YPG ile aynı cepheye düşerse sonuçlarına katlanmak durumunda kalacaktır. Afrin, Şam yönetiminin aklına yeni mi gelmiştir? Bu nasıl bir çarpıklıktır. Türkiye Suriye'nin toprak bütünlüğüne saygılıdır ancak Esad, kendi topraklarından bize yönelen terör tehditlerine karşı başa çıkmak için girişime yönelmemiştir. Afrin'de açık tavır alması felakete davetiye işlevi görecektir. Türkiye, Afrin'de bir savaşın tarafı değil, terörle haklı bir mücadelenin içindedir. Suriye yönetiminin Türk ordusuna işgalci demesi de yalnızca hezayandır. Kimsenin toprağında gözümüz yoktur. Ama kimsenin de topraklarımızda gözünün olmaması tarihi bir mükellefiyettir. Gözü olan varsa, o gözü çıkarmasını, çomak sokmasını çok iyi bilir, çok da iyi yaparız.
"KUZEY IRAK MODELİNİN, KUZEY SURİYE MODELİNE UYARLANMA HAZIRLIĞI..."
Zeytin Dalı Harekatı sürerken Türkiye ile ABD arasında geçen hafta yoğun görüşme trafiği yaşanmış gergin ilişkiler yumuşama göstermiştir. Biz atılması gereken adımların neler olduğunu ifade etmiştik. Görüşlerimizi aynısı ile muhafaza ediyoruz. Terör tehdidinin ortadan kaldırılmasına yönelik iradeden taviz verilmesinin söz konusu olmadığını söylemiştik. Terör örgütüne desteğin derhal kesilmesini söylemiştik. Peş peşe yapılan çelişkili açıklamalar kuşkularımızı tetiklemiştir. Suriye'de muhtemel bir otonom bölge girişiminde olduğu tespit edilmiştir. ABD'nin Suriye'deki temel hedefinin terör örgütünü meşru bir yönetim kılıfına sokmak istediği sır değildir. Kuzey Irak modelinin, Kuzey Suriye modeline uyarlanma hazırlığı medyaya bir yansımıştır.
"NATO ÜYESİ TÜRKİYE MİDİR, YOKSA PKK, PYD MİDİR?"
NATO bize sınır çizmeyi bırakmalı, terör örgütlerine karşı safını belirlemelidir. NATO üyesi, Türkiye midir, yoksa PKK, PYD midir? Kötü günmüzde yanımızda olmayan NATO'yu iyi günümüzde ne yapalım? ABD'li Savunma Bakanı YPG ile PKK'yı birbirinden ayırma senaryosunu devreye almak isterken bu kez de Dışişleri Bakanı, silah vermediklerini ifade etmiştir. Kabine arkadaşları ile birer gün arayla ters düşmüştür. Silahın ağırı, hafifi olmaz. Silah, silahtır. PKK 5 bin tır ciklet mi göndermiştir? PKK, PYD'ye destek kesilmeden verilen sözler tutulmadan, FETÖ'ye karşı işbirliği yapılmadan ABD ile ilişkilerin iyileşmesini beklemek saflıktır.
AK PARTİ-MHP İTTİFAK GÖRÜŞMELERİ
AK Parti ile ittifak görüşmeleri tamamlanmıştır. Toplantılar başarılı, özverili ve samimi bir havada geçmiştir. Milli Mutabakat Komisyonu 9 defa toplanmış, 22 saat çalışmıştır. Yapılacak yasal düzenlemelerin son şekli verilmiştir. 2 değerli arkadaşımızın basın toplantısı düzenleyerek ittifakın muhtevası hakkında bilgi vereceklerdir. Yasa teklifi TBMM'ye sunulacaktır. Sayın Cumhurbaşkanına huzurlarınızda içtenlikle teşekkür ediyorum. TBMM'ye sunulacak kanun teklifinin ve 2019'u kapsayacak milli ittifakın millitimize hayırlı olmasını Allah'tan niyaz ediyorum.
ŞEHİT VE GAZİ YAKINLARI İÇİN KANUN ÇAĞRISI
TBMM'de geçen yıl kasım ayında kabul edilen 7061 sayılı kanunla gazilerimizin memur ünvanlı kadro ve poziyonlarına atanmaları düzenlenmiştir. Şehit ve gazi yakınlarının da memur ünvanlı kadro ve pozisyonlara atanmalarını ifade etmek isterim. Onları her zaman onurlandıracak davranışlarda bulunmalıyız. Şehitlik ve gazilerimizin anne ve babalarına aylık her biri için asgari ücretin net tutarından az olmamak üzere artırılmalıdır. Gazilere 3600 günde emekli olabilme hakkı tanınmalıdır. Muharip gazilerin hepsine aynı tutarda şeref aylığı ödenmesi, madalya için para istenme ayıbının ortadan kaldırılması mutlaka sağlanmalıdır.