Etyen Mahçupyan'dan Habertürk'e flaş açıklamalar
Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun başdanışmanı Etyen Mahçupyan, Habertürk Gazetesi'nden Kübra Par'a konuştu
KÜBRA PAR / HT GAZETE
Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun başdanışmanı Etyen Mahçupyan, AK Parti’ye yönelik içeriden ve objektif değerlendirmeleriyle dikkat çeken bir isim. Söyleşimizin dünkü bölümünde Mahçupyan’ın başkanlık sistemi, AK Parti içindeki siyasi tartışmalar, seçim stratejisi ve muhafazakâr kesimin yaşadığı dönüşüm üzerine görüşlerini aktarmıştım. Bugünse liberal sol entelektüellere dair eleştirilerini, laik kesime bakışını ve değişen Öcalan algısına dair sözlerini okuyacaksınız...
Türkiye’de laik kesim daha otoriter bir döneme girileceğine dair endişe taşıyor. Bu endişeye katılıyor musunuz?
Niçin öyle olsun? Şu anda AK Parti’nin isteyip de yapamadığı ne var? Daha fazla otoriteyi kimin için isteyecek? Bu endişeyi taşıyanların Türkiye’yi tanımadıklarını düşünüyorum. Yaşanmakta olan dönüşümün AK Parti’yi ne kadar avucunun içine aldığını görmüyorlar. AK Parti’yi iki-üç figürün yönettiğini zannediyorlar. Velev ki AK Parti her şeyi yasaklasın, bu kaç sene sürebilir?
Demokrasinin gidişatı açısından hiç kaygı duymuyor musunuz?
Tabanın çoğunluğuna baktığımda hiç kaygı duymuyorum. Her iki tarafta da milliyetçi ve bağnaz insanlar var ama yeni nesilde dünyaya daha fazla entegre, daha çoğulcu insanlar geliyor. Bu gerçeği görmek istemiyorlar. Laik kesime tavsiyem, Tayyip Erdoğan’ın söylemine takılmasınlar, AK Parti’yi Tayyip Erdoğan’dan ibaret sanmasınlar ve sistematiğin tam tersine işlediğini unutmasınlar.
Ya artan kutuplaşma?
Laik kesimden baktığınız zaman AK Parti’yle bir çatışma var. Ama o çatışma muhafazakâr kesimle değil, çünkü muhafazakâr kesim çatışmıyor, çoğullaşıyor. Aslında muhafazakârlar kavgalı bir Türkiye’de yaşamak istemiyor ama risk almak da istemiyor. AK Parti’nin doğru da yapsa yanlış da yapsa yanında duruyor. Ta ki normalleşme yaşanana kadar...
TÜSİAD ile hükümet arasındaki gerilimi nasıl yorumluyorsunuz?
TÜSİAD Başkanlığı isteseniz de istemeseniz de siyasi bir pozisyon. TÜSİAD’ın başındaki kişi sözlerinin nasıl algılanacağını düşünerek konuşmak zorunda. Haluk Dinçer’in sözlerinde kötü niyet olduğunu sanmıyorum. Yeni bir döneme giriliyor, iyi ilişkiler kurulmak isteniyor. Gezi sonrası bazı işadamlarının Cemaat ile ilişkiye girmesi AK Parti’yi tetikte olmaya itti. Fakat esasında İslami kesim AK Parti’nin laik kesimi iyi yönetebildiğini, Batı dünyasında iyi bir imajının olduğunu görmek istiyor. Bu onlara gurur verecek. AK Parti de bunu sanıldığından çok fazla istiyor.
‘KÜRT DÜNYASINDA EN RASYONEL, UFKU EN GENİŞ İNSAN ÖCALAN’
“Öcalan ideolojik olarak bir rehber ve lider” sözleriniz tartışma yarattı. Öcalan algısı değişiyor mu?
Öcalan ‘bebek katili’ diye adlandırılan, ismi anılmayan bir adamdı. Şimdi o algı radikal biçimde değişti. Artık Öcalan Kürt dünyasında en rasyonel, ufku en geniş insan muamelesi görüyor. Toparlayıcı ve sürükleyici bir yeteneği var. Kendisiyle uğraşan ve öğrenen bir kişi. Nereden nereye geldiğine baktığınızda takdire şayan bir durum var. Bu siyasetçinin yeteneklerinin Türkiye açısından doğru yönde kullanılması meselesi var. Şu an geldiğimiz noktada beğensek de beğenmesek de “İyi ki Öcalan diye biri var” diyoruz.
"TÜRKLERİN ERMENİLERE KARŞI DAVRANIŞI İYİLEŞİYOR"
Başbakan Davutoğlu ile nasıl bir rutininiz var?
Yerleşmiş bir rutinimiz yok. Çok yoğun bir dönemden geçiyoruz. Haftada bir, bir araya geliyoruz ama her zaman verimli geçmiyor. Seçimden sonra gerçek bir mekanizma kurulur sanıyorum.
Ermeni olaylarının da anma günü olan 24 Nisan’da Çanakkale Savaşı’nın 100’üncü yıldönümü törenleri kutlanacak. Bir Ermeni olarak ne hissediyorsunuz?
24 Nisan Ermeni meselesi ve soykırım yelpazesinde doğru dürüst adım atarsanız, bu şekilde kutlanmasının bir mahsuru yok. Geçen seneki taziye, bu seneki Hrant Dink mesajı... Türkiye yavaş yavaş belli bir yola doğru gidiyor. Devletlerarası ilişkiden bağımsız olarak Ermeni olmayan Türklerin davranışları açısından olumlu bir gidiş var.
"SOL LİBERAL AYDINLARIN NE KADAR ENTELEKTÜEL OLDUKLARINDAN ŞÜPHELİYİM"
Davutoğlu’nun danışmanı olmanız kendi kişisel tarihinizde nereye oturuyor?
Türkiye’de dönüşümün İslami kesim üzerinden yaşanacağını söylüyordum. 90’lardan itibaren başlayan postmodern dönemde de bu dönüşümün gerçekten yaşandığını izliyorum. Bunun uzantısı olan AK Parti’nin başarılı olmasını istiyorum. Başarısız olursa kaotik bir durumla karşılaşırız çünkü Türkiye’nin yarınına talip olan başka bir parti yok.
Bir entelektüel olarak muhalif olmanız gerekmez miydi?
Bu duyduğum en sığ laflardan birisi. Neye muhalif olacaksınız? Şu andaki iktidara mı yoksa son 80 seneyi yürütmüş olan gizli iktidara mı? Ben ikincisine muhalifim.
Daha bağımsız bir noktada durma seçeneği de yok mu?
Bağımsız bir noktada durmak ille de ilişki kurmamayı gerektirmez. Türkiye’deki sol liberal aydınların ne kadar entelektüel oldukları konusunda şüphem var. Aydın kesim kendi eli temiz kalsın diye Türkiye’ye yabancılaştı ve kendi içine kapandı. Onların bütün partilere girip uğraş vermeleri gerektiğini düşünüyorum.
AK Parti içinde bir çatlak oluşması, Erdoğan’dan bağımsız bir hareketin ortaya çıkması olası mı?
Bence öyle bir ihtimal yok. AK Parti geriye bakmıyor. Abdullah Gül de dahil herhangi bir siyasetçinin sırf geçmişte yaptıklarından dolayı gelecekle ilgili bir hak talep edebileceğini sanmıyorum.