Cemil Çiçek: Aklınızı hırsınızın önüne alın
Eski TBMM Başkanı Cemil Çiçek, koalisyon girişimlerinin fazla uzatılmadan sonuçlandırılması gerektiğini belirterek, "Uzayan hayır işinden şer çıkar. Herkes 'Hükümet kurulsun' diyor. Bu hükümet kendi içinde uyumlu olacak. Gerçekten birbirine farklışeyler söylese de birbirine güvenerek birlikte yol alacak bir hükümet olması gerekiyor. Aklınızı, hırsınızın önüne alın" dedi
Saliha ÇOLAK / HT GAZETE
50 yıllık siyasi yaşamının aktif günlerini geride bırakan eski TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Habertürk’ü yeni adresi TOBB Üniversitesi’nde ağırladı. Siyasi hayatının ilk döneminde “hırslarını ve heyecanlarını aklının önünde tuttuğu” için pişmanlık duyan Çiçek, koalisyon masasına oturacak liderlere, “Aklınızı, hırsınızın önüne alın” tavsiyesinde bulundu.
-Yıllar sonra aktif siyasetin dışındasınız. Emeklilik nasıl bir duygu?
Benim için sürpriz olmadı. Sadece üzerimizde taşıdığımız bir sorumluluk vardı, o kalkmış oldu. Şimdi yolumuza devam ediyoruz. Yapabileceğimiz belli görevler var. Bu saatten sonra ticaret yapamam, ne böyle bir yeteneğim var, ne de böyle bir hedefim oldu. En kolay yapabileceğim şey avukatlıktır. Ancak bunu da ben çok doğru bulmadım. Çünkü, netice itibarıyla avukatlık yaptığınızda üstlendiğiniz vekalet görevinin gereği olarak karar verecek birçok hâkim, savcıyı tanıyorum. Davayı kazansam “Torpil” derler, hem bizi hem onları sıkıntıya sokar. Görevdeyken yapmadım, görevden ayrıldıktan sona hiç yapmam. Geriye düşünce kuruluşları kalıyor.
‘ARABA YOK, ÖN KOLTUK KAVGASI YAPILIYOR’
-Abdülkadir Aksu, Necati Çetinkaya, tavla ekibi dağıldı mı?
Hayat dostlarla güzeldir. Ankara hem büyük hem küçük bir şehir. Dostlarla istediğimizde bir araya gelebiliyoruz. Sonuçta başka galaksiye gitmedik, hepimiz burdayız.
-Siyaset ayak oyunlarının, Brütüs’lerin olduğu bir alan. Dostlukları yaşatmak zor değil mi?
Ben hep siyasette, ilişkilerimizde belli mesafeleri korudum. Çünkü insan melekle şeytan arasında gider gelir. Sürprizlere açık oldum hep, neler olabileceğini görerek mesafeler koydum.
-Siyasette sert ve acımasız eleştiriler oluyor, bu durumda koalisyon arayışlarında uzlaşmayı bulmak mümkün mü?
Bu biraz da siyaset yapılan ülkelerin kültürleriyle ilgilidir. Bizde birlikte iş yapma kültürü yok. Biz koalisyonla ilk kez 1961 Anayasası ile tanıştık. 54 senenin 28 senesi koalisyonlarla, 26 senesi tek başına iktidarla geçti. İstikrar tek başına iktidarlarda sağlandı. Koalisyonlarda ise başarı gösterilemedi. Karşılıklı suçlamalarla bitti, bunalımlarla sonuçlandı. İdeal olan tek başına iktidardır. Ancak mümkün olan uzlaşma sağlanabilirse hayırlı olur.
Şimdi, “Dur bakalım ne olacak?” havası var. Belirsizliğin uzun sürmesi iyi değil. Türkiye içine kilitlendi ancak etrafında çok önemli gelişmeler yaşanıyor. Türkiye son dönemde 3 seçim yaptı. Her seçim iyice vites küçültür. 2015 kayıplarla dolu bir yıl oluyor. Mümkün olan doğru koalisyonun kurulması lazım. CHP ya da MHP ile bir koalisyon olabilir. Olmazsa da; her seçim bir ağrı kesicidir. Seçimin üzerinden geçen süre içinde aslında neyin olup neyin olmayacağı görüldü. Lafı çok fazla uzatıyorlar. Seçimin sonucunu kabul etmek, hazmetmek, en az seçim kadar önemlidir.
-“Güçlü bir hükümet kurulmalı” görüşünü mü taşıyorsunuz?
Geldiğimiz noktada, bir hükümetin kurulması önemlidir ama şeklen bir hükümet kurulması tek başına bir şey ifade etmez. Bugün kurduk, 40 gün sonra oyunu bozmak, ayak oyunlarıyla, kanser hücresi gibi birbirini yiyen bir hükümetin de olmaması gerekir. Gerçekten ciddi sorumluluk taşıyan icraata dayalı bir hükümet olmalıdır. Şeklen bir hükümet kurulur. Bu da zaman kaybettirir Türkiye’ye. Yazılanlara, konuşulanlara bakıldığında, çevremizdeki insanlar, sabahtan akşama herkes bunları konuşuyor: “Bir hükümet kurulsun.” İyi de bu hükümet, bir nargile kahvesinde toplanıp nargile fokurdatacak değil ki. Hükümet iş yapacak. Bu hükümet kendi içinde uyumlu olacak. Gerçekten birbirine farklı şeyler söylese de birbirine güvenerek birlikte yol alacak bir hükümet olması gerekir.
HIRS UYARISI
-Sizce nasıl olmalı?
Benim hayatımda iki dönem var. Hırslarımın, heyecanlarımın aklımın önüne geçtiği zamanlar oldu. Herkes bu özeleştiriyi yapsın. Karşınızda konuşan Cemil Çiçek, 40 sene önceki Cemil Çiçek değildir. Zaman insana bir şeyler öğretir. İşte öğrendiklerimden biri budur.
O zaman “En doğruyu ben söylüyorum, en vatansever benim, memleketi en çok ben seviyorum. Şu yanlış, bu yanlış”... Halbuki şöyle de düşünmem lazımdı: “Benim söylediğim doğru ama muhataplarımın söylediğini de bir düşünmem lazım. Onunkinde de doğrular vardır” diye düşünebilseydim, zihnen daha fazla mesafe kat edebilirdik. Hırslarımı, heyecanlarımı geride bırakıp aklımın öne çıktığı zamanlar oldu son 20 senede.
Hırsımın ve heyecanlarımın önde olduğu, aklımın geride olduğu dönemde siyaseti yumruk sıkmak, kavga olarak, karşı tarafa laf çarpmak, bindirmek olarak anladığım dönem oldu.
Daha sonraki dönemde siyaseti el sıkmak olarak anladım. Türkiye’nin böyle bir siyasete ihtiyacı var.
-Bu noktada, özellikle koalisyon masasına oturacak liderlere mesajınız var mı ?
Tabii, bunu çok önemsiyorum. Bu olmazsa siyasi evlilikler yürümez. Düğün yaparız, davullu zurnalı, iyi oldu maşallah, kutlamalar... Daha gelinin 40’ı çıkmadan kavga başlar. Türkiye’yi bununla karşı karşıya bırakmamak lazım. Güvensizlikle evlilik yürümez. “Evlilik yapalım, yürürse olur, yürümezse ayrılırız.” Kimse çocuk yapmaz o zaman. Herkes aklını hırsının önüne alsın. Türkiye’yi çevreleyen sorunlar var. Siyasete bayram havası gelmeli. Demokratik tövbeye ihtiyaç var. Siyaset yapan herkesin bir demokratik tövbeye ihtiyacı var.