Erdoğan: Irak'taki hataya Suriye'de düşmeyiz
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Şili, Peru, Ekvador, Senegal programının dönüş yolunda aralarında Habertürk Genel Yayın Yönetmeni Selçuk Tepeli'nin de bulunduğu gazetecilerin sorularını yanıtladı
Selçuk TEPELİ / GAZETE HABERTÜRK
Ekvador’un başkenti Quito’da, Bağımsızlık Meydanı’ndaki kurtuluş günü ve karşılama törenleri sürerken (HTDokun’da...), bir kafede arka masada oturan yaşlı İngiliz çift sordu: “Bu seremoni, bu kadar güvenlik önlemi... Neler oluyor?” Sohbet, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 1 haftalık ziyaret trafiğinin, dış politikadaki hızlı gelişmelerin ve ziyaretleri takip eden gazetecilerin gördüklerinin özeti gibi gelişti: Bugün Ekvador’da milli bayram. Bir Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’nın ülkeye ilk ziyareti de aynı güne denk geldi... “Biz 9 günlük tur yapıyoruz” dedi İngiliz çift, “Galapagos Adaları’ndan geldik”.
Cumhurbaşkanımız ve bizler de 2 gün önce Şili’deydik. Dün gece Peru’nun başkenti Lima’dan havalandık. Öğle yemeğinden birkaç saat sonra da buradan ayrılıyoruz... “Nereye?” diye sordu Londra’da yaşayan çift. Senegal’in başkenti Dakar’a; Cumhurbaşkanı Macky Sall ile çalışma kahvaltısı var. “Diplomasi acayip bir şey” diyebildiler sadece.
Bu arada Başbakan Davutoğlu da onların şehri Londra’da, Suriye konferansındaydı. Kolombiya Devlet Başkanı Santos ABD’de, Papa ise Meksika’da... Senegal’den gelip cuma günü Habertürk’ü ziyaret eden gazeteci grubunu da maalesef ağırlayamayacaktım, zira o saatlerde ben Senegal’de olacaktım! Onları yazı işlerindeki arkadaşlarım karşıladı ve bu ilginç durumu anlattılar. Ekonomi sayfalarında okuyacağınız pek çok ticari anlaşma ve Dakar’da daha büyük bir elçilik binası için nihai adımların atıldığı Şili, Peru, Ekvador, Senegal programının dönüş yolunda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, gazetecilerin sorularını yanıtladı:
Sur’da, HDP milletvekillerinin lince gidebilecek tepkilerle karşılaşmasına ne diyorsunuz?
Ayrıntıları henüz almadım ama şunu biliyorum: Güneydoğu’daki Kürt kardeşlerimin, oradaki halkın, o vekillere borcu yoktur; tam aksine alacağı vardır. Bu tepkiler de o borcun tezahürüdür. Zira o vekillerin Güneydoğu halkına, Güneydoğu’ya zarardan başka bir şeyleri olmamıştır. Kan, ölüm götürmüşler, başka hiçbir şey vermemişlerdir. Güneydoğu halkı, hem topraklarına hem de özgürlük mücadelesine sahip çıkacaktır. Bunun önündeki en büyük engel o dediğiniz kişilerdir.
Suriye’de durum kötüleşiyor. Türkiye tek başına bir hamleyi düşünebilir mi?
Meseleyi uluslararası toplumla birlikte, ittifaklarla götürme gayretindeyiz. Ulusal güvenliğimize yönelik tüm tehditlere karşı teyakkuz halinde olmak, gerekeni yapmak durumundayız. Gelişmeleri takip ediyoruz.
BBC’de “PYD’nin yanlış yönlendirmesi ile ABD uçakları sivilleri vurdu” haberi çıktı. Batı kamuoyunda PYD’ye bakışta farklılık oluşabilir mi?
PKK ne ise PYD odur. Terör örgütü olarak ilan edilmesi için adımlar atılmazsa, geç kalırız. Ve bakın, Biden bir yardımcısı ile geldi. Daha önce Sayın Obama’nın yanında da adı geçen bir ulusal güvenlik temsilcisi. Cenevre temsilcilerinin olduğu dönemde PYD gelemiyor, o kalkıyor Kobani’ye gidiyor. Kobani’de sözde bir generalden plaket alıyor. Biz nasıl güveneceğiz? Ben miyim senin ortağın yoksa Kobani’deki teröristler mi?
Başbakan Davutoğlu Mardin’de 10 maddelik bir plan açıkladı. Bu konuda görüşünüz nedir?
Ayrıntılı inceleme fırsatım olmadı. O nedenle yorum yapmam doğru olmaz.
Sayın Başbakan ayrıca “Masa İmralı’da değil Ankara’da” dedi. Zana’nın sizinle görüşme talebi olmuştu; muhataplık anlamında süreç nasıl gelişir?
Ben “Çözüm süreci buzdolabında” dedim. İmralı hiçbir zaman hükümetin muhatabı olamaz, olmamalıdır da. İmralı ile devletin kurumları, başta MİT olmak üzere görüşebilir. Mesela milletvekillerine müsaade ediyorduk. Ama sonra dedim ki arkadaşlara: “Kesinlikle milletvekillerinin de gitmemesi lazım. Yasaya göre gidebilecek olanlar kimdir, yakınları. Onlar gitsin.” Müsaade edildi de ne netice aldık? Şimdi, Leyla Hanım... Tamam bunu konuştuk ama, önce git yemin et! Yemin ettikten sonra, herhangi bir pazarlık kaydı olmaksızın benden bir randevu istersen, Başbakanlığımda nasıl yaptıysam burada da kabul ederdim. Ama hem yemin etmeyeceksin hem de gazetelerdeki haberlere yansıdığı kadarıyla bazı şartlardan söz edeceksin. Bu olmaz.
Terörle mücadele operasyonlarının başarıyla tamamlanması sonrası, yine akil adamlar gibi bir heyet oluşması, başka bir isim ve PKK-HDP unsurları dışında muhataplarla çözüm sürecinin buzdolabından çıkması söz konusu olabilir mi?
“PKK yerine başka isim altında yeni bir şey olabilir mi?” yaklaşımı, yanlış bir yaklaşım olur. Böyle bir şeyi düşünmek teröre farklı bir kılıf uydurmak anlamına gelir ki bu neye benzer? HDP’nin kuruluşundan bu yana durmadan, bir seneyi bulmadan yeni bir parti kurması gibi... “Bu da kapanırsa, yenileri de hazır olsun” diye stepneler var. Ayrıca partilerin kapatılmasına karşıyım. En üst düzey yöneticilerinden alt düzeye varıncaya kadar suçu irtikap edenler bedelini ödemelidir. Hedef tüzel kişilikler olmamalı.
Bakanlar Kurulu’na başkanlık edeceğiniz bir tarih var mı önümüzdeki günlerde?
Bu ayın son pazartesi günü Bakanlar Kurulu’na başkanlık edeceğim. Arkadaşlarıma talimatı verdim.
"6 AYLIK SÜRECI ÇOK ÖNEMSIYORUM"
Şili, Peru ve Ekvador'un ortak özelliklerinden biri, üçünün de başkanlık sistemi ile yönetilmesi. Geçen yıllarda ziyaret ettiğiniz Arjantin, Brezilya gibi ülkeler de öyle. Danışmanlarınız bu ülkelerle ilgili bir çalışma yaptı mı?Türkiye’de yeni Anayasa süreci nasıl ilerleyecek; parlamentodaki komisyonlara mı bırakacaksınız yoksa arama konferanslarıyla mı olacak?
Parlamentoda yapılacak çalışma, aslında Türkiye’de bu konuyu düşünen bütün kesimler için aydınından medya organlarına, STK’lara varıncaya kadar hepsine adeta bir işaret fişeği olacaktır. Siyaset ne düşünüyor, dili nedir, buraya katılan temsilciler ne gibi bir çalışma yürütüyorlar? Bunlar maddeler görüşüldükçe ortaya çıkacak, yazılı ve görsel medya sayesinde kamuoyuyla paylaşılacak. Bu konuda kamuoyu oluşmasının, kamuoyunu oluşturacak kesimlerin kendi düşüncelerini daha da olgunlaştırmalarının önemli olduğunu düşünüyorum. Zira kimse “Benim düşüncem dört dörtlük doğrudur” diyemez. Şahsım da dahil olmak üzere.
Sözünü ettiğiniz ülkelerde İspanyolca konuşulmakla birlikte, yönetim sistemleri İspanya gibi değil. Buralar İspanyolların sömürgesiydi ama buraya krallık ihraç edilmemiş. Bu ülkelerin yönetim biçimleri, farklı yerlerden etkilenerek şekillendi. Kimi sosyalist, bir kısmı da kapitalist yönetimlerden, ABD’den bazı şeyler kapmaya başladı. İdari bakımdan hukuku çok iyi olan yönetimler var. Ama aralarında farklılıklar da var. Ekvador gibi. Şili’de durum farklı, Peru’da farklı.
İspanya’dan tamamen kopabilmişler mi, hayır. Örf ve âdetlerde kopmamışlar. Ekvador’da gelenekleri görenekleri ile bizi karşıladılar. Sayın başkan giydiği gömlekle bir mesaj veriyor, kravat da takıyor. Ceketinin altındaki gömlek örfi gömlekti. Bizde böyle şeyler olsa, yazılıgörsel medya günlerce kıyamet koparır, “Kravatı niye yoktu?” diye. Beştepe’de yaşadıklarımız çok açık net ortada.
Türkiye’ye dönecek olursak, ben şu 6 aylık süreci çok önemsiyorum. 6 aylık süreçte 4 partinin 3’er temsilcisi acaba neler söyleyecekler? Onlar o çalışmayı yaparken biz boş mu duracağız, elbet boş durmayacağız. Beştepe toplantıları ile sivil toplum örgütleri ile mesai arkadaşlarımdan oluşturduğum 20’ye aşkın ekibimle temaslar sürdürülecek. Zaman zaman benim de katılacağım toplantılarla çalışmalarımızı sürdüreceğiz.
"SURİYE'DE BU İŞ BÖYLE GİTMEZ"
Halep’ten göç ihtimali artıyor, 70 bin kişi kapıda... Rus basınında Türkiye’nin büyük bir askeri operasyon hazırlığında olduğu yönünde haberler çıkıyor...
70 bin ifadesi şu anda olası bir durumdur. Bunlar kapımıza dayanmışsa, başka çareleri de yoksa, gerekirse bu kardeşlerimizi yine almak zorundayız, alacağız. Rusya’nın “TSK hazırlık içerisinde” iddiasına gelince. Aslında Rusya’ya sormak lazım: Senin ne işin var Suriye’de? Adeta işgalcisin, devlet terörü estiren, 400 bin kişinin katiliyle beraber hareket ediyor, sivilleri öldürmeye devam ediyorsun. Türkiye, 911 kilometrelik sınırıyla tehdit altında, elbette tedbirini alacak. Türkiye sadece tedbir alıyor, Rusya ise taarruzda. BM Güvenlik Konseyi’nin 2254 sayılı kararını bir an evvel işletmesini bekliyoruz; silahların susması, göçmenlerin korunması adımlarını atması lazım, ağır hareket ediliyor.
Suriye’de göçmenlere bir şehir kurulması gündemde mi? Merkel panikle geliyor gibi bir görüntü var...
Şansölye Merkel ile pazartesi Ankara’da görüşeceğim. Sayın Başbakan da görüşecek. Ana başlık büyük ihtimalle mülteciler sorunu. Donörler toplantısında verilmiş 10 milyar Euro’luk bir sözden bahsediyorlar. 3 milyar Euro sözü var. Tabii bunlar milli bütçemize değil, Suriyeliler için kullanılmak üzere. Ama daha bunlardan en ufak bir şey Türkiye’ye yansımış değil.
ABD öncülüğündeki koalisyon DAEŞ ile mücadele içinde gibi görünüyor, Esad rejimi ile ilgili bir adım yok. Güvenli bölge ile ilgili bir gelişme var mı?
Bu düşüncemi G-20 ülkelerinin tamamına yakını biliyor. Terörden arındırılmış güvenli bölge, uçuşa yasak bölge düşüncelerimi aktardım, hepsi olumlu sözler söyledi ama dönüş henüz olmadı. Sayın Merkel ile paylaşacağız. Sayın Obama’yla telefon görüşmesi de yapabilirim. Biz koalisyon güçleri olarak bir adımı attıysak arkasını getirelim. Biz arkasını getirmezken, terör estiren Esed rejimi ile Rusya ve İran adımlar atabiliyorlar. Terörden arındırılmış bölge konusunda, kilometresine varıncaya kadar ABD ile mutabıkız. “Bu bile azdır” dedim Sayın Obama’ya; bunu büyütebiliriz. İnşaat sektöründe başarılıyız. Donörlerin katkılarıyla, Suriye sınırı dahilinde güvenli bölgede üstyapısı ve altyapısı ile bir şehir kurabiliriz. Bunları süratle yapmak mümkün, dönüş artacaktır diye düşünüyorum. Okulları, hastaneleri, her şeyi olmak suretiyle bunu yapacağız.
"NEREDEN GELİYOR BU SİLAHLAR?"
İncirlik’in açılması mutabakatına göre, ABD üzerine düşeni yapıyor mu?
Yerine getirdikleri var, getirmedikleri var. Güvenli bölge konusunda ABD baştan itibaren pek inanmamıştı, sonra inanmaya başladı. Uçuşa yasak bölgeye karşı çıktılar ama onda da şu anda yumuşama var. Temenni ederim ki mutabık kalırız.
Ekvador’da dile getirdiğiniz, Batılı ülkelerin göçmenlere dair mesajlarındaki çelişkilerin perde arkasında neler var? AB göçmen trafiği kesilsin istiyor ama orada insanlar Rusya ve Şam rejimi tarafından hâlâ vuruluyor. Diğer ülke liderleri bunlara ne cevap veriyor?
Hepsi “Haklısın” diyor. Ama önemli olan hak vermek değil, teslim etmek, gereğini yerine getirmektir. 400 bin insan katledildi, tarih katledildi; ölenler Müslüman, yok olan İslam tarihi. İran’ın tutumunu anlamakta zorlanıyorum, bir şey söylediğimiz zaman da güceniyorlar. Burayı niçin mezhep savaşına kurban ediyoruz? Yaşanan acılardan dolayı bizler dertliyiz; bunlar, Avrupa dertli değil. Bizdeki PKK terör örgütünün hücrelerinden çıkan silahlarda; Rus var mı var, ABD silahları, Batı’nın var mı, var. Nereden geliyor bu silahlar? PYD’nin durumu ortada. Şimdi en modern silahlar DAİŞ’in elinde. Biz stratejik müttefikiz, bu silahların bazılarını almakta zorlanıyoruz. Dost dediklerimiz gereğini yapmıyor.
Suriye’de fiili bir durum oluşturulur mu? Bu olursa Türkiye neler yapabilir?
Mesai arkadaşlarıma da söyledim. Döner dönmez dar kapsamlı bir güvenlik toplantısı yapılmalı. Hassas konularımızı değerlendireceğiz. Irak’ta düşülen hataya Suriye’de düşmek istemiyoruz. Ben 1 Mart tezkeresinin yanındaydım, karşı olanlar bunu söylemediler. Birileri de gizli kulisler yaptı. O insanların kimler olduğunu sizler araştırır bulursunuz. 1 Mart tezkeresiyle Türkiye Irak’ta olsaydı Irak’ın durumu böyle olmazdı. Çıkacak netice Türkiye’yi masaya getirecekti. O zaman Bush, benimle yaptığı görüşmelerde bir ricada bulundu. Ama maalesef biz kendi arkadaşlarımızın yanlışıyla baş başa kaldık. Sonra Başbakan oldum, tekrar ricada bulundu ve tezkere geçti ama o zaman da, oradaki, Kuzey Irak’taki Kürt kardeşlerimiz bizim oraya girmemizi istemediler. Biz de dedik ki: “İstenmediğimiz yere girmeyiz.” Ufku görmek çok önemli. Şimdi Suriye’de de bu iş ancak bir yere kadar böyle gider. Bir yerden sonra böyle gitmez.
"KONUŞULMAZ, YAPILIR"
Türkiye Suriye’de ani bir hareketle karşı karşıya kalırsa neler yapılabilir?
Bu tür şeyler konuşulmaz, gerektiğinde gereken neyse yapılır. Tüm güvenlik güçlerimizle, her şeyimizle tüm ihtimallere karşı hazırız. Kimsenin endişesi olmasın.
Suriye tezkeresi gündeme gelir mi?
Ülkemize yönelik tehditlere karşı Silahlı Kuvvetlerimiz her türlü yetkiye zaten sahip. Ulusal güvenliğimiz açısından bir sıkıntı yok.
Suriye’de çözüm için bir tarih vermek mümkün mü?
Bu işlerin tarihi olmaz. Suriye krizinde de çok farklı şeyler düşünülüyordu, ama olay halihazırda 5 yılı aşmış vaziyette.
MISIR VE İSRAİL İLE İLİŞKİLER...
Mısır ile ilişkilerde son durum nedir?
Tavrım net. Mursi ve arkadaşları başta olmak üzere idamlarla ilgili kararlar gözden geçirilip kaldırılmadıktan sonra Sisi ile görüşmem. Fakat Mısır halkı ile halkımız arasındaki ilişkinin devamı noktasında da asla olumsuz değilim. Bakanlarımız görüşebilirler. Ben Başbakan’ımızın görüşmesini dahi doğru bulmam.
İsrail ile ilişkiler...
Biz ne dedik: Bir özür, iki tazminat, üç ambargonun kaldırılması. Özür noktasında Sayın Obama’nın devreye girmesiyle bu sağlandı. Tazminatta da bir yere gelindi. Ambargonun ise içeriği var. İşi insan hakları açısından ele alalım. Bir, Filistin’in ciddi bir enerji sıkıntısı var, -Türkiye referanslı olabilir- enerji üreten bir gemi ile Gazze’ye enerji sağlamak. İki, iletim hatlarının inşasına müsaade etmek. Üçüncü sıkıntı, ciddi su sorunu var orada, onun için sondaj çalışmaları denizden arıtma suretiyle su temini ve şebekelerin kurulması. Hastanelerin bir tanesini bitirdik. Yeterli değil, yaygınlaştırılması lazım, okulların devamı gerekiyor. İnşaat malzemesi filan; dünyanın değişik yerlerinden de gelebilir, İsrail kabul etmiyor. Kızılay, Kızılhaç başka ülkelerden gelenleri nasıl topluyorsa, madem bize güveniyorsunuz, inşaat malzemelerini, giyim vesaire bütün malzemelere damgamızı vuralım, mesuliyetini alalım ve gösterilen kapılarından buralara sokalım.