Ömer Halisdemir'i şehit eden darbeciler dördüncü kez hakim karşısında
Sanıkların üzerine yağlı urgan atan bir grup vatandaş, temsili idam sehpası kurarak, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in maketini astı
Özel Kuvvetler Komutanlığını (ÖKK) ele geçirmek isteyen cuntacı general Semih Terzi'yi vurarak, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişiminin seyrini değiştiren Astsubay Ömer Halisdemir'in şehit edilmesine ilişkin davanın sanıkları adliyeye getirildi. Mahkeme Başkanı İsmail Ademoğlu, tanık ÖKK Komutanı Zekai Aksakallı'nın duruşma günü il dışında olacağını ifade ederek, beyanının tespitini talep ettiğini, bu nedenle celse açılarak Aksakallı'nın beyanının alındığını bildirdi. Aksakallı ifadesinde, "Halisdemir'in üstündeki örtüyü kaldırdım, alnından öptüm. Halisdemir'e, hain Semih Terzi'yi öldürmesi söyledim. ÖKK'da darbeye kalkışanların oranı 5,4'tür" dedi.
Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşma öncesinde sanıkları protesto eden bir grup vatandaş adliyenin C kapısı önünde toplandı. Jandarma ve polis de burada güvenlik önlemi aldı.
"Vatan haini FETÖ'nün uşakları" yazılı pankart açan, "Papalığın truva atı FETÖ", "Hırsız FETÖ", "Katil FETÖ", "Bu vatan milletindir, darbecilerin değil" yazılı dövizler taşıyan protestocular, "Hepimiz Ömer Halisdemiriz" ve "İdam isteriz" sloganları atarak, tekbir getirdi.
Jandarma araçları kapının karşısındaki yolda durduktan sonra sanıklar adliyenin C kapısından içeri sokuldu. Jandarmanın oluşturduğu koridorun arasından geçirilen sanıkların üzerine bazı protestocular yağlı urganlar attı.
Öte yandan protestocular burada temsili idam sehpası kurarak, FETÖ elebaşı Gülen'in, turuncu tulum giydirilmiş, üzerinde "Adı: Fetoşkeştayn, Suçu: Vatan Haini, Cezası: İdam - Tüm şehitler adına Ömer Halisdemir" yazılı maketini astı.
AKSAKALLI'NIN BEYANI ALINDI
Özel Kuvvetler Komutanlığını (ÖKK) ele geçirmek isteyen cuntacı general Semih Terzi'yi vurarak, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişiminin seyrini değiştiren Astsubay Ömer Halisdemir'i şehit eden darbecilerin yargılandığı davanın dördüncü duruşmasının görülmesine Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesinde başlandı.
Müştekilik talepleri kabul edilen olayda yaralanan İsmail Oğuz ve karargahta öldürülen Astsubay Nedim Şahin'in eşi Ayşe Şahin ile şehit Halisdemir'in kardeşleri salonda yer aldı. Nedim Şahin'in oğlu Enes Şahin de müdahillik talebinde bulundu.
21 Şubat'ta başlayan, 3 günlük yargılamanın ardından ara verilen davanın bugünkü duruşmasında tanık beyanları dinlenecek, oturumlar 21 ve 22 Mart'ta da devam edecek. Başkan Ademoğlu, 10 tanığın üç gün sürecek yargılamada dinleneceğini söyledi.
Ademoğlu, kamera kayıtlarının çözümü için belirlenen 3 kişilik bilirkişi heyetine ek olarak 4 kişinin daha görevlendirilmesinin talep edildiğini, bunun üzerine 4 kişinin daha bilirkişi olarak görevlendirildiğini belirterek, kamera kayıtlarının incelenmesi ve çözümünün yapılarak rapor haline getirilmesi işleminin henüz tamamlanamadığını bildirdi.
Mahkeme Başkanı İsmail Ademoğlu, tanık ÖKK Komutanı Zekai Aksakallı'nın duruşma günü il dışında olacağını ifade ederek, beyanının tespitini talep ettiğini, bu nedenle celse açılarak Aksakallı'nın beyanının alındığını bildirdi.
AKSAKALLI'NIN BEYANINDAN
Özel Kuvvetler Komutanlığı'nı (ÖKK) ele geçirmek isteyen cuntacı general Semih Terzi'yi vurarak, darbe girişiminin seyrini değiştiren Astsubay Ömer Halisdemir'i şehit eden darbecilerin yargılandığı davada Özel Kuvvetler Komutanı Zekai Aksakallı'nın 3 gün önce verdiği ifade ortaya çıktı.
Şehit Halisdemir'in cenazesini gördüğünü ve Halisdemir'i alnından öptüğünü söyleyen Aksakallı, "Ömer Halisdemir'le 8 kez görüştüm, Terzi'yi öldürmesini istedim. Sabah komutanlığa gittiğimde şehit Ömer Halisdemir yerde yatıyordu üzerinde bir örtü vardı. Örtüyü kaldırıp alnından öptüm" dedi.
Özel Kuvvetler Komutanlığı'nda, darbeye katılanların oranının yüzde 5 olduğunu belirten Zekai Aksakallı, Özel Kuvvetler Komutanlığı'ndan darbe girişimine katılanların oranı yüzde 5,4’tür derken, Semih Terzi'nin, babasının hastalığı için izin istediğini de söyledi.
"YAŞAR GÜLER TOPLANTIYI TERK EDİNCE BİR SORUN OLDUĞUNU ANLADIM"
Özel Kuvvetler Komutanı Aksakallı, mahkemeye sunduğu ifadesinde, ayrıca 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin TSK'da kriz ve olağanüstü durumlarda personel kışlayı terk etmesin emri verilir. Bu emir 15 Temmuz'da verilseydi darbe girişimi ortaya çıkardı. Genelkurmay 2'nci Başkanı Yaşar Güler toplantıyı terk edince bir sorun olduğunu anladım dedi.
Şehit Halisdemir'in eşi Hatice Halisdemir ile İsmail Oğuz ve Ayşe Şahin'in "müşteki" olarak yer aldığı davanın sanıkları şunlar: "Ahmet Kara, Ahmet Muhammed Demi̇rci̇, Ali̇ Güreli̇, Ali̇ Solmaz, Cemal Güleç, Ci̇hat İbrahi̇m Yörük, Erhan Almaz, Erkan Kütükcü, Fati̇h Şahi̇n, Furkan Aslanbay, Gökay Engi̇n, Hali̇t Çeli̇k, Harun Topbaş, Hasan Aksoy, Hüseyi̇n Oğuz, İsmai̇l Çınar, Mehmet Bi̇lge ve Mi̇hrali̇ Atmaca." 18 sanıktan 17'si hakkında "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs", "Türkiye Cumhuriyeti hükümeti ile TBMM'yi ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs" ve "nitelikli kasten öldürme" suçlarından dörder kez, sanık Mihrali Atmaca hakkında da 5 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isteniyor. Ayrıca, bütün sanıklar hakkında "silahlı terör örgütü üyeliğinden" 7,5 yıldan 15'er yıla kadar hapis cezası talep ediliyor.
SON DURUŞMADA ALINAN ARA KARARLAR
Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesinde 3 gün süren duruşmalarda, yargılamanın son günü savcılık mütalaasının ardından ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, delil durumu, delillerin tam olarak toplanamamış olması ve adli kontrol şartlarının bu aşamada yetersiz kalacağını göz önüne alarak, sanıkların tahliye istemlerini reddederek tutukluluk halinin devamına karar vermişti.
Yargılama konusu olaya ilişkin kamera kayıtlarının çözümü yapılarak rapor haline getirilmesi için uzman heyet oluşturulmasına karar veren mahkeme, Özel Kuvvetler Komutanlığının suç tarihindeki emir komuta zincirini gösterir görev tablosu ile sanıkların Diyarbakır'dan Ankara'ya geldiği "Casa" tipi uçağın iç mekanını, oturma düzenini ve içerideki mesafeleri gösteren rapor istenmesine hükmetmişti.
Sanıkların kimlik bilgileri ve cep telefonlarından yararlanılarak, "ByLock" kullanıcısı olup olmadıklarının anlaşılması için Cumhuriyet Başsavcılığına müzekkere yazılacağını bildiren mahkeme heyeti, Emniyet Genel Müdürlüğü Siber Suçlar Daire Başkanlığına müzekkere yazılarak, el konulan dijital belgelere ilişkin inceleme sonuçlarının dosyaya kazandırılması kararı aldı.
Bir sonraki duruşmada ÖKK Komutanı Korgeneral Zekai Aksakallı'nın da aralarında olduğu tanıkların dinleneceği belirtilmişti.
HALİSDEMİR VURULDUKTAN SONRA İLK MÜDAHALEYİ YAPAN SUBAY DİNLENDİ
Olay tarihinde yüzbaşı rütbesiyle Karargah Nöbetçi Subayı olan ve hemen hemen bütün sanıkların ifadelerinde adı geçen Binbaşı Volkan Vural Bal dinlendi. Olay günü saat 21.30 sıralarında Hareket Şube Müdürü Albay Ümit Bak'ın kendisini aradığını ve nöbetçi amirin yanına gelmesini istediğini söyledi. Bunun üzerine nöbetçi amir Yarbay Ümit Koçak'a gereken bilgiyi verdiğini anlatan Bal, "Geri döndüğünde oldukça heyecanlı ve telaşlıydı. Bana 'olağanüstü şeyler oluyor, nizamiyeye bilgi verin emniyet tedbirleri arttırın' dedi. Bana tehdidin niteliği hakkında bir şey söylenmemişti ama ben bu tehdidin canlı bomba olacağını değerlendirerek, nizamiyeyi arayıp gerekli talimatları verdim" dedi.
"ÜMİT BAK AKSAKALLI'NIN TELEFONUNU 'KÜFÜR ETMEYİN' DİYEREK KAPATTI"
Saat 21.30'dan Özel Kuvvetler Komutanı Aksakallı'nın karargahla telefon irtibatı kurduğu ana kadarki yaşananları anlatan Bal, nizamiye bölgesinde helikopterle ateş açılmasının ardından karargah binasına gittiğini belirterek, şunları söyledi: "Karargah binasında hemen nöbetçi amir Yarbay Ümit Koçak'ın odasında gittim. Dışarıdan gelen personelin orada toplandıklarını fark ettim. Ümit Bak'ın odasında bulduğum nöbetçi amire olup biteni bildirdim. Bu arada Ümit Bak çok telaşlıydı. Nöbetçi amir, Ümit Bak'a durumun anormal olduğunu söyledi. Bu sırada bir astsubay gelip 'Zekai Paşa Ümit Bak albayla görüşmek istiyor dedi. Telefonun açık olduğunu ve beklendiği söylendi. Ben bunun üzerine dışarı çıkıp hareket merkezine gittim. Telefona bakmak için Ümit Bak gelmedi. Tekrar Ümit Bak'ın odasına gidip 'komutanım komutanımız telefonda bekliyor gelmeyecek misiniz' dedim. İkinci kez söylediğimde odada bulunun herkes ve Ümit Bak hareket merkezine geçtik. Telefonu tekrar hatırlatıp, 'komutanımızla görüşün ve emrini alın' dedim. Bunun üzerine Bak telefonu eline aldı. Kısık sesle konuşurken, 'Emirleri uyguluyoruz' dedi. Karşı taraftan küfür edilmiş olacak ki, 'Küfür etmeyin diyerek' telefonu kapattı. Sonra bize dönüp gelen emirler var bu emirlere göre hareket edeceğiz' dedi ve elindeki kağıtları gösterdi"
"BİZE SİLAH DOĞRULTAN KİŞİLERDEN BİRİ TELEFONU ALIP PARÇALADI"
Albay Ümit Bak'a gelen emirlerin nereden geldiğinin belli olmadığını söylediğini ve kafasında soru işaretleri bulunduğunu söylediğini belirten Bal, "O sırada tekrar telefon çaldı. Arayan Zekai Paşaydı. Nöbetçi amirle görüşmek istediğini telefonu açan astsubay söyledi. Biz de telefona yöneldiğimizde içeri giren iki kişi bana ve nöbetçi amir Yarbay Ümit Kocak'a silah doğrulttu. Silahları atışa hazır hale getiren ve bize doğrultan kişilerin Nedim Şahin ve Muzaffer Han olduğunu sonrada öğrendim. Nöbetçi amir telefonu açıp 'komutanım konuşamıyorum diyerek' kapattı. Bu sırada bize silah doğrultan kişilerden biri telefonu eline alıp parçaladı" diye konuştu.
"BİZE TARAFINI SEÇİN DİYE HİTAP ETTİ"
Bal, bu olaylar yaşanırken darbeci askerlerden Yarbay Mehmet Ali Çelik'in, Ümit Koçak ve kendisine dönerek, "Tarafınızı seçin" dediğini söyleyen Bal, "Ben de, tarafımın Türk Silahları Kuvvetleri ve Özel Kuvvetler olduğunu söyledim" diye ifade verdi.
"HALİSDEMİR'İN NABZINI KONTROL ETTİM"
Yaşananların ardından yanlarına silahlı bir kişi bıraktıklarını ve Ümit Koçak'la birlikte nöbetçi amirliği odasında beklediklerinin anlatan Bal, ifadesine şöyle devam etti:
"Nöbetçi amirliği odasının bitişiğindeki görüntü izleme odasının kapısını açarak olup biteni görmek istedik. Bu sırada orada görevli bir astsubay bir helikopterin inmek üzere olduğunu söyledi. Helikopter indikten sonra çatışma oldu. Biz bina içerisinde kendimizi emniyete aldık. Bize yerde bir kişinin yattığını yönünde bilgi geldi. Saat 02.15 gibi olduğunu tahmin ediyorum bir ambulans geldi. Ben de odadan çıkıp ellerimi yukarı kaldırıp 'nöbetçi subayım beni vurmayın' yaralı var ise yardım edelim dedim. Dışarı çıktığımda Mihrali Atmaca'yı gördüm. Yanına yaklaştım yerde yatan kişinin Ömer Halisdemir olduğunu anladım. Hayatta mı diye nabzını ölçmek istedim. Ben nabız alamadım. Ambulanstaki bir görevli de nabız ölçtü. 'Sanki nabız var' dedi. Ben tekrar ölçmek isterken Mihrali Atmaca, 'çekilin' diye bağırarak, iki el Halisdemir'e ateş etti. Arkasından biri 'komutanım niye attınız hesap verseydi' diye bağırdı. Üzerine örtü örtürüp, nöbetçi amiri Ümit Koçak bilgi vermek için odaya doğru gittim."
"MİHRALİ ATMACA'NIN TİMİ OLMAZAYDI KARARGAHI KONTROL ALTINA ALAMAZDIK"
Özel Kuvvetler Komutanı Zekai Aksakallı'nın sabaha karşı karargaha geldiğini anlatan Bal, bu sürece kadar karargahı nasıl kontrol aldıklarını anlattı. Mahkeme başkanı, "Mihrali Atmaca davanın sanıklarından. Darbeci olduğu ve sonra başarısız olacaklarını anlayınca taraf değiştirmekle suçlanıyor. Sizin ifadeniz bu nedenle önemli" diye Bal'ı uyardı. Bal, mahkeme başkanına bu tim (Üsteğmen Mihrali Atmaca'nın timi) olmazaydı karargah binasını kontrol altına alamazdık" diye yanıt verdi.
Bal ayrıca Zekai Aksakallı'nın, darbeci askerleri teslim aldıktan sonra Ümit Bak'ın yüzünü açtırarak, "Akşam bana söylediklerin tekrar söyle" deyip ayağıyla iteklediğini söyledi. Duruşma, Bal'ın ifadesiyle devam ediyor.