Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Dolmabahçe'de ikinci 'açılım' toplantısı

        Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, sanatçılarla yaptığı demokratik açılım toplantılarına bugün oyuncu ve yönetmenlerle devam etti.

        Başbakan'ın İstanbul Dolmabahçe'deki çalışma ofisindeki kahvaltılı toplantıya tiyatro ve sinema dünyasından 80 ünlü isim davet edildi.

        TOPLANTIDAN KARELER TIKLAYIN

        Kahvaltıya, Şener Şen, Metin Akpınar, Hülya Avşar, Cem Yılmaz, Ata Demirer, Şahan Gökbakar, Kenan Işık, Kenan İmirzalaoğlu, Tomris Giritlioğlu, Osman Sınav, Cem Özer, Mehmet Ali Erbil, Şafak Sezer'in de aralarında bulunduğu sinema ve tiyatro sanatçıları, yönetmen ve yapımcılardan oluşan yaklaşık 80 davetli katıldı.

        Cem Yılmaz'dan "3 yavru" esprisi

        Başbakan Erdoğan ile Cem Yılmaz arasında yaşanan "3 yavru" esprisi toplantıya damgasını vuran olaylardan biri oldu. Ünlü komedyen, Başbakan'ın "Senin çektiğin film kaç oldu?" sorusuna, Erdoğan'ın "3 çocuk istiyorum" sözlerine atıfta bulunarak yanıt verdi.

        Cem Yılmaz, Başbakan'la tokalaşırken, aralarında geçen konuşma şöyleydi.

        Başbakan: "Senin çektiğin film sayısı kaç oldu en son."

        Cem Yılmaz: "3 oldu"

        Başbakan: "3 mü oldu?"

        Cem Yılmaz: "3 oldu, 3 yavruyu tamamladım."

        Bu diyaloğun ardından Başbakan'la ünlü komedyen kahkahalarla güldü.

        Erdoğan'ın, sanatçılara, tek tek tokalaşarak, ''hoş geldin'' dediği toplantının başlangıcında foto muhabirleri ve kameramanların kısa süreli görüntü almalarına izin verildi.

        Sanatçıların anlatılamayanı anlattığını, söze dökülemeyeni döktüğünü vurgulayan Erdoğan, Kurtlarla Dans, Malcolm X, Çingeneler Zamanı, Mississippi Yanıyor ve Çağrı filmlerinden bahsetti. Başbakan, Türkiye'den ise Halit Refiğ'in Gurbet Kuşları, Lütfi Akad'ın Gelin, Düğün ve Diyet üçlemesi, Metin Erksan'ın Susuz Yaz ve Yılanların Öcü filmleri ile Metin Akpınar ve Zeki Alasya'nın "Yasaklar" oyununu örnek verdi.

        Erdoğan'ın örnek verdiği filmler arasında Yılmaz Güney'in Arkadaş ve Umut filmleri de vardı. Başbakan, "Yoksulluğun, yasakların ve törelerin hüküm sürdüğü bir ortamda Yılmaz Güney Arkadaş ve Umut filmleriyle dilsiz ve çaresizlerin sesi, umudu olmuştur" dedi.

        EĞER YILMAZ GÜNEY DİNLENSEYDİ...

        Erdoğan şöyle devam etti:

        "Ortada bir sorun varsa, o sorunun görmezden gelinmesi veya üzerinin örtülmesi o sorunu ortadan kaldırmaya yetmiyor. Tam tersine o sorunla cesaretle yüzleşmediğiniz takdirde, sorun daha da büyüyor. Kangren haline geliyor. Eğer bu ülkenin otoriteleri, Yılmaz Güney'in filmlerine kulak vermiş olsalardı, inanın Türkiye bugün çok farklı bir yerde olabilirdi. Şerif Gören üstadın Endişe veya Yol filmine farklı bir gözle bakılsaydı, Yavuz Turgul'un Eşkıya veya Muhsin Bey filmleri kahkahanın ötesinde zamanın otoritelerini de düşünmeye sevk etseydi, Mesut Uçakan'ın Kelebekler Sonsuza Uçar filmi samimiyetle izlenseydi Türkiye bugün başka bir yer olurdu."

        AĞIR ROMAN VE BEYNELMİLEL

        Erdoğan, geçtiğimiz hafta yapılan Roman açılımına da Türkiye'den iki filmle gönderme yaptı:

        "Mustafa Altıoklar'ın Ağır Roman'da anlattığı Romanların ve Sırrı Süreyya Önder'in Beynelmilel filminde anlattığı gevendelerin dertlerini oturduk arkadaşlarla konuştuk. Kendimize dert edindik."

        Başbakan, "Vizontele, Güneşe Yolculuk, Masumiyet, Güneşi Gördüm, Işıklar Sönmesin, İki Dil Bir Bavul gibi filmlerin anlattığı çelişkileri, yoksulluğu, dramları ve dışlanmışlığı, istiyoruz ki en aza indirebilmek için bu yola koyulalım. Derviş Zaim'in filminde anlattığı gibi 'Filler tepişirken, çimenler ezilmesin' dedik. Sevgili Cem Yılmaz Vizontele'de 'Zeki Müren de bizi görecek mi?' diye soruyor ya, Zeki Müren'i bilemem ama biz hükümet olarak olup biteni görüyoruz. Çözmek için de samimi bir gayretin içerisindeyiz."

        SALKIM HANIMIN TANELERİ VE GÜZ SANCISI'NA MÜTEŞEKKİRİM

        Başbakan'ın gündeminde 6-7 Eylül olayları ve Varlık Vergisi de vardı:

        "Azınlıklarla ilgili sıkıntılar hiçbir zaman ciddiyetle ele alınmadı, hep hasıraltı edildi. Burada sayın Tomris Giritlioğlu'na Salkım Hanımın Taneleri ve Güz Sancısı filmlerinden dolayı ayrıca şükranlarımı sunuyorum. Tomris Hanım'ın cesaretle dile getirdiği, adeta 'Kral Çıplak' dediği bu meseleye şimdiye kadar hiçbir başkanın sahip çıkmadığı kadar sahip çıkmaya gayret ettim. Devletin bin yıldır birlikte yaşadığımız azınlıklara hoyratça davrandığını ifade ettim. 6-7 Eylül olaylarının yakın tarihimizin omuzlarımıza yüklediği ağır bir yük olduğunu ilk kez ben ifade ettim.

        Toplantıda, İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik de hazır bulundu.

        AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, Fatma Girik, Hülya Koçyiğit, Filiz Akın ve Müjdat Gezen'in daha önce mazeretleri nedeniyle toplantıya katılamayacaklarını bildirdiklerini açıklamıştı.

        Erdoğan, demokratik açılımı konuşmak üzere geçen ay da şarkıcılarla biraraya gelmişti.

        BAŞBAKAN RADYOCULARLA DA BİR ARAYA GELDİ

        Başbakan Tayyip Erdoğan, öğleden sonra da AK Parti İstanbul İl Başkanlığı'nda radyocularla buluştu. Aralarında Cem Ceminay, Ceyhun Yılmaz, Yavuz Seçkin, Mehmet Akbay'ın da bulunduğu 97 radyocuya hitaben konuşan Erdoğan, zaman zaman medya ile aralarında sert tartışmalar yaşandığını bunu demokrasinin doğal bir tezahürü olarak gördüğünü söyledi. Medyanın kendisini eleştirme hakkı olduğunu her zaman söylediğini hatırlatan Başbakan Erdoğan, "Bir Başbakan, bir genel başkan, her şeyden öte bir vatandaş olarak aynı şekilde benim de medyayı eleştirme hakkım vardır. Medya nasıl demokrasi içinde görevini yapmaya çalışıyorsa, ben de zaman zaman medya karşısında demokrasinin bana verdiği eleştiri hakkımı kullanıyorum. Eleştirinin dozu kaçtığı, hakaret noktasına vardığında ise yine demokrasinin ve hukuk devletinin bir gereği olarak meseleyi yargıya intikal ettiriyorum'' dedi.

        UMUT TÜTÜNCÜ / AHT

        Başbakan Tayyip Erdoğan, öğleden sonra da AK Parti İstanbul İl Başkanlığı'nda radyocularla buluştu. Aralarında Cem Ceminay, Ceyhun Yılmaz, Yavuz Seçkin, Mehmet Akbay'ın da bulunduğu 97 radyocuya hitaben konuşan Erdoğan, zaman zaman medya ile aralarında sert tartışmalar yaşandığını bunu demokrasinin doğal bir tezahürü olarak gördüğünü söyledi. Medyanın kendisini eleştirme hakkı olduğunu her zaman söylediğini hatırlatan Başbakan Erdoğan, "Bir Başbakan, bir genel başkan, her şeyden öte bir vatandaş olarak aynı şekilde benim de medyayı eleştirme hakkım vardır. Medya nasıl demokrasi içinde görevini yapmaya çalışıyorsa, ben de zaman zaman medya karşısında demokrasinin bana verdiği eleştiri hakkımı kullanıyorum. Eleştirinin dozu kaçtığı, hakaret noktasına vardığında ise yine demokrasinin ve hukuk devletinin bir gereği olarak meseleyi yargıya intikal ettiriyorum'' dedi. -->

        Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, etnik unsurların alt kimlik, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığının ise üst kimlik olduğunu belirterek, ''Bu ülkede yaşayan, bu topraklarda nefes alıp veren, Türkiye Cumhuriyeti ortak paydası altında birleşen her bir fert, bu ülkenin birinci sınıf vatandaşıdır'' dedi.

        Etnik milliyetçilik yapılmamasını isteyen Erdoğan, ''Ama benim tüm etnik unsurlardan ricam şudur; o bir alt kimliktir. Herkes Türklüğü, Kürtlüğü, Lazlığı, Çerkezliği, Gürcülüğü, Romanlığı, Boşnaklığı, Zazalığıyla, neyse onunla iftihar edebilir. Buna kimse müdahale etmemelidir. Ama üst kimliğimiz nedir? Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığıdır. Bunu da demekten kimsenin hicap duymaması lazım. Çünkü o bizim üst kimlik olarak gücümüzdür'' diye konuştu.

        Başbakan Erdoğan, toplantıya katılan radyoculara teşekkür ederek, ''Sesiniz ülke semalarından hiç eksilmesin, baki kalsın diyorum'' dedi.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ