Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem "Hakkımı helal etmeyeceğim"

        Amirallere suikast ve Kafes davaları ile birleştirilen Poyrazköy davasına başlandı. 11’i tutuklu 69 sanığın yargılandığı davaya İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam ediliyor.

        Davanın tutuklu sanıkları cezaevlerinden davanın görüldüğü Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi’ne getirildi.

        Kelepçe takılmayan tutuklu muvazzaf 9 askerin Deniz Harp Okulu Komutanlığı’nın armasının bulunduğu aynı renk ceket giymesi dikkat çekti. Emekli asker olan tutuklu sanıklar emekli Binbaşı Levent Bektaş ile emekli SAT komandosu Ergin Geldikaya da adliyeye getirildi.

        Aralarında Tuğamiral Levent Görgeç’in de bulunduğu tutuksuz sanıklarının bir kısmı merkez komutanlığına ait araç ile hakim ve savcıların kullandığı kapıdan adliyeye girdi. Emekli Koramiral Ahmet Feyyaz Öğütçü'nün de aralarında bulunduğu bazı tutuksuz sanıklar ise kendileri adliyeye geldi.

        Bugün görülen duruşmada mahkeme heyetine Hakim Oktay Kuban başkanlık ediyor. Heyette üye hakimler Mehmet Karababa ve Mehmet Erdoğan yer alıyor. Davaya müdahil olan Agos gazetesi avukatları da duruşmada hazır bulundu.

        "HAKKIMI HELAL ETMEYECEĞİM"

        Davanın tutuksuz sanıklarından Mustafa Turhan Ecevit, ''Bu davadaki arkadaşlarımla ve burada tanıştığım komutanlarımla tek ortak noktamız hepimizin iyi birer asker olmamız'' dedi.

        İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davada savunmasını yapan Ecevit, muhafazakar bir ailenin oğlu olarak askeri okula girdiğini, mezun olduğunu, hiçbir zaman kanun ve hukuk dışına çıkmadığını ve illegal oluşumlar içinde bulunmadığını kaydetti.

        İmzasız, isimsiz ihbar mektuplarının, suçlandığı davanın delilleri olduğunu belirten Ecevit, ülkesine yıllarca hizmet etmiş kişilere yapılan zulme inanmakta zorlandığını söyledi.

        ''Bu davadaki arkadaşlarımla ve burada tanıştığım komutanlarımla tek ortak noktamız hepimizin iyi birer asker olmamız'' diyen Ecevit, bu davanın, suçlayanlar, suçlananlar ve yargılayanlar için bir sınav olduğunu öne sürerek, ''Allah beni bu sınavdan namerde muhtaç olmadan muvaffak etsin'' dedi.

        Ecevit'in bu sözlerine salonda bulunan sanık yakınları da ''amin'' diyerek karşılık verdi.

        SAT komandosu olarak yıllarca Filistin'den Bağdat'a pek çok yerde görev yaptığını ve müttefik ülke komutanlarından övgü aldığını belirten Ecevit, ''2001 yılında, bir daha kahpelikler olmasın, çuval olayı ve benzerleri yaşanmasın diye Bağdat'a gittim. Yıllar sonra çuvalın benim başıma geçirileceğini ve asıl hainlerin içimizde olduğunu bilmeden'' diye konuştu.

        2001 yılında ''sözde Ergenekon komutanları kendisini koruyup kolladığı'' için değil, bileğinin hakkıyla SAT kursuna komutan atandığını ifade eden Ecevit, iddia makamının davaya doğrudan bağlantısını gösterir bir belge ve kanıt olmamasına rağmen, ''bir ruh hastası, fesat kişinin, olayları görmek isteyenlerin göreceği şekilde hazırladığı bir iftiranın'' ihbar mektubuyla kendisi hakkında hüküm verdiğini savundu.

        İhbar mektuplarının, farklı sanal kişiler tarafından yazılmış gibi görünse de ortak noktaları bulunduğunu söyleyen Ecevit, ihbar mektuplarındaki konulara ilişkin çok detaylı bilgisi bulunduğu görülen bu kişi ya da kişilerin mühimmatın konulduğu tarih hakkında hiçbir ifade kullanmadıklarını belirtti. Mustafa Turhan Ecevit, ''Bu kişi, bir olayı gerçekleşmeden önce suç üstü yapılmasını sağlayacak şekilde ihbarda bulunmamaktadır. İftiracı ya SAT komandolarını tanımaktadır ya da yeterince eğitim almamış bir SAT komandosudur'' dedi.

        Kaynarca'da bulunan mühimmata ilişkin, hiçbir SAT komandosunun ağaçlara tornavida çakmak gibi saçma bir yöntem kullanmayacağını, eğer bir yeri bulmak isterse koordinatlarını bilmesinin yeteceğini ifade eden Ecevit, Kaynarca'daki konuda kendilerini gördüğünü iddia eden şahitler olmasına rağmen, Poyrazköy''deki mühimmata ilişkin bunun dahi bulunmadığını söyledi.

        Tutuksuz sanık Ecevit, ''İlk ihbarda umduğunu bulamayan ihbarcı, savcılara suikast iddiasını 'Ergenekon' üst başlığı altında eklemiştir. Medyatik olan Zekeriya Öz dışında hiçbir savcıyı tanımıyordum. Şimdi tanıyorum. Onlara yapacağım tek şey, bir gün benden önce musalla taşına yatarlarsa, Allah'ın bana verdiği hakkı kullanarak, hakkımı helal etmemek olacak'' diye konuştu.

        Üçüncü ihbar mektubunda da Koç Müzesinde 200-300 kişilik öğrenci grubunun denizde saklanan silahlarla öldürülmesi iddiasının yer aldığını belirten Ecevit, denizden çıkarılan mühimmatın ne durumda olacağının bu ihbar mektubunu yazan kişi tarafından da gayet iyi bilindiğini savundu.

        ''8 Ocakta tahliye oldum. Kaçmıyorum. Onurumla tahliye oldum. Onurumla aklanacağım'' diyen Ecevit, hakkında suç delili olarak iddianameye konulan delilleri içerir belgeleri de projeksiyonla görüntülü olarak açıkladı.

        Evinde bulunan el bombası muhafazasının, iddianameye delil olarak konulduğunu anlatan Ecevit, ''Bunun bu haliyle bir çelik cezveden farkı yoktur. Bu, delil olarak konulmuştur'' dedi.

        Birleşen üç davada sanık isimleri şunlar:

        Tutuklu sanıklar, emekli Deniz Binbaşı Levent Bektaş, Deniz Yarbay Ercan Kireçtepe, Deniz Binbaşı Erme Onat, Deniz Binbaşı Eren Günay emekli SAT komandosu Ergin Geldikaya, teğmenler Faruk Akın, Sinan Efe Noyan, Alperen Erdoğan, Burak Düzalan, Yakut Aksoy ve Tarık Ayabakan.

        Tutuksuz sanıklar, emekli Koramiral Ahmet Feyyaz Öğütçü, Güney Deniz Saha Komutanı Koramiral Kadir Sağdıç, İzmir Foça Çıkarma Filosu Komutanlığı’ndan Tuğamiral Mehmet Ilgar, Tuğamiral Levent Görgeç, Albay Ali Türkşen, Astsubay Halil Cura, Astsubay Ferudun Arslan, Astsubay Sadettin Doğan, Albay İbrahim Koray Özyurt, Albay Muharrem Nuri Alacalı, Albay Şafak Yürekli, Albay Dora Sungunay, Albay Tayfun Duman, Yarbay Mustafa Turhan Ecevit, Albay Mert Yanık, teğmenler Ülkü Öztürk, Ali Seyhur Güçlü, Sezgin Demirel, Halit Mehmet Ergül, Barbaros Mercan, Fatih Göktaş, Yiğithan Göksu, Oğuz Dağnık, Koray Kemiksiz, askeri öğrenci Burak Özkan, Albay Mücahit Erakyol, Albay Mehmet Orhan Yücel, Albay Levent Gülmen, Yarbay Halil Özsaraç, Yarbay İsmail Zühtü Tümer, Yarbay Levent Olcaner, Yarbay Mehmet Emre Sezenler, Albay Metin Samancı, Binbaşı Özgür Erken, Binbaşı Aydın Ayhan Saraçoğlu, Binbaşı Gürol Yurdunal, Binbaşı Metin Fidan, Yüzbaşı Bülent Aydın, Yüzbaşı Ümit Özbek, Yüzbaşı Bülent Karaoğlu, Üsteğmen Bora Coşkun, Astsubay Başçavuş Deniz Erki, Astsubay Başçavuş Hüseyin Doğancı, Astsubay Başçavuş İsmail Bak, Başçavuş Süleyman Erharat, Astsubay Başçavuş Murat Aslan, Astsubay Başçavuş Emre Tepeli, Astsubay Üstçavuş İbrahim Öztürk, Başçavuş Daylan Muslu, Astsubay Başçavuş Hüseyin Erol, Astsubay Başçavuş Mehmet İnce, Astsubay Başçavuş Alpay Belleyici, Astsubay Başçavuş Türker Doğanca, Astsubay Başçavuş Mesut Adanur ve Başçavuş Metin Keskin, sivil memur Tanju Veli Aydın ile Kocaeli’n de kasaplık yapan sivil sanık Levent Çakın.

        CHA

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ