ÖSYM'de asıl sürpriz silinen mailler!
"Polis ve savcı bunları biliyor"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ''Bir ülkenin Başbakanı çıksın, yasadışı kasetleri kendi siyasi malzemesi olarak kullansın, hem de ahlaktan bahsetsin, böyle bir ahlak anlayışı olabilir mi? Yasa dışı yollardan elde edilen deliller de delil sayılmaz. Bir başbakan bu noktaya geldiyse o ülkede demokrasi olamaz'' dedi.
Siyasette üslup tartışmalarına yönelik bir soru üzerine, ''Ben hangi sert ifadeyi kullandım, benim kullandığım en sert ifade, 'Recep Bey.' Sonra, 'Zamcı Recep'dedim. O kadar'' dedi.
Bunun sert bir üslup olmadığını söyleyen Kılıçdaroğlu, ''Ben şunu hiç kullanmadım, 'Şerefsiz', 'cibilliyetsiz', 'alçak', bunların hiçbirini kullanmadım. Ama o kullanıyor. Ona kimse hiç bir şey demiyor. Ama ben, 'Recep Bey', diyorum, 'vay efendim Başbakan'a bunu neden söylüyorsun?'. Benim sözlerimde hakaret içeren bir şey kesinlikle söz konusu değil. Ama onun sözlerinin tamamında... Mesela dün, 'Alçak' dedi'' şeklinde konuştu.
Kılıçdaroğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın son zamanlarda sinirlerini kontrol edemediğini, ülkenin de bu nedenle sağlıklı yönetilemediğini savundu. Televizyonda canlı yayında bir araya gelme davetine ilişkin Erdoğan'ın, ''Ustayla çırak tartışır mı?'' dediğinin hatırlatılması üzerine Kılıçdaroğlu, ''Kendisi usta mı çırak mı? Bir çırağa ülkeyi teslim eder misiniz? Ülke deneme tahtası mı? 'Ben ülkeyi yönetirken çıraktım, şimdi usta oldum.' Hem demokrasiden söz edeceksiniz, ana muhalefet partisi lideriyle bir araya gelmekten çekineceksiniz. Açıkça söyleyeyim, korkacaksınız'' dedi.
Kendisinin daha çok devlet bilgisi olması nedeniyle Başbakan Erdoğan'ın bir araya gelmekten korktuğunu savunan Kılıçdaroğlu, bu çağrıyı yapmaya her zaman devam edeceğini belirtti.
''Statükonun Allah'ı Ankara'dadır'' sözlerini Başbakan Erdoğan'ın ''Bu Allah'a hakaret etmektir'' sözleriyle eleştirdiğinin hatırlatılması üzerine de Kılıçdaroğlu, ''Statükonun Allah'ı Ankara'dadır cümlesi, halk arasında çok sık kullanılan, gücü, büyüklüğü vurgulayan bir söylem. Bunun dini bir söylem olmadığını herkes biliyor. Bu bir deyim'' dedi.
Başbakan Erdoğan'ın kendisini eleştirecek bir şey bulamadığını savunan Kılıçdaroğlu, yüzde 10 barajını indirme davetinden kaçtığını, koalisyon olacağını, istikrarsızlık olacağını gerekçe gösterdiğini, 'faili meçhulleri araştıralım' önerisini de reddettiğini ifade etti.
AK Parti'nin 12 Eylül'ün bedelini ödemediğini, acılarını istismar ettiğini öne süren Kılıçdaroğlu, onun için AK Parti'nin statükonun partisi olduğunu öne sürerek, ''Bir Başbakan derdini anlatacak çiftçiye, 'al ananı git' diyor. Bir siyasetçinin en çok eleştiriye ihtiyacı vardır. Ben AKP'nin samimi olduğuna inanamıyorum. Onlar, kendilerini iktidardan gitmemek üzere programlamıştır'' diye konuştu.
''ERGENEKON'' SANIKLARININ ADAYLIĞI
Kılıçdaroğlu, ''Ergenekon'' davası sanıkları olan Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal'ın milletvekili adayı olmalarına yönelik eleştirilerin hatırlatılması üzerine de bu isimlerin tamamen davadan bağımsız olarak, kişisel özelliklerinden dolayı aday gösterildiklerini ifade etti.
Haberal'ın dünyanın en önemli cerrahlarından olduğunu, uzun süredir neden tutuklu olduğunu bilmediği bir suçtan yargılandığını, Balbay'ın önemli bir gazeteci, Cihaner'in önemli bir savcı olduğunu ve haksız tutuklandığını ileri süren Kılıçdaroğlu, ''Demokrat olan bir isim bunu eleştiri konusu yapmaz. Bu insanlar mahkum olmadı. Dokunulmazlık arkasına hiçbir milletvekili adayımız girmiyor. Çünkü dokunulmazlıkların kaldırılması için milletvekillerimizin dilekçeleri var. Ama Başbakan dokunulmazlıkları kaldıramaz. Çünkü kendisinin siyasi değil, şahsi yolsuzluk davaları var'' diye konuştu.
Bazı adayların Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in tavsiyesiyle aday gösterilip gösterilmediğine yönelik soruya bunun doğru olmadığı cevabını veren Kılıçdaroğlu, '' Demirel eğer böyle bir şey deseydi de değerlendirirdik. Demirel sıradan bir insan değil. Ama hayır, öyle bir önerisi olmadı'' dedi.
Eski DYP Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk'un da kendisiyle istişarede bulunduğunun belirtilmesi üzerine, Kılıçdaroğlu, onun da herhangi bir isim telaffuz etmediğini söyledi.
Artık ülkenin geldiği noktada sadece sosyal demokratlarla seçime giremeyeceklerini, parti programını kabul eden herkesin CHP çatısı altında yeri olduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, ''Neden biz, 'hayır sen bizim partiye gelme, bize de oy verme' diyelim. Nasıl iktidar olacağız? 'Bir insan annesinden doğduğunda sosyal demokrat, ondan sonra olamaz' diye bir şey yok ki'' dedi.
Kılıçdaroğlu, diğer eleştiri konusu olan aday Sinan Aygün'ün ATO başkanıyken AK Parti iktidarını en sert eleştiren isimlerden birisi olduğunu vurguladı. Aygün'ün ATO Başkanlığı döneminde hazırladığı 'Ecevit başbakanlık yapamaz' şeklinde rapor olduğunun hatırlatılması üzerine de Kılıçdaroğlu, ''Tabanından öyle bir talep gelmiş, o talebin gereğini yapmış. Sağlık sorunu nedeniyle bunu söylemiştir. Yoksa başka bir nedeni yok'' dedi.
''BETON DÖKMEK MAFYANIN SÖYLEMİDİR''
Başbakan Erdoğan'ın, ''Ecevit'i üzerine beton dökerek öldürmek istediler. Bu isimler Ecevit'i tasfiye hareketinin içinde yer almıştır'' yönünde sözlerine ilişkin de Kılıçdaroğlu, ''Beton dökmek kimin söylemidir? Mafyanın söylemidir. Sayın Başbakan mafya mı? Bir insana beton neden dökülür, suya atacaksınız yüzeye çıkmasın diye. Böyle bir anlayışla yola çıkıp Ecevit'i CHP'yi eleştirmek onun haddi değildir. O haddini bilecek'' diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, hem o dönemin yakın tanığı Emrehan Halıcı'nın hem de Rahşan Ecevit'in bu iddianın gerçekdışı olduğunu söylediklerini belirterek, ''Hükümet sizsiniz bütün devletin arşivleri sizin elinizde, çıkarın ortaya. Dedikoduyla siyaset olur mu? Varsa öyle bir şey çıkarırsınız belgesini koyarsanız mesele biter. O söylemler bizim için ciddiye alınacak söylemler değil'' dedi.
Başbakan Erdoğan'ın eleştirilerine ilişkin, ''O kadar acımasız, o kadar gereksiz o kadar istismar eden bir anlayışla yola çıkıyor ki, pireyi deve yapıp yola çıkacak. Ama biz yolumuza devam edeceğiz'' diyen Kılıçdaroğlu, seçim afişlerinde eski Başbakanlardan Bülent Ecevit ile eski ABD Başkanı Bill Clinton'ın fotoğrafının kullanılmasına ilişkin soruya da, şu yanıtı verdi:
''(Ecevit döneminde böyleydi) diyor, (AKP döneminde böyle oldu). İnsanda biraz vicdan olur. Tarihe saygı olur. Ölen insanların arkasından rahmet okur, siz küfür ediyorsunuz. Ecevit, bu ülkenin tarihinde çok önemli olaylara imza atan bir liderdir. Hiç bir zaman Ecevit, Amerika'ya gidip icazet istemedi. Erdoğan gitti, (bana destek verin) dedi. Şimdi kalkıp Ecevit'e laf ediyor. Ecevit kim, sen kim? (Kıbrıs'a çıkarma yapamazsınız) dediler, çıkarma yaptı. Şimdi onlar ne yaptılar? Getirdiler, ABD askerleri Türkiye topraklarından Irak'a gidecek. Söz verdiler. At pazarlığı yaptılar.''
BAŞÖRTÜSÜ
Başörtüsüyle ilgili CHP'nin net tavrının ne olduğu sorusuna da Kılıçdaroğlu, üniversitelerde başörtüsü konusunda konsensüs sağlayanın CHP olduğunu ancak kamunun kendi kuralları bulunduğunu, o kurallara herkesin uyması gerektiğini söyledi.
Kılıçdaroğlu,''Askerin, polisin, devlet memurunun bir kıyafeti vardır. Sonuçta devletin kuralları vardır, bu kurallara herkesin uyması gerekir. Eğer uymazsak bu kaosu kendimiz yaratmış oluruz. Türkiye'de artık yasaklarla bir yere gitmek mümkün değil'' dedi.
Türbanlı milletvekili adayı konusunda da Kılıçdaroğlu, ''Türbanlı aday olabilir, bir engel yok aday olmasında ama parlamentoya girerken o kurallara uyacak. Kadın milletvekili de parlamentoya pantolonla giremez.'' dedi.
Terör konusunun hatırlatılması üzerine, Kastamonu'da konvoydaki polis otosuna yapılan saldırıyı kınadıklarını anlatan Kılıçdaroğlu, terör sorununun aşılması için uzlaşı gerektiğini anlattı.
''Biz sizin bakış açınızı merak ediyoruz bu konuda, nasıl çözeceksiniz?'' sorusuna da Kılıçdaroğlu, ''Önce yüzde 10 barajı kalkacak. İkincisi bölgeye fabrikalar, okullar, bunları sağlayacağız. Eğer kimliğinden kaynaklanan sorun varsa onu da çözeceğiz'' dedi.
''Başbakan Kürt sorunu yoktur, Kürtlerin sorunu vardır' dedi. Güvenlik nedeniyle İmralı'yla görüşmelerin devam ettiğini söyledi. Siz gelince bu görüşmeleri devam ettirecek misiniz?'' sorusuna da Kılıçdaroğlu, şu yanıtı verdi:
''Sayın Erdoğan, Sayın Bahçeli'nin bir eleştirisini yanıtlarken 'İmralı'yla görüşüyorsunuz' dediği zaman, 'bunu söyleyen şerefsizdir' demişti. Şimdi bunu itiraf etti. Şimdi o 'şerefsiz' sözcüğünün kime ait olduğunu bir kenara koyalım. Bana soruldu, 'ben de görüşülebilir' dedim. Bakın varolan sorunu çözmek istiyorsak ve bu konuda samimiysek bir toplumsal uzlaşmayı sağlamamız gerekiyor. Ben bunu defalarca söyledim, 'siyaset kurumu çözüm üretmeli' dedim. Bize bilgi verilmiyor. Demek ki pazarlıklarla belli bir noktaya gelmişler, ne isteniyor karşılıklı, ne istenmiyor, biz bu konuda bilgi sahibi değiliz. Ama benim sözüm var, biz bu sorunu kesinlikle çözeceğiz. Gizli kapaklı bu işler olmaz, adam gibi görüşülür. Siyasi partiler kendi aramızda oturacağız.''
ANADİLDE EĞİTİM, ÖZERKLİK
Yeni Anayasa, anadilde eğitim, özerklik taleplerine ilişkin görüşlerinin sorulması üzerine de Kılıçdaroğlu, ''Referandumdan hemen sonra Sayın Başbakan'a çağrı yaptım, 'Hemen bir Anayasa Komisyonu kuralım. Çalışmalara başlasınlar'. İlk itiraz Sayın Erdoğan'dan geldi. Oysa yol kat edebilirdik'' dedi.
Yerel yönetimlerde özerklik şartını kabul ettiklerini daha önce söylediklerini anlatan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
''Özerklikten kastedilen nedir? Önce onu bilmemiz lazım. Eğer o bölge halkı kendi belediye başkanını seçsin diyorsanız o zaten öyle. Merkezi yönetim dışında bir özerklikse hayır, biz buna sıcak bakmıyoruz. Anadilini herkes öğrenebilir, devlet bu konuda yardım edebilir, bu konuda hiç bir sorunumuz yok, anadilde eğitim konusuna sıcak bakmıyoruz. Bu konular tartışılıp çözülebilir, 'illa şu olacak, bu olmazsa biz yapmayız' anlayışına sahip değiliz. ''
Genel Başkan olduğunda Erdoğan'ın kendisiyle terör konusunda konuştuğunu ancak İmralı görüşmesi dahil hiç bir konuda bilgi vermediğini, sadece kendisine bazı haritalar gösterdiğini savunan Kılıçdaroğlu, ''Sadece bana bazı askeri haritalar gösterdi o kadar. 'Terör örgütü şuralarda, biz buralarda konuşlandık' diye'' dedi.
YASA DIŞI KASETLER
Kastamonu saldırısının ardından korumalarının artırılıp artırılmadığı sorusunu da Kılıçdaroğlu, koruma sayısının artmadığını ancak gittiği şehirlerde İçişleri Bakanlığının talimatıyla güvenlik güçlerinin ayrıca tedbir aldıklarını anlattı.
''Diyarbakır'a gidecek misiniz?'' sorusuna, ''Elbette gideceğim'' yanıtını veren Kılıçdaroğlu, Deniz Baykal'ın genel başkanlığı dönemindeki CHP ve yeni CHP arasındaki farkın sorulması üzerine de ''Biz sosyal demokrasiyi getirirken eski CHP'yi reddetmedik. Biz lider sultasını da yıkmak istiyoruz ve bunu yıkacağız. Kendi tüzüğümüzü değiştireceğiz. Yönetim anlayışını değiştirmek istiyoruz'' dedi.
Seçimde kendileri için başarı kriterinin ne olduğu sorusuna, ''İktidar olmak'' cevabını veren Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
''Neden istediğimizi de söyleyeyim, özgürlüğü ve demokrasiyi getirmek. AKP'yle bu gelmez. Basılmamış kitaba yasak getiren anlayış hangi ülkelerde var? Bir ülkenin başbakanı çıksın yasadışı kasetleri kendi siyasi malzemesi olarak kullansın hem de ahlaktan bahsetsin böyle bir ahlak anlayışı olabilir mi. Yasa dışı yollardan elde edilen deliller de delil sayılmaz. Bir başbakan bu noktaya geldiyse o ülkede demokrasi olamaz. Onun için diyorum iktidar olmak durumundayız. Bu ülkenin CHP iktidarına ihtiyacı var. Medya üzerindeki baskıları, otosansürü en iyi siz bilirsiniz. Dün akşam karikatüristlerle yemek yedim. Onlar da kendi üzerlerindeki baskıdan bahsediyorlar. Hangi çağda yaşıyoruz? Bunu yıkacağız. Ben kararlıyım, bunu yıkacağız ki demokrasi diyenlerin maskesini ortaya çıkaralım.''
Son olarak 1,5 ay önce yaptırdıkları bir ankete göre CHP'nin oy oranının yüzde 29,5 göründüğünü belirten Kılıçdaroğlu, 29 ilde önseçim yaptıklarını ifade ederek, ''Biz, yaptık, onlar demokrat biz demokrat değiliz'' dedi.
YGS VE ÖSYM'DEKİ SÜRPRİZ
YGS ve ÖSYM konusunda önemli bir sürprizin olduğunu öne süren Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
''Savcı benim bildiğim bir sürprizi açıklarsa Türkiye için de çok önemli bir sürpriz açıklanmış olacak. Ama önce sayın savcı açıklasın. Ben yargıya müdahale etmeyeyim. Polis silinen bilgileri öğrendiğinde bazı maillere rastladı. Sürpriz o maillerle ilgili. Üniversiteye yerleştirmeyle ilgisi var. Sayın savcının bu bilgileri saklamaya hakkı yok. 1 milyon 700 bin kişinin hakkını yiyenin o koltukta oturması Başbakan'ı rahatsız etmiyorsa o çocukların günahı onun boynunadır. Şifre varsa kopya vardır.''
Kılıçdaroğlu hedeflerinin tek başına iktidar olmak olduğunu belirterek, ülkenin sorunlarının çözümünün CHP'nin tek başına iktidarında olduğunu söyledi.
AK Parti'nin işinin toplumu bölmek, ayrıştırmak olduğunu öne süren Kılıçdaroğlu, kendi görevlerinin ise bütünleştirmek olduğunu kaydetti. Başkanlık sisteminin sadece gündem değiştirmek için söylenen bir söz olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, halkın gündeminin elinden çalındığını söyledi.
Kılıçdaroğlu, ''Çılgın proje''nin gerçekleşecek bir proje olmadığını ifade ederek, ''Siz kanal açacaksınız ama sözleşmeden haberiniz yok. Parasız yer varken neden paralıyı tercih etsin. Antlaşma değişebilir ama hangi ülke kabul edecek? Hayal peşinde koşmayın, milletin gündemini çalmayın'' dedi.
AB ile ilgili ilişkilerinin çok iyi olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, AK Parti'nin AB sürecinin tıkandığını, AK Parti'nin statükocu bir parti olduğunu savundu.
AK Parti'nin değişim söylemini kullanarak, ABD ve AB'yi aldattığını da ileri süren Kılıçdaroğlu,''Bu ortaya çıktı. 'Özgürlükten yanayız' dediler ama yok böyle bir şey. Füle'ye şunu söyledim; 'Elli üç gazeteci hapiste' dedim. Son görüşmede elli sekiz oldu bu rakam. Artık onlar da dünya da anladı, 'artık demokrasi ve özgürlüğü isteyen CHP, karşısında olan parti ise AKP'dir' diyor.'' diye konuştu.
USAME BİN LADİN
Kılıçdaroğlu, Usame Bin Ladin'nin öldürülmesi konusuna da değinerek, ''Silahsız bir insanın öldürülmesi doğru değil. Tutuklarsınız, yargılarsınız. Silahsız bir insanı öldürülmesini doğru bulmuyoruz. Demokrasi bunu gerektiriyor'' dedi.
Bir soru üzerine, Bayrampaşa'daki miting sonrası AK Parti seçim bürosu ziyaretinin anlık geliştiğini anlatan Kılıçdaroğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı adaylığı sırasında o dönem AK Parti adayı olan Kadir Topbaş'ın seçim bürosunu da ziyaret ettiğini söyledi. Kılıçdaroğlu, siyasette centilmenliğin önemli olduğunu vurguladı.
''Seçim kampanyasındaki yoğun tempoyla baş edebilmek için 'özel yöntemler' uygulayıp uygulamadığı'' sorusu üzerine de, Kılıçdaroğlu, seçim gezileri sırasında bazen süt içtiğini, özellikle konuşmalardan önce ve sonra boğazını rahatlatmak için çay, adaçayı, ıhlamur gibi içecekleri tercih ettiğini belirtti.
Doktorların tavsiyesi üzerine vitamin kullandığını da ifade eden Kılıçdaroğlu, ''Yaptığımız bu, özel bir beslenme rejimimiz yok'' dedi.
Miting yoğunluğu nedeniyle bazen günleri bile unutabildiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, ''Müthiş bir yoğunluk var. Bir de ben, iki ile mitinge gidiyorum diyelim, o ilin büyük ilçelerine veya en az oy aldığımız ilçelerine de gitmeye özen gösteriyorum'' diye konuştu. Kılıçdaroğlu, miting alanının dışında küçük mitingler de gerçekleştirdiğini, günde bazen 7-8 kez konuşma yaptığını aktardı.
''Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı, miting konuşmalarını prompter'dan yaptığı için eleştirdiğinin'' hatırlatılması ve bu yöntemi kendisinin de kullanmayı düşünüp düşünmediğinin sorulması üzerine de Kılıçdaroğlu, çok sınırlı zamanlarda var olan bir konuşma metni üzerinden konuştuğunu, onun dışında konu başlıklarını belirleyip, o konu başlıklarını hatırlayarak konuşmasını doğaçlama yaptığını anlattı.
Kılıçdaroğlu, ''Zaman zaman dil sürçmeleri oluyor tabii. Olmuyor desem doğruyu söylememiş olurum. Ama zaten doğal süreç içinde onu da olağan karşılamak gerekiyor. Bu sadece bana özgü bir şey de değil. Aşağı yukarı bu tür konuşma yapan bütün siyasi liderlerin yaşadığı bir olay'' şeklinde konuştu.
Kemal Kılıçdaroğlu, program sonunda, ''Türkiye'nin demokrasiye ve özgürlükleri ihtiyacı olduğu için, kendilerinin bir ağaç gibi tek ve hür, bir orman gibi kardeşçe yaşamak istedikleri için vatandaşların CHP'ye oy vermelerini'' de istedi.
AA