Danıştay Başkanı ilk kez Habertürk'e konuştu!
Danıştay Başkanı Hüseyin Karakullukçu, Habertürk Gündem Özel programında Yasemin Güneri'nin sorularını yanıtladı
Danıştay Başkanı Hüseyin Karakullukçu, Habertürk Gündem Özel programında Yasemin Güneri'nin konuğu oldu ve sorularını yanıtladı.
Danıştay Başkanı Karakullukçu, Danıştay'ın en önemli görevinin "Laikliği korumak" olduğunu söylerken türban kararını doğru bulmadığını belirterek ekledi: "İnsanları daha özgür, daha rahat bırakırsanız birbirlerine olan güvenleri artar. Bakın bu ülkede ne laiklik elden gider, ne demokrasi elden gider, ne cumhuriyet elden gider..."
Danıştay Başkanı Hüseyin Karakullukçu'nun Habertürk Gündem Özel'de, Yasemin Güneri'ye verdiği cevaplardan satır başları şu şekilde;
Danıştay seçimleri çok erken sonuşlandı... Daha önce aylarca süren bir süreç oluyordu. Seçimlerim böyle hızlı sonuçlanması blog oy iddialarını gündeme getirdi. Sizin bu konudaki değerlendirmeleriniz nedir?
Benim seçimimde yargıtayda belki durum nedir diye sorarsanız.. Ben yanlız başıma aday değildim. Benimle birlikte bir arkadaşım daha seçime katıldı. Blog oy diye birşey kabul etmiyorum ben çünkü seçim gizli. Siz kimle ne kadar iyi arkadaş olursanız olun sandık başına gidittğinde her arkadaşımız fikrini değiştirebilir. Kimsenin kimseyi etkileyeciğini düşünmüyorum. bu bir tveccü meselesidir. Burası bir idari görevdir. buna saygı duyulması gerekir. Böyle kısa sürede sonuçlanmasını da yadırgamıyorum. Çok da güzel, kendim olduğum için değil. Benim bir başka özelliğim daha var, danıştay ve yargıtay tarihinde üyeyken bu sıfatı bu sıfatlara başkanlıklara seçilen tek kişiyim. Yargıtayda da aynı durum söz konusu, bu bir tarih.
Bülent Arınç sizin seçilmenizin hemen kabinde şöyle bir cümle kullandı. ''Allah'ım verdikçe veriyorsun'' siz bu cümleyi nasıl değerlendiriyorsunuz? Nasıl yorumlarsınız?
Sayın bakan dediğimiz gibi iyi bir arkadaşımdır. Biz yargının diğer bölümlerinde yer almıştık ama irtibatımız, hep devam etti, kesintilere uğrasa da devam etti. Benim bakanlıktaki çalışma dönemimde de onun milletvekilliği döneminde de böyle bir merabamız olmuştur kendisiyle. Sevindi tabi. Ama inanın Bülent Bey'in benim seçildiğimden haberi yoktu seçim bölgesindeydi zaten. Hemen öğrenir öğrenmez beni aradı, Danıştay ve Yargıtay aynı gün boşalmasına rağmen, bizim seçimimin bir hafta sonraya tekamül etti. Ben bir hafta sonra seçime girdim Yargıtaya nazaran. Beni tanıması benden önce seçilen Nazım Beyi tanıması tabi Bülent Bey'i sevindirmiştir. Anadolu'dan gelen birisi temiz birisi, tanıdığı bir arkadaşı... Tabi bende açık sözlüyüm, açık sözlü olmakta ne varki? Ve bu sevincini paylaşmak istedi. Kamuoyuyla da paylaşmak istedi. Ardından bende seçilince okul ardaşıda olmamdan dolayı daha da sevindi. Zaten beni hemen aradı kendileri teşekkür ediyorum.
Tabi bunun bir hikayesi var; Allah verdikçe veriyor. Adam yıllarca eşiyle beraber olmuş ama sonra sıkılmış, Anadolu'da bir bilet almış Ankara'ya gelmiş. milli piyangodan büyük ikramiye'de kendisine çıkmış. Niyeti kimseye haber vermemek ve o parayı alıp terketmek. O sırada cep telefonu çalıyor arayan kayın biraderi, enişte diyor 'sen nerdesin'. Buralardayım diyor. Ama enişte sen nerelerdesin diye ısrar ediyor. Ya diyor buralardayım. Yaaa enişte sen nerdesin ablam öldü ya! Tabi adam bunu duyanca hemen telefonunu kapatıyor. Elini göğe kaldırıyor 'hey Allah'ım diyor verdikçe veriyorsun.' Hikaye bu yani. Bizde onun bakan olmasından, yükselmesinden aynı memnunuyeti duydum.
Danıştay verdiği karalarla ülke gündeminde olan kurumlardan biri. size göre Danıştay'ın en önemli görevi nedir?
Bakın şu var. Danıştay görevi anayasamızın 2. maddesine göre laikliği korumak ve kollamaktır. Bence en önemli görevi budur. Mademki demokratik bir toplumda yaşıyoruz mademki cumhuriyet ilkeleriyle birlikte yönetiliyoruz, kuvvetler ayrılığı esası mevcut...
Türban kararı siz olsaydınız ne yönde olurdu?
Ben olsaydım o kararda belki diyecektim ki, bunda herhangi birşey yok bırakın adam Anadolu'da veya şu okulda başı açık mı kapalı mı denilmesin girsin. Siz şimdi bunu başka yöne çekeceksiniz ama üstündeki ceketine göre, vesayresine göre değerlendirmemek lazım. İnsanları daha özgür, daha rahat bırakırsanız, daha birbirlerine olan güvenleri artar. Bakın bu ülkede ne laiklik elden gider, ne demokrasi elden gider, ne cumhuriyet elden gider...
Amblem ve kıyafetlerde değişiklik...
En ilkel toplumlarda bile adaletin bir simgesi vardır. En basit anlamıyla beraber bu bir terazidir. Yargıtay'da da vardır bu. Hatta adalet bakanlığında bile vardır. Bundan başlayabilirim en azından bunu değiştiricez.
Neler olacak peki?
Belki cübbelerde bile bir değişiklik olacak. Yüksek yargı oraganı neyi gerektiriyorsa, çok öyle abartılı şekilde değil ama...
BEKARLIK ÖĞRETTİ, SU BÖREĞİ BİLE YAPARIM
Bir röportajınızda yemek yaptığınızı da söylemişssiniz. Hatta su böreği bile yapabildiğinizi söylüyorsunuz. Su böreği her kadının yapabileceği bir şey değil...
Tabii, yaparım dediysem yaparım. Açması dahil tabii. Ama 'Yaptınız mı bunu?' diye sorarsanız, belki bir deneme olmuştur. Ama 'Nasıl yapacağız?' dersen size tarif bile edebilirim. Yaparım da yani. Bu yemek işini çok bildiğimden veya okuduğumdan değil. Bekar yaşadığımız, okuldan beri geldiğimiz için. Talebelik yıllarımdan beri devam ediyor. Lezzetli olduğunu da söylerler.
Başka neler yaparsınız özel hayatınızda?
Spor yapıyordum son yıllarda ama bıraktım. Spor dediğim yürüyüş, yani jimnastik türü şeyler. 7-8 sene önceye kadar düzenli olarak hep yürürdüm sabahları. Futbolla hiçbir alakam yok. Yani hangi takım birinci ligtedir, bilmem.
Şike soruşturmasıyla ilgili sorucaktım ama...
Hiçbir bilgim yok. Şike soruşturmasını hiç sormayın, bildiğim bir konu değil. Bilsem zevkle anlatırım.