Hasan Iğsız cezaevine gönderildi
İnternet Andıcı davası kapsamında tutuklanan eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Hasan Iğsız cezaevine gönderildi
İnternet Andıcı Davası kapsamında, hakkında yakalama kararı çıkarılan Hasan Iğsız, Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesi'ne gelerek, davaya bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi heyetinin karşısına çıktı. Hakkındaki karar yüzüne okunan Iğsız tutuklandı. Iğsız, basın mensuplarının görüntü almasını engellemek için yemekhane kapısından çıkartıldı. Sivil polis aracına bindirilen Hasan Iğsız cezaevine gönderilirken, adliyeye geldiği makam aracı ise şoförü tarafından götürüldü.
"Hasan Bey buyurun, ayağa kalkar mısınız?"
Adliyeden sabah saatlerinde ayrılan Iğsız, saat 12.10’da tekrar Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi’ne geldi. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi heyetinin karşısına saat 13.00 sıralarında çıkan Iğsız’ın ilk olarak kimlik tespiti yapıldı. Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese, "Hasan Bey buyurun, ayağa kalkar mısınız?" diyerek Iğsız’ın kimlik tespitini yapmaya başladı. Iğsız, emekli subay olduğunu, aylık gelirinin 5 bin TL civarında olduğunu belirterek askeri lojmanda kirada oturduğunu ve 800 TL kira ödediğini söyledi.
IĞSIZ KONUŞMADI. SÖZÜ AVUKATA BIRAKTI
Iğsız hakkında iddianamede anlatılan suçlamaları okuyan Mahkeme Başkanı Özese, "Suçlamalara ne diyorsunuz?" dedi. Bunun üzerine Iğsız, "Bu aşamada bir şey söylemeyeceğim. Sözü avukatıma bırakıyorum" diye konuştu.
AV. ÖNDER: "ANDIÇ SİLSİLE İÇİNDE HAZIRLANMIŞ"
Meslekte geçirilen 50 yıldan sonra müvekkiline terör suçlaması yapılmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu kaydeden Avukat Orhan Önder, "10 yıldır bu siteler çalışıyor. Genelkurmay da bunu kabul ediyor. Faturası en son müvekkilim ile andıcın altında imzası olan kişilere çıkmıştır. Müvekkilim ile ilgili olarak ‘illegal faaliyetlerin üstünü örttü’ deniyor. İllegal faaliyetlerin üstünü örtmek için yazılı belge hazırlamak suçu ifşaya girer. Ortada yazılı belge olduğuna göre illegal durum söz konusu değildir. Çünkü yazılı belge ile illegal durumun üzerinin örtülmesi mümkün değildir" diye konuştu.
Andıcın, devletin normal silsilesi içinde yapılmış bir faaliyet olduğuna dikkat çeken Önder, "Yüzbaşıdan 2. başkana kadar bir silsile içinde andıç hazırlanmıştır. En üst makama da sunulmuştur. Bu silsile de yer alan subayların hepsinin terör örgütüne üye olması hayatın olağan akışına uygun değildir" dedi. Sitelere 10 yıllık süreçte neler konulduğu, kim tarafından ve ne zaman konulduğunun iddianamede açıklanmadığını ifade eden Önder, "Bunlar tespit edilmeli. Bu hukuki illiyet kurulsaydı, gerçek suçlular ortaya çıkacaktı. O zaman suçlamalar, hükümete hakaret ya da görevi kötüye kullanma olabilirdi. Cebir ve şiddet çok ağır bir suçlama. Belki terör örgütü üyeliği de olabilirdi. Ama biz bu delillerle bunu diyemiyoruz" diye konuştu.
YAKALAMA KARARI YÜZÜNE OKUNDU
Savunmanın ardından mahkeme heyeti yakalama kararını Iğsız’ın yüzüne okundu ve tutuklanmasına karar verildi. Tutuklama kararına karşı 7 gün içinde İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkmesi’ne itiraz hakkının bulunduğunun belirtildiği kararda, iddianamenin bir örneğinin Genelkurmay Başkanlığı’na gönderilmesine de hükmedildi.
Genelkurmay tarafından kurulduğu öne sürülen internet sitelerine ilişkin açılan İnternet Andıcı davasında, 8’i general 14 asker için 'yakalama' kararı verilmişti. O isimlerden biri de emekli Org. Hasan Iğsız'dı.
E. Albay Fuat Selvi tutuklandı!
Hakkında yakalama kararı verilenler arasında bulunan emekli Hava Albay Fuat Selvi, dün teslim olmuş ve tutuklanmıştı. (Haber için TIKLAYINIZ)
İLK İTİRAZ!
''Kamuoyunu yönlendirme amaçlı internet siteleri'' davası kapsamında haklarında yakalama emri çıkartılan 14 sanıktan biri olan Tuğamiral Alaettin Sevim'in avukatı, bu karara itiraz etti.
Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesine gelen Tuğamiral Sevim'in avukatı Hüseyin Ersöz, ''Kamuoyunu yönlendirme amaçlı internet siteleri'' davası kapsamında 14 sanıkla ilgili yakalama emri çıkartan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesine bir dilekçe sundu.
Dilekçede, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin 8 Ağustos 2011 tarihli kararıyla Alaettin Sevim hakkında çıkarılan yakalama kararının, Sevim'in sağlık durumunun elverişsizliği nedeniyle geri bırakılması ve dilekçenin incelenmek, karara bağlanmak üzere İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesi talep edildi.
Sevim'in soruşturma, iddianamenin yazılması ve mahkemece kabul edilmesi sürecinde tutuklama şartları çerçevesinde sayılan ''kaçma'' ve ''delilleri karartma'' yönünde bir eylem içinde olmadığı savunulan dilekçede, yakalama emri verilmesi için gerekli koşulların oluşmadığı ve mahkemenin yakalama emri kararının ceza yargılama usulü ve esas yönünden hukuka aykırılık barındırdığı öne sürüldü.
Tutuklama içeren bir yakalama emri verilirken sanık ve avukatlarının savunmalarının alınmaması sebebiyle savunma hakkının çiğnendiği iddia edilen dilekçede, mahkemenin bu dosyanın sanıklarının daha önce aynı soruşturmayla ilgili tutuklanmamalarını görmezden geldiği, hukukta ''yok'' sayılacak bir kararla yakalama emri verdiği ve mahkemenin bu kararının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) 5. maddesinde düzenlenen özgürlük hakkına da aykırılık oluşturduğu dile getirildi.
Ceza Muhakemesi Kanunu'nda (CMK) sanığın hangi hallerde kaçak durumuna düşeceğinin düzenlendiği ve bir kişinin kaçak olarak nitelendirilebilmesi için kovuşturma aşamasındaki süreçte mahkeme tarafından sanığa ulaşılamıyor olmasının gerektiği anlatılan dilekçede, tutuklamaya ilişkin şartların oluşmadığı ve CMK'nın 101/2. maddesinde sayılan hususların hiçbirisinin karar metninde ifade edilmediği vurgulandı.
''Mahkemenin kararında adli kontrol hükümlerinin yetersiz kalacağının anlaşılmış olduğu biçimindeki görüşü de havada asılı durmakta ve gerekçesiz bulunmaktadır. Bir gerekçenin neden, niçin, nasıl gibi soruları karşılaması gerekir. Verilen gerekçe salt sanığı ve sanık vekilini değil, kararını veren yargıçları da tatmin etmelidir. Yargıçlar bu koşullarda vicdanlarına karşı sorumlu olmaktan kurtulacaklardır'' ifadesi kullanılan dilekçede, Sevim'in şu an itibariyle sağlık durumunun cezaevi koşullarında bulunmaya elverişli olmadığı ve alınan 29 Temmuz 2011 tarihli İzmir Askeri Hastanesi sağlık raporuna göre Sevim'in 20 gün yatak istirahatinin zorunlu kılındığı anlatıldı.
HAKKINDA YAKALAMA KARARI BULUNAN O İSİMLER
Ege Ordu Komutanı Orgeneral Nusret Taşdeler
Eski 1. Ordu Komutanı Emekli Orgeneral Hasan Iğsız
Kuzey Deniz Saha Komutanı Koramiral Mehmet Otuzbiroğlu
Genelkurmay İstihbarat Eski Başkanı Korgeneral İsmail Hakkı Pekin
6. Kolordu Eski Komutanı Korgeneral Mehmet Eröz
23. Jandarma Sınır Tümen Eski Komutanı Tümgeneral Mustafa Bakıcı
Ege Deniz Bölge Eski Komutanı Tuğamiral Alaattin Sevim
Adli Müşavir Tümgeneral Hıfzı Çubuklu
Emekli Albay Fuat Selvi
Albay İlker Ziya Göktaş
Kıdemli Albay Hulusi Gülbahar