Orhan Dink: Çekip gitmeyi düşünüyorum
Hrant Dink'in kardeşi Orhan Dink, ağabeyinin öldürülmesiyle ilgili kararın ardından Türkiye'nin Nabzı'nda konuştu
Hrant Dink cinayeti hakkında verilen kararın konuşulduğu programa telefonla bağlanan Hrant Dink'in kardeşi Orhan Dink, "Gerçekten çekip gitmeyi düşünüyorum. Ben çocuklarımı bu ülkede büyütmemeyi düşünüyorum. Çocuklarımın yüzüne bakamıyorum" dedi.
Orhan Dink, şu ifadeleri kullandı:
"İstihbarattan bahsedeceğim. Mahkeme örgüt bulamadı ya... İlk günlerde ifadeler alındı. Osman Hayal Trabzon'da diye. Bir yıl sonra bize dijital veriler geldi. Burada bizim ailemizin acılar içinde ortaya çıkardığı bir gerçek: Osman Hayal İstanbul'daymış. Bu delil gizlenmiş.
TİB verileri beş yıl sonra ortaya çıkmış. O verilerde kimse bir şey bulamadı. Yine bu ailenin çocukları bir şey çıkardı, orada bir sürü insan sanıklarla görüşüyormuş."
Başbakan'a Erdoğan'a "Elinizde ne yoktu da bu cinayetin üstüne gidemediniz? bize sözler verdiniz. bu muydu sonucu!" diye seslenen Orhan Dink, mahkeme evraklarından AİHM'in karar çıkarabildiğini hatırlattı.
Cinayet soruşturmasının başladığı zamandaki Terörle Mücadele Şube Başkanı'nının ve soruşturma savcısına 'siciline' dikkat çeken Orhan Dink, Yasemin Güneri'nin "Bu kararın çıkmasını mı tercih ederdiniz, yoksa faillerin ortaya çıkmamasını mı?" sorusu üzerine şunları söyledi: "Bu ülke acılarla dolu. Bu ülke tarihiyle yaptıklarıyla... Artık kafamızı kuma gömmeyelim. Artık oturup konuşalım biz düşman değiliz."
Nedim Şener ve Ahmet Şık'ın örgütten yargılandığını hatırlatan Orhan Dink, "ayıptır" dedi.
Orhan Dink sözlerini, "Ruhum gidiyor. Gerçekten çekip gitmeyi düşünüyorum. Ben çocuklarımı bu ülkede büyütmemeyi düşünüyorum. Çocuklarımın yüzüne bakamıyorum" diye tamamladı.
"VİCDANINI RAHATLATMAK İÇİN KONUŞTU"
Programda Hrant Dink davasında verdiği karar kamuoyunda tartışma yaratan 14. Ağır Ceza Mahkemesi Heyeti Başkanı Rüstem Eryılmaz'ın Habertürk Muhabiri Yasemin Güneri'ye yaptığı açıklamalar da konuşuldu. Yasemin Güneri, Eryılmaz'ın "kendi vicdanını rahatlatmak için" konuştuğunu söyledi.
Programın diğer konuğu İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal ise Eryılmaz ve dava hakkında konuşanları eleştirdi:
"İHSAS-REY" UYARISI
"Tartışma çok tehklikeli. Hüküm henüz kesinleşmedi. Bir karar kesinleşmeden, karar hakkında mütalaa yayımlamak doğru değil. Yargılamaları gittikçe medya ve toplum yapmaya başladı.
Cumhurbaşkanı, Başbakan açıklama yapıyor....Cumhurbaşkanı, Başbakan 'Yargıtay aşaması var' dediği zaman, Yargıtay üyelerinin yerine kendinizi koyun.
Sayın hakimin konuşmasını yadırgadım. Çok da yanlış buluyorum. Dava, Yargıtay'a gitti, bozuldu geldi... Bu konuşmadan sonra nasıl karar verecek? Ciddi bir ihsas-ı rey var. Ama niye yapıyor bunu? Üzerinde ciddi baskı var."
Programda, kamu vicdanının önemi de tartışıldı. Yasemin Güneri'nin Susurluk Davası'nda dönemin Başsavcısı Sabih Kanadoğlu'nun temyiz dilekçesinde kullandığı, "Kamu vicdanı tatmin olmamıştır" ifadeleri hatırlatması üzerine Ümit Kocasakal, "Kanunlara uyma zorunluluğu yoksa mahkemelere ne gerek var?" dedi.
