Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Yargı GAZZE’ye insani yardım taşıyan Mavi Marmara gemisine İsrail askerlerinin yaptığı baskında 9 Türk vatandaşının ölümüne ilişkin açılan davanın görülmesine bugün başlanıyor. | Son dakika haberleri

        AHT MUHABİRİ ŞEFİK DİNÇ'İN HABERİ

        Gazze’ye insani yardım taşıyan Mavi Marmara gemisine İsrail askerlerinin yaptığı baskında 9 Türk vatandaşının ölümüne ilişkin açılan davanın görülmesine bugün başladı.

        Saat 09.45'de başlayan duruşmaya davanın sanıkları katılmadı ancak yerli ve yabancı basın yoğun ilgi gösterdi. Filistin, Belçika, Fransa,İngiltere, Kanada, Cezayir ve Ürdünlü avukatların da hazır bulunduğu duruşma sesli ve görüntülü olarak yapıldı. Duruşmaya saldırıda hayatını kaybedenlerin yakınları, gemide bulunan yabancı ve Türk mağdur ve müştekiler, basın mensupları alındı. Yabancı mağdur ve müştekiler için Arapça, İngilizce ve İbranice tercümanlar hazır edildi. Saadet Partisi Genel Başkanı Mustafa Kamalak'ın müşteki Ramazan Yaldız'ın avukatı olarak katıldığı duruşmada, sanıkları İstanbul Barosu tarafından atanan avukat temsil etti. 490 müştekisi bulunan davayı izleyenler arasında sanaçtı Murat Göğebakan da yer aldı. Mahkeme Başkanı Ümit Kaptan, sanıklara gönderilen tebligatın ulaşmadığını bildirdi. Duruşmada hazır olmadıkları için sanıkların kimlik tespitleri alınamazken, öncelikle yabancı uyruklu mağdurların kimlik tespiti yapıldı.

        ABD'Lİ EMEKLİ KADIN ALBAY:

        "İSRAİLLİ ASKERLER SÖZLÜ TACİZDE BULUNDULAR..."

        Mavi Marmara gemisi ile birlikte Gazze'ye giden Challenger 1gemisinde bulunan Amerikalı albay ve eski diplomat Former Colonel Mary Ann Wright ifadesinde ''İsrailli askerler sözlü olarak taciz ettiler ancak iki kadının başına çuval geçirilmesinin dışında fiziki taciz olmadı'' dedi. Irak'ta savaşa karşı olduğu için 2003'de ABD ordusundan istifa ettiğini anlatan Wright, 2009'da Gazze'ye yapılan saldırının ardından da Gazze'ye gittiğini belirterek, ''Yasadışı ambargoyu ve Amerika'nın bu konudaki yaklaşımına tepki göstermek amacıyla gittim'' dedi. Wright, saldırı sırasında kendi gemilerinin kaptanı ile Mavi Marmara'nın kaptanı konuşarak plan yaptığını ve plan gereği İsrail askerlerinin bir kısmının bizim bulunduğumuz gemiyi takip etmesi için hızla oradan uzaklaştıklarını söyledi. 15 dakika kadar gittiklerini bu sırada arkalarından gelen 4 İsrail komando botundan gemilerine şok bombaları atıldığını ve elektrikli silahlar da kullandığını ifade eden Wright, " Büyük bir İsrail gemisi de önümüze doğru gelince kaptan gemiyi durdurdu. Askerlerin, geminin kenarında bulunan insanlara paintball ile ateş etmeye başladılar. Bir kadının paintball boyasının gözünde patlaması nedeniyle çıkacak gibi oldu. Gemiye gelen iki tane İsrailli komando gemide bulunan iki kadını yere yatırdı. Kadınların yüzleri yerdeki cam kırıkları nedeniyle yaralandı. Kadınları yerden kaldırarak başlarına çuval geçirip ellerini arkalarından bağlayıp geminin ön tarafına götürdüler. Diğer yolcuları da geminin kabin kısmına indirdiler'' dedi. Daha sonra geminin Aşdot limanına götürüldüğünü söyleyen Wright, ''Limana gitmemiz 6 saat sürdü. Bu süre içinde tuvaleti kullanmamıza izin verilmedi. Cep telefonlarımız bilgisayarlarımız alındı. Gemide 17 kişi vardık. Alınan eşyaların listesini yapmış olmalarına rağmen hiç biri iade edilmedi. Gemiden aldıkları bazı malzemeleri sattıkları için İsrailli 4 askerin cezalandırıldığını öğrendim. İnsanların cüzdanlarından paraları da alındı'' dedi. Gemide kesinlikle silahın olmadığını ve Yunanistan'dan ayrılırken geminin kontrol edildiğini anlatan Wright, yaklaşık 20 İsrail gemisinin orada olduğunu belirterek, ''Sanki bütün İsrail ordusu donanması oradaydı. Şiddet kullanmadan da durdurmanın yolları vardı.İsrailli askerler sözlü olarak taciz ettiler ancak iki kadının başına çuval geçirilmesinin dışında fiziki taciz olmadı'' diye konuştu. Wright, davaya katılmak istediğini belirterek, sanıklardan şikayetçi olduğunu ve cezalandırılmasını talep etti.

        FURKAN'IN BABASI:

        "OĞLUM GÜLÜMSÜYORDU"

        Saldırıda hayatını kaybeden en genç aktivist ABD vatandaşı 19 yaşındaki Furkan Doğan'ın babası Erciyes Üniversitesi öğretim üyesi Ahmet Doğan ise ifadesine oğlunun kişiliğini anlatarak başladı. Furkan'ın lise son sınıf öğrencisi olduğunu ve eğitimi sırasında ABD'de doğması nedeniyle bu ülkenin vatandaşı olduğunu ifade eden Doğan şöyle konuştu:

        "Nisan ayında üniversite sınavına katılmıştı. Çok ince ruhlu hassas, başkalarının sorunlarını dert edinen, mazlumun ve mağdurun yanında olan bu terbiyede yetişmiş bir çocuktur. Her zaman güler yüzlü ve yardımseverdir. İsrail'in Filistin üzerinde uyguladığı zulmün farkına varmış, özellikle Filistin'de öldürülen çocuklardan etkilenmiştir. İHH'nın Mavi Marmara ile ilgili bilboardlarını görünce sembolik de olsa onların yanında olmak için filoya katılmak istediğini söyledi. Biz de 'hayır' diyemedik. Başvurusunu hem yazılı hem de internet üzerinden yaptı. Israrla filoda olmak istiyordu. Geminin en genç aktivistiydi. Biz genç olduğu için kabul edilmeyeceğini düşünüyorduk. Kendisi gemideyken puanlar açıklanmıştı. Hedefi Cerrahpaşa veya Hacettepe Tıp Fakültesinde okumaktı. Herkese yardımcı olmak istediği için doktor olmak istiyordu, özellikte Afrika'daki katarakt ameliyatlarına katılmak için göz doktoru olmak istiyordu. Çok güzel bir geleceği olduğunu düşündüğüm bir evladımız vardı. Kayseri'den yolcu ettik. Antalya'da diğer yolcularla buluştu. Gemi Akdeniz'e açıldıktan sonra telefon irtibatımız kesildi. En son Kepez'de konuşmuştuk. Daha sonra internetten gemiyi takip etmeye başladık. "

        "ANNESİNİN ÇIĞLIĞI İLE SALDIRIYI ÖĞRENDİM"

        31 Mayıs sabahı annesinin çığlığıyla gemiye saldırı olduğunu öğrendiğini ifade eden baba "Canlı mı diye sürekli öğrenmeye çalışıyorduk. Annesi bir şeylerin kötü gittiğini hissetti. İlerleyen günlerde Mavi Marmara yolcuları Türkiye'ye getirildiler. Ben de karşılama için havalimanındaydım. Yolcular alana indi ama Furkan yoktu. Herkese sordum kimse bilmiyordu. Havalimanın da tek başıma kalmıştım. O anları tekrar yaşamak istemiyorum. Denize düştüğünü, Amerika'ya gönderildiğini ya da İsrail'de kalmış olabileceğini düşündüm" dedi.

        KADINLAR AĞLADI

        Ahmet Doğan tüm sorumluların en ağır bir şekilde cezalandırılmasını istediğini belirtti. Bu sırada salonda bulunan bazı kadınların ağladığı, bazı kadınların ise "Şehitlerin Şehidi" dedikleri görüldü.

        GENİŞ GÜVENLİK ÖNLEMLERİ

        Duruşma nedeniyle adliyenin içerisinde ve dışında geniş güvenlik önlemleri alındı. Salona, sadece ana bloktan giriş sağlandı. Salona geçiş yapılan diğer koridor ve geçişler güvenlik gerekçesiyle kapatılırken, asansörlerin de bu katta durması engellendi.Yemen'den gelen yabancı bir konuğun elindeki hançer ise dikkat çekti. Hançerle içeri girmeye çalışan Yemenli kısa süreli bir paniğe neden oldu. Yemenlinin hançeri, güvenlik noktasından geçerken tutanak karşılığında geri verilmek üzere alındı.

        İHH BAŞKANI YILDIRIM:

        "İSRAİL'E NASIL TOKAT VURULACAĞINI BU DAVADA GÖRECEĞİZ"

        37 ülkeden aktivistler katıldığı duruşma öncesinde adliye önünde yüzlerce kişi İsrail karşıtı eylem yaptı. "Kahrolsun İsrail" yazılı bandanalar takan yaklaşık bin 500 kişilik grup dev Türk bayrağı ile Filistin bayrağı açıp, tekbir getirdi. Davayla ilgili düşüncelerini açıklamak isteyenler için serbest kürsü kuruldu. Çin, Arabistan, Lübnan, İran ve Kudüs gibi çeşitli ülke televizyonlarının ilgi gösterdiği davada, "İsrail yargılanıyor" "Filistin özgür olana dek" gibi pankart ve dövizler taşınırken bazılarının elinde İsrailli sanıkların "Wanted" (Aranıyor), "İsrail Hitler" gibi dövizler taşıdıkları görüldü. Adliyenin önündeki meydana ayrıca İHH tarafından olayla ilgili fotoğrafların yer aldığı stantlar ile herkesin düşüncelerini yazabileceği bir imza duvarı oluşturuldu. D-100 karayolundan geçen sürücülerin dikkatini çekebilmek için üzerinde "İsrail yargılanıyor" yazan dev balon da uçuruldu. İHH İnsani Yardım Vakfı Başkanı Bülent Yıldırım da, Mavi Marmara davasının büyük bir adım olduğunu belirterek, "Bu davada 37 ülkenin insanı hakkını arıyor. Türkiye dünyadaki afetlere duyarsız kalmadığı gibi haksızlığa da duyarsız kalmayacaktır. Türkiye'nin cesur savcı ve yargıçları davanın sürdürülebilir olduğunu gösterdi. Sanıklar hakkında 18 bin yıl hapis cezası isteniyor" şeklinde konuştu. Yıldırım, "Bu davada herkes imtihan edilyor. Bu kadar maddi delilleri olan davada hiçbir zaman geri adım atmayacağız. Filistin için açılabilen davaların önü açılacak. Mavi Marmara'yı saldırın emri veren komutanlar çocuklarının dahi yüzüne bakamayacak. Özür dileyeceksiniz. Bunu biliyoruz. Tazminatta ödeyeceksiniz. Tazminat davaları kazanıldıktan sonra İsrail'in uçaklarına el koyacağız. Gazze ablukasını kaldıracağız" diye konuştu. Davanın Yahudi milletine açılmış bir dava olmadığının altını çizen Yıldırım, "Bu katillere öldürenlere karşı açılmış bir davadır. İsrail'in Filistin'e ördüğü duvarın aynısını yargı ve hukukla biz onlara öreceğiz." dedi. Bu bütün insanlığın davası olacak" dedi.

        KİM NE DEDİ

        Murat Göğebakan:"Katledilen Filistinli kardeşlerimizin yanındayız!"

        Mağdur Zeliha Sağlam:"Bu bir başlangıçtır. Bu dava emsal teşkil edecek. Bir daha kimse böyle bir saldırı yapamayacak." şeklinde konuştu.

        Yazar Abdurrahman Dilipak:"Sanıklar gelmezlerse kırmızı bülten çıkarılacak. Buradan çıkacak sonuç Türkiye için bağlayıcı olacak. Türkiye sınırlarına girince gözaltına alınacaklar. Şu anda burada 60 ülkeden gözlemci var. Muhtemelen o ülkelere girdiklerinde de yakalanacaklar."

        Müdahil avukatlarından eski Cumhuriyet Başsavcısı Reşat Petek:"Katliamı masum göstermek istiyorlar. Dokuz şehidimiz var. Hepsi için ayrı ayrı ceza isteniyor. İsrail tedirgin. Zaten sanıklar gelmiyor, ne gerek var gibi bir tutum doğru değil."

        Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya:"Katliamın suçsuz kalmasını istemiyorum"

        CEZA İSTEMLERİ

        İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, olay tarihinde İsrail Genelkurmay Başkanı olan Rau Aluf Gabiel Ashknazi, Deniz Kuvvetleri Komutanı Eliezer Alfred Marom, İstihbarat Başkanı Amos Yadlin, Hava Kuvvetleri Komutanı Avishay Levi hakkında "Canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürme suçuna azmettirmek"ten 9 kez ağırlaştırılmış müebbet ile "mala zarar vermeye azmettirmek", "yağma suçuna azmettirmek", "eziyet suçuna azmettirmek", "haberleşmenin engellenmesine azmettirmek", "kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçuna azmettirmek", "yaralama suçuna azmettirmek" ve "silahla yaralama suçuna azmettirmek" suçlarından toplam 18 bin 32'şer yıla kadar hapis cezası isteniyor.

        8 bin 578 ile 18 bin 32’şer yıl arasında hapis

        İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 7-9 Kasım tarihlerinde görülecek duruşmada 490 müşteki mağdurun ifadeleri alınacak. Davada sanık olan İsrail Genelkurmay Başkanı Rau Aluf Gabiel Ashkenazi, Deniz Kuvvetleri Komutanı Eliezer Alfred Maron, Hava Kuvvetleri İstihbarat Sorumlusu Avishay Levi ve İsrail İstihbarat Başkanı Amos Yadlin hakkında 9 kez ağırlaştırılmış hapis cezası isteniyor.

        Müebbet hapis cezasının yanı sıra “silahla yaralama suçuna azmettirmek”, “kemik kırığına neden olacak şekilde yaralamaya azmettirmek’ ’, “ yaralama suçuna azmettirmek”, “kişiyi hürriyetinden yoksun bırakmak suçuna azmettirmek”, “eziyet suçuna azmettirmek”, “yağma suçuna azmettirmek’ ’ suçlarından şüpheliler için toplam 8 bin 578 ile 18 bin 32’şer yıl arasında hapis cezası istendi.

        ◊ ÜÇ GÜN SÜRECEK

        İlk duruşmalar bugün, yarın ve perşembe günü yapılacak.

        ◊ BARODAN AVUKAT

        İsrailliler için barodan avukat ve İbranice bilen tercüman istendi.

        ◊ GÖZLEMCİ AKINI

        Davayı yurtdışından çok sayıda temsilci de izleyecek.

        İSRAİL: Propaganda davası

        DAVA İsrail’in tepkisini çekti. İsrail’in İstanbul’daki Konsolos Yardımcısı Ohad Avidan Kaynar yazılı açıklama yaptı: “Bu hukuk ya da adaletle ilgisi olmayan göstermelik bir davadır. Bu güne kadar suçlanan tarafa hiçbir celp tebliğ edilmemiş, hiçbir bilgi verilmemiştir. Bu dava, yasal hukuk sisteminin hiçbir temel ilkesiyle uyuşmamaktadır. Sadece bir propaganda gösterisidir. Konunun yasal güvenilirliği olmayan tek taraflı politik şovlar yerine diyaloğa dayanan çift taraflı görüşmelerde ele alınması Türkiye'nin çıkarına olurdu.”

        Türk Dışişleri: Müdahil değiliz

        DIŞİŞLERİ, davaya müdahil olmayacağını açıkladı. Dışişleri Bakanlığı, Habertürk’e, yargılamayı dikkatle takip edeceklerini, ancak müdahil olmayacaklarını bildirdi.

        DURUŞMA YARINA ERTELENDİ

        İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen Mavi Marmara davası duruşması, yarına (Çarşamba) ertelendi.

        Duruşmada söz alan mağdurlardan Alexandra Lort Phillips, saldırı sırasında Mavi Marmara gemisinde bulunduğu belirterek, "Askerler gemiye bindikten sonra ellerimizi arkamızdan bağladılar. 5 saat boyunca o şekilde tutulduk. Kıpırdadığımız anda kafamıza silah dayıyorlardı. Arkadaşlarımızdan biri kalkarak, namaz kılmak istedi. Ezan okumaya başladı. Bir çok asker çevresini sardı ve (Kapa çeneni) şeklinde bağırdı. Arkadaşımız hiç bozmadan namaz kılmaya devam etti. Onu öldüreceğini düşündüm. Arkadaşımız ezan okumayı bitirdi ve ortalık sakinleşti. Ben lavabo kullanmayalı 14 saat olmuştu. Plastik kelepçeler o kadar sıkı bağlanmıştı ki ellerim mosmor olmuştu'' diye konuştu. Phillips, sanıklardan şikayetçi olduğunu belirterek, cezalandırılmalarını talep etti.

        Mahkeme Başkanı Ümit Kaptan, mağdur ve müştekilerinin ifade alınması işlemine ara vererek duruşmayı yarına erteledi. Bugünkü oturumda mağdur ve müşteki olan toplam 32 kişi dinlenmiş oldu.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ