Melih Gökçek Teke Tek'te açıkladı!
Seçimler ile ilgili korkutan iddia!
AK Parti Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, Teke Tek'te gündemi değerlendirmek ve yeni dönem projelerini anlatmak üzere Fatih Altaylı'nın konuğu oldu.
Seçimlerle ilgili de sandık oyunları olacağını iddia eden Gökçek, "Yabancı basına ve sosyal medyaya servis edilmek üzere favori muhalefete mühür basılmış sahte pusulalar ortaya çıkaracaklar. AK Parti'nin yüksek oranda kazanacağı tahmin edilen sandıklarda ceplerde getirilmiş AK Parti için mühürlenmiş sahte oy pusulaları atacaklar. Ve kullanılan oy sayısı ile çıkan zarf sayısı arasında birbirini tutmadığı için sayma karışıklığı ve arbede çıkmasını hedefliyorlar.
Muhalefet bu sandıklarında kendi cep telefonlarıyla görüntü kaydı yapacak kapıda hazır bekleyen kameralara hile yapıldığına dair demeçler verilecek, amaç şaibe çıkartmak, kamuoyuna hile söylentilerini yaymak." dedi.
İşte Melik Gökçek'in açıklamalarından satır başları;
Siyasette 25 yılım doldu. Çevremde beni seven insanların bu işi beni yapmam için devamlı teşvikleri var. Dolayısıyla bırakmak istemiyorum. Yaptığım pekçok iş var bunların yarım kalması beni çok ciddi üzer ki, yapacağım ve temelini attığım büyük projeler var. CHP'nin adayı gelince ben bunları yıkacağım, yakacağım iptal edeceğim diyor. Mesela bizim bir Anka Park'ımız var. Anka Park'ı Ankara'nın istikbali olarak görüyoruz. Dünyanın en büyük tema parkı olarak Disnayland vari bir park olarak düşünüyoruz. 1217 tane oyuncak var. Şimdi önce rakibimiz dedi ki, "Bunu halka oylatacağım, istemezlerse kaldıracağım, bu kadar büyük yapmaya ne gerek var". Sonra bir tepki aldı, birkaç gün evvel söyledi dedi ki: Ben yıkmayacağım da çevre illerden kim istiyorsa onları sağa sola göndericem" dedi. Yani bu düşmanlık niyedir bunu anlamak mümkün değil. Bu kente düşmanlık.
1 yıl kadar önce Ak Parti'den önemli bir isimle sohbet ediyorduk. Dedi ki "Melih Gökçek, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı olmak istediği sürece AK Parti Melih Gökçek'i aday göstermeye devam eder." Melih Gökçek'in Ankara'da inanılmaz bir potansiyeli var. Melih Gökçek'i eğer biz, kendi rızası dışında kırarak biz seni istemiyoruz diyerek Ankara'da aday göstermezsek Melih Gökçek Ankara'da AK Parti'ye seçimi kaybettirir. Böyle bir gücünüz var mı Ankara'da?
Böyle bir gücümün olup olmadığı Ankara'nın kendi takdiri. Ama şunu net olarak söyleyeyim; artık biz netice itibariyle soyunduğumuz yerde giyiniriz. Beni aday yapmasalar da bunu bana aday adayıyken de birkaç kez sordular, yapmazlarsa üzülürüm keşke olsaydım derim ama herhangi bir şekilde karşı tavrım kesinlikle olmaz. bu parti senelerce bana bu imkanı vermiş, beni belediye başkanlığına aday göstermiş, bundan sonra bir sefer aday olmadıktan sonra "tuh bu yanlış falan" bunlar yanlış şeyler. Üzülür müydüm üzülürdüm o kadar.
Siz de Ak Parti'nin 3 dönem kuralına bu dönemden itibaren takılıyorsunuz. Bu son adaylığınız mı?
Mecburen uyuyoruz ve bitiyor. Zaten istesem de aday olamıyorum istemesem de. Başka bir partiden kesinlikle aday olmam. Bu durumda Melih Gökçek'i seçerlerse son kez seçmiş oluyorlar. Üç dönem kuralı değişir mi bilemiyorum ama değişirse de ben kafi diyorum artık bizden sonrakilere bırakalım diye düşünüyorum. Sonra herhalde sizle beraber size rakip olacak bir televizyon istasyonuna çıkıp herhalde böyle bir program yaparım.
Beyaz TV başında oğlunuz var. Beyaz TV sizin mi değil mi?
Beyaz TV benim değil. Hatırlar mısınız bilmiyorum, 1994'te ben ilk aday olduğum dönemde Flash TV'ye çok çıktım. Ve o dönem Flash TV Melih Gökçek'in dendi. Onun arkasında ertesi seçimde Kanal A'da bol miktarda çıktım. Kanal A Melih Gökçek'in dediler. Bir sonraki seçimde TGRT ile çok haşırneşir olduk. o kanalında bana ait olduğunu söylediler. O da bitti bu sefer Ses TV'nin sahibi olduğumu söylediler. Ses TV gitti şimdi Beyaz TV geldi. Ben şunu söyleyeyim, isteyen inanır isteyen inanmaz, hem vallahi ben billahi Beyaz TV Melih Gökçek'in veya oğlu Osman Gökçek'in değildir. Sahipleri zaten ortada. Beyaz TV'ye nazım geçer çünkü oradaki sahibi olan arkadaşların hepsini tanırım, sevdiğim dostlarım olan insanlardır. Ben televizyona çıkmak istediğim zaman bugüne kadar bana hayır çıkma demediler. oğlumu da uygun gördüler oraya getirdiler. Ve zannediyorum oğlum da bu işi haketti. Beyaz TV'nin nereden nereye geldiğini siz de tahmin ediyorsunuz. Özgür ağırlığı çok fazla. Habertürk kadar olamasa da...
Bazı Ankaralıların "giriş kapıları" ile ilgili eleştirileri var. Benim kendi düşüncem şu; bu tam bir Sovyetler Birliği anlayışı. Moskova'nın girişinde de dev kapılar vardı. İhtişamlı bir karşılama metodu vardı. Siz niye yaptınız bu kapıları?
Birincisi bu bir simge. Ama bana çok tahf gelen konu, benim bu seçimde benim bugüne kadar yaptığım son dönem dahil olmak üzere, çok büyük dev işler var. Bu dev işlerin hiçbirini konuşmayıp özellikle gündeme bu kapıları getirmeye çalışıyor. Bu kapılar Ankara'da bir simge öyle çok büyüksenecek bir olay değil. Ben bu dönemde 71 tane alt üst - geçit yaptım. Kapıları yapmasaydım da bunları yapsadım 71 değil 73 olurdu. Ama bakın bu kapı kadar gündeme gelmezdi. Kapılar bir simge ve biz bu simgeleri özellikle Selçuklu motiflerle seçtik. Ve bu motiflerle bir noktaya gitmeye başladık. Çünlü Ankara bir Selçuklu şehri. bunu buraya yerleştirmeye çalıştık. Dünyanın birçok yerinde böyle kapılar var. bu kapıların çirkin görünmesi konusuna gelince ben ağzımla kuş tutsam dünyanın en güzel şeyini buraya yapsam Ankara'da öyle bir ekip vardır ki, benim yaptığımı beğenmeleri mümkün değil. Son 4 yıl itibariyle Türkiye'nin en yaşanabilir kenti seçildi Ankara. Avrupa Birliği'nden 4 tane ödül aldı Ankara. Ben bu kapıları yaparken önceden ilan etmedim neden biliyor musunuz, ben bunları önceden ilan edersem hemen mahkemeden yürütmeyi durdurma kararı getiriyorlar. Onlar olayın farkına vardıklarında zaten olay bitmişti, mahkemeye de gitseler bitecek konumdaydı, Allah'a hamd olsun zaten bitti. Ben kapılarımı çok beğeniyorum. Akşamları gerçekten inanılmaz bir görkem verecek Ankara'ya. Projelerde ışık ve renk kullanmamızın sebebi, teknoloji arttıkça renklerin ve ışıkların çoğalması.
ODTÜ OLAYLARI VE MALAZGİRT BULVARI
Sayın Karayalçın, o yolu benden önceki dönemde plan olarak yapmış, hatta inşaatına başlamış. Karayalçın'ın dozerlerine kepçelerine ODTÜ'lüler saldırmış ve Karayalçın da o işi bırakmış. Ben de yapmak istemedim. Çünkü marjinal grupların 20 sene önceki durumu da şimdiki durumu da aynı. Fakat trafik artık inanılmaz bir hal almaya başladı. ODTÜ Rektörü "Siz bu projeye başlarsınız bizimkiler rahat durmaz, şubat tatilinde yapın" dedi. Protesto eden öğrencilerin önünde, başta Hüseyin Aygün olmak üzere, CHP'li 5 vekil vardı. Protestolara 26 bin ODTÜ'lü öğrencinin yalnızca 200-250'si katıldı. ODTÜ'de bir yol daha yapacağız ama bu sefer yolu altından geçireceğiz.
"YAYINLANAN BANTTAKİ SES BANA AİT MONTAJ YOK AMA..."
İnternet ortamına sizin de bir konuşmasınız yansıdı. Oradaki mesele şu; Başbakan Erdoğan'ın bir danışmanı ile konuşuyorsunuz ve CHP'nin Ankara'da asacağı birtakım bilboardların asılmaması ve buna izin verilmemesi isteniyor. Siz de bunu kabul ediyorsunuz anladığım kadarıyla. Ben dinlemedim (illegal kayıtları dinlemeyi reddediyorum) ama bununla ilgili yazılanları okudum. Herkese eşit mesafede durması gereken bir Belediye Başkanı'nın rakip partinin bilboardları kullanmasını engellemek doğru mu sizce?
Bir kere o banttaki ses benim sesim. Bazı seslerde montaj oluyor vs. o verilen kısımlar bana ait. Yalnız belli bir bölüm kesilerek verilmiş. O bölümde özellikle İstanbul'dan bu reklam geldiği için ve siyasi bir reklam olduğu için başlarına bir iş açıp açmama noktasında tereddüte düştükleri için bana sordular böyle bir konu olup olmadığını. Firmanın sahibi sordu. O reklam panolarını biz işletmiyoruz. Biz hukukçulara sorduk sıkıntı var ne yapacağımızı şaşırdık dediler. Sıkıntı da; siyasi bir içerikli reklam olduğu için onlar özellikle siyasi içerikli konulara panolarını vermiyorlar. Muhalefet bir ciddi tepki koyuyor ortaya. Buna da ilgili kurum acaba hukuki bir sorun var mı diye bana sordu. Ben de onu orada telefonla tartıştığımı aynı şekilde konuştuğumu arkadaşa aktardım o bölümü çıkarmışlar. Ondan sonrası da böyle. Sonunda da konulmaması uygun görüldü koyulmadı. O kadar basit. O da onların takdiri ben bir şey diyemem.
TWİTTER'DAKİ BAŞBELASI "ODUN HERİF"
Sizin Twitter'da şahane bir baş belanız var "Odunherif". Gece vakti size Melih Başkan bir şey söyleyeceğim diyor siz de cevap yazıyorsunuz diyor ki "uykum geldi yatıyorum" falan...
Hayır ben ona hiç cevap vermedim. Kendi kendine montaj yapmış, sanki ben cevap vermiş gibi yazmış koymuş ve Melih Gökçek'e böyle dedim o da bana böyle dedi diye millete servis etmiş. Söyleyen de kendine ait, cevaplar da kendine ait. Direk olarak blokladığım için benimle herhangi bir irtibat filan yok. İlk başta böyle yalan yanlış şeyi uydurunca hemen blokladım. Benim bu manada diyaloğum sadece Ahmet Hakan'la vardır. Ahmet Hakan'la yazışmalarımın hepsi gerçektir, muhabbetimiz vardır.
"BAŞBAKAN TWITTER İLE MEŞGUL OLMAMDAN MEMNUN"
Başbakan Erdoğan, "Benim Twitter'a ayıracak vaktim yok, bunlar boş işler gibi bir laf etti" Başbakan'ın sözlerine katılıyor musunuz?
Başbakan bütün Türkiye'yi idare ediyor, elbette işi çoktur. Onun sözü doğru. Ben de Twitter'la meşgul oldum, en çok hoşuna giden sayın Başbakanım oldu. Twitter'ın önemi özellikle bu Gezi olaylarıyla ortaya çıktı. Gezi olaylarından önce beni Başbakan'a şikayet etmişler hem de benim arkadaşlarım. "Melih Gökçek Twitter'da zaman geçiriyor bir Belediye Başkanı'nın böyle vakit geçirmesi hoş değil" Bunu da söyleyen arkadaşlar da beni pek sevmeyen arkadaşlar. Öyle deyince Başbakan ben konuşayım demiş, ama konuşmadı benimle. Bunu söylediğinden bir 15 - 20 gün sonra bu Gezi olayları patladı. Ondan sonra onu söyleyen arkadaşların birçoğu bana diyor ki, "Şuna da cevap ver, bunu da retweet yap" falan tam tersine döndü iş. Yani bu bir anlayış meselesi. Çağın mücadele tarzı. Ben öyle görüyorum. Eskiden kılıç kalkanla savarmış insanlar, sonra tüfek icat olmuş mertlik bozulmuş, şimdi Twitter icat edildi o da bozuldu. Twitter şu anda bütün dünyada devrim silahı olarak kullanılıyor.
Twitter'da Gezi sırasında gösterdiğiniz performansı son dönemdeki AK Parti'nin yapmış olduğu özellikle bu paralel yapı-cemaat tartışmaları içerisinde aynı sertlikte aynı performansı göstermemeniz, cemaati kırmamak, cemaatten oy kaybı olmasın diye özel bir dikkat gösterdiğiniz şeklinde yorumlanıyor. Ve bunun da partinizde bazı kesimler bunu bir zaafiyet olarak algılıyorlar. Bu dönemdeki bildik tavrınızı göstermemenizin sebebi nedir?
Ben son olayların içerisinde bu olayların nereden, nasıl geliştiğini enine boyuna birkaç televizyonda oturduk tartıştık ve anlattım. Ve bu olayların tamamen uluslararası bir olay olduğunu, kendiliğinden olmadığını, Gezi olaylarını, onun arkasında başta ODTÜ'de olan olayların bunun devamı olduğunu onun arkasından özellikle 17 Aralık davalarının bunun devamı olduğunu onun arkasından bu montaj kasetlerinin ortaya çıkmasının bunun devamı olduğu hatta bundan 3-4 gün önce Başbakanımız komada diye bir laf çıktı herkes üstüne balıklama atladı. Bunlar bitmiyor bunlar birbirinin devamı olan şeyler. Bunları kesinlikle dış güç yapıyor. Ve maalesef buradaki bazı arkadaşlar buna alet oluyorsa onun da hesabını kendilerinin idrak etmesi lazım. Sayın Başbakan'ın bu manada direnişi, duruşu yüzde yüz doğrudur. Başbakanımıza bu manada yüzde yüz hak veriyorum. Belki bunu televizyonda ilk defa söylüyorum; Başbakanımıza yapılan hücumlar inanılmaz haksız hücumlar. Özellikle bir Başbakan'ı hırsız olarak gösterme gayreti çok yanlış bir şey. Şu masayı düşünün şu masanın hepsinin para olduğunu ve bunun Başbakan'ın önünde olduğunu göreyim vallahi billahi ben bunun rüşvet olduğuna inanmam. Çünkü sayın Başbakan öyle bir insan ki, ahiretiyle dünyasını birbirinden ayıran bir insan.
Başbakan kalkıp da kendisi paraya tamah eden bir insan olsa, kalkıp İsrail ile niye didişecek, İstanbul'daki baronlarla niye didişecek, parayı da pulu da her şeyi de alır en büyüğü de olur. 10 milyar da olur 100 milyar dolar da olur. Olmaması için hiçbir neden yok. Bütün dünyayı sırf mazlumlara destek olmak için karşısına alan bir insanı kalkıp da bu tarz da takdim etmek, Kılıçdaroğlu ağzı ile takdim etmek, ki o Kılıçdaroğlu ki, ah bir yakalasam da onun yaptıklarını anlatsam. 25 dolarlık bir kalp stentini yıllarca 2 bin 500 dolar alan Kılıçdaroğlu kalkıp karşısındaki insanları böyle itham eden kişi.;
Başbakan ile ilgili ithamların tamamı mahkeme fezlekelerine girmemiş ya da en azından şimdilik bir resmiyet kazanmamış konularla igili konuşamayız. Ama şimdi siz konuyu açtığınız için giriyorum, bir bakana bilmem kaç yüz milyon dolarlık bir saat hediye edilmesi, bakanların bir garip işadamı ilişkilerine girişmesi ve daha sonra da bununla ilgili davaların savcıların değiştirilmesi de çok normal şeyler değil.
Fezlekeler şu anda Meclis'te ve kimsenin bu olayların üstünü örtmesi gibi bir şey de yok. Ve birisi de bir şey yapmışsa cezasını çeksin. Başbakan'ın güzel bir sözü var; "Hırsız oğlum olsa affetmem" diyor. Önemli olan neyin ne olduğu bilmek.
"SEÇİMLERLE İLGİLİ MARJİNAL GRUPLARIN YAPMIŞ OLDUĞU ÇALIŞMAYI İLK DEFA BURADAN SÖYLÜYORUM"
Önce marjinal gruplar sokağa dökülecek, ve bu işin içerisinde ülkücü grubun girmesinin temini için sayın Başbakanımıza gene bir montaj kasetle bazı olaylar izafi edilecek. Bunun altyapısını yapıp, ayrı ayrı yerlerden bize duyuruyorlar bunu.
Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu ile ilgili bir iddiada bulunup insanları sokağa dökecekler, iki marjinal grubu bir araya getirecekler, ortalığı karıştıracaklar. Ve seçim öncesi böyle bir karışıklıkla gideceğiz esas niyet bu. Bana bu sözü bizzat en az 4-5 yerden getirdiler, söylediler. Dikkat ederseniz Türkiye'de çıkacak olan kasetler önceden böyle dillendiriliyor. Arka arkaya söyleniyor ondan sonra da küt diye konuluyor. Böyle bir şey çıkma ihtimali çok yüksek olarak görünüyor. Bu lafı çıkartanların kim olduğunu siz de biz de biliyoruz.
Burada amaç ne? Amaç Türkiye'de bugüne kadar mesela MHP Genel Başkanı Bahçeli gençlerini sokağa hiç dökmedi. bu gerçekten alkışlanacak bir olay. Ülkücüler bu olayların içerisine nasıl dökülür, bunun çabasında. Burada direk Bahçeli değil özellikle BBP adında rahmetli Muhsin'e gönül vermiş olan gençleri sokağa dökmeyi hedefliyorlar böyle bir hazırlık içerisindeler. Bunları duyuyoruz. Ama inşallah bu olayların başlatılsa da halkın sağ duyusuyla aşılacağını düşünüyorum.
"SANDIK OYUNLARI OLACAK"
Seçimlere geldiğimiz anda inanılmaz sandık oyunları olacak. Yabancı basına ve sosyal medyaya servis edilmek üzere favori muhalefete mühür basılmış sahte pusulalar ortaya çıkaracaklar. AK Parti'nin yüksek oranda kazanacağı tahmin edilen sandıklarda ceplerde getirilmiş AK Parti için mühürlenmiş sahte oy pusulaları atacaklar. Ve kullanılan oy sayısı ile çıkan zarf sayısı arasında birbirini tutmadığı için sayma karışıklığı ve arbede çıkmasını hedefliyorlar. Muhalefet bu sandıklarında kendi cep telefonlarıyla görüntü kaydı yapacak kapıda hazır bekleyen kameralara hile yapıldığına dair demeçler verilecek, amaç şaibe çıkartmak, kamuoyuna hile söylentilerini yaymak. Hile yapılmasını istemiyorlarsa vatandaş oy kullandığı sandığı sonuna kadar takip etsin. Oylar saat 17.00'de vatandaşın gözünün önünde sayılsın.
Bu bilgiler size nereden geliyor? MİT mi söylüyor bunları?
Hayır MİT söylemiyor. Bunlar benim kendi istihbari bilgilerim. Biliyorsunuz bir araştırmacı özelliğim var. Ben bunları söylüyorum ki kamuoyu neler olacağını bilsin. Kim hile yapıyorsa, Ak Partili biri de yapıyorsa bu alçaklıktır.