Kut Kahramanı Halil Paşa'nın Türk elçiliğinde yemek yemesi yasaktı
Yarım asırdan fazla zamandır unutulmuş olan ve şimdi TV dizisi yapılan Kutülâmare Zaferi'nin kahramanı Halil Paşa'nın değil Türkiye'ye girmesi, Türk elçiliğinde yemek yemesi bile yasaktı. Gazete Habertürk yazarı Murat Bardakçı yazdı...
Yarım asırdan fazla zamandır unutulmuş olan ve şimdi TV dizisi yapılan Kutülâmare Zaferi’nin kahramanı Halil Paşa hakkında Cumhurbaşkanlığı Arşivi’nde bulunan ve şimdiye kadar yayınlanmamış iki belge: Başkumandan Mustafa Kemal Paşa, Ankara’nın Tiflis’teki temsilcisi Ahmed Muhtar Bey’in Halil Paşa ile arkadaşlarına ziyafet verdiği iddiaları üzerine Tiflis’e sert bir ihtarname gönderiyor, Ahmed Muhtar Bey de “Bu söylenti âdî ve iğrenç bir yalandır” cevabını veriyor.
ENVER Paşa’nın bir yaş küçük amcasıHalilPaşa’nın 1916 Nisan’ında kazandığı ve koskoca İngiliz ordusunu esir ettiği Kutülâmare Zaferi televizyon dizisi hâline getirildi ve böylelikle hem çekimler, hem de çekim tekniği bakımından ortaya güzel bir iş konmuş oldu...
Yetmiş küsur senedir unutulan Kutülâmare KahramanıHalilPaşaşimdilerde yeniden hatırlanıyor, zaferini konu alan toplantılar yapılıyor, sergiler açılıyor, konferanslar veriliyor ve Paşa’nın kabrini ziyaretler de haber oluyor.
Halil Paşaiyi bir asker ve görüşleri ile kanaatlerinden uzun seneler taviz vermemiş koyu bir İttihadçı idi. Daha önce de yazmıştım: Kut kahramanı, Kurtuluş Savaşı sırasındaki siyasî faaliyetleri, daha doğrusu mensubu olduğu İttihad ve Terakki’yi tekrar canlandırabilmek çabaları sebebi ile Ankara’nın kara listesine alınmış; Türkiye’ye girmesi 12 Mart 1921’de çıkartılan bir kararname ile yasaklamış ve Anadolu’nun herhangi bir bölgesine geldiği takdirde derhal sınırdışı edilmeleri emredilmişti. Paşa, hakkındaki yasağa rağmen 1921 Nisan’ında Batum üzerinden Trabzon’a gelmiş, burada iki buçuk ay kaldıktan sonra sınırdışı edilmiş ve memlekete yasağın 1922 Ağustos’unda bir başka kararname ile iptal edilmesi üzerine dönebilmişti.
Paşa ve arkadaşları bu yasaklı günlerinde Ankara’nın görevlendirdiği istihbaratçılar ile diplomatlar tarafından takip altında tutuldular ve Ankara,HalilPaşa’nın faaliyetlerinden ânında haberdar edildi. Arşivlerimizde,HalilPaşahakkında Ankara’ya gönderilmiş dünya kadar rapor vardır!
‘ALENEN ZİYAFET VEREMEZ’
Halil Paşa’yı konu alan ve bugün Cumhurbaşkanlığı Arşivi’nde bulunan bazı belgeler 1922 Mart’ında ortaya atılan bir iddianınMustafa Kemal Paşa’yı hayli hiddetlendirdiğini veHalil Paşa’nın Türk temsilciliklerine bile girmesinin istenmediğini gösteriyor.
Hadise, İstanbul’da yayınlanan“İleri”Gazetesi’nde, 1922 Mart’ında çıkan bir haber ile başladı: Gazetede, Ankara Hükümeti’nin Gürcistan nezdindeki temsilcisiAhmed Muhtar Bey’in önde gelen üç İttihadçı’ya,Halil Paşa’ya,Küçük Talât Bey’e ve gazeteciMuhiddin Bey’e Tiflis’teki temsilcilik binasında mükellef bir ziyafet verdiği yazılmıştı.
Haber şayet doğru ise, Türkiye’nin doğu sınırlarının belirlenmesi için devam eden çabalarda önemli bir yeri olan Tiflis’teki temsilciliğin Ankara’nın talimatlarını dinlememesi mânâsına geliyordu. O sırada Akşehir’de bulunan BaşkumandanMustafa Kemal Paşa,18 Mart 1922’de Hariciye Vekâleti’ne şifreli bir yazı gönderdi, gazetede çıkanMuhtar Bey’inHalil Paşaile eski İttihadçılardamMuhiddinveKüçük Talât Beyler’e ziyafet verdiği haberini hatırlattı,“Bizim temsilcimiz bu kişilerle münasebette bulunamaz ve ziyafet veremez”deyipMuhtar Bey’den bir çeşit savunma istedi!
Mustafa Kemal Paşa’nın şifreli mektubu, günümüzün Türkçesi ile şöyle idi:
“Aşağıdaki haberi İleri Gazetesi’nde okudum:
1. Ankara’nın Tiflis temsilcisi Muhtar Bey, Gürcistan’da muhalefet etmekte bulunan sabık Tanin yazarı Muhiddin Bey ile sabık Şark Orduları Grubu Kumandanı Halil Paşa ve Genel Merkez üyelerinden Küçük Talât Bey’e mükellef bir ziyafet çekmiştir.
2. Halil Paşa ve Küçük Talât Bey, hükümetin memleketten ihraç ettiği kimselerdir, hükümetin resmî bir temsilcisi bunlarla bir münasebette bulunamaz, özellikle de gazetelerle yayınlanacak alenî mükellef ziyafetler veremez.
Bu hususun resmen açıklanması ve Muhtar Bey’e yaptığının doğru olmadığının duyurulması lâzımdır”.
Dışişleri Bakanlığı, Ankara’nın Tiflis mümessiliMuhtar Bey’iMustafa Kemal Paşa’nın talebinden haberdar etti ve cevap birkaç gün sonra geldi:Muhtar Beygazetedeki haberin“âdî ve iğrenç bir yalan”olduğunu söylüyor ve hem milletvekili, hem de“İleri”nin sahibiCelâl Nuri Bey’in böyle entrikalara âlet olmaması için dikkatinin çekilmesini istiyordu.
Muhtar Bey,Ankara’ya yine günümüzün Türkçesi ile şöyle yazıyordu:
“...Halil Paşa ile Muhiddin ve Talât Beyler’e mükemmel bir ziyafet verdiğime dair İleri Gazetesi’nin 1 Mart tarihli nüshasında bir fıkranın yayınlanmış olduğunu Batum Şehbenderi’nden bugün aldığım bir telgrafname haber veriyor.
Ne gibi husumet dolu bir maksada dayalı olduğu izaha muhtaç bulunmayan böyle bir rezil yalanı tekzibe bile tenezzül etmem. Ancak bu gibi pek âdî ve iğrenç entrikalara daima ciddiyetinden ve namusundan emin olmak istediğimiz gazetesinin âlet edilmesi hususunda mebus arkadaşlarımdan Celâl Nuri Bey’in nazar-ı dikkatinin çekilmesini önemle rica ederim efendim”.
AFGAN PASAPORTU ALDI
Meslekten diplomat olan ve Ankara Hükümeti’nin Tiflis temsilciliğini yapanAhmed Muhtar Bey,Ankara Meclisi’ne İstanbul Milletvekili olarak katılmış, 1920 Ağustos’undan itibaren altı ay Dışişleri Bakanlığı makamında bulunmuş, Tiflis’teki görevini tamamlamasının ardından Moskova ve Washington Büyükelçiliği’ne tayin edilmiş, hayattan 1934’te Ankara’da ayrılmıştı...
Sadece memlekete değil, Türk temsilciliklerinde ziyafete davet edilmesi bile yasaklananHalilPaşaise Batum’dan sonra Moskova’ya gidecek, Sovyetler’in 1922 Haziran’ında bütün İttihadçılar’ın Sovyet topraklarını derhal terketmelerini istemesi üzerine Moskova’daki Afganistan Büyükelçiliği’nden aldığı bir Afgan pasaportu ile Almanya’ya geçecek, Macaristan’a ve Avusturya’ya seyahatler yapacak ve hakkındaki yasağın 1 Ağustos 1922’de kaldırılmasının ardından Viyana üzerinden Türkiye’ye dönecekti.
Paşa daha sonra Ankara’ya gidipMustafa Kemal’i ziyaret etti, bir vazife almasının mı yoksa“serbest hayatı”mı tercih etmesinin uygun olacağını sordu ve“serbest kalmasının”,yani siyasetle ve devlet işleri ile artık uğraşmaması gerektiğinin söylenmesi üzerine de İstanbul’daki köşküne çekildi.
MEZARINA RAKI VASİYETİ
“Kutülâmare”nin kısaltılmışı olan“Kut”soyadını alanHalil Paşa1957’de İstanbul’da, gırtlak kanserinden vefat etti. Hayatı boyunca en yakın dostu olarak bildiği rakıdan hastalığının en ağır günlerinde bile vazgeçmemiş, rakıyı burnundan midesine uzanan sonda ile almış, hattâ mezarına rakı dökülmesini vasiyet etmişti!
Siyaset, hadiseler ve beklenmedik gelişmeler bir zamanların kader arkadaşlarını işte böyle karşı karşıya ve ağır sözler ettirecek hâle getirmişti...