Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Röportajlar Mehmet Güreli: Ancak sisli şarkılar ruha dokunabilir

        Altıncı albümü ‘Zamboni Sokağı’nı müzikseverlerle buluşturan Mehmet Güreli, ruha dokunan şarkılar yapmanın formülünü HT Magazin'e açıkladı. Yönetmen kimliğiyle de tanınan usta sanatçı, “İnsanları düşünmeye sevk etmek gerekiyor. Seslendirdiğim ve kaleme aldığım şarkı sözlerinde çeşitli rüzgârlar ve sisler olmasına özellikle özen gösteriyorum. Ancak anlaşılması kolay olmayan, sisli şarkılar ruha dokunabilir.

        "GENÇLİK YILLARIMDA KONSOMATRİS GİBİYDİM"

        Mehmet Güreli, altıncı albümü ‘Zamboni Sokağı’nı müzikseverlerle buluşturdu. Müzisyen kimliğinin yanı sıra yönetmen kimliğiyle de ön plana çıkan usta sanatçı HT Magazin'den Arif Hür'e konuştu. Güreli, “Günümüz müzisyenlerinde ve sinemacılarında ahbap olma eksikliği var. Ben gençlik yıllarımda barlarda sahne alırken konsomatris gibiydim” diyor.

        REKLAM

        "SİNEMADA ÇETELEŞMELER VAR"

        Günümüz Türk sinemasında yönetmenlik yapan isimleri nasıl buluyorsunuz?

        Semih Kaplanoğlu ve Reha Erdem’i sinemamızın en iyi yönetmenlerinden olarak görüyorum. Nuri Bilge Ceylan’ın da belli bir çizgisi var ama Zeki Demirkubuz kendisini çabuk eskitti. Şimdilerde, sinemada oldukça popülizm var. Bazı sanatçıların sinemaya saygısı da yok. Sinemada öyle çeteleşmeler var ki Roman Polanski ülkeye gelse film çektirmezler! 60 senedir sinemayla iç içeyim ama ancak 2 tane uzun metraj film çekebildim. Sistemin dışında kalıp özgün işler yapmaya çalışmanın bedelini ödüyorum. Günümüz sinemasında özgünlük yok, yaratıcılık daha ağır basmalı.

        ‘KİMSE İŞ BİLMİYOR ’

        İyi sinemacılar yetişiyor mu sizce?

        Günümüzde herkes okula gidiyor ama kimse iş bilmiyor. Nitelikli işgücü yok. Sinema mezunu adamın hocası daha klasik filmleri seyretmemiş. Oysa henüz 3 yaşında mesaj yazan çocukların olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Neredeyse senaryo yazacaklar. Devir oldukça değişti.

        REKLAM

        Üzerinizde çalıştığınız bir film veya kitap var mı?

        Salâh Birsel’in aynı adlı romanından beyazperdeye uyarlanacak olan ‘Dört Köşeli Üçgen’ filmi üzerinde çalışmalarım sürüyor. Bunun haricinde bilimkurgu ve kara film düşünüyorum. Kasım gibi yeni bir hikâye kitabı çıkaracağım. Çeşitli deneme ve öyküler de yazacağım. Yaptığım film müziklerini bir albümde toplayacağım. Edip Cansever, Turgut Uyar ve Tomris Uyar gibi isimlerle sohbet etme fırsatı bulmuş biri olarak boş duracak halim yok.

        "AŞK İLLA YANYANA OLMAK DEĞİLDİR"

        Aşkı nasıl tanımlarsınız?

        Aşk, vermek demektir! Aşkın beklemek, sevmek ya da sevilmek duygusundan ziyade bir çaba harcayıp üzerine titredikten sonra oluşacağı kanaatindeyim. Sevdiğin kişi senden kilometrelerce uzakta olsa bile, sen ona gitme hayali kuruyorsan bu kişiye yeter de artar bile. O kişi seninle yaşıyor demektir. Bire bir temas insanı her zaman ayakta tutar ama aşk illa yan yana beraber olmak değildi

        REKLAM

        MİLYONLARCA insan, Mehmet Güreli’yi yeniden bestelediği ‘Kimse Bilmez’ adlı şarkısıyla tanıdı. Ancak o çok yönlü bir sanatçı. Ressam, yazar, yayıncı, besteci, şarkıcı, gitarist, gazeteci, yönetmen ve karikatürist... Tam yarım asırdır Beyoğlu’nda hayatını sürdürüyor. 10 yıl aradan sonra, 12 şarkıdan oluşan ‘Zamboni Sokağı’ adlı yeni albümünü çıkaran Güreli’yle müzik üzerinden başlayan sohbetimiz aşka ve sinemaya kadar uzandı...

        ‘Zamboni Sokağı’ adlı yeni albümünüzün hikâyesini dinleyebilir miyiz?

        Zamboni, İtalya’nın Bologna kentinde bir sokağın adı. Gençlik dönemimde Cihangir’de Merry adında bir kıza âşıktım. Bir türlü kavuşamamıştık. O, Bologna’ya gitmiş ve orada hayatını kaybetmişti. O dönem yaşadığım duygu fırtınasını sevgili dostum Görkem Yeltan’a anlattım. O da Bologna’ya giderek bu şiiri kaleme aldı ve hislerime tercüman oldu. Uzun bir aradan sonra çıkardığım bu albümdeki şarkılar, insanları gençlik yıllarında dolaştıkları sokaklara götürecek, onlara yaşadıkları aşkları anımsatacak.

        "ANCAK SİSLİ ŞARKILAR RUHA DOKUNABİLİR"

        Şarkılarınızın sözlerine ve söyleyiş tarzınıza baktığımızda hep bir sis bulutunun hâkim olduğunu, bir çırpıda anlaşılmadığını görüyoruz. Ruha işleyen şarkılar yapmanın ana koşulu bu mu?

        REKLAM

        İnsanları düşünmeye sevk etmek gerekiyor. Seslendirdiğim ve kaleme aldığım şarkı sözlerinde çeşitli rüzgârlar ve sisler olmasına özen gösteriyorum. Ancak anlaşılması kolay olmayan, sisli şarkılar ruha dokunabilir. Sisleri dağıtabilmek de dinleyicilere kalmış bir şey. Bestelerim genelde fırtınalı zamanlarımda ortaya çıkıyor.

        Bir anlamda acı çeken insanların sesi mi oluyorsunuz?

        İnsanlar bana “Mizahı çok sevmene rağmen neden hep hüzünlü şeyler yapıyorsun?” diye soruyor. Nasıl yapmamayayım? Dünyada acı çeken o kadar çok insan var ki... Elimde olmayarak hüzünlü parçalar yapıyorum. Acılara duyarsız kalamam. Yaşamımdaki soğuk-sıcak sentezi beni bu hale getiriyor. İçimde coşan bir adam var aslında!

        "GÜNÜMÜZDE AHBAP OLMA EKSİĞİ VAR"

        Albümünüzde sözleri Ömer Hayyam’a ait olan ‘Kimse Bilmez’e de yer verdiniz. Bu eserin sizin için önemi nedir?

        Bugüne kadar, müziğin yanı sıra resim, gazetecilik ve yönetmenlik alanında pek çok eser ortaya koydum ama hiçbiri ‘Kimse Bilmez’ kadar popüler olmadı. 1998 yılında bir gecede sözlerini yeniden düzenledim. Şarkının toplam dinlenme oranının 25 milyona ulaştığını öğrendim. İnanır mısınız bu eserden sonra Ömer Hayyam’ın eserlerini yorumlamaya cesaret edemedim.

        REKLAM

        Eserleri kâğıda dökerken ilham kaynağınız neler oluyor?

        1930’lu, 1940’lı yıllarda İstanbul’da yaşayan tayyörlü insanlar, annem ve babam. Bir de Metin Oktay var. 1960’lı yıllarda Galatasaray ile aşkı arasında kaldığında, “Galatasaray daha vefalı” deyip kulübünü terk etmemesi bana çok dokundu. Metin çok dertli ve yalnız bir insandı, ortaya koyduğum eserlerde beni oldukça etkiledi. Her gün Beyoğlu’nu karış karış geziyor, vatandaşlarla sohbet ediyorum. Bunlar ilham için yeter de artar. Günümüz müzisyenlerinde de sinemacılarında da ahbap olma eksikliği var. Umarım bu durum kısa zamanda düzelir. Ben herkesle muhabbet etmekten yanayım. Gençlik yıllarımda barlarda sahne alırken konsomatris gibiydim. Herkesle tanışır, sohbet ederdim.

        "KİTAP OKUYAN İNSANDAN ZARAR GELMEZ"

        Yarım asırı geride bıraktığınız sanat kariyerinizi şekillendiren ne oldu?

        Dayım Sâlah Birsel’le 10 yaşına kadar aynı evde oturdum. Onun kitaplığından sinema tarihini öğrendim. 10 yaşından beri sinema ve müzik dergileri okuyorum. Kibarlık, nezaket her şeyi ondan öğrendim. Para kazanmak için yırtınsaydım şöhret sahibi olurdum ama mutlu olamazdım. Eskiden müzikten para kazanmak her babayiğidin harcı değildi ama şimdi herkes kolayca parayı buluyor. Kendime kurduğum dünyada çok mutluyum. Mesela Nice’e gidip oradan bir tablo almayı dünyalara değişmem! Film izleyen, kitap okuyan insanlardan zarar gelmez!

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ