Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam Moda Maryam Şahinyan Arşivi’nde moda

        Tayfun Serttaş’ın“Flashback” sergisiMaryam Şahinyanarşivini daha dikkatleinceleme fırsatı vermişken,“Foto Galatasaray” kitabındaki“Moda Yansımaları” bölümüözelinde konuşmamak olmazdı.Türkiye’nin moda konusundakibelleğinin ne kadar sınırlıolduğu düşünülürse bu arşivmodanın bir ucundan tutmayaçalışan herkes için çok kıymetli.Tayfun Serttaş’ın anlatımı ileburası “orta sınıf kültürü”nüağırlayan bir stüdyo. Yani“paşa dede”lerden kalan aileyadigârı portrelerde görülenşaşaalı dekorlar, üzeri nişanlarlabezeli, apoletler üzerindeyükselen fotoğraflardan çokmütevazı ve halktan bir şeygörebiliyoruz. Serttaş bukültürün moda anlamındadeğişimi için “Stüdyonunorta sınıflara yönelik olmasıbugün tam da sokak modası

        dediğimiz alanı karşılıyor” diyor.Sanırım son birkaç sezondurstreet fashion’ın zor durumagiren lüks markalara hayatöpücü olduğu bu dönem içinironik bir rastlantı bu. Serttaş,benim “paşa dede” anlatımımında üzerine koyarak sözedevam ediyor: “Üst sınıflarayönelik stüdyolar çok keskinprototiplere yoğunlaşır vebunlar çoğu kez toplumungenel eğilimlerini anlamamızaçısından doğru fikir vermezler.”Sonra da asıl can alıcı noktayageliyoruz: “Maryam Şahinyan’ınstüdyosunda birinci kriter bumekânın müşteri portföyününyüzde 90 kadınlardan oluşması,bu durum modayı kadınlarüzerinden analiz etmemizikolaylaştırıyor. İkinci unsur isebu kadınların büyük oranda‘mahalleli’ diyebileceğimizbir sosyo-ekonomik topluluğatekabül etmeleri.” HT Cumartesi'den Çağla Bingöl'ün haberi...

        REKLAM

        MODA HAYATIN UZANTISI

        Moda ve giyim tercihlerinin her dönemde toplumlar hakkında çok değerli ipuçları verdiği düşünülünce; şık bir şapka, kürk bir etol, bir yaka iğnesi ya da farklı bir çanta modeli inceleyene iyi doneler sunuyor. Serttaş “Bu bağlamda modayı, kendi içerisindeki tartışmalarından ziyade toplumsal hayatın bir uzantısı olarak okuyoruz. Böylece moda bize farklı perspektiflerden ayna tutuyor” diyor. Dünya çapındaki moda markaları bazı karelerde dikkat çekiyor. Bu orta sınıf ve lüks marka dengesini bugün üzerinden düşününce şaşırtıcı geliyor. Ama bir yandan iyi giyinmek bir tercih meselesi... “Dijitalizasyon ertesinde başladığımız ilk çalışma her bir fotoğraf karesi üzerinden mümkün olduğunca tag (etiket) üretmekti” diyen Serttaş, yalnızca şapka modelleri üzerinden 17’ye yakın tag’e ulaşmış, bretonlar, fötrler, kasketler, beretler, bonetler... Dijital imajlar büyütülebildiği için saat markalarından gözlük modellerine fotoğraflardaki tüm detaylar birer veriye dönüşmüş. Örneğin yıllara göre Louis Vuitton çanta kullanımı ne ölçüde artıyor, şapkalar hangi dönemde pik yapıyor. Serttaş, bugün kamusal hayatta şapka kullanımı yüzde 7 oranında bile değilken 1970’li yılların İstanbul’unda bu oranın yüzde 70’leri aştığının altını çiziyor ve aklı bugüne kayıyor: “Bir toplumun nasıl giyindiği, onun kimliğiyle alakalı... Yakın bir geçmişe kadar yüzünü Batı değerlerine dönmüş bir Türkiye ve bu kültürel hayatın yarattığı bir miras var. Gezi boyunca ‘yaşam tarzlarımız’ dediğimiz meseleden pek de farklı değil, çünkü bir kadının etek boyunu düşünmeden özgürce sokakta dolaşabilmesi onun nasıl bir toplumda yaşadığı ile ilgili... Bu açıdan modayı, içinde bulunduğumuz sosyalpolitikten bağımsız görmek mümkün değil.”

        KÖSTEKLİ SAATİN YERİNİ TESPİH ALIYOR

        Şahinyan arşivinin Cumhuriyet tarihinin ilk yıllarından 1980’lere uzandığı düşünülürse merak ettiğim bir konu da “Eskiden Beyoğlu’na herkes en şık kıyafetleriyle gelirdi. Şimdi böyle bir özen kalmadı” klişesi oluyor. Serttaş bizi aydınlatıyor: “Arşivde kronolojik olarak günümüze geldikçe şapkaların yerini şalvarlar, papyonların yerini lastik pabuçlar, köstekli saatlerin yerini tespihler alıyor. Günümüze yaklaştıkça kent kültüründen uzaklaşıp taşra değerlerine yaklaşıyor. 1972’den itibaren artan bir göç olgusu var stüdyoda. 80’lerde ise İç Anadolu’da bir taşra stüdyosunda üretilebilecek fotoğraflarla karşı karşıyayız. ‘Eski Beyoğlu’ adı altında yapılmakta olan şey bir yaşam kültürünün nostaljisi.”

        Bir de konunun asıl kahramanına bakmak lazım. İnsanların hatıralarını ölümsüzleştirirken o nasıl giyiniyordu? Serttaş yanıtlıyor: “Şahinyan kendisini kamufle etti ve kadın esnaf olarak varlığını bu kamuflaja borçluydu. Stüdyonun sokağa açılan vitrini ve tabelası olmadı. Belki bu kriterlere sahip olsaydı, 6-7 Eylül olaylarında yağmalanacaktı. Mütevazılık belki de bir tercihten ziyade bir hayatta kalma biçimi. Kadınlar fakirhanesi.”

        TAYFUN SERTTAŞ: 1970’LERDEKİNİ ARATMAYACAK SERTLİKTE BİR DÖNÜŞÜME TANIKLIK ETTİK

        “Burada gözden kaçırmamamız gereken, Beyoğlu’nun her 10-15 senede bir periyodik olarak benzer süreçler geçirmesi ve kent deneyiminin her dönem yozlaşmaya teslim edilmesi. Bundan 5-6 sene önceye kadar Beyoğlu sokaklarında Paris ya da Londra’yı aratmayacak şıklıkta gençler görebiliyordunuz? Bugün aynı sokaklar Ortadoğu gettosundan farksız. 1970’li yıllardakini aratmayacak sertlikte bir dönüşüme tanıklık etti bizim jenerasyon, hatta Beyoğlu özelinde yaklaştığımızda Foto Galatasaray’ın yarım asırda tanık olduğu dönüşüme bizler 10 sene içerisinde tanık olduk. Ve bugün bunun için ne yapabiliyoruz? Onlar da hiçbir şey yapamadılar... Geçen bir yakınımla şu noktaya geldik, kültürel erozyon bu biçimde devam ederse çok değil 30 sene sonra da Gezi’deki gençlerin fotoğraflarını asacaklar duvarlara, aynen bizim Maryam Şahinyan arşivindekilere baktığımız gibi bakacaklar. Bu bağlamda soru geçmişten ziyade bugün ile ilgili, biz bugün bu meselesinin neresindeyiz?”

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ