Sosyal medyanın gizli kahramanı
Ankara'nın göbeğinde ilginç bir yaşam onunkisi, hem de tahmin edeceğinizin dışında bir yaşam. Twitter'da ve Blog yazarları arasında belki de en sivri dillisi...
BEGÜM ÇELİKKOL- HABERTURK.COM
begumcelikkol@haberturk.com
http://twitter.com/bcelikkol27
"Kimsenin benimle ilgilenmediğini anladığım zaman 16 yaşındaydım. Hayatımda ilk kez bir şeyi doğru anlamıştım. İnan bana seninle de ilgilenmiyorlar. Başına gelenler sana ceza ya da ödül olsun diye değil. Hepimiz öleceğiz ve cehenneme gideceğiz. İskender dünyayı aldı ve şimdi tek hatırlanan gay olduğu. Marie Cruie laboratuarda çürüdü. Ne geliyor gözünün önüne firijit bir bakire, hayır aslında evliydi. Kimin umrunda? Demeye çalıştığım da bu zaten. Bırak ansiklopediler senden bahsetmesin, popüler olma, 2150 yılında Google’da adın çıkmasın, üst geçide ismini yazmasınlar. Ah ne gam!
Beş sene önce hayal ettiğin durumda mısın? Ya da beş sene sonra hayallerin gerçek olur mu sence? Önemsiz olduğunu kabullen, mızıldamayı bırak!"
Tam da yazdığı gibi bir kız Siminya... Adı gizli... Açtığı blog ile internet fenomeni olan bu 27 yaşındaki genç kız adını açıklamamaya kararlı. Ancak onun yazdıkları öyle bir beğeni topluyor ki, okuyan gülmekten oturduğu koltuktan düşecek gibi olabiliyor. Komik olmasına komik ama yazıların içinde çok farklı bir derinlik, bir biyografi de var...
Dilinin kemiği yok, aklına eseni aklına estiği gibi yazıyor, en çok da ilişkiler meselesine kafa yoruyor, inceden kafa buluyor. Şimdi de blog içerisinde yazdıklarını derledi, İnkılap Kitabevi onunla iletişime geçti. Ve Siminya'nın kitabı Kız Kısmı raflarda yerini aldı. Fakat kitabevinde Siminya'yı gören yok. Sadece cep telefonu ve e-mail aracılığıyla iletişim kuruyor. Ve bu kitabı yazdığını ailesi dahil kimse bilmiyor... Ailesini "Pala bıyıklı, karı kız düşkünü,
alkolik ve kumarcı bir baba; dini bütün bir anne..." şeklinde tarif ediyor... Şimdi koltuklarınıza sıkı sıkı oturun ve gizemli kızın dünyasına giriş yapın
Siminya kimdir?
Göçmen ve yerli karışımı bir ailenin, buralara geldiğine bin pişman binlerce ferdinden biriyim. Eğer göçmeseydik şimdi belki Rus olacaktım, Gürcü olacaktım, mavi gözlü olacaktım. Ola ola karayağız, koca ayaklı, hayatından hiç memnun olmayan "la nörüyon bebee" diye konuşan ankaralı bir arkadaş oldum. Göç yasaklansın, DNA’lar ağlamasın.
Neden bu kitabı yazdınız?
5-6 yıldır blog yazıyordum ben. Sebepsiz, öyle internete girdik madem yazalım bir şeyler diye başlayan maceram kitap teklifi almaya kadar geldi. Hiç hayal ettiğim bir şey değildi. Sadece şu yazdıklarımı bir çıktı alayım da saklayayım düşüncem vardı. Zaten kitap tekliflerine/tavsiyelerine, sürecin meşakkatli olacağını düşündüğümden ve anonimliğimi zedeleyeceğinden hep soğuk yaklaşıyordum. Nasıl bu noktaya geldiğimi ve şu an ne yaşadığımı tam anlamış değilim. Neler olmakta tanrım…
İnsan taş olsa çatlar söylemezse, kitabı çıkardığınızı gerçekten kimse bilmiyor mu?
Çatladım ki. Bir sürü sargı ile geziyorum 6 aydır. Aileme ara sıra "bana daktilo alın kitap yazacağım, görmüyor musunuz bal gibi de entelim" dediğimde "hele önce sofrayı getir sonra yazarsın" diyenler çoğunluktaydı. Piyasanın son durumunu yoklamak için kitabımı büyük ablama çıtlatır gibi oldum. Abla sana bir sır vereceğim ama kimseye söylemeyeceğine yemin edeceksin dediğimde önce "birini mi öldürdün yoksa!" dedi. "Hayır henüz değil, şimdilik sadece bir kitap yazdım" dedim. Şaşırdı, heyecanlandı. Getir de bir okuyayım ne yazmışsın deyince "şaka şaka kitap yazmak öyle kolay mı ya" diye örtbas ettim. O bir kaç dakikalık diyalog sırasında "Nihat kim? Köprü altında ne zaman soyundun? Oha İstanbul'da fuhuş mu aradın?" sorularını soracağını, bunlara cevap veremeyeceğimi öngördüm. Derhal kıvırdım.
"SIDIKA'YA BENZETİLİYORUM"
Kafamda çok konuşan, bıcır bıcır bir genç kız imajı çiziliyor. Ya da bir dönem Sıdıka vardı. Nasıl tanımlıyorsunuz kendinizi?
Tam tersine neredeyse hiç konuşmam, konuşuyorsam da kesin mecbur kalmışımdır, ortamda yoğun bir soru akışı vardır. Sanırım yaşlılığında; bastonuyla, gürültü çıkaran çocukları kovalayan, kapısının ziline sünger tıkayan ve bir gün kulağı artık duymadığında bunun için Allah’a şükreden sessizlik sever bir kadın olacağım. Belki çöp bile biriktirebilirim. Yazıktır ziyan olmasın. Sıdıka'ya çok benzetiliyorum. Ve ukalalık, hayalcilik, fırlamalık açısından da tek örnek sayılmam. Kenar mahallelerde Sıdıka benzeri bir çok insana rastlamak mümkün. Binlerce Sıdıka var.
Evlilik hayaliniz var mı?
Pek değil. Neden evlenildiğini, evlenirken niye bu kadar göbek atıldığını anlamlandıramayacak kadar manasız geliyor bana evlilik. Sonra ne oluyor mesela? Çocuk yapacağız diye mi bunca debdebe? Aşkı zaten yapıyorduk ya. Daha küçük yaşlarda, gelinliğin gösterişine hayran kaldığım, böyle bir elbiseyi giymek için tek yolumun evlenmek olduğunu düşündüğüm olmuştu. Ama bu güzel elbisenin ömrü kelebekler gibi bir gündü. Bir müddet sonra yeni mobilya kokan bir evde soğuk zorunluluklarla baş başa kalacaktın. Yalnız, mecbur, prangalı. Hayalim işte tam bunları düşünürken öldü.
Ne kadar sürede yazmanın ürünü bunlar?
Çok uzun zamandır yazıyorum ama kitabımdaki yazılar 1-2 yıl içinde yazdıklarım. Beni, derdimi en iyi anlatan yazıların toplamı sayılır. Ya da bana öyle geldi.
PSİKOPATIN EŞ BAŞKANI
Twitter'daki takipçilerinizden en ilginç tepkiler hangileriydi?
Hiç kötü tepki almamam ilginç. Sanki herkes benim kitap çıkaracağımı biliyormuş da hazırda tweet bekletiyormuş gibi yaptı. İşte bu! Aslanım benim! Koş Siminya koş! Oh bea dünya varmış! Dedim ki tam zamanında yetiştirmişim millet ölüyomuş ya lan. Vay kitapsızlar vay. Havalar sıcak, küçük dostlarımız için kapıların önüne bir kap su ve bir kitap koyalım.
Bu gizemli haller ne kadar daha sürecek?
Takıldık kaldık şu gizem işine. İnternet ne ara bu kadar herkesin birbirine oturmaya gittiği, öpüşüp seviştiği, adeta bir dostlar kıraathanesi kıvamına geldi bilmiyorum. Bir ben kaldım sanırım iki el pişpirik çevrilmeyen.
-Yav işte kitap yazdık alın okuyun. +Ama gizem? -Kamyon çarptı. + -Bu gizemine rağmen? -Giz.. + Hah biz de tam "neden gizem?" diye soracaktık iyi hatırlattın. Böyle olmak istediğim için gizem. Kendimi güvende ve kaygısız hissetmek için gizem. Ama dersen ki o paçoz dehlizlerinde huzurlu musun? Hayır. Paranoyağın allahı, psikopatın eş başkanıyım. Bugüne bugün.
Kazandığınızla ne yapmayı düşünüyorsunuz?
Kazanacak mıyım sahi ya? Hahah para. Param olacak. Kendimin yani benim. Yüzlük de olur mu acaba içinde. Ellilik? Bari bir yirmilik? Oha oha. Bak gene şoka girdim. Harcamam sanırım. Dursun hele. Belki bir hayalimi gerçekleştirim. Mesela Peru'ya giderim. Mesela tren alırım.
MEMELERİNİZİ YARSALAR, BACAKLARINIZI SIKSALAR BİLE...
Genç kadınlara vermek istediğiniz mesajlar nelerdir?
Sakın, ne pahasına olursa olsun okulu bırakmayın. Memelerinizi yarsalar, bacaklarınıza sıksalar bile sürüne sürüne o okulun yoluna ulaşın. Sonra giderim, dışardan okurum diye düşünmeyin. Bunlar tren kaçtığında binilen küçük el arabaları, telafisi olmayan zaman kayıplarıdır. Yaşamak istediğiniz hayata ulaşmanın tek yolu o okulun sıralarında oturmaktan geçiyor. Ses çıkarın, sadece bildiğimiz anlamdaki sesi değil. Var olduğunuzu, farklı düşündüğünüzü, istemediğinizi, sevdiğinizi veya sevmediğinizi fark edecekleri herhangi bir şey yapın. İçinizden gelenleri söylemekten ve yapmaktan korkmayın, utanmayın. Diğer kadınların ahlakını ve davranışlarını eleştirirken biraz düşünün, acaba bu fikirlerim erkek egemen toplumun bana öğrettikleri olabilir mi? Böyle yaparak kendi kuyumu kazıyor olabilir miyim? Şüphesiz bunda düşünenler için türlü ibretler vardır.
KIZ KISMI KİTABININ EDİTÖRÜ AHMET BOZKURT: PEK ÇOK YAZARIN YAPAMADIĞI ŞEYİ YAPIYOR
Siminya ile yolunuz nasıl kesişti?
Yayınevlerinin belirli ihtiyaçları vardır. Bizim de belirlediğimiz bir program var. Her şeyden önce bir projeye girerken araştırmasını yaparız, olması gereken bir şey. Hem dünyada hem de Türkiye'de yazarlık tanımı değişiyor. Yazarlık ve kitap tanımı değişiyor. Artık kağıt ve kalem uzun bir dönem daha gücünü değiştirecek. Ama sosyal medya geldi. Gelişen teknoloji, imkânlar bambaşka bir alan açtı. Artık geleneksel anlamda yayınevleriyle iletişime geçemeyen insanlar, kitap yayınlatamayanlar, yayınevine başvurup ret cevabı alanlar profesyonel anlamda olsun ya da olmasın- iç dökme de olur bu- birçok insan sosyal medyayı aktif şekilde kullandılar. Çoğu zaman bakınca pek çok kitabı yayınlanan yazarın bile ulaşamayacağı bir tatmin noktası. Binlerce insan onu takip ediyor ve fenomen haline getiriyor. Sosyal medyada yazan, çizen, bir şeyleri dile getirenler doğal bir birliktelik içinde hareket ediyor ve takipçiler de bunu benimsiyor. Bunu da görmek gerekiyor. Biz de sosyal medya ihtiyacından yola çıktık, dolayısıyla bu ihtiyaç bizi Siminya'ya ulaştırdı.
Siminya'nın 'Blog'u var, hem de bayağı takip ediliyor...
Evet. Çok aktif biçimde yazdığı, pek çok takipçisinin olduğuı, birçok kişinin kitabını beklediği bir yazar. Sosyal medya fenomeni. Bütün her şeyini o alana dökmüş bir yazar. Pek çok "Blog" içinde öne çıkıyordu. Dili kullanma becerisi çok iyi. Dili istediği gibi eğip bükebiliyor, kıvrak bir zekası var ve anlatım olanakları çok geniş. Pek çok blog yazarıyla karşılaştırınca bunu görüyorsunuz. Bu da ortaya leziz bir eser çıkartıyor. Anlattığı konuyla ilintilendirdiği her şey, göstergeler hakkında yaptığı yorumlar çok iyi. Bu pek çok yazarın ulaşamadığı bir şey. Edebiyat yapan pek çok kişinin yapamadığı bir şey.
Siminya gizemli bir kız. Hiç karşılaştınız mı?
Hayır karşılaşmadık
Nasıl oluyor peki bu?
E-mail, cep telefonu aracılığıyla haberleşiyoruz. Zaten bugüne kadar yazdıkları derlendi. Üzerinde değişiklikler yapıldı.
Kazandıklarıyla neler yapacak?
Parayla derdi yok.
Ben olsam kazandıklarımla yurtdışına gider, kaçarım o aileden
Onun hayatını değiştirme gibi bir derdi de yok. Sadece yazmayı çok seviyor
Peki bu kitabın serisi gelecek mi?
Serisi değil de başka başka versiyonları gelecek.