Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Medya Diziler Huzur Sokağı'nın tesettürlü karakteri Şükran HT Magazin'e konuştu

        Mustafa BÜYÜKSİPAHİ - GAZETE HABERTURK - HT MAGAZİN

        Huzur Sokağı dizisinde başörtülü Şükran karakterini canlandıran güzel oyuncu Sinem Öztürk, rolüne, dizi sektörü ve kariyer planlarına dair samimi açıklamalar yaptı. 1985 doğumlu oyuncu Huzur Sokağı’ndaki Şükran karakterini canlandırması için teklif aldığında her şeyden önce karakterin kendisini tanımaya ve yaşamaya çalıştığını söyledi. Günümüzde şiddet ve ihtirasa yönelik çok sayıda dizinin çekildiğini ve bundan bir oyuncu olarak memnun olmadığını dile getiren Öztürk, “Halkımız izlediklerinden kolay etkileniyor. Daha soft, aile hikâyelerinin işlendiği diziler çekilmeli” diyor. Huzur Sokağı’nda Şükran karakterini başarıyla canlandıran Sinem Öztürk’ün ideali ise oyunculukta kariyer merdivenlerini tırmandıktan sonra yönetmen koltuğuna oturmak.

        Belki bu soru çok kez sorulmuştur ama biz bir kez daha soralım. Oyunculuk maceran nasıl başladı?

        İlk olarak ortaokula giderken başladım. Son sınıftaydım. Babamın vasıtasıyla oldu. Beni bir tiyatro grubuna dahil etti. Genelde aileler bu mesleğe karşı çıkar ama bizde tam tersi oldu. Lise yıllarında okul tiyatrosunda oynadım. Üniversitede ise kısa filmlerde rol almaya başladım. Altın Portakal da dahil olmak üzere festivallere katıldım. Sonra kamera arkasında olmayı tercih ettim. Çalışırken Duvar dizisi için başrol teklifi aldım. Önce biraz kararsız kaldım ama kabul ettim. Akabinde Arka Sıradakiler başladı. I Kamera arkasında çalıştığını söyledin. İdealinde oyuncu olmak yok muydu? Benim en büyük idealim yönetmen olmak. İyi bir yönetmenin oyunculuğa dair de deneyimi olması gerektiğini düşünüyorum. Bu yüzden oyunculuk yapmanın bana çok şey katabileceğine inanıyorum.

        Zorlu bir sektörde var olmak seni yoruyor mu?

        Oyunculuk hayatımı çok değiştirmedi. Medya konusunda da bocalamadım. Kendi halimde devam ettim. Büyük bir piyasa olması elbette biraz korkuttu ama bildiğim doğru yoldan şaşmadan yürüdüğüm takdirde iyi bir kariyer yaratacağımı biliyorum. Karışık bir piyasadayız. Maalesef bizim piyasada çok torpil dönüyor. Emeğinizin karşılığını alamıyorsanız. O yüzden biraz korkutucu. Kendime saygımı yitirmeden, ödün vermeden iyi bir kariyer elde etmek istiyorum. Bunun da zor olduğunu biliyorum.

        Arka Sıradakiler’de uzun süre Gamze karakterini canlandırdın. Şimdi de Huzur Sokağı’nın Şükran’ısın. İki zıt karakter değil mi?

        Oyunculuğa gerçek anlamda Arka Sıradakiler’le başladım. Huzur Sokağı ile oyunculuk çıtamı tam da istediğim gibi yükselttim. Oyunculukta kendimi iyice ispatladıktan sonra kendi senaryomu çekmek için yönetmen koltuğuna oturabilirim. Tabii bunun için senaryomun da tamamlanması gerekiyor. Şimdi öykü aşamasındayım. Farklı bir karakterle çıkmam gerekiyordu. Çünkü insanlar beş yıl Arka Sıradakiler dizisinde aynı karakterle izledi beni. Ben Gamze’yi güzel bir anı olarak geçmişte bıraktım.

        Tesettürlü bir karakteri canlandırmak nasıl bir duygu? Neler hissettin?

        Ben tesettürlü olmaktan ziyade öncelikle Şükran’ı anlamaya çalıştım. Yani başörtüsünün altındaki duygularını, yaşamını, kalbini. Çünkü bizi biz yapan insani değerlerimizdir. Kalbimizdeki sevgidir. Başörtülü veya değil. Aslolan insandır. Günümüzde başörtüsü takan ve önyargılar yüzünden görmezden gelinen birçok genç kızımız var. Onların da hikâyelerinin anlatılması gerekiyor.

        Huzur Sokağı’nı senin için özel kılan unsurlar neler?

        Huzur Sokağı’nın en güzel özelliklerinden biri herkesin barış içinde yaşaması. İnsanlar sadece birbirlerinin gözlerine ve yüreğine baksa, kimse karşısındakinin başında başörtüsü var mı yok mu fark etmez. Aramızdaki mesafeler yok olur. İki ayrı taraf değil biz oluruz. Ben de sevgi bağları ve iki taraf arasında köprüler kuracağına inandığım projemizde Şükran’a hayat verdiğim için çok mutluyum..

        Sence canlandırdığın karakter nasıl biri?

        Şükran çok temiz kalpli, yardımsever ve hassas bir genc kız. Anaokulu öğretmeni ve çocukları çok seviyor. Ataerkil bir ailede büyümüş. Gerek ailesine gerek diğer insanlara karşı saygılı, güleryüzlü. Ama asıl yüzünü güldüren Bilal. Küçüklüğünden beri başta annesi olmak üzere tüm mahalle sakinlerinin yakıştırdığı ve evlenmelerine kesin gözüyle bakılan Bilal’i tüm kalbiyle seviyor. Sevgisine karşılık alamazsa aşkını sonsuza dek kalbine gömecek kadar da gururlu bir insan.

        Peki başörtüsünü taktığında neler hissediyorsun?

        Başörtüsü taktığımda Şükran olduğumu hissediyorum ve gün geçtikçe karakterime daha çok alışıyorum. Gerek izleyenlerden, gerekse arkadaşlarımdan öyle güzel yorumlar geldi ki anlatamam. Dolayısıyla çok mutluyum.

        Oyuncuların karakterinin inandırıcılığını yitirmemesi için gözlerden uzak yaşaması gerektiğine inanıyor musun?

        Aslında değil. Düzgün bir yaşam varsa ortada sorun yok. Şık bir davetten, bir sanat sergisinden çıkarken görüntülenmenin sorun yaratacağını düşünmüyorum.

        Son dönemde dizilerde şiddet, tecavüz, ihtiras, kan, komplo ne ararsan var. Bu konuda ne düşünüyorsun?

        Dizilerdeki ensestler, herkesin başına kötü olayların, felaketlerin gelmesini elbette doğru bulmuyorum. Bu kadar dejenere edilmemeli. Halkımız etkileniyor. Çünkü o karakterlerle empati kuruyorlar. Boşanmalar, aldatmalar arttı. Artık normal geliyor her şey. Türk toplumunun dizilerden etkilendiği bence tartışılmaz bir gerçek. Televizyona fazlasıyla düşkünüz. Gerçek hayatına yansıtıyor insanlar izlediklerini. Normalde nefret edeceği bir karakteri hayranlıkla izliyor. Bir polis ‘Arka Sıradakiler’ dizisinde oynarken ‘Lise öğrencisi kız nasıl araba kullanır?’ diye hesap sormuştu. İnanamamıştım. İnsanlar ne verirsek bir süre sonra alışıyor. Ne yapılmalı peki? Soft, aile hikâyeleri çekilmeli. İkinci Bahar, Süper Baba gibi efsaneler var. Bana göre ölümsüz bu yapımlar. Günümüzdeki dizilerde aşk göremiyorum doğru düzgün.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ