Yanlışlıkla panik atak teşhisi koyulan kalp ritmi bozukluğu vakalarına dikkat!
Doç. Dr. Osman Can Yontar şu bilgileri verdi: "Bu sistemde aksaklıklar gözlenmesi durumunda nabızda düşme, bayılma hatta ani ölümler olabileceği gibi nabızda aşırı artma, düzensiz hızlanmaya bağlı çarpıntılar ve bazen de aşırı hızlanmaya bağlı ani ölüm veya uzun vadede kalp yetersizliği gözlenebilir. Kalbin diğer hastalıklarında olduğu gibi sigara, yoğun alkol tüketimi gibi alışkanlıklar ritim bozukluklarına yol açabilir. Ayrıca diyabet ve hipertansiyon gibi hastalıkların kontrol altına alınamaması ritim bozukluklarının önemli sebeplerindendir. Kalp krizi geçirmiş, kalbi besleyen damarlarında tıkanma meydana gelmiş hastalar da her zaman ritim bozukluğu riski altındadır. Ritim bozuklukları genellikle çocuk yaşta başlar ancak hastalar küçük olduğu için şikayetlerini tarif edemezler ve gözden kaçabilir. Bu nedenle bu hastalığın tanısı genelde 20'li yaşlarda konulabilir. Atakların sıklığı ise yaş ilerledikçe genelde artış gösterir."
Kas ve kapaklardan oluşan kalbin, elektrik şebekesine benzeyen bir sinir ağı sistemi sayesinde düzenli olarak çalıştığını belirten Samsun Eğitim ve Araştırma Hastanesi Öğretim Görevlisi, Türk Kardiyoloji Derneği Aritmi Çalışma Grubu ve Avrupa Kalp ve Ritm Cemiyeti üyesi Doç. Dr. Osman Can Yontar şu bilgileri verdi: “Bu sistemde aksaklıklar gözlenmesi durumunda nabızda düşme, bayılma hatta ani ölümler olabileceği gibi nabızda aşırı artma, düzensiz hızlanmaya bağlı çarpıntılar ve bazen de aşırı hızlanmaya bağlı ani ölüm veya uzun vadede kalp yetersizliği gözlenebilir. Kalbin diğer hastalıklarında olduğu gibi sigara, yoğun alkol tüketimi gibi alışkanlıklar ritim bozukluklarına yol açabilir. Ayrıca diyabet ve hipertansiyon gibi hastalıkların kontrol altına alınamaması ritim bozukluklarının önemli sebeplerindendir. Kalp krizi geçirmiş, kalbi besleyen damarlarında tıkanma meydana gelmiş hastalar da her zaman ritim bozukluğu riski altındadır. Ritim bozuklukları genellikle çocuk yaşta başlar ancak hastalar küçük olduğu için şikayetlerini tarif edemezler ve gözden kaçabilir. Bu nedenle bu hastalığın tanısı genelde 20'li yaşlarda konulabilir. Atakların sıklığı ise yaş ilerledikçe genelde artış gösterir.”
TESPİT EDİLEMİYORSA...
Bütün ritim bozukluklarının normalde kardiyoloji uzmanlarının muayenesi sırasına çekilen basit bir elektrokardiyogram (EKG) ile tanınabildiğini belirten Doç. Dr. Osman Can Yontar, bazen teşhisin bu kadar kolay olmayabileceğini söyleyerek şu bilgileri verdi: “Bazen hastaların üzerlerine yerleştirilen 24 saat ya da daha uzun süreli ritim takip cihazları da gerekebilir. Bazı hastalarda bu yöntemlerle tespit edilemeyen ritim bozuklukları için son çare olarak elektrofizyolojik çalışma adını verdiğimiz işleme ihtiyaç duyabiliriz. Bu işlemde hastanın kasık bölgesindeki bir toplardamardan, kateter adını verdiğimiz, elektrik kablosuna benzer ve bir ucu bilgisayara bağlı bir cihaz kalbin içine gönderilerek olası sorunlar incelenebilir ve kesin tanı konulabilir. Bu cihaz ile kasık toplardamarından girip, kalbin içindeki bazı noktalarda ölçümler yapıyoruz. Bu işlemle adeta, kalp içinde bir uçtan diğerine akan elektriğin sağlıklı iletilip iletilmediğini ve kısa devreler olup olmadığını değerlendiriyoruz. Bu işlem genellikle ritim bozukluğu nedeniyle doktor doktor gezen ancak hastalığı tespit edilemeyen hastalarımızda çok işe yaramaktadır.”
ABLASYON TEDAVİSİ NEDİR, NE İŞE YARAR?
Doç. Dr. Osman Can Yontar şunları söyledi: “Ritm bozukluklarını kabaca iki gruba ayırmak yerinde olur: kalbin hızının aşırı azaldığı (bradikardi) ve aşırı arttığı (taşikardi) durumlar. Kalbin çeşitli hastalıklar neticesinde yeterli hızda çalışamadığı, kalp yetersizliğine doğru gidiş gösteren durumlarda kalp pilleri hastalarımızın tedavisinde önemli yer almaktadır. Kalp hızının aşırı artışla seyreden hastalıklarda ise ilaç tedavisi ile kalp hızı kontrol altına alınabilir. Bu hastalıkların bazılarında, kalbin içinde düzensiz ritme bağlı biriken kanın koyulaşması ve pıhtı olarak beyine atması ile inme (felç) izlenebilmektedir. Atriyal fibrilasyon adını verdiğimiz bu hastalıkta diğer ritim bozukluklarından farklı olarak kan inceltici ilaçlar da kullanmak gerekmektedir. Bu ilaçlar kişinin felç olup yatağa bağlı kalmasının engellenmesinde çok ama çok önemli bir gruptur. Aşırı hızlı kalp atışıyla seyreden ritim bozukluklarında ek olarak girişimsel tedavilerimizle de hastalarımıza müdahale edebilmekteyiz. Bu işleme de ablasyon adını vermekteyiz.”
RİTİM BOZUKLUKLARI İLACA GEREK KALMADAN TEDAVİ EDİLİYOR
Doç. Dr. Osman Can Yontar ablasyon tedavisini şöyle anlattı: “Ablasyon tedavisi, kalbin içindeki elektrik şebekesinde türlü sebeplere bağlı olarak ortaya çıkan, kısa devreler olarak tabir edebileceğimiz, ritmi bozan odakların bir cihaz yardımıyla yok edilmesi işlemidir. Elektrofizyolojik çalışma adını verdiğimiz işlemle tespit edilen bu milimetrik boyuttaki odaklar, bir cihazla ısıtılarak ya da dondurularak yok edildiğinde bazı hastalarda ritim bozukluğu tamamen ortadan kalkmakta ve ilaç kullanmaya gerek kalmamaktadır. Bu işlem 30 yıl kadar önce Avrupa ve Amerika'da uygulanmaya başlamış ve daha sonra tüm dünyaya yayılmıştır. Ülkemizde 20 yıl kadar önce çok az sayıda merkezde başlayan bu tedavi çeşidi, son 10 yılda yaygınlaşmış ve tedaviyi uygulayan hekim sayısındaki artışa paralel olarak belli başlı merkezlerde uygulanmaya başlamıştır. Biz de merkezimizde gerek kendi muayenemizle teşhis koyduğumuz, gerekse başka merkezlerden bize gönderilen bu tip tedaviye ihtiyacı olan hastalarımıza elektrofizyolojik çalışma ve ablasyon işlemi yapmaktayız. Ancak ablasyon uygulanan hastaların, işlem sonrasında mutlaka yakından takip edilmesi gerekmektedir.”
Bu tedavinin, ritimde aşırı hızlanma ve düzensizleşmeyle seyreden tüm ritim bozukluklarında uygulanabildiğini belirten Doç. Dr. Osman Can Yontar şöyle devam etti: “Hastalığı nedeniyle ilaç tedavisi alan ancak aniden gelişen çarpıntı atakları nedeniyle belki dakikalarca belki de saatlerce kendine gelemeyen ve acil servislere başvurup damar yoluyla ilaç uygulanmasıyla düzelen hastalar ablasyon tedavisine adaydır. Farklı çarpıntı tipleri için farklı ablasyon yöntemleri bulunmaktadır. Bu alandaki teknolojik gelişme o kadar hızlı olmaktadır ki, her geçen yıl daha mükemmel sonuç elde edebileceğimiz cihazlar geliştirilmektedir.”
YÜZDE 99'A VARAN BAŞARI MÜMKÜN
Doç. Dr. Osman Can Yontar, bazı taşikardi türlerinde yüzde 99'a varan başarı ihtimali bulunduğunu belirterek ekledi: “Bazı hastalar daha önceden kullandıkları ritim düzenleyici ilaçları tamamen bırakabilmektedir. Ömür boyu ilaç kullanmak istemeyen, bu ilaçların yan etkilerinin görüldüğü ya da ilaç kullanmasına rağmen kalp ritmi kontrol altına alınamayan hastalarda ablasyon tedavisi ilk seçenektir. Kalple ilgili her türlü girişimde olduğu gibi, ablasyon tedavisinin mutlaka riskleri vardır. Nadiren de olsa hastalarımıza ablasyon işleminden sonra kalıcı kalp pili takılması gerekebilir. Ablasyon işlemi diğer işlemlerden biraz daha uzun süren, yaklaşık iki saat bazen daha uzu sürebilen bir tedavi. Hastalar ablasyon sonrası her şeyin yolunda gitmesi halinde bir ya da iki günlük hastane yatışından sonra tamamen normal bir şekilde hayatlarına devam edebiliyorlar.”
YANLIŞLIKLA PANİK ATAK TEŞHİSİ KOYULAN ARİTMİ VAKALARINA DİKKAT!
Doç. Dr. Osman Can Yontar yanlış teşhis konusunda şu uyarılarda bulundu: “Ritim bozukluğu olan, özellikle de nöbetler halinde çarpıntıları olan hastaların bazen panik atak sanılması sık rastladığımız bir durum. Bu yanlış algı bazen hastalarda bazen de doktorlarda olabiliyor. Hastalar bazen yıllarca panik atak tedavisi alabiliyor. Karar verilemeyen, tanı konulmayan ya da ilaç tedavisinden fayda görmeyen hastaların mutlaka ritim bozuklukları konusunda uzmanlaşmış kişi ya da merkezlere yönlendirilmesi çok önem taşımaktadır.”