Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Polemik Dikkat! Dikkat!

        GİRİLEN yoldan korkuyorum, kendi adıma değil "Türkiye adına" ve daha da önemlisi Türkiye'nin bir bölgesindeki vatandaşlarımız adına korkuyorum. Demokratik açılım süreci umuduyla hayata dönen, her gelenin ve gelemeyenin çaldığı yıllarını geri alabileceklerini düşünen insanlarımız adına korkuyorum...

        Bölgede bir "çatışma" kaçınılmaz, daha doğrusu "PKK-Hizbullah çarpışması" neredeyse kesin ve Türkiye hâlâ yaklaşan dinamiğin net olarak farkında değil. Olan yine o bölgenin insanına, yine Türkiye'nin huzuruna olacak. İnsanlarımızın aralarında kalacakları taraflara bakar mısınız lütfen; Marksist-Leninist-faşist bir terör örgütü, karşısında totaliter, dini kendine alet eden, dini duyguları etnisiteye bulayan başka bir terör örgütü... Gelmişler karşı karşıya, devletin yargısı tarafından 10 yılda mahkûm edilemeyip yeniden sokağa salınmışlar ve 2011 Türkiye'sinde sokakta buluşmuşlar! Ne MUTLU bize!

        Sevgili dostlar, bu çatışma sonucu çok ilginç başka noktalara da gelebiliriz. Bir örnek vereyim, siz sorgulayın. PKK, Hizbullah'a karşı "laik-ulusalcı-beyaz" kadrolar içinde "legalize" olurken, Hizbullah da "PKK'ya karşı" din tarafı ağır basan "milliyetçi dinamikler" içinde "legalize" hale gelecek. Gün gelecek Türkiye'de yerleşik siyasi akımlar-kurumlar-kuruluşlar bu "taraflardan" medet umar, zehir ve panzehir algılaması içinde onları analiz eder bir hal alacaklar!

        Sonuç: Türkiye'de, Yargıtay'a "hele bir bekle" deyip Hizbullah'ı içeriden dışarı itecek dinamiğin yolunu açan bir "derinlik" varsa veya "dur demeden" pasif kalınarak-gereği yapılmayarak bu yolu açan güçler devredeyse, bilsinler ki; tezgâhladıkları çatışma ne bölge insanına ne de Türkiye ye yarar! BDP ve PKK yı "Hizbullah ile bastırıp" kalkışmayı önlediklerini düşünenler şunu unutmasınlar: Türkiye'nin tamamını etkileyecek bir ateşin fitilini yakıyorlar!

        Son söz: O bölge insanı "bizim vatandaşımız"! PKK-Hizbullah arasında bırakamayız, bırakmamalıyız! Türk devleti yaklaşan çatışmanın analizini yapmalı ve gerekli adımları bir an önce atmalı! O halk bizim insanlarımız!

        Tek yol siyaset takıntımız!

        TÜRKİYE'de bir takıntı ve kısır bir algılama-sonuç çıkarma geleneği var. Ne adım atsanız, ne yapsanız, varılan sonuç aynı; siyasete girecek de ondan! Ben bu "hastalıklı bakış açısından" çok çekmiş, her attığı adım sonucu "parti genel başkanlığına kadar" dönem dönem bu arkadaşların gözünde yükselmiş bir kişiyim. Tek bildikleri yok "siyaset" veya "varılması en yüce koltuk" geyik derisi kaplı vekil koltuğu olduğu için başka bir düşünceleri yok... Siyaset, bu ülkeye hizmet etmenin bir yolu olabilir ama ülke adına adım atmanın en az 99 farklı yolu daha var!

        Sevgili dostlar, adımı, bu kısırdöngüden daha bulaşmadan korumak amacıyla bir noktanın altını şimdiden çizmek istiyorum; babamın dayısı, babam, babamın amcasının oğlu son 60 senedir o çok özenilen bakan-milletvekili koltuklarında oturdular. Kendi hayatları, varlıkları, aile huzurları pahasına oturdular...

        Onlara ne küçükken, ne de ileriki yaşlarımda asla özenmedim hatta hep bu işin ne kadar sevimsiz, ne kadar saçma olduğunu düşündüm.

        Sevgili dostlarım, yaptığım işi çok seviyorum, Türkiye de bu alanda daha yapılacakların başında olduğumuz noktasındayım... Asla siyasete girmeyi düşünmüyorum ve düşünmeyeceğim... Bu yazdıklarım haricinde söylenen-söylenecek her şey YALANDIR, uydurmadır, iftiradır! Türk kamuoyuna saygı ve sevgilerimle duyurulur...

        Not: Bir sayfa yazı Fransız Devrimi'ni başlattı... Ülkeye hizmet etmenin tek ve en etkili yolu asla siyaset değildir...

        İlseven'e önemli sorular!

        2004 sonrasından birkaç hatırlatma:

        1- 2004 yılında Başbakanlık Teftiş Kurulu müfettişleri tarafından hazırlanan raporda, Doğan Grubu nun 2000-2001 yıllarında batık bankalarda bulunan 100 milyon dolarlık kredisinin, takibe alınmak yerine, faizleri düşürülerek yeniden yapılandırıldığı vurgulandı. Rapora göre 100 milyon dolardan fazla kredi borcu, farklı tarihlerde 2008 yılına kadar libor artı 2.5 faiz üzerinden ötelendi.

        2- Doğan Grubu'nun 100 milyon dolarlık borçlarının yeniden yapılandırılarak ötelenmesi ve Demir-Halk Bank'ın Doğan-Cıngıllıoğlu Grubu na satılması döneminde, Kamu Bankaları Ortak Yönetim Kurulu Başkanlığı Vural Akışık, TMSF Başkanlığı ve BDDK Başkan Yardımcılığı görevi de Nebil İlseven tarafından yürütülüyordu...

        Bu hatırlatmalar sonrası Nebil İlseven'e bir dost tavsiyesi: Bu sorular siyasette çok karşısına çıkacak, hazır olmasında fayda var!

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ