‘Yeni doğan bebekte görülen enfeksiyonlarda artış var’
Damla Çeliktaban yazdı
Damla ÇELİKTABAN / HT MAGAZİN
Türkiye, Avrupa’da en çok antibiyotik kullanılan ülkeler arasında başı çekiyor. Gerçek nedeni tespit edilmeden her hastalığa antibiyotiklerde çare aramak antibiyotik direncinin gelişmesine sebep oluyor. Bunun yanı sıra artan sezaryen ameliyatları sayesinde bebekler daha dünyaya gelmeden antibiyotiklerle tanışıyor. Dün başladığım antibiyotik direnci sorularıma bugün Türk KLİMİK Derneği Antibiyotik Direnci Çalışma Grubu üyelerinin cevaplarıyla devam ediyorum.
■ Antibiyotik kullanımı sadece bakteriyel hastalıklar için mi faydalıdır? Bunun yanıtı çok kesin “Evet” tir. İnsanda hastalık yapan çok sayıda minicanlı vardır. Bunlar bakteri, virüs, parazit, mantar gibi değişik minicanlılar olabilir. Antibiyotikler sadece bakteriyel enfeksiyonlarda etkilidir. Üst solunum yolu enfeksiyonu olunduğunda bunun etkeni ancak yüzde 20-30 oranında bakteridir. Kalanı yani yüzde 70-80’i virüs etkenlidir. Antibiyotikler virüslere etkili değildir, dolayısıyla iyi incelemeden her solunum yolu enfeksiyonu olana antibiyotik verilirse yüzde 70-80 gereksiz antibiyotik kullanımı olacaktır. Virüslere etkili ilaçlar da mevcuttur ancak onlar antibiyotik değil antiviral ilaçlardır. Benzer şekilde diğer minicanlılara etkili; örneğin antiparaziter, antifungal ilaçlar da vardır ama bunlar da antibiyotik değildir. Antibiyotik kullanırken hastada mevcut enfeksiyonun bakterilere bağlı olduğunun gösterilmesi gerekir. Bunu yapabilmek için hastanın dikkatli bir şekilde muayene edilmesi, güvenilir ve hızlı sonuç veren laboratuvarlarda tanı testlerinin yapılmasıyla hastaya doğru tanının konulması, ondan sonra reçete yazılması gerekir. Aksi takdirde antibiyotiklerin yanlış ve yaygın kullanımına bağlı olumsuzlukları yaşamak kaçınılmaz olacaktır.
Cevap veren: Prof. Dr. Ayşe Willke, Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı.
TEST İÇİN BAKTERİ TANIMLANMALI
■ Hangi antibiyotiklere karşı dirençli olduğumuzu anlayabileceğimiz testler var mı? Varsa uygulaması nasıldır? Bir ilaca başvurmadan önce bu testi yaptırmak mantıklı mı?
Antibiyotiklerin virüsler, mantarlar gibi diğer mikropların oluşturduğu hastalıklarda kullanılmaları yararsız bazen de zararlı olabilir. Antibiyotik kullanırken ilk kural, hastalığın bakterilerden kaynaklandığından emin olmaktır. Bakteriler tüm doğada ve doğumdan sonra insan vücudunda flora olarak bulunmaktadır. Hastalıklar bazen dış ortamdan bulaşan bakterilerle bazen de vücudumuzda bulunan flora bakterileriyle olmaktadır. Bakteriler canlılıklarını sürdürebilmek için antibiyotiklere karşı direnç mekanizmaları geliştirmektedir. Ortaya çıkan direnç dünyada salgınlar yaparak yayılabilmekte bazen de belli bir bölgede hâkim olabilmektedir. Ama tüm dünyada ortak olan sonuç, hastanelerde bulunan bakterilerin her zaman daha dirençli olduklarıdır. Bunun nedeni de hastanelerin en yoğun antibiyotik kullanılan ortamlar olmalarıdır. Bir antibiyotiğe vücudumuzda hastalık oluşturan bakterinin direnci olup olmadığını anlamak için çeşitli yöntemler mevcuttur. Bunlar çok kısa sürede sonuç veren moleküler sofistike testlerden, 4-6 saatte sonuç veren otomatize bakteri tanımlama ve antibiyotik duyarlılık testlerine, 24-48 saatte sonuç veren konvansiyonel yöntemlere kadar uzanan bir skalada yer alır. Bu testleri yapabilmek için enfeksiyona neden olan bakteri tanımlanmalıdır. Çünkü binlerle ifade edilen bakterilerin dünyasında, insanda hastalık yapan bakterilerin sayısı birkaç yüze ulaşmaktadır.
ÇOK BİLİNMEYENLİ BİR DENKLEM
Bakterinin izolasyonu, duyarlılık paterninin saptanması ve elde edilen sonucun doğru yorumlanmasıyla hastanın tedavisi mümkündür. Hastanın tedavisinde gerekli ve yeterli antibiyotiği uygun dozda vererek, hastalığı izleyerek ve gerektiğinde tedaviye müdahale ederek, komplikasyonları izleyecek bilgi birikimine sahip uzmanlık dalımızın üyeleri; hem ülkemizdeki direnç yayılımlarını izlemekte hem de hasta-laboratuvar-hekim üçgeninde bu bazen çok bilinmeyenli denklemin çözümüne katkıda bulunmaktadır.
Cevap veren: Doç. Dr. Gönül Şengöz, T.C. Sağlık Bakanlığı Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Kliniği.
‘ANNEDEKİ ATEŞ AYRINTILI ŞEKİLDE İRDELENMELİ’
■ Doğum şekli antibiyotik direncinin ortaya çıkması konusunda etkili midir? (Epidural dediğimiz ilaç kokteylinin içinde bulunan antibiyotikleri düşünürsek, bebeğin hayata bunlarla başlaması bünyesinde bir direnç yaratır mı?)
Günümüzde gelişen antibiyotik direnci tüm dünyada alarm vermeye başlamıştır. Antibiyotik direncinin gelişmesinde en önemli faktör antibiyotiklerin akılcı kullanılmamasıdır. Her gereksiz kullanılan antibiyotik, direnç gelişimine katkıda bulunur. Son yıllarda yenidoğan bebeklerde dirençli bakterilerle gelişen enfeksiyonlarda artış var. Özellikle annede antibiyotik kullanımında dirençli enfeksiyonların arttığı görülmüştür. Birçok çalışmada antibiyotiklerin en hatalı kullanım yerlerinden birinin cerrahi antibiyotik profilaksisi uygulamaları olduğu gösterilmiştir. Annede doğum sırasında antibiyotik profilaksisinin tek endikasyonu sezaryenle yapılan doğumlardadır. Kullanılan antibiyotik dar spektrumlu ve kısa süreli olmalıdır. Ateş, her zaman için antibiyotikle tedavi edilmesi gereken bakteriyel enfeksiyonun varlığını göstermez. Örneğin doğum sırasında çok kullanılan epidural anestezi, annede epidural ile indüklenen ateşe neden olabilmektedir. Annede ateş olması sorun ayrıntılı irdelenmezse gereksiz antibiyotik kullanımına, bebeğin gereksiz antibiyotik maruziyetine ve antibiyotiğin yan etkilerine yol açabilmektedir.
Cevap veren: Prof. Dr. Necla Tülek, T.C. Sağlık Bakanlığı Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Kliniği
‘ÜLKEMİZDE ANTİBİYOTİKLER SIK VE GELİŞİGÜZEL KULLANILIYOR’
■ Bir antibiyotik 7-10 günlük devrelerde kullanılıyor ve belli bir miktar öneriliyor. Bu miktarı almazsak, bu devreyi tamamlamazsak ne olur? Antibiyotiklerin uygunsuz kullanılması sonucu, bakteriler gün geçtikçe daha dirençli hale gelmeye başlamışlardır. Bu yüzden, antibiyotiklerin doğru kullanımı insanlığın geleceği açısından hayati önem taşımaktadır. Antibiyotikler çok etkilidirler. İnsanların hayatlarını kurtarırlar, hastalık semptomlarının daha hafif geçmesini ve bakteriyel enfeksiyonların daha hızlı tedavi olmasını sağlarlar. Fakat özellikle ülkemizde antibiyotikler oldukça sık ve gelişigüzel kullanılıyor. Bu da birçok farklı bakterinin birçok farklı antibiyotiğe karşı daha dirençli hale gelmesine sebep olmaktadır. Bakterilerin direnç kazanmasıysa daha önce tedavi edilebilir hastalıkların artık aynı antibiyotiklerle tedavi edilemez hale gelmesine sebep olur.
Cevap veren: Uzm. Dr. Şafak Göktaş, Gelişim Tıp Laboratuvarları Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı.
‘ÖNERİLEN İLACIN ZAMANINDA KULLANIMI ÖNEMLİ'
■ 12 saatte bir alınacak antibiyotiğin saatini geçirirsek ya da unutursak ne yapmamamız gerekir?
İlacın zamanında kullanımı, antibiyotiğin kanda yarılanma süresi ve etki gösterebilmesi açısından önemlidir. Bazı antibiyotikler uzun etkilidir, günde tek doz önerilir. Bazılarıysa orta veya kısa etkili olduğu için günde 2, 3 veya 4 kez kullanıldığı zaman etkinliğini gösterebilir . Antibiyotiğin zamanında alınmaması sonucunda etken mikroba karşı kandaki antibiyotik düzeyi düşeceğinden iyileştirme fonksiyonu azalacağı gibi önemli bir sonuç daha ortaya çıkar. Bu da antibiyotik direncidir. Antibiyotik tedavisi sırasında ilacın alınması unutulursa fark edildiği esnada eksik olan doz hemen alınmalı ve kandaki ilaç düzeyinin etkin düzeyde tutulması sürdürülmelidir.
Cevap veren: Doç. Dr. Kaya Süer, Yakın Doğu Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı