İşte bilmeniz gereken her şey!
Nüfusun yüzde 2'si enfekte oldu!
Son günlerde pek çok insan yüksek ateş , öksürük, burun akıntısı ve baş ağrısı gibi şikayetler yaşıyor. Soğuk hava ve kapalı alanlarda çok vakit geçirilmesi nedeni ile çoğunlukla H3N2 virüsünün yol açtığı grip hızla yayılıyor. Bu grip çeşidi aslında tanıdık ama gün geçtikçe etkisini artırabilen ve dikkat edilmesi gereken bir rahatsızlık olarak tanımlanıyor.
Bu salgın korkulanın aksine yeni bir virüs tipinden değil, çoğunlukla H3N2 virüsünden kaynaklanmakta. Vakaların yaklaşık yüzde 80’i H3N2, geriye kalanların tamamına yakını ise H1N1 virüsüne bağlı olarak ortaya çıkmakta. Genel olarak ağır seyirlidir. Yaklaşık 1 hafta istirahat edilmesi gerekebilir.
ANTİBİYOTİKLE GEÇMİYOR
Antibiyotikler gribi tedavi etmez. Doktor tavsiyesi dışında, gelişigüzel kullanılması kesinlikle sakıncalı! Gripten korunmada yeterli ve dengeli beslenme, kaliteli uyku, yeterli dinlenme ve hijyen kurallarına dikkat edilmesi çok önemlidir.
ÖPÜŞÜP TOKALAŞMAKTAN VAZGEÇİN
Hastalıklardan korunmak için avuçlarımızı, parmaklarımızı ve parmak aralarını, tırnaklarımızın içlerini temizleyecek şekilde ellerimizi sabunla yıkamalıyız. Artık Türk insanının öpüşme, sarılma, tokalaşma alışkanlığından vazgeçmesi gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, öpüşmenin, tokalaşmanın sadece grip değil, menenjit, zatürre, tüberküloz, su çiçeği gibi bir çok solunum yolu ile bulaşan hastalığa davetiye çıkardığını ifade etti.
GRİBİN ŞAKASI YOK, KÜÇÜMSENECEK BİR HASTALIK DEĞİL
Gripten dünyada her yıl 500 bin kişinin öldüğünün hesaplandığını anlatan Ceyhan, ''Her şeyden önce yüzde 3 ölüm riski olan bir hastalık. En çok insanlar neden ölmüştür diye sorarsanız, tartışmasız grip denilebilir.
Hastanelerin dolup taşmasına neden olan H3N2 virüsünü bu 5 doğal savaşçı yardımıyla yenebilirsiniz…
Ihlamur: Grip denilince ilk olarak aklımıza gelen bitkilerden biri de ıhlamurdur. Yapılan çalışmalarda ıhlamur içerisindeki bileşenlerden bazılarının (flavonoit) iltihap giderici ve ağrı kesici etki gösterirken, bazı bileşenlerin (müsilaj) de boğazı yumuşatması neticesi boğazda tahrişi önlediği ve bu suretle soğuk algınlığı şikayetlerinin hafifletilmesinde tedaviye yardımcı olduğu görülmüştür.
Adaçayı: Ağız ve boğaz iltihaplarında etkili olduğu bilinen bir başka bitki ise "adaçayı"dır. Özellikle bitkinin içerdiği uçucu bileşenlerin ağız ve boğaz iltihaplarında (farenjit, jinjivit gibi) yararlı olduğu bilinmektedir. Dolayısıyla çay şeklinde (kesinlikle kaynatılmadan) adaçayı ile hazırlanan gargaranın bu amaçla kullanılması önerilmektedir.
Zencefil: Soğuk algınlığı ve gribin önlenmesi ve tedavisinde yararlı olacak bu iki bitkinin yanı sıra zencefil rizomlarının yararları, beklenen etkinin desteklenmesi bakımından önemlidir. Bilimsel çalışmalar zencefil içerisindeki bazı bileşenlerin (gingerol, şogaol) kuvvetli iltihap giderici etkisi bulunduğunu ortaya koymaktadır.
Karanfil: İçerisinde bulunan uçucu özellikteki öjenol, ağız ve boğaz mukozası yangılarında yangı giderici; bakteri, mikromantar veya virüslerin yol açtığı ağız ve boğaz enfeksiyonlarında antiseptik olarak ve ağrı hissini hafifletici etkisi söz konusudur. Bu nedenle, özellikle öjenol taşıyan Seylan tarçını kabuğu ile birlikte mikroorganizmalar üzerinde etkisi nedeniyle soğuk algınlığında çay olarak içilmesi ya da yoğun derişimli çayının (%5-10) gargara olarak uygulanması yararlıdır. Yapılan bilimsel çalışmalarda uçucu yağının antibiyotiklerin etkinliğini artırdığı gösterilmiştir.
Karabiber: Top ve toz formlarındaki karabiber meyveleri ile hazırlanan çayın gargara şeklinde boğaz enfeksiyonlarında yararlı olduğu bilinmektedir. Bilhassa boğazda soğuk algınlığı belirtilerinin ilk hissedildiği süreçte uygulanması durumunda daha etkili olabilmektedir. Ayrıca yürütülen çalışmalarda bağışıklık sistemini düzenleyici, yangıyı ve spazmları giderici, kanserleşmeyi önleyici etkileri bildirilmektedir. Karabiber meyvesinin bileşenlerinden biri olan piperinin biyolojik etkileri son yıllarda dikkat çekmektedir.
Soğuk algınlığı ve grip arasındaki fark nedir?
Her ikisi de solunum yolu hastalığıdır; ancak bunlara farklı virüsler neden olur. Grip burun, boğaz, bronş ve muhtemelen akciğerler dahil solunum sistemini bozar. Soğuk algınlığı ise sadece üst solunum yolunu etkiler. Bu nedenle gribin ateş, vücut ağrıları, yorgunluk gibi belirtileri soğuk algınlığına göre daha şiddetlidir. Gribin başlıca belirtileri ateş, yorgunluk, vücut ağrıları, titreme, baş ağrısı, boğaz ağrısı ve öksürüktür. Öksürük bronşları tahriş edecek kadar yoğun değildir. Hastalığın en kötü günleri ilk 3-4 gündür. İstirahat ile 7-10 gün arasında geçer. Ancak hastalığın ardından birkaç hafta boyunca yorgunluk hissedebilirsiniz. Grip ilk 24-72 saat arasında bulaşıcı hale gelir.
Ne zaman doktora gitmeliyim?
Belirtiler şiddetliyse, toparlanacağınıza daha da kötüye gidiyorsanız, ateşiniz düşmüyorsa mutlaka hekime başvurun. Grip gibi başlayan ve başka bir hastalığa dönüşen bir duruma girmiş olabilirsiniz. Eğer bu belirtilerden herhangi biri varsa, hemen bir doktora görünün: Nefes alma zorluğu, Kalıcı ateş, Kusma, Ağrılı yutma, Kalıcı öksürük, Kalıcı tıkanıklık ve baş ağrısı
Grip aşısı gribe neden olabilir mi?
Grip aşısı ölü virüslerden yapılır ve sizi grip yapmaz. Ancak, aşı vücudun bağışıklık yanıtı tetikleyebilir, böylece kas ağrısı ya da düşük dereceli ateş gibi birkaç hafif belirtileri olabilir.
Grip virüsü akciğerler bulaşabilir ve zatürre gibi ciddi bir enfeksiyona neden olabilir. Grip zatürreye dönüşmeye başlarsa, bu hastanede tedavi gerekebilir. Alerjisi olanların gribe yatkınlığı yoktur. Ancak alerjiler, gribin astım, zatürre gibi hastalıklara dönüşmesini tetikleyebilir. Bu nedenle özellikle yaşlılar, hamileler, bebekler ve kronik sağlık problemleri olanların daha dikkatli hareket etmeleri gerekir. Grip ve soğuk algınlığına neden olan virüsler virüslü kişinin öksürmesi ya da hapşırmasıyla ortaya çıkan damlacıklar yoluyla yayılır.