Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Spor Futbol Süper Lig Fenerbahçe Aziz Yıldırım’da insanlık yok! - Fenerbahçe Haberleri

        Faruk Ilgaz, Aziz Yıldırım için, "Aziz Yıldırım

        akıllı, becerikli adam, bunları güzel kullandı. Fakat bunun insani tarafı yok, dostluk yok, ahbaplık yok, hatır yok. Katı bir adam" dedi.

        İŞTE O RÖPORTAJ:

        Alo, Faruk Başkanım, merhaba Nazenin ben Habertürk’ten, nasılsınız?

        “Sen hangi takımı tutuyorsun bakayım?”

        “Fener...”

        “Hah tamam... Sen nasılsan ben de öyleyim, nasıl olayım kızım.” Tanışmamız böyle oldu efsane başkanla. Bir gün sonra siyah-beyaz! kedisi Paşa’yla karşıladı beni kapıda. Salona girince şoke oldum. Duvarlar fotoğraf, afiş ve gazete kupürüyle kaplı. Akıl Oyunları filmindeki gibi. İnanılmaz... Aslında bendeki sesli ve fiili tepkiler eve girmeden önce başladı. Sokağın adı Ferit Tek; çok eski siyasetçi. Apartmanınki de Tevfik Taşçı; Fenerbahçe Başkanlarından. Faruk Ilgaz da hem siyasetçi hem Başkan hem sporcu hem dede...

        Nasıl Fenerli oldunuz?

        Evimiz Acıbadem’deydi. Balkondan Fenerbahçe Stadı görülürdü. Baktım insanlar aşağı yukarı koşuyor. “Baba bu adamlar niye koşuyor” diye sordum. “Oğlum orası Fenerbahçe Stadı, onlar da futbolcular” dedi. Çok hoşuma gitti. O gün Fenerli oldum.

        Son maça nasıl gittiniz?

        Evden pek çıkmıyorum, en fazla 100 metre yürüyebiliyorum. Bir törende Aziz Yıldırım’la yan yana oturduk. “Son maça gitmek ve torunumla kutlamalara katılmak istiyorum” dedim. Protokolde yer ayarladı.

        Fenerbahçe’nin şampiyon olacağınıza inanarak gittiniz...

        Tabii ki! Kendi sahamızda sekiz maçta bir gol yemişiz, sıralamada öndeyiz. Sadece ben değil herkes bu sene “Fenerbahçe şampiyon” diyordu. Maçın kaderini değiştiren genç çocuğu kaleye koyan Şenol Güneş’tir. Şenol da kaleci tabii, en anladığı konu. Onur her topu tutuyor. Maç boyunca ezdik, 17 kere kaleye gittik ama olmadı. Onur çok güzel kurtardı.

        Ve maç bitti, malum anons geldi...

        Hakan “Bursa maçı 1-1” deyince bizimkiler havaya kalktı. Önce çok sevindim, sonra bütün yönetim kurulundaki arkadaşlarımızla şok oldum. Aptallaştım, şaşırdım. O kadar ani oldu ki her şey. Sonra torunumla çıktık stattan. Otoparktan arabamızı aldık ama eve dönemedik, Çamlıca’da dolaştık bir süre kendimize geldik.

        39 YIL SONRA AYNI KÂBUS

        1971’de sizin başkanlığınız döneminde de benzer bir olay yaşanmıştı. O zaman ne hissetmiştiniz?

        Öyle bir şey olmadı.

        Hani PTT Galatasaray’ı yendi diye haber gelmiş. Fenerbahçe Beşiktaş’la oynuyormuş, ligin son haftası...

        Haaa. Hatırladım. Biz yine oturuyoruz maçta. Yanımda gazeteci arkadaşım Yavuz Bayraktar var. O eğilip söyledi. Ben yine ayaklandım “Bravo, bravo” diye... Meğer Galatasaray yenmiş, hem de 7 golle... İnsan neler olacağını bilmiyor işte, büyük sürprizli şeyler oluyor. Yavuz hem kulübün üyesiydi hem de iyi arkadaşımızdı. Geçenlerde vefat etti.

        Seyirci yine ayaklanmış mıydı?

        Hiç böyle şeyler olmadı, kimse ne olduğunu anlamadı ki...

        1971’deki olay mı daha çok etkiledi 2010 mu?

        Son olay daha fazla etkiledi. 16 sene başkanlık yaptım. Ama böyle bir şey görmedim. Bez pankartı yaktılar. Büyük bir yangın çıktı. Camları, koltukları kırdılar. Biz oturuyoruz yerimizde. Beni en çok üzen taraftarın yaptığı. Bir insan kendi evini yakar mı ya? Kapısını, bacasını indirir mi? Orası bizim evimiz. Kime kızdın da yapıyorsun bunu? 1971 olayı bir ay

        sonra unutuldu. Bu da zamanla unutulacak. Spor tarihinde unutulmayacak hadise budur.

        Çocuklar, torunlar hangi takımı tutuyor?

        İki kızım, bir oğlum, beş torunum var, dört de torunların çocuğu; hepsi Fenerbahçeli. Birinin ismi Alex, biri Alp...

        Nasıl Alex?

        Alex’in babası İspanyol. Benim torunla ABD’de okurken arkadaş oldular, seviştiler, evlendiler. Alexander ismi aslında. Bizim Fenerbahçeli Alex’ten dolayı “ander”ı kaldırdık. “Alex” diye çağırıyoruz.

        Aziz Yıldırım hakkında ne düşünüyorsunuz?

        Enteresan bir adam. Dayısı zengin bir müteahhitti. Vefa Küçük’le birlikte aday oldular. Vefa çok sevilen bir adam değildi, Aziz bir rey farkla kazandı. Kimsenin aklına gelmeyen çok büyük işler yaptı Fenerbahçe’de. İş yapma kabiliyeti fevkalade yüksek. Stadı 50 bin kişilik yaptı. Bizim zamanımızda para yok, hasılat, TV, Spor Toto, sponsor yok. Aziz Yıldırım

        akıllı, becerikli adam, bunları güzel kullandı. Fakat bunun insani tarafı yok, dostluk yok, ahbaplık yok, hatır yok. Katı bir adam. Onun için kulüpte de sevilmiyor. Ama öyle büyük işler yaptı ki inkâr etmek mümkün değil.

        O zaman Fenerbahçelilerin onu sevmesi gerekiyor. Şimdi nasıl bakmak lazım olaya?

        Biraz düzelmesi lazım. Aziz Yıldırım’ın insanlık tarafı sıfır! Konuşacağım onunla, ne yapması gerekiyor kendini sevdirmek için. Bir kere Ahmet Erol’a beraber gidelim diyeceğim. Alçakgönüllü olmak lazım hayatta. Ahmet Erol’u duydun mu?

        Duymadım.

        Bizim sol bekimizdi. 13 sene oynadı. Dizi sakattı. Şimdiki gibi menüsküs tedavisi yok, otomobillerin iç lastiğinden bandaj yapar, öyle maça çıkardı. Şimdi huzurevinde. Ben ziyaretine gittim, insani tarafım çoktur. Babam ben 11 yaşındayken öldü, sıkıntı nedir bilirim.

        Peki Yıldırım bırakmalı mı?

        Devam etmeli, daha iyisi yok Fenerbahçe için. Kolay iş değil, bu stadı yapmak ne demek. Ama insanlık yok işte. Ben bu kadar başkanlık yapmış adamım gel bir gün, misafirim ol, insan babasının evine gitmez mi?

        Eskiden maçlar nasıl geçerdi?

        Fenerbahçe Galatasaray maçları mesela... Eskiden kadınlar güzel güzel giyinir, maça giderdi. Fenerbahçe-Galatasaray rekabeti hep vardı ama futbolcular dosttu. Galatasaray’ın maçları o zaman Taksim’de yapılırdı. Bizim futbolcular Galatasaray stadında maç olduğunda Hasnun Galip Sokak’taki Galatasaray lokalinde soyunup giyinirlerdi. Sonra İstiklal’de iki takım beraber yürüyerek stada gelirlerdi. Maçtan sonra da beraber duşlarını alırlardı. Sonra

        bizimkiler Kadıköy’e gelirdi.

        Üç büyüklerin kulüp başkanları nasıl geçiniyordu?

        Üç kulübün ortak hukuk müşaviri vardı, “Ben sana daha çok para vereceğim” gibi şeyler yoktu. Galatasaray Başkanı Selahattin Beyazıt ve Beşiktaş Başkanı Gazi Akinal’la beraber oturup kararlaştırırdık her şeyi. Kardeş gibiydik. Hasta Fenerbahçeli bir doktor arkadaşım vardı, futbolculardan para almazdı. Bağırsak ameliyatı olmak için yurtdışına gitti. 20 sene öncesinin 200 bin lirası gerekiyordu ameliyat için. Adam masada kaldı, bende para yok. Selahattin Beyazıt hemen havale etti o parayı.

        Eşinizle tanışmanızın Fenerbahçe’yle ilgisi var mı?

        Hiç yok. İki abisi Nezihe’yi Galatasaraylı yapmış. Selahattin’in eşi Ayşe de Fenerbahçeli’ydi, hatta Ayşe’nin babası Fenerbahçe’de tenis şampiyonuydu. Çok komik bu... Eşim maçlara gelirdi ama Fenerli yapamadım. Sadece Galatasaray maçlarında ben üzülüyorum diye Fenerbahçe’nin kazanmasını isterdi. Fanatik değildi.

        HABERTÜRK / Nazenin TOKUŞOĞLU

        ÖNERİLEN VİDEO
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ