Eşlerin birbirini değiştirme beklentisi gerçekçi mi?
"Evlenince düzelir" diye başlanan nice ilişkinin içinde ne çok insan mutsuzluğa mahkum oldu... Oysa araştırmalar, 25'inden sonra insanların çok zor değiştiğini gösteriyor.
Evliliklerdeki mutsuzluğun ve boşanmaların önemli nedenlerinden biri, eşlerin birbirlerinin değişeceği beklentisi ve sonunda beklentinin karşılanmaması çoğunlukla. İnsan, gerçekten kişilik özelliklerini değiştirebilir mi? Yoksa karşıdakini değiştirmeye çalışmak boşuna bir çaba mı?
Kişilik özelliklerinin yavaş yavaş ve aşamalı olarak değiştiği varsayılırken, bu, bir araştırmayla da kanıtlandı. Almanya'da Leibniz Sosyal Bilimler Enstitüsü tarafından 7005 katılımcıyla yapılan kişilik değişimi araştırması, European Journal of Personality dergisinde yayımlandı.
Dışa dönüklük, uyumluluk, vicdanlılık, deneyime açıklık ve nevrotikliği (karamsar duygu durumu) içeren beş kişilik özelliğinin yıllar içindeki gelişim sonuçları açıklandı.
Katılımcılar arasında, uyumluluk dışındaki tüm alanlarda, yıldan yıla değişiklikler, uzun vadeli olarak yayıldı. İlerleyen yaşlarda yıldan yıla değişimin büyük bir kısmının kaybolduğu gözlendi. Ortaya çıkan tabloda, kişilik özelliklerinin değişken olmaktan çok tutarlı olduğu anlaşıldı.
Özellikle 25 yaşından sonra kişilik özelliklerinin neredeyse hiç değişmediği ya da değişimin çok yavaş olduğu görüldü.
Tabii araştırmanın bir sonucu da insanların yıllar ilerledikçe daha 'iyi' olarak tanımlanabilecek özellikleri geliştirmesiydi.
Buna göre bireyler, kişilik özelliklerinde farklılık gösterse de, ortalama bir insan, yetişkinlik döneminde daha vicdanlı, uzlaşmacı ve daha az nevrotik birine dönüşüyor.
Peki insanların özellikleri 25 yaşına kadar hızla değişebilirken, 25'inden sonra değişim yavaşlıyorsa, ilişki içinde bir insanın değişeceği beklentisi gerçekçi mi?
Uzman Psikolog Deniz Mutlu, "Bir insanın değişeceği beklentisi aile içi iletişimde, partner ilişkisinde, yani sosyal yaşamda 'Kim değişmeli?' diyerek çatışmaya sebep oluyor. Bireyin değişmesi gerektiği düşüncesi yerine, karşımızdaki kişiden biz ne istiyoruz, ne bekliyoruz? Değişim yerine uzlaşmacı bir yaklaşım, karşılıklı iletişim, sorunu çözümleyebilmede gerçek bir basamak oluşturur" diyor.
"DEĞİŞİM, KARŞILIKLI OLURSA MÜMKÜN"
Hadi dürüst olalım, çoğumuz karşımızdakinin beğenmediğimiz yönlerini değiştirmeyi bir görev biliyoruz ilişkide. Peki, tek taraflı değişim mümkün mü?
Uzman Psikolog Mutlu, "Eşler arasındaki değişim karşılıklı olması halinde mümkündür" diyor ve ekliyor:
"İkili iletişimde kurulan cümleler yıkıcı değil, yapıcı olmalıdır. Yapıcı bir iletişim, o anda yaşanan konuyu baz alarak sorunun bireyin kişilik yapısına dayandırılmaması ile sorunun çözümlenmesine imkan sağlar."
Yani bir konuyu tartışırken geçmişten örnekler vermek, sorunu karşıdakinin kişilik özelliklerine dayandırmak, konuyu daha da karmaşık hale getiriyor.
"Eşlerin birbirini değiştirmede sorumluluk algısı gerçekçi bir beklenti değil" diyen Uzman Psikolog Mutlu, her ilişkinin sağlıklı bir iletişimle şekillenebileceğini söyleyerek, "İletişimde zorlanılan kısımda evlilik ve çift terapisi uzmanından destek alınabilir" diyor.
EVLİLİKTEN ÖNCE - EVLİLİKTEN SONRA
"Bazı ilişkilerde, evlenmeden önce ve evlendikten sonra anlayışı vardır. 'Evlenmeden önce benimle ilgiliydi, evlendikten sonra değişti' veya 'Evlenince düzelir' gibi, toplumda bazı kişilerin istemsiz kabul ettiği bir bakış açısı mevcut" diyen Uzman Psikolog Mutlu, bu düşünce yapısının yarattığı sorunları şöyle açıklıyor:
"İlişkiye başlarken sorun olarak görülmeyen özellikler, eşlerin birbiri ile çatışmalarına alan oluşturarak değişimi isteyen bireyin, rahatsız olduğu düşünce veya davranışta kendisinin katkısı olup olmadığını sormamasıyla başlar. Evlenmeden önce ilişkinin dinamiği, bireylerin kişilik yapısı, kök aile ilişkisi, kültürü, inanış biçimi toplumsal rollerle birlikte kalıplaşmıştır. Burada en temel durum, kabul edilmesi gereken-kabul edilmemesi gereken duygu, düşünce, davranışı belirleyebilmektir. Kabul edilmemesi gereken davranışın ne zaman başladığı, devamlılığı ve davranışı istemeyen bireyin kendi bakış açısı ile yönelimlerini de gözden geçirmesi önemlidir."