İZMİRLİ EDİS MÜZİK DÜNYASINA HIZLI GİRDİ:

Bir şarkıyla aldın yürüdün ama devamı gelir umarım!

Gelecek, hatta gelmek üzere. Nisan sonunda maxi single çıkıyor. İçinde yeni bir şarkı, “Benim Ol” ve ikisinin de versiyonları olacak.

Peki ya konser?

2 Mayıs’ta aynı zamanda prodüktörüm olan Soner Sarıkabadayı ile Bostancı Gösteri Merkezi’nde ilk konserime çıkacağım. İnsanın ilk konserinin Bostancı’da olması hayal gibi bir şey.

Benim merak ettiğim, tek şarkısı olan adam konserde ne söyler?

İkinci şarkımı da söyleyeceğim. Bir repertuvarım da var tabii. Zaten konserin konsepti de Soner Sarıkabadayı’nın bugüne kadar yaptığı besteleri kendi ağzından söylemesi. Albümümde de onun şarkılarından söyleyeceğim.

Konservatuvar eğitimi aldın mı?

Hem Galatasaray Üniversitesi’nde iletişim hem de İstanbul Üniversitesi’nde konservatuvar okurken bir de diziler ve oyunculuk çıkınca disiplini sağlayamadım. Galatasaray kolay bir okul değil. Çok sevmeme rağmen konservatuvarı bıraktım. Benim de gözüm dışarıdaydı zaten.

Bırakmanın sebebi popüler müzik yapmak isteyen birine konservatuvarın sıkıcı gelmesi olabilir mi?

Dediğim gibi aslında konservatuvarı çok seviyordum. Ama vakit kaybetmek, müziği ertelemek istemedim. Bir an önce yapmak istediğim işlere yoğunlaşmayı ve zamanımı müzik piyasasında kontak kurmak için kullanmayı tercih ettim. Konservatuvarda alınan müzik eğitimiyle müzik sektörü pek bağlantı içinde değil. Londra’da doğdum, eğer orada kalsaydık 10 yaşımda başlardım şarkıcı olmak için çalışmaya.

‘ÇOCUKLUĞUM DÜĞÜNLERDE SAHNEYE FIRLAYARAK GEÇTİ’

Şarkıcılık çocukluğundan beri aklında yani?

Tabii ki çocukluğum düğünlerde sahneye fırlayarak geçti. (Gülüyor.) Güzeldi çocukluğum, sürekli yarışmalar, şovlar. Derslerim iyi olduğu için ailem de hep arkamdaydı. Piyano kursuna da yolladılar ama ben şarkıların üzerine kendi sözlerimle doğaçlama yapınca hocam “Bu çocuğu şarkıcı yapın siz” demiş. ,

Sende müzisyen disiplininden çok sahne ve izlenme tutkusu var.

Ben her zaman öyleydim. Bu başka bir enerji.

Peki “Şarkıcı Edis” nasıl oldun?

Oyunculuk yaptığım dönem menajerimle tanıştım. Ona rap söyleyen bir arkadaşımla yaptığım düeti dinlettim ama o öyle kaldı. Sonra bir gün kalabalık bir grup, canlı orkestra eşliğinde karaoke yapılan bir yere gittik...

Sanırım eski usül bir keşfedilme öyküsü geliyor?

Çok çok eski usül. Çıktım sahneye şarkımı söyledim. Üstümde de acayip iyi bir enerji vardı o gün. Menajerim de orada ya ben de kozumu oynadım tabii. Sahneden indim, menajerim “Hemen çalışmalara başlıyoruz” dedi. Hakikaten de hemen başladık.

Edis sen keşke çok slow işlere girmesen de hep böyle dans parçaları yapsan. Dans etmek sana acayip yakışıyor.

Ben senelerdir dans ediyorum. “Benim Ol”un klibinde sadece ucundan gösterdim,şöyle bir modumuzu anlasınlar istedim. Bundan sonraki şarkı da hareketli. Ama çok sevdiğim slow şarkılarım da var, onların da zamanı gelecek.

n Bir tane şarkıyla bile inanılmaz bir hayran kitlen oldu. Sosyal medyadan baktım.

Yönetmenin başarısı mı, enerjimiz mi bilmiyorum ama televizyona çıkıp da kendimi anlatmadığım halde sadece o klipten tanıdıkları çocuğa büyük bir ilgi var. İnanılır gibi değil, ekşi sözlükte sayfalarca entry var hepsi de olumlu.

Klip çok başarılı ama...

Cemre’nin (Hepsi) kabul etmesi süper oldu. Cemre’yi ikna etmek için yanında “Bize çok güzel esmer ve dansedebilen bir kız olmalı” diye konuşuyorduk. Resmen onu tarif ediyoruz yani! Sonunda teklif ettik o da kabul etti. Klibin her aşaması için hep beraber koşturduk. Sanat yönetmeni, prodüksiyon filan hepsi arkadaşım zaten.

Peki sen kimleri dinleyerek büyüdün, kimlerden etkilendin?

Ben tam bir Amerikan pop kültür çocuğuydum. Justin Timberlake, Britney Spears... Çok şanslı bir nesiliz müziğe de, dansa da, show business ve işin magazinine de doyduk.