‘Cazcı olmasaydım palyaço olurdum!’
Akbank Sanat Caz Günleri, ustaları ve Türk cazının önde gelenlerini müzik tutkunlarıyla buluşturmaya devam ediyor. Ay sonuna kadar devam edecek etkinliğin dikkat çeken iki ismi, kuşağının en iyi saksofoncusu Francesco Bearzatti ve Cezayirli şarkıcı, dansçı ve aktris Karima Nayt ile konuştuk

Ece ULUSUM / HT CUMARTESİ
Bearzatti; âşık, rahat ve her şeyden önce tutkulu bir müzisyen. Salı günü 2013’te çıkardığı albüm sonrası projeye dönüşen “Monk’n Roll”u ekibiyle sahneleyecek. Farklı soluk arayan cazseverlere söyleyelim, Bearzatti ve grubu “Billie Jean” gibi popüler parçaları cazla harmanlayıp yeniden yorumluyor!
Konserinize gelebilmek için tatil planlarını erteleyenler var!
Öyle heyecanlıyım ki! Söz veriyorum, onlara en iyi performansı sergileyeceğim. Zamanını sanatın herhangi bir alanı için harcayan insanlara hayranlık duyuyorum.
Çok çalışkan ve üretkensiniz...
Şanslıyım, ne yaptığımı biliyorum ve müziği seviyorum. Beni zinde tutan şey, seyahat etmek. Daha da önemlisi sahneyi paylaştığım insanlar. İşte bu benim gücüm! n Müzik sizin için neyi ifade ediyor? Bütün hayatımı dışarıya üflemeyi. Sololarım ve kompozisyonlarımla hikâyeler anlatmaya bayılıyorum.
Ya müzisyen olmasaydınız?
Düşüneyim... Aktör, yazar ya da palyaço olurdum. Ya da durun, daha iyisini buldum. Çiftçi olurdum. Tohum ekip büyümesini izlemek öyle büyük mutluluk ki! n Sahneye nasıl hazırlanıyorsunuz? Zamanım varsa rahatlamaya çalışıyorum yoksa da enerjimi çok harcamamaya çalışıyorum. Özellikle Monk’n Roll için bir rock yıldızı kadar enerji gerek.
Uzun süredir grupla birlikte müzik yapıyorsunuz. Çalışması zor biri misiniz?
Grubuma sormalı ama cevabı ben biliyorum, rahat biriyim. Yıllardır müzik yapıyorum ve bir müzisyen için en önemli olan şeyin rahatlamak olduğunu biliyorum. Sürekli aynı şeyi söylerim “Rahatlayalım”...
Güler yüzlüsünüz. Sizin en mutlu anınızı merak ediyorum.
Cevabını bildiğim bir soru! Sevgilime “Seni seviyorum” demiştim ve o da sevgime karşılık verdi. O an cennete düşmüştüm, hâlâ cennetteyim.
‘Sizlerle sıkça görüşürüz inşallah’
Karima Nayt konserinde 13 farklı karakter hakkında 13 şarkı içeren “Quoi d’Autre?” isimli albümünden eserler seslendirecek. Farklı kültürlerin müzikle bir arada yaşayabildiğini savunan Nayt, şarkılarını Cezayir Arapçası, klasik Arapça ve Fransızca olarak seslendiriyor.
Müziğinizi nasıl tanımlarsınız?
Etkileyici, nostaljik, melankolik ya da enerjik... Müzik, kendimi ifade edebilmem için bir ihtiyaç. Müziğin herkesi bir çatı altında toplayabilme gücü var. Ve evet, dediklerinizin hepsi var müziğimizde.
Sahnede sizi sıkça çıplak ayak görüyoruz. Bu bir ritüel mi?
Aslında ayakkabıyla sahneye çıkıyorum ama sonlara doğru ayakkabılar fora! Sahne öncesi hazırlıklarda da yalnız kalmayı tercih ederim, konsantre olmanın en iyi yolu yalnızlık. Ama bu anlarda biraz heyecanlanmaya da başlıyorum.
Zor biri misiniz? Kişisel olarak kendinizden pek söz etmiyorsunuz...
Hepimiz farklı dönemlerimizde farklı deneyimler ve mutluluklar yaşıyoruz. Mesela benim için önemli ve en çok kendim olduğum an dansım ve müziğimle seyircilerin kalbine dokunduğumu hissettiğim andır. Müzisyenler zor değildir. Sonuçta birbirimizi hızla anlamak için açık görüşlü olmalıyız.
Yeni projeler var mı?
İsviçre ve Avusturya, Almanya ve Stockholm var sırasıyla. “Barış İçin Müzik – Birleşik Afrika Kadınlarının Sesi” adında bir projeye de yeni başladım. Barış için müzik yapacağım. İnşallah Türkiye’ye sıkça gelirim.