Kütüphanede gece macerası
Atatürk Kitaplığı 7/24 açık olmaya başladığından bu yana ziyaretçilerinin sayısı artmış. Geceleri kimler kalıyor, kütüphane nasıl oluyor, kitaplar arasında bir gece nasıl geçiyor merak ettik. Bir sonbahar gecesini kütüphanede geçirdik…

Ece ULUSUM/ GAZETE HABERTÜRK-PAZAR
Se7en" filminde Morgan Freeman olayları çözebilmek için saatlerce kütüphanede vakit geçiriyordu. Ya o "Başkanın Bütün Adamları" filmindeki Kongre Kütüphanesi sahnesi? Kesinlikle unutulamaz. Sean Connery'in "Gülün Adı"ndaki kurgusal dev kütüphanede sabahlamak için neler vermezdim. Şimdilik böyle bir şansım yok ama hazır Atatürk Kitaplığı 7/24 açıkken bir ısınma turu atabilirdim. Üstelik son açıklamalara göre kütüphanenin bu kararından sonra ziyaretçi sayısı iki katına çıkmış. Kimler geliyor, neler oluyor, zaman orada nasıl geçiyor? Fotomuhabiri arkadaşım Mehmet Emin Demirezen ile düştük yollara. Akşamüzeri kütüphanedeydik. Hava yağmurlu üstelik okullar da yeni açılmışken kütüphanenin boş olacağını düşünüyorduk ama yanılmışız. Yaklaşık 40 kişi içeride sessiz sedasız ya kitabını okuyor, ya yazı yazıyor ya da telefonuyla uğraşıyordu. Önceki tecrübelerime dayanarak geceleri en az kişinin olduğu ve dolayısıyla da en sessiz köşeye, İslam ve sosyoloji eserleri bölümündeki masaya oturduk. Elektrik ve internet sınırsız ve ücretsiz. İçeri su dışında yiyecek içecek sokmak yasak ama bu kural geceleri pek de geçerli değil. Eğer kitap almamışsanız kendi eşyalarınızla vakit geçiriyorsanız termosta getirdiğiniz kahvenizi içebilirsiniz.
GOOGLE'IN DA BİLMEDİKLERİ BURADA!
Kütüphanenin alt katında gazete ve dergi arşivi var ama kısa bir süreliğine 17.00'de kapanıyor. Sebebi tadilat. Asıl maden oralarda! Ama okuma salonunda da sizi ne sürprizler bekliyor tahmin edemezsiniz; birçok klasik Türk eserinin ilk basımı, darbe döneminden nasibini alan sansürlü kitaplar, içine sürpriz notlar bırakılan romanlar, şimdi sahafları karış karış arasanız bulamayacağınız değişik ansiklopediler... Benim ilk gözüme takılanlardan biri Özel Hayat Ansiklopedisi oldu. Kitabı Google bile bilmiyor! 5 ciltlik ansiklopedi bir nevi derleme ama içinde 1960'lardan 1990'lara kadar uzanan bir özel hayat kavramı evrimi anlatılıyor. Satırları okurken Türk Dil Kurumu'nun kurallarının ne kadar çok değiştiğini de gördüm. Kitaba dalmışken hışır hışır bir poşet sesi tırmaladı kulağımı. Saate bir baktım ki 01.00! Elinde market poşetiyle giren adama şaşkın şakın bakakaldık. Kitaplarla hiç ilgilenmeyen bu adam neden buradaydı? Bir ara hava almaya çıkınca dayanamadım peşinden gittim. Suat Bey meğerse Büyükada'da yaşıyormuş. Ada vapurunu kaçırınca da geceyi kütüphanede geçirmeye karar vermiş. Açıkçası ben eve gidemeyecek durumda olsam kara kara düşünürdüm, iyi aklına gelmiş. Ona bu fikir, dedesinden yadigârmış. Dedesi vapuru kaçırdığı zamanlar açık kütüphane ya da kitapçı bulur, ilk vapura kadar kitap okurmuş. Bu da bir kültür... Suat Bey ilerleyen saatlerde poşetleri ayağının dibine çekti, kulaklıklarını taktı ve kafasını masaya koyup uyumaya başladı. Gecenin ilerleyen saatlerinde Suat Bey gibi uyuyanlar arttı...
KİTAPLAR OLDU YASTIK
Bir amca camın karşısında öyle bir uyuyordu ki, kendini kaptırdı "Hooorrrr!" diye bir sesle sessiz kütüphaneyi inletti. Arkamızdaki gençler kıkırdayınca biz de tutamadık kendimizi. Arkamızdaki gençler lise son sınıftaymış, üniversite sınavı kaygısı çoktan sarmış onları. İkisinin de evi gece kalmaya müsait olmadığından Atatürk Kitaplığı'na gelmişler. Saatler geçtikçe karnımız acıktı. Siz siz olun kütüphanede gece vakti bir eşyanızı bırakmayın. Sırtlandık eşyalarımızı, kitaplığın önündeki Şişko Erdal'a gittik. Sabahlayanların kurtarıcısı, efsane köfteci! Bu kadar methettim ama şansımıza köfte bitmiş! Yine de bizi aç bırakmak istemedi, ekmek arası domates, salatalık ve peynir yaptı. Kapının önünde öyle iştahla yerken bir amca "Canım çekti, ne güzel yedin ya!" deyince böldük ekmeği hem yedik hem sohbet ettik. Attila Amca 80 yaşında ama maşallahı var. Bir tekstil fabrikası varmış, İtalyanlarla iş yaptığı için İtalyanca’sını geliştirme kararı almış. "Dil öğrenmek öyle kolay değil gençler, saatler vermek gerek" dedi. Hoşsohbetten sonra içeri girdik. O İtalyanca kitaplarının başına döndü. Kütüphanede 20 kişi kadar kalmıştık. Ama sadece 5 kişi ayakta gerisi mışıl mışıl uyuyor. Kimisi Dostoyevski'yi kimisi de Platon'u yastık yapmış. Açıkçası hiç de filmlerde gördüğümüz gibi değildi. Uyuyanları izlerken ben de yanımda getirdiğim minik yastığa kafamı koymuş, uyuklamaya başlamıştım ki "Pırt!" sesiyle irkildim. Tabii biz yine kıkırdamaya başladık. Elbette insani ama insan kendini tutamıyor işte!
KOCA KÜTÜPHANE BİZE EMANET
Kitap keşfiydi, gülüşmelerdi derken saati 04.00 yaptık. Yanımıza iyi ki bozuk para almışız. Kütüphane içindeki yiyecek - içecek otomatları gerçekten can kurtarıyor. Otomattan bir şeyler alırken bir adam dikkatimizi çekiyor. Sürekli farklı bölümlere girip çıkıyor, kitapları farklı masalara yığıp duruyor. Kütüphane görevlisi Nihat Abi de şüphelendi, adamı takip etmeye başladı. Biz de gözlerimizle takipteyiz. Sonunda adam oturunca Nihat Abi, Emin'e gelip "Lavaboya gitmem gerek, şu adama dikkat eder misin?" dedi. Koca kütüphaneyi bize emanet edip gitti. Bizim şüpheli hemen hareketlendi. Sürekli "Emin, kesin kitap çalacak" deyip duruyorum. Uyku kalmadı, heyecan dorukta. Adam birden toparlanmaya başladı, hop bir kitabı attı poşete hızlıca çıktı. Emin de peşinden. Adama seslendik ama vın! Görevliye ne diyecektik şimdi? Neyse ki nüfus cüzdanıyla giriliyor, yakalanacak. Ama girişteki görevli, adamın bir kâğıtla girdiğini, isminin yazmadığını söylemesin mi? Nihat Abi çözeceğini söyledi ve öylece kaldı. Acaba her gece böyle şeyler oluyor muydu yoksa denk mi geldi? Sabaha karşı yabancı öğrenciler geldi, uyananlar gitti kütüphane kalabalıklaştı. Sabah uykulu gözlerle özel izinle eski haritaları karıştırdık. En güzeli de yangın haritalarıydı... Haritaları karıştırırken güvenlik görevlilerinden biri de yanımızdaydı. Burada filizlenen âşkları anlattı, "Kısmet açan kütüphane" deyip güldü. Atatürk Kitaplığı daha çok kısmet açacağa benziyor zira 24 saat uygulamasına geçtikten sonra ziyaretçi sayısı artmış. Günde 200 kişinin geldiği de oluyor, 600'e kadar çıktığı da. Sessiz sakin bir İstanbul gecesinde kütüphane macerasına varsanız, Atatürk Kitaplığı 24 saat açık, bilginize!