‘Benim için yazdığın en büyük rol ama oynayamayacağım, öyle mi?’
Quentin Tarantino'nun yeni filmi The Hateful Eight vizyonda. Yine çok konuşulan bir iş yaptı. Tarantino'nun kadrolu oyuncusu Samuel L. Jackson'ın röportajıyla karşınızdayız! Müjdemi isterim, yakında onu bir korku filminde göreceğiz

Ece ULUSUM/ GAZETE HABERTÜRK-PAZAR
Efsaneye göre Samuel L. Jackson, Quentin Tarantino’nun ilk filmi “Rezervuar Köpekleri” nin seçmelerinde elenmiş ancak sonrasında yaptığı hırs onu Tarantino’nun tam 6 filminde oynatmaya yetmiş. Şimdi vizyonda olan Tarantino’nun “The Hateful Eight”in başrollerinde olmasına şaşmamalı... Ne yapacağını kestiremeyeceğiniz yönetmen, aslında senaryo dışarıya sızınca filmi çekmekten vazgeçmiş, bir hikâye olarak kalmasını düşünmüştü. Jackson kendisine yazılan rolü çok beğenince Tarantino’ya ayar çekip onu yeniden projenin başına geçmeye ikna etti. “The Hateful Eight”te eski asker ve avcı John Ruth (Kurt Russell), kadın çete reisi ve kanlı katil Daisy Domergue’i (Jennifer Jason Leigh) yakalayıp para ödülünü alma peşindedir. Bu plana eski federasyon askeri ve ödül avcısı Marquis Warren da (Samuel Jackson) katılır. Hem de atının terkisindeki iki cesetle! Anlayacağınız işler yine karışık! Günümüz oyuncularının hâlâ onun yaptığı gişe hasılatına yaklaşamadığı Samuel L. Jackson’la sohbete buyurun...
■ Quentin Tarantino bir ara filmi yapmaktan vazgeçmişti ama onu sizin ikna ettiğiniz söyleniyor. Doğru mu?
Evet, ikna olmuşa benziyor. Quentin senaryoyu gönderdiğinde Atlanta’daydım. Tam günüm süper geçiyor diyordum ki senaryo sızdığı için filmi artık çekmeyeceğini söyledi. Aradım, filmlerden bilirsiniz, en sakin ama sert tavrımı takınarak aynen şöyle dedim: “Ne demek istiyorsun? Bu, benim için yazdığın en büyük rol ama oynayamayacağım, öyle mi?” Birkaç gün sonra yine aradı ve bir hayır etkinliği için okuma yapılacağını söyledi. Boş vaktim vardı gittim. Sahneye çıkana kadar yaklaşık bir hafta boyunca prova yaptık. İnsanlar çıldırırken hepimiz dönüp “Sahiden bu filmi çekmeyecek misin?” dedik. Quentin düşündü ve son sahneyi değiştirip filmi yapma kararı aldı.
■ Yıllardır Tarantino’yla çalışıyorsunuz. Bu iletişim dostluğa dönüştü mü?
Sıkı dostuz, iyi anlaşıyoruz. Arada takılırız, birkaç şişe içecek alıp evine giderim, önceden seçtiğimiz filmleri izleriz. Ve birbirimize sürekli film öneririz. Ama o kadar çok çalışıyorum ki her hafta görüşmek zor oluyor.
■ Film için “Olmamış” diyenlerin sayısı artıyor.
Günlük hayatta ne yapıyoruz ki? Spor salonu sohbetleri rezildir. Her gün usanmadan romantizm konuşuluyor ya, o da sıkıcı, zaman kaybı. Neden kimse orijinal iş yapmak üzerine kafa yormuyor? Aslında “The Hateful Eight” müthiş, izleyene ters köşe yapan sahneler var, alt metni uzun cümlelerle dolu, herkesin okuması gerek.
‘EVET, AYİNE KATILDIM, BU BİR GELENEK’
■ “The Hateful Eight”in tipi sahneleri için Colorado’da kar yağmayacağından endişe edilmiş ve kar yağması için oyuncuların bazıları ‘kayak yakma’ törenine katılmış, öyle mi?
Nasıl duyuyorsunuz bunları yahu! Evet ayine katıldım, bu bir gelenek. Herkes kayaklarını alıyor, bir şeyler söylüyor ve kayaklarını ateşe atıyor. Merak etmeyin, kendi kayaklarımı atmadım. Etrafta bir sürü eski kayak oluyor, bir çift alıp atıyorsunuz. Ertesi gün kar yağdı. İşe yarıyormuş!
■ Biz daha yeni kardan çıktık, belki sonra deneriz! Peki Tarantino’nun setinde cep telefonu kullanmak gerçekten yasak mı?
Doğru. “Cep telefonu yasaktır!” diye kocaman bir tabela vardı. Kontrol noktasında cep telefonlarınızı toplayan biri var. Telefonlarımızı ancak günün sonunda alıyorduk. Kontrol noktasıyla set arasında 3 kilometre vardı, düşünün... Bence iyi bir fikir; telefonla değil çalıştığınız insanlarla konuşuyorsunuz, telefonlar dikkat dağıtıyor.
■ Sette başka neler oldu? Tarantino’nun setini farklı kılan sizce nedir?
İşbirliği. Quentin ne yapacağınızı görmek, karakterlerin kelimelerini duymak ve birbirleriyle nasıl etkileşime geçeceğini görmek istiyor. İki dakikada size fazladan replik bile yazar. Temel fark, çoğu filmin üçte ikisinde bir şeyler yapıp üçte birinde konuşursunuz. Quentin’in filmlerinde, üçte ikisinde konuşuyor, üçte birinde bir şeyler yapıyorsunuz.
■ Tarantino “zenci” kelimesini kullandığı için eleştiriliyor. Siz ne düşünüyorsunuz?
Spike Lee’nin “Chi-Raq” filminde de oynuyorum ve orada da “zenci” lafı kullanılıyor. Dolayısıyla bu kez fazla gürültü patırtı kopacağını sanmıyorum.
■ Tarantino’yu seyreden taraf değil de iş arkadaşı olarak yorumlar mısınız?
Yazar olarak Tarantino büyümeye devam ediyor. Çünkü karakterleri yazmak, yaptıklarını tesis etmek ve bunlara hayat vermekle uğraşmak bir onur ve ayrıcalık. Onunla her konuda tartışabilirsiniz. Ben rol yapmaktan keyif alıyorum, o da yönetmekten. İyi işin altında bu yatar.
■ Filmdeki karakterinizden yola çıkarak soruyorum, hayatta kalma becerilerine sahip misiniz?
Tavuk yolabilir ya da bir tavşanın derisini yüzebilir misiniz? Tavuk yolabilir, tavşan derisi yüzebilirim, hatta daha fazlasını yapabilirim. Ateş de yakabilirim, ata da binebilirim, çok da iyi ateş ederim.
■ Filmlerde birçok kez silahla ateş ettiğinizi gördük. Talim yapıyor musunuz?
Iskalamam... Sık sık atış poligonuna gidiyorum.
■ Hiç kovboy filmi çekmek istemiş miydiniz?
Western filmlerini izleyerek büyüdüm, sinemalarda bir tek onlar vardı: Gene Autry, Roy Rogers, John Wayne... Bu adamların hepsini kovboy rolünde izledim. Televizyon kovboy dizileriyle doluydu: “Gunsmoke”, “Rebel”, “Bonanza”, “Have Gun Will Travel”, “The Rifleman”, “Maverick”, “Cheyenne”, “The Big Valley”... Hatırlıyorum, çocukken Noel’i mahallemizde herkese mantar tabanca hediye edilmişti ve kovboyculuk oynamıştık. Hayatım boyunca hep bir kovboyu canlandırdım, siz görmediniz.
■ Hem senaryo yazıp hem de yönetmenlik yapan pek çok oyuncu var. Yönetmen koltuğunu kendinize doğru çekmenin zamanı geldi mi?
Yönetmenliği ya yapmak isterseniz ya da istemezsiniz. Kontrolün bende olmasını istemiyorum. Bulmacanın parçalarını birleştirmeye pek bayılmam ve film yapmak bundan ibaret. Yönetmenlik yapıyor olsam sırf montaj yapmamak için sahneleri sırayla çekerdim.
■ O halde sırada ne var?
Korku filmlerine bayılıyorum. Hâlâ çok iyi bir korku filminde oynamak istiyorum. Eli Roth’la konuştum. Neler olacağını göreceğiz.
'STAR WARS GİBİ BİRKAÇ KÜÇÜK FİLMDE OYNADIM'
■ Birbirinden farklı roller canlandırdınız ve neredeyse her biri ikon oldu. Şimdi 67 yaşındasınız ama en verimli isimler arasındasınız. Nereden geliyor bu tutku?
Her sabah uyandığımda yeni bir rol yapmak istiyorum. Genç bir tiyatro oyuncusuyken buna alıştım. Bu, geliştirmeye ve öğrenmeye devam ettiğim bir lütuf. Bu noktaya geldiğimde, insanın bu kadar çok film çekebileceğini hiç fark etmemiştim. İnsanların bir film çekip 2 yıl ara verdiğini okuyunca “Bunu nasıl yapabiliyorlar?” diye düşünürüm. İçimde her gün oyunculuk yapma arzusu var. Dostum, bu benim işim! Bir ressamın kalkıp her gün resim yapması gibi...
■ Bir nevi işkoliksiniz.
Evet, kesinlikle. (Gülüyor.)
■ Emeklilik size epey uzak o halde...
Öyle. Bir aktör olarak insanların size meydan okumasına dayanamıyorsanız ve adım atmakta zorlanıyorsanız, bu mümkün, her vizyonda filmlerim var, iyiyim! Ömrünüz boyunca karşınıza çıkabilecek sayılı oyunculuk fırsatı var, olabildiğince sık iş yapıp iz bırakmak istiyorsunuz. Öldüğü gün televizyonda Laurence Olivier’ı izlediğimi hatırlıyorum. Canlandırdığı karakterleri gösterdiler. Ben de benzer bir mirasım olmasını isterim.
■ İyi de gişe hasılatlarınızın toplamı, günümüz oyuncularınınkinden fazla. İzinizi çoktan bıraktığınızı düşünmüyor musunuz?
Bu tamamen kaderin bir cilvesi. Şansım yaver gitti ve bazı çok büyük filmlerde yer aldım. Ya da “Star Wars” ve ardından “Jurassic Park” gibi birkaç küçük filmde oynadım. (Gülüyor.) Şimdi de zirvedeki yerimi muhafaza etmemi sağlayan Marvel evrenindeyim.
'LEONARDO DİCAPRİO'NUN ROLÜ BANA GELMİŞTİ'
■ Sizin filminizle “The Revenant” aynı anda vizyonda. İkisi de dönem western’i ve kârlı dağlarda geçiyor. Kıyaslamalar olur mu?
Bilmiyorum çünkü filmi henüz izlemedim ama hakkında yazılanları okudum, Leonardo DiCaprio’nun canlandırdığı rol bir ara bana teklif edilmişti. Hatta filmin yönetmenliğini de Park Chan-Wook yapacaktı ama olmadı. Hikâyeyi çok iyi biliyorum, filmi sormayın...
■ Başka film yorumuna geçmişken siz Star Wars’ın en meşhur jedi’larındansınız. Yeni filmi nasıl buldunuz?
Bu filmin sinema dünyasında bambaşka bir yeri var, çünkü ruhu var. Star Wars ruhu olmadan o filmi çok da iyi yapamazsınız. Evet izledim, iyi bir macera filmi olmuş ama bana kalırsa çocukları ışın kılıcı okuluna göndermek gerek, daha fazla çalışmaları gerekiyormuş sanki. Belki bir sonraki film daha iyi olur.
KURT RUSSELL 'SAMUEL TAM BİR PARANOYAK'
“Filmde bir katilin peşindeyim. Kim yalan söylüyor, kim kimin tarafında hiç anlaşılmıyor. Bu ekiple çalışmak süperdi ama Samuel tam bir paranoyak. Nedenini anlatmayacağım. Gerçi iki cesetle dolaşan karakterleri canlandırıyoruz, ne bekliyorum ki? Tarantino iyi biri ama çatlak, aynı benim gibi. Bu özelliğimi yarıştırabileceğim biriyle çalışmaktan söz ediyorum, anlıyor musunuz? Bir filmde oynamaya razıysanız her şeyinizi veriyorsunuz, aksi halde bahaneler sıralamaya başlıyor insan. Çalışmayı çok seviyorum ama biraz kabalaşabiliyorum. İtiraf edeceğim, sette sert davranmaktan hoşlanıyorum. Bunu tek taraflı düşünmeyin, kendime de sert davranmaktan söz ediyorum. Mesela çok yorgunsam ama prova yapmak zorundaysam, kendime sadece koltukta biraz pinekleme izni veriyorum. Herkesin uyuduğu saatlerde çalışmak oyuncular için rutindir.”