Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Cumartesi Ceza: Yanlış ülkede yanlış müziği yaptığımı öğrendim’

        Ece ULUSUM / HABERTÜRK CUMARTESİ

        Fotoğraflar: Atıf ÜLKÜ

        Geçen yıl single’larla dolu müzik raflarına bomba gibi bir albüm koydu Ceza. Teaser yayınlandığında bile insanlar yerinde duramıyordu. Geçen yaz en çok onu dinledik... Geçenlerde de “Suspus” parçasıyla NPR Müzik’in 2015’in en iyi şarkıları listesine girdi. Oradaki tek Türk sanatçı. Sürekli sözleştik ama çok çalıştığı için ancak fırsat bulup Maslak Oto Sanayi’de buluştuk. “Verdiğiniz tüm röportajları okudum, aynı soruları yanıtlamaktan sıkılmıyor musunuz?” dedim, güldü ve sadece “Yani” dedi. Ceza ile röportaj yaptık desem çok havada kalacak; sohbet ettik, biraz da dertleştik. Ceza’nın introsuyla bağlayalım: “Hoş geldiniz bayanlar baylar, neredesin diye soranlara selam. Sıcak temas, tüm arkadaş ve kardeşlerimle yola devam...”

        - “Suspus” albümüyle NPR’ın listesine girdiniz.

        - Bu sefer çok ara vermeyeceksiniz anlaşılan...

        Sağlığım elverdikçe çalışmak istiyorum. Yeni albüm için stüdyoya girdim; single, albüm ya da EP olabilir. Reklam işleri de oluyor çünkü artık kimse müzikten adamakıllı para kazanmıyor. Live albüm projesi ve konserler var... Zaman çok hızlı ilerliyor. Piyasada varlığınızı sürdürebilmeniz için işinizle gündemde olmalısınız. Kimileri magazinel şekilde kimileri de müziğiyle gündemde. Beni bilen müziğimle bilsin.

        - Müziğinizin kendine özgü bir havası var.

        Bazen farklı bir ruh hali, bazen de ilham yakaladığımda yazarım. Gerçekten içimden geldiği an, paha biçilmez oluyor.

        - Aklınıza bir şey geldiğinde hemen karalayanlardan mısınız?

        Yok. Gece yatarken bazen aklıma mükemmel şeyler geliyor, “Yarın hatırlarım” diyorum, uyandığımda unutmuş oluyorum.

        - Parçalarınızı yazarken kendinizi nasıl konumlandırıyorsunuz; gözlemci mi, hikâyenin kahramanı mı yoksa kurgucu mu?

        Hepsi. Yazdığım şeyler yaşadığım şeyler. Hem öğreniyorum, hem anlatıyorum. Aklındaki kapıları tam açamamış genç dinleyicilerim için de yazıyorum. Filozof değilim ama toplumun içinde olan durumlardan söz ediyorum. Tabii bunu şiirsel bir biçimde, belirli bir ritme, melodiye ve matematiğe uydurmanız gerekiyor.

        - Sürekli “Rap matematiktir” diyorsunuz. Eminem de bunu söyleyenlerden. Hatta kendi denklemleri bile varmış. Sizde de var mı?

        Kelimeleri bozmamaya çalışıyorum. Farklı birleştirme teknikleri var; bir kelimenin sonuyla bir sonraki kelimenin başındaki hece birleştiğinde yeni bir kelime oluşuyor. ‘Punch Time’ denilen bir şey vardır, yani son satır, bitirici kısımdır.

        - Rap müzik dünyasında kendinizi sarsılmaz görüyor musunuz?

        Yok canım, kimsenin öyle bir durumu olamaz, herkes unutuluyor. Mesela Michael Jackson benim jenerasyonumun gördüğü şekilde görülmüyor. Onun ne kadar büyük olduğunu biz biliyoruz. O yüzden sarsılmazlık söz konusu olamaz. Yaptığınız müzik kalıcı olursa sizin için dua eder, sizi anarlar. Müziğiniz yaşar.

        - Kalıcı olmak nasıl bir his?

        Güzel. Örnek aldığım sanatçılar oldu. Televizyona çıktığınızda hatırlanmaktansa siz yokken hatırlamaları önemli. n Sahneye çıktığınız an bambaşka biri oluyorsunuz... Müziğin en samimi anı bu. Yapacağınız hatanın dönüşü yok. Sizi gerçekten sevenleri görüyorsunuz. Heyecan yaşadığım tek yer sahne.

        - Şarkılarınızın ezberlenmesini önemsiyor musunuz?

        Seyirci eşlik ettiğinde kendini daha işin bir parçası gibi hissediyor.

        "YALNIZ OLMADIĞIMI HİSSEDİYORUM"

        -İçinde bulunduğunuz sektör size ne öğretti?

        Yanlış ülkede, yanlış müziği yaptığımı öğrendim.

        - Dinleyicileriniz size çok sadık. Görüştükleriniz var mı?

        Ailece görüştüklerimiz var. Çocuklarıyla geliyorlar konserlere. Kan bağımız değil, aile bağımız var. Düşün, babamı ziyaret edenler oluyor. Yalnız olmadığımı hissediyorum.

        - Yaptığınız müzik sizi nasıl bir insan yaptı?

        Genç tuttu, kafamın serin kalmasını sağladı.

        - Rap sinemaya ilham veren bir müzik türü. Bizde olayı çözemediler mi?

        Yok yok, bana o kadar çok teklif geldi ki “8 Mile”dan sonra. Kafamızda var bir şeyler, bakalım.

        - 1996’dan bu yana neler oldu?

        Olmayan bir şeyi var ettik. Kadıköy ve Üsküdar’ı tanıdık, başka şehirlerdeki rapçileri jam’lerde tanıdık. Sonra Türkiye’ye virüs gibi yayıldı rap kültürü, hip-hop ve grafiti sevenlerin sayısı arttı. Birarada olmayı bırakmadık. Daha orijinal bir ortam vardı. Şimdi iş fanatikliğe dönüştü. Bu müziği hakkıyla yapamayan insanların fanatik dinleyicileri var. Rap’i sadece arabesk rap’ten ibaret sanıyorlar; değişik bir kafa oluştu. Sadece siyasi anlamda dinlenenler de öyle. Gerçek rap dinleyen çok yok. 80’leri ya da 90’ları dinleyen, güncel olaylardan haberdar olanlar az. Onlar arttıkça diğerleri kaybolacak. Yapılan iş eninde sonunda sahibine dönecek. Gerçi benim her albümüm çıktıktan 2-3 yıl sonra anlaşıldı. (Gülüyor.) “Medcezir” 2004’te patladı, o zaman da “Rapstar”ı çıkarmıştık.

        "DÜNYA YARGI ALANI GİBİ OLDU"

        - Anadolu konserleriniz dinleyicilerin dilinde. Hangi şehirlerin enerjisi yüksek?

        98’den beri turluyorum, her yerin tadı ayrı. 2003’te Türkiye’nin her yerinde konser verdim. Mersin ve Adana’nın enerjisi başka. Diyarbakır ve Samsun konserlerini de unutamam. Anadolu’da ilgi ve sevgi daha fazla oluyor. n Şu sıra Ceza dinlemek popüler. “Suspus” plazalarda konuşuluyor. Bu havalı geliyor kimilerine. Bazen benim bile dinleyici profiline şaşırdığım oluyor.

        - Geçenlerde ekiptekilere “Rapstar”ı söylüyordum. İlk kez benden dinleyenler de sevdi. Hâlâ sizi keşfetmeyen var mıdır?

        (Gülüyor.) Diğer müzikler kadar yer almıyoruz kitle iletişim araçlarında. Rock ve metal de öyle. Tuhaf dünya aslında Ece, adamlar ödül törenleri düzenliyor, sabah toplanıp ödülü kime vereceklerine karar veriyorlar. Oylamalar falan her şey sahte...

        - Müziğinizle toplumsal olaylara değiniyorsunuz. Sormak isterim, içinde yaşadığımız yargıların dünyasında sizce asıl yargılanan nedir?

        Bizim toplumda insanların yargıladığı her şey hep başkaları, hiç kimse kendi hatalarını görmüyor. Empati ve hoşgörü bitti. Asıl sorun bence bu. Dünya yargı alanı gibi oldu.

        -Ceza’nın söylemeyi en sevdiği kelime nedir?

        Yaşasın! (Gülüyor.)

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ