Nuh'un gemisi Diyarbakır'da mı?
Araştırmacı Yazar Hamza Yardımcıoğlu'nun ciddi iddiası!
Araştırmacı yazar Hamza Yardımcıoğlu, bir süredir yürüttüğü araştırma ve incelemeler neticesinde elde ettiğimiz verilere dayanarak Hz.Nuh'un Gemisinin Diyarbakır'da bulunduğunu iddia etti.
Hz.Nuh'un Gemisi'nin Kırklar Dağı üzerinde olduğunu söyleyen Hamzaoğlu, geminin yerini nokta tespitine kadar belirlediğini ifade etti.
Kur'an'daki "Cudi" kelimesininn "yüksek yer" manasına gelip direk olarak Cudi dağı anlamına gelmediğini, Tevrat'taki Urartu dağları ifadesinin de Ağrı (Ararat) anlamına gelmediğini söyleyen Hamzaoğlu, "Tevrat'ta Gemin yerini tanımlamak için kullanılan ifadeden çıkan anlam aslında Urartu'nun yüksek yerleridir. Dolayısıyla Geminin bir 'dağ'da olduğu bilgisi bile kesin değildir" ifadelerini kullandı.
Hamzaoğlu, "Bir dağ olmadığı hâlde 'Kırklar Dağı' adı verilen bu tepenin ismi, Hıristiyanlık zamanında, düzün arkasında bulunan Kırklar Manastırından almaktadır. M.S. 639 yılında, Halid bin Velid ve ordusu Diyarbakır'a (o zamanki adıyla Amid'e) geldiği zaman orada durduğu bilinmektedir. Bugün sadece yıkıntıları bulunan Kırklar Manastırı, bilindiği kadarıyla M.S. 484 yılında insa edilmis. Hz. Nuh'un gemisinde, kırkı erkek ve kırkı kadın olmak üzere seksen kisinin bulunduğuna inanan Hıristiyanların, manastırlarına Kırklar ismini vermis olmaları da dikkat çekici bir husustur" dedi.
Araştırma projesini "Örtülü Gerçek: Nuh Tufanı ve Gemi" başlığıyla e-kitap hâline getirip internet üzerinden yayımlayan Hamza Yardımcıoğlu, tespitleriyle ilgili şunları belirtti:
"Elde ettiğimiz tüm verilerin ısığında Geminin Urartu sınırları içinde yüksek rakımlı, çok genis ve bereketli bir düzlükte olması gerektiğini söyledik. Daha sonra bu tanıma uyan tek yer olan, 430 m. rakımlı Dicle havzasına odaklandık. Geminin bir bina içinde olması gerektiğinden hareketle, bugün toprakla örtülmüs ve bir tepe görünümünde olan o binayı aramaya koyulduk. Ve karsımıza Kırklar Dağı adı verilen bu “kutsal” tepe çıktı. Simdi geriye kalan, onun içine bakılması ve Geminin gün yüzüne çıkarılmasıdır."
Araştırmasında Ankebut suresi'nin "Böylece onu ve Gemi ahalisini kurtardık; ve onu (Gemiyi) alemlere bir ayet kıldık..." şeklindeki ayetine atıfta bulunan Hamza Yardımcıoğlu "Gemi Ankebut suresi 15. ve Kamer suresi 15. ayetlerde belirtildiği gibi hâlâ sağlamdır ve bulunacağı vaad edilmistir" diyor.