Satılan kadınlar anlatıyor
'Fuhuşhane'den 'Polishane'ye uzanan öyküler...
Onlar, Türkiye’ye bebek ya da hasta bakımı için getirilip, fuhuşa zorlanan yabancı uyruklu,mağdur kadınlar... Önce kandırılan, ardındansa şiddetle evlere kapatılıp, tehditle satılan çaresiz, kimsenin duyamadığı kadınlar... Antropoloji doktora öğrencisi Elif Özer, Türkiye’ye çalışmak umuduyla gelip, seks işçisi olarak kullanılan kadınlarınmağduriyetini dinleyerek, kitaplaştırdı. ‘Fuhuşhane’den ‘polishane’ye uzanan öykülerini kaleme aldı. “Kimse Duymaz” adlı kitap, insan ticareti yapan çetelerin nasıl çalıştıklarını da ortaya koydu. Özer’in araştırma kitabında, 13 kadınla yapılan görüşmeler yer alıyor. 20-32 yaş aralığındaki kadınların 7’si Özbek, 4’ü Türkmen, biri Kırgız, diğeri de Moldovalı.
BORÇ BATAĞINA İTİLİYORLAR
Özer kitabında, 30 yaş altı bekâr kadınların tek başına ülke dışına seyahatinde kısıtlamalar nedeniyle anneleri eşliğinde Türkiye’ye getirildiğini söylüyor. Türkiye’ye geldikten sonra anne yaşlı bakım işine götürülürken, kızlar dayak ve şiddetle fuhuşa zorlanıyor. Bunu reddettiklerinde “Annene fahişelik yaptığını söyleriz” diye tehdit ediliyor. Bu tehdit bazen şiddet bazense tecavüzle korkuya dönüştürülüyor. Her öyküde ortak payda, kadınların Türkiye’ye gelir gelmez borçlandırılmaları oluyor. Borç batağı, insan ticaretinin altın kuralı. Kadınlar, Türkiye’ye gelir gelmez 5 ila 7 bin dolar borçlu kabul ediliyor. Kadınlara senetler imzalatılıyor. Ancak kadınların borcu hiç bitmiyor. Çünkü gündelikmasraflar, sahte para veren müşterilerin zararını tazmin ve kondom alımı bile bu borca dahil ediliyor.
İLK İŞ BİLGİSİ SATICIDAN
Kadınların çoğu evlerde, bazısı otellerde, bazısı da disko-barlarda çalıştırılıyor. Yapılacak işle ilgili ilk bilgiyi verenler ise genelde ‘satıcı’lar oluyor. Fuhuşla yüzleşen kadınların tepkisi kimi zaman kriz geçirme, kimi zaman intihara kalkışma, kimi zaman da korkup hemen kabullenme biçiminde. Araştırma, tacirlerin eline düşen yabancı uyruklu kadınların polisten yardımisteme konusunda, “Sınırdışı edilirsek” ve “Ülkemize girişte cezalandırılırsak” kaygılarının ağır bastığını vurguluyor. Oysa kadın, insan ticaretimağduru statüsü alıyorsa yasaya göre sınırdışı edilmiyor. Tacirlerle kadın satanlar arasında patron-müdür ilişkisi söz konusu. Kazançlar tacirlerde birikiyor. Kadın satıcılarsa, kadınların her daim‘kullanılabilir’ olmasından sorumlu. Aradamüşteri bulan komisyoncular da bulunuyor.
Özlem YILMAZ / GAZETE HABERTÜRK
SATILAN KADINLAR ANLATIYOR
‘SAÇLARIMI KESİP BOYADILAR
Türkmen M. (22), “Memlekete varsam utanıyorum. Ben Türkmen elbisemle geldim. Tacir N. beni eve götürdü. ‘Buralarda elbise giyilmiyor’ dedi. Bana açık saçık kıyafetler almış. Saçım uzundu benim abla. Onlar aldılar, kırptılar, boyadılar saçımı” diyor.
DİSKODA DANS EDİP MÜŞTERİ BEKLİYOR
Türkmen J., akşam saat 22.00 ile 04.00 arasında diskoda müşteri bulması gerektiğini anlatıyor. J., “Sen dans yapıyor, müşteri seni beğeniyor, garson gidiyor pazarlık yapıyor, müşteri garsona parayı veriyor” diyor. Anlaşılan ücret ve sürede ilişkiye giren J., ilişki sonrası satıcı erkek tarafından yine diskoya götürüldüğünü anlatıyor.
İLİŞKİ TARİFESİ 150 TL
Türkmen M. ise, günde 6-7 müşteriye hizmet vermek zorunda bırakıldığını söylüyor. Müşterilerin ikişer saat kaldıklarını, ilişki başına kadın satıcısına 150 TL ödendiğini, gece boyunca kalmak anlamına gelen ‘sabahlık’ isteyen erkeklerin ise 300 TL ödediklerini belirtiyor. M., “Gecelik alan müşteri uyutmuyor, ‘Uyuma, uyursan patronuna söylerim’ diyor. Müşteri gelince, dört kız yanına çıkarılıyoruz. Dört kızdan birini seçiyor, utanıyordum” diyor.
‘5 BİN DOLAR BORÇLANIYORSUN’
29 yaşındaki Özbek G., “Kim Türkiye’ye kız getirse 5 bin dolar (9 bin TL) borçlanıyor. 500 dolar masraf ediyor, 5 bin dolar borçlanıyorsun. Ben tacir N.’ye iyi muamele yaptım. Çünkü sen ona kötü muamele yaptın mı, o da sana kötülük ediyor. Bir arkadaşımın kollarına sigara basmış” diyor.
OTELE GİDİNCE CAMDAN ATLAMAYA KALKTI
İstanbul’da bir otele götürülüp ilk müşteriyle karşılaştığında kendisini camdan aşağı atmaya kalktığını söyleyen M. ise müşterinin satıcı Ali’ye haber vermesi üzerine dayak yediğini belirtiyor. Otele Ali tarafından götürülen kadınlar, işleri bittiğinde, yine Ali tarafından tacir N.’nin evine götürüldüklerini söylüyor
TECAVÜZE DE UĞRAMIŞLAR
N. ise, “Eve gittim. Baktım beş adam var. Âlem yapmış, alkol almışlar. ‘Ben bir müşteriye geldim’ dedim. Vurdular, hepsi de ilişkiye girdi. Çok ağladım, kaçtım. Kadın satıcısına söyledim, inanmadı. ‘O yapmaz öyle’ dedi, ama yaptı” diyor çaresizce.
‘HAZIRLAN DEYİP AÇIK SAÇIK ELBİSE VERDİLER’
Özbek F.’ye, aynı evde kaldığı Moldovalı bir kadın “Hazırlan” diyerek dekolte bir elbise verdiğinde “fuhuşhane”ye getirildiğini anlamış. “Ben bunları giyemem” diyen F., Moldovalı’nın “O abla seni çalışman için bıraktı” yanıtını duymuş. Ardından kadın taciri A.’nın “Bana 6 bin dolar borcun var. Ödeyecek kadar çalışınca serbest kalırsın” sözleriyle yıkılmış... F., “Ben polislere kaçtığım zamana dek çalıştım, benim borcum hiç bitmedi” diyerek başına gelenleri özetliyor
‘BORCUM BİTTİ AMA BIRAKMADILAR’
Özbek F., günde 18-20 müşteriyle birlikte olmaya zorlandığını aktarıyor. İlişki başına kadın satıcısına 50-60 TL ödendiğini, kendilerinin parayı görmediklerini, borç bitsin diye çalıştıklarını söylüyor. Kendi hesabına göre 1.5 ay sonra borcu bitmesine rağmen bırakılmadığını anlatıyor. Kaçmaya karar veren F., “Müşterilerden bazıları çok kötü davranıyor. Döven, vuran müşteri yok. Sadece kadın satıcısı dövüyor. Ben onların istediklerini yapmayınca başka kızlara gidiyorlar. Osman da bana ‘Niye müşteri kaybediyorsun?’ diye bağırıyor. Kimi kızlar müşteriyi sarhoş edip uyutuyorlardı. Ama ben içki içmediğimden yapamıyordum. En çok zararı ben gördüm” diye konuşuyor.
MOLDOVALI ELENA KAÇARKEN ÖLDÜ
ANTALYA’da, 24 Ocak’ta, 3. kattaki evin balkonundan çarşaf sarkıtarak inmeye çalışan Moldova uyruklu Elena Pdokhorova, beton zemine düşerek yaşamını yitirdi. Genç kadının evde zorla tutulduğu ve fuhuşa zorlanmış olabileceği ihtimali üzerinde duran polis soruşturmayı genişletti
ÖZBEK AKILCAN ÖLDÜRÜLDÜ
Türkiye’de bakıcılık yapan Özbek vatandaşı Akılcan Cumaniyazova (35) 16 Temmuz 2010’da İstanbul Kadıköy’de merdiven boşluğunda ölü bulundu. Kadının sert bir cisimle kafası ezilerek öldürüldüğü belirlenirken, olayla ilgili 4 kişi yakalandı.
‘Amaç toplumsal farkındalık’
KİTABIN yazarı Özer, çalışmasını şöyle anlattı: “Çok hassas ve sorumluluk yüklü bir çalışma oldu. Yüksek lisans tezimin geliştirilmiş bir baskısı olan bu araştırma, hem akademik, hem de uygulamalı alandan aynı anda besleniyor. Bir toplumsal farkındalık yaratma amacıyla bu araştırmayı kaleme aldım. Hangi faktörlerin eski Sovyet ülkeleri ve Orta Asya ülkelerinden Türkiye’ye risklerle dolu kadın göçünü artırdığı, göçün insan ticaretine dönüşmesi ve mağdurların sömürü koşullarında çalıştırılmayı kabullerinin nasıl tesis edildiğini analiz etmeye çalıştım.”