Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Cumartesi yarn bombing, yarn bombing istanbul, yarn bombing nedir, heja bozyel, ht cumartesi, alexander kokoskeriya, sokak sanatı

        Heja BOZYEL / HT CUMARTESİ

        ‘Yarn Bombing Günü’ Türkiye’de Alexander Kokoskeriya’nın sanat yönetmenliğinde kutlandı.

        Rusya’dan ithal, İstanbul’un en karizmatik adamlarından biri o. Adı ve soyadını söylemek zor ama bu onu daha da gizemli kılıyor. Kısaca Alex, hem gerçek bir centilmen hem de moda dünyasının önemli isimlerinden... Onun stil danışmanlığı yaptığı herhangi bir işte gözü rahatsız edecek tek bir unsur bile bulamazsınız. Hakeza, Oben Budak ile birlikte yaptıkları Adam In Town Dergisi, erkeklere sadece moda anlamında değil; her anlamda şık olmanın anahtarlarını vererek bizim de gözlerimize şölen yaptırıyor. Alex’in son bombası “yün bombalama” yani “yarn bombing” olarak bilinen sokak sanatı Capitol AVM’de kutlandı. Detayları kendisinden dinleyelim.

        11 Haziran “Yarn Bombing” gününü Türkiye’de de kutlama fikri nasıl aklınıza geldi?

        2 sene önce Belçika’da dolanırken olağanüstü renklere bürünmüş bir park gözüme çarptı. Parkın içinde tüm ağaçlar, çöp kutuları ve banklar renkli yün ipliklerle kaplıydı. O gün Yarn Bombing sanat akımıyla tanıştım ve bir gün mutlaka böyle bir projede yer alabileceğimi hayal etmiştim. Yaklaşık 2 ay evvel Capitol AVM, böyle bir proje için bana başvurdu. Aylarca süren hummalı bir çalışmadan sonra 11 Haziran Dünya Yarn Bombing Günü’nde sergimizi açtık. Ana amacımız sokak sanatlarını her yaştan insana sevdirmek ve ülkeyi renk festivali haline getirmekti. Projenin uygulama sürecinde ise Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı ile çalışarak, kadınlarımıza destek olmak istedik.

        Sokak sanatlarının Türkiye’ye bu kadar çok geç gelmesi hakkında ne düşünüyorsun?

        Türk halkı, sokak sanatı kültürüne aykırı bir şeymiş gibi baktığı için geçmiş dönemlerden sadece graffiti sanatına rastlayabiliyoruz. Ona da Türkiye’nin hemen hemen her şehrinde rastlamak mümkün, hatta artık yurtdışından belirli zamanlarda profesyonel ekipler gelip şehri süslüyorlar. Yarn bombing sokak sanatının da yükselebileceğini düşünüyorum. Gönül ister ki özellikle tarihi İstanbul sokaklarında daha yaratıcı ve daha farklı sokak sanatlarını görebilelim. Elişlerimiz ile ünlüyüz Türkiye’de ama “yarn bombing” bizde neredeyse hiç olmayan bir sokak sanatı. Gençlerin el emeğine ilgisi mi yok acaba? Elişleri daha çok derneklerin kermesleri çerçevesinde sergilendiği için doğal olarak gençlere demode geliyor. Fakat yarn bombing sanatında kullanılan rengârenk iplerle çorap, eldiven gibi klişe objeler yapmak yerine; araba, bisikletler, ağaçlar, piyano, ev ve aklınıza gelebilecek her türlü objeyi kaplayabilirsiniz. Doğru sanat projeleri olduğu sürece eminim ilgi artar.

        El emeği, nakış, dikiş aslında çok kıymetli ve zaman zaman moda bu sanatları da podyumlara, dergilere taşıyor. Buna rağmen el emeğinin yerini sonunda makine işleri mi alacak?

        El emeğinin titizliği, hikâyesi ve doğallığının yerini hiçbir zaman hiçbir makine alamaz bence. Tam tersine dünyada doğaya ve el sanatlarına büyük bir dönüş var. Özellikle bu sene birçok markanın koleksiyonunda el yapımı nakış, motif ve otantik detaylara rastlamak pek mümkün.

        Moda dünyasında son zamanlarda neler oluyor? Geçmiş dönemler fazlasıyla kullanıldı. 2010’ların kendi modası var mı sence?

        Çok büyük bir değişiklik yok. Artık yaz-kış renkler, trendler ve kalıplar neredeyse aynı. Kumaşlar ve aksesuvar detayları mevsimsel olarak değişenler. Bu yüzden farklı markalarda aynı şeylere rastlamak mümkün. Dünya dev tekstil markaları sayesinde artık iyi giyinmek, modayı yakından takip etmek ve doğru alışveriş yapmak diye bir gerçek var. Bütçeleri müsaade etse bile tüketiciler artık çok pahalı kıyafet ve aksesuvarları tercih etmiyor. Geçmiş dönemler modada hep kullanılacak zaten. Çünkü moda sektörü 90’larda hızlı bir tekrara ve olağanüstü bir tüketime doğru sürüklenmeye başladı. Sıkıcı ve defalarca tekrar eden reklam kampanyaları yüzünden artık alışveriş yapmak keyif olmaktan çıkmış durumda, tamamen çılgın bir tüketim söz konusu ki beni çok korkutan bir gerçek. Bu yüzden 2010’lu yılların ne bir tarzı var ne de hikâyesi.

        Giyilebilir teknoloji modayı nasıl etkileyecek ileride?

        Giyilebilir teknoloji şu an için sadece ütopik bir terimden ibaret. Bir kere bu teknoloji inanılmaz bir yatırım ister. Günümüzde bazı markalar koleksiyonlarında ‘nano’ teknoloji kumaşları kullanarak farklı giysileri yapmaya başlasa bile fiyatları çok uçuk.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ