Seyşeller: Güneş, huzur ve tropikal yaşam
Biraz tembellik etmek ya da su sporlarıyla uğraşmak isteyenlere Seyşeller unutulmaz imkânlar sunuyor... Levent Özçelik yazdı
LEVENT ÖZÇELİK / HT CUMARTESİ
Güneşe, huzura, tropik yaşama ve vahşi doğaya karışmak, biraz tembellik etmek ya da su sporlarıyla uğraşmak isteyenlere Seyşeller unutulmaz imkânlar sunuyor. Bol bol beğeni alacak Instagram fotoğrafı da cabası...
Herkesin gözlerden uzak, sessiz sakin, büyülü bir tropik ada tatili hayali vardır. Bu hayali gerçeğe dönüştürmek için vizelerin kaldırılmasıyla kapısından çevrilme ihtimalinizin kalmadığı Seyşeller ile nokta atışı yapabilirsiniz. Lüks resort’larda kalıp dünyadan soyutlanabilirsiniz. Ya da benim gibi otelinizden kaçamaklar yapıp balık pazarına gidip insanlarla takılabilir, şehirdeki küçük plajlarda kumlarda futbol oynayabilir ve Seyşellilerin takıldığı küçük barlarda tembellik edebilirsiniz. İlave olarak huzura, güneşe ve tropik ve vahşi doğaya karışın.
Özellikle balayı çiftlerinin gözdesi, son yılların trend deniz tatili destinasyonlarından biri olan Seyşeller, bozulmamış doğası, beyaz kumları, palmiyeleri ve turkuaz rengi deniziyle egzotik bir atmosfer yaşamak için ideal. Hint Okyanusu’nda yaklaşık 115 ada ve adacıktan oluşan Seyşeller, Afrika’nın doğusunda, Madagaskar’ın kuzeydoğusunda yer alıyor. Mercan kayalıkların etrafına dizilmiş mücevheri andıran adacıklarıyla her geçen yıl deniz meraklısı turistler için cazibesini artıran bu cennet ülke bakir kumsalları, yemyeşil ormanları, sualtının büyüleyici dünyasıyla modern hayatın karmaşasından ve yapay yaşantımızdan adeta rüyalar âlemine sürüklüyor bizi...
LÜKS SIĞINAK
Seyşeller’e ilk olarak 1770’te Fransız göçmenler ve köleler ayak basmış ve tarımla uğraşmaya başlamışlar. 18. yüzyıl sonunda İngilizler adaya göz dikmiş ve yönetimini ele geçirmekte gecikmemişler. Ama anadil Fransızca olarak kalmış. 1964’te Seyşeller’in ilk siyasi partileri kurulmuş ve ülke 1976’da bağımsızlığına kavuşmuş. Cumhurbaşkanı Seyşeller’i lüks bir cazibe merkezi haline getirme hazırlığına girişmiş, jet sosyeteyle bağ kurarak adayı kısa sürede zenginlerin uğrak yeri yapmış. Özellikle Mahe Adası pek çok ülkeden sosyetikleri bir mıknatıs gibi çekiyor. Afrika etkisi hayatta kalmış olsa da etnik olarak homojen bir yapıya sahip olan ülke, insanın hâlâ sağlıklı olarak, stressiz bir yaşamın tadını çıkarabileceği ve temiz havayı ciğerlerine çekip özgür hissedeceği belki de son yeryüzü sığınağı. Seyşellere’e ulaşıldıktan sonra otellere sürat tekneleri ve deniz uçaklarıyla transferler gerçekleştiriliyor. Adalar arasında ulaşım da deniz ve havayoluyla yapılıyor. Tatilinizi adalara bölmenizi tavsiye ederim.
SU TUTKUNLARININ CENNETİ
Suyun cennete dönüştüğü Seyşeller su sporları tutkunlarının da cenneti. Sonsuz maviliğin uçsuz bucaksız yeşille bir araya gelerek hem huzuru hem de heyecanı yaşattığı bir yer... Şnorkelciler ve scuba diving tutkunlarını bekleyen 150 tür tropikal balık da Şeyseller’in ayrıcalıkları arasında. Seyşel adalar grubunu ikiye ayırmak mümkün. Kusursuz plajlar ve bakir ormanlardan gökyüzüne yükselen yemyeşil tepeleri ile Mahe, Praslin ve La Digue gibi adaların etrafında kümelenen granit “iç adalar” ve Afrika sahilinin hemen batısında bir mücevher gibi uzanan “dış adalar”. Yemyeşil ormanları ve nefes kesici 60’ın üzerinde plajıyla Seyşeller’in en büyük adası Mahe, bir yandan huzur ve sakinlik arayanların gözdesi olurken, butik otelleri, işlek pazarları, dükkânlarıyla hareketli bir tatil de vaat ediyor.
UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alan ve Seyşeller’in ikinci büyük adası olan Praslin, “deniz cevizi” ağaçlarıyla ünlü. Dünyanın en güzel plajlarından biri olduğu söylenen Anse Lazio başta olmak üzere Seyşel Adaları’nın en güzel plajlarını da içinde barındırıyor. Konaklama alternatifleri de oldukça zengin. İlahi bir heykeltıraş tarafından yaratılmışa benzeyen granit kayalarla süslü Anse Source D’Argent gibi muhteşem plajlara sahip ve hâlâ büyük bölümü el değmemiş olan La Digue de görülmesi gereken Seyşel Adaları’ndan biri. Seyşeller eğlence ve aktiviteden çok, doğayla iç içe olmayı vaat ediyor.
Palmiyelerin hâkimiyeti altındaki eşsiz kıyıların yanı sıra vahşi hayata tanık olabileceğiniz ormanlar ve hiçbir yerde eşi benzeri olmayan kuşlar da burada. Adalarda 4 ulusal deniz parkı ve 150’den fazla kimliği saptanmış balık türü bulunuyor. Şnorkel ve resif korumalı kıyılar sayesinde bolca balık ve mercan görebilir, yunuslara da sıkça rastlayabilirsiniz. Doğal hayat için bir liman konumunda olan ada, balık avı konusunda da oldukça ünlü. Seyşeller’de rüyalarınızdaki balığı tutabilirsiniz.
SEYŞELLER'DE NEREDE KALINIR?
Mahe: Yerleşimin olmadığı bazı ıssız adalarda, ‘resort’ olarak tanımlanan, çok geniş bir alana yayılmış lüks oteller bulunuyor. Ben Hint Okyanusu’nda 7 adet resort’u bulunan Contance Ephelia ve Constance Lemuria’yı tercih ettim. Mahe’de kaldığımız Contance Ephelia Resort için “Adanın en başarılısı” diyebiliriz. Kendine ait kuzey ve güneyinde yer alan 5 olağan güzel plajı var. Kuzey ve güney plajlarının birbirine yakın olması büyük avantaj.
Çünkü Hint Okyanusu’nun kuvvetli rüzgârlarının durumuna göre kuzey ya da güneydeki plajları seçebiliyorsunuz. 4 özel restoran ve spor aktiviteleriyle öne çıkıyor. Tarzan gibi sarmaşıklarla ağaçtan ağaca tur yapabilirsiniz (zimbling) ya da kaya tırmanışı (climbling) seçebilirsiniz.
Plaja yakın konaklanan odalar genelde denize ve aktivitelere yakın olmak isteyenlerin tercihi. Ancak tepede kayaların arasına yerleştirilen özel villalarda yok yok. Yatağınızdan direkt kendi özel havuzunuza inebiliyorsunuz. Barbekü yapabiliyorsunuz ve daha pek çok özel aktivite. Okyanusun ortasındaki bu resort’larda, gerçek anlamda vahşi ve tropikal bir ada deneyimi yaşamanız mümkün. Adalardaki otellerin çoğu, doğaya verilebilecek zararı minimumda tutmak için müşteri sayısını sınırlıyor. Buralar yalnız kalmak, kendi özel kumsalında yüzmek, suyun derinliklerinde keşfe çıkmak, okyanus balıklarını avlamak, el değmemiş bir doğada trekking yapmak isteyenler için biçilmiş kaftan.
Praslin: Unesco Dünya Mirası listesine alınan Praslin Adası’nda konakladığımız, Seyşeller’in eşsiz biraz tropik biraz da vahşi doğasını konforla buluşturan Constance Lemuria Hotel Seychelles, benzersiz manzarası, SPA merkezi, 18 delikli nefis Hint Okyanusu manzaralı golf sahası ile öne çıkıyor. İlave olarak 4 farklı restoranıyla ada içinde küçük bir ada gibi. Odalardaki konforu genel olarak “Gerekenden fazlası var” diye özetleyebilirim.
SEYŞELLER'E NASIL GİDİLİR?
Seyşeller’e en uygun uçuş Emirates Havayolları ile yapılıyor. Dubai aktarmalı yapılan uçuşlarda Dubai’nin dev bir AVM gibi olan havalimanı sunduğu alışveriş imkânıyla avantajlı. Bu arada bu seyahatte keşfettiğim Atatürk Havalimanı’ndaki Emirates Lounge ise oldukça başarılı. Şık ve farklı bir mutfağı var. Özellikle sakinliği ile öne çıkıyor ve piste inen kalkan uçakların manzarası da ayrı. Bu arada ilave olarak uçak içi ekranlarındaki eğlence dünyası da oldukça başarılı. Geniş bir film, müzik ve video seçkisi var. Tim Roth’un Broken filmi son zamanlarda izlediğim en iyi İngiliz filmlerinden biri. Seyşeller’e iniş ana ada olan Mahe’ye yapılıyor.
SEYŞELLER'DE NE YAPILIR?
Seyşeller’de, Valle de Mer’e gidip, doğal alanlarında büyüyen Hindistan cevizi ağaçlarından Coco de Mer’leri görebilirsiniz. Dünyanın en büyük mercan resifi Aldabra’ya dalarak dev vatoz balıklarıyla yüzmenin keyfine varabilirsiniz. Morne Blanc’da çay tarlası ve St. Anne Marine Ulusal Parkı, doğa fotoğrafı çekmeye meraklı gezginler için ideal.
Seyşeller’in tüm adaları rüya plajları içinde barındırıyor olsa da en büyük adası Mahe’nin bakir kumsallarında güneşlenmeden, dünyaca ünlü plajları Grand Anse, Anse Coco ve La Digue’de plaj keyfi yapmadan dönülmemeli. Seyşeller Creole mutfağı açısından çok iyi. Balık, deniz ürünleri ve pilav buranın başlıca yemekleri...
Özellikle de mürekkepbalığı, köpekbalığı, ahtapot gibi farklı tatların cenneti. Hem otellerde hem de otel dışında seçenekler oldukça fazla. Fransız, Afrika ve Hint mutfağının etkilerini de göreceksiniz. Farklı içecekler denemek istiyorsanız, tropikal meyvelerden yapılmış kokteylleri tercih edin.
Praslin Adası’nda bulunan Grill Restaurant ve On the Rocks, denizden çıkan her türlü lezzeti tatma fırsatı bulabileceğiniz özel mekânlar.
Unutmadan; Praslin Adası’nı keşfetmenin en iyi yolu bisiklet turları. Son derece güvenli bisiklet yolculuğuyla plajlara, ormanlara pedal çevirmenizi şiddetle tavsiye ediyorum, bu arada ünlü Emmanuel “2” filminin çekildiği ev de adayı ziyaret edenlerin başlıca uğrak yeri. Ev günümüzde müze gibi kullanılıyor.