En kritik rol ihracatın
Önceki gün açıklanan 2016 yılı verilerine göre dış ticaret açığı 7.5 milyar dolar azalarak 56 milyar dolara indi. Açıkta en yüksek rakam 106 milyar dolarla 2011 yılına ait. 5 yılda 50 milyar dolarlık bir azalma sağlandı.
- 50 milyar dolarlık tasarrufta ihracat artışının çok az payı var. Çünkü ihracat 5 yıl önce 135 milyar dolardı, 2016’da 142.6 milyar dolara çıktı.
- Açığın azalmasındaki en büyük pay ithalatın tutar olarak düşmesinde. Çünkü 2011’de 240.8 olan ithalat 2016’da 198.6 milyar dolara indi. İhracattan 7.7 milyar dolar, ithalattan da 42 milyar dolarlık tasarrufla dış ticaret açığında son 5 yılda 50 milyar dolarlık azalma meydana geldi.
- Bu azalmada Türkiye’nin aldığı önlemlerin belli bir payı var. İç tüketimin frenine dokunmak gibi. Ama daha büyük etki dış ticaret fiyatlarında meydana gelen düşüşten kaynaklandı. Dünya ekonomik büyümesinin zayıflaması, doların değer artışı beraberinde petrol, enerji ve emtia fiyatlarında keskin düşüşleri getirdi. Son olarak 56 milyar dolarlık açığa indik.
- İhracatın ithalatı karşılama oranı da yüzde 71.8’e yükselerek son 30 yılda en iyi 5 yıllık karşılama oranından biri oldu. Bu oranın yarı yarıya doğru inmesi ve ihracatın ithalatı karşılama oranının yüzde 50’ye doğru indiği dönemlerde krize girdiğimiz bir gerçek. Bu açıdan yüzde 50 civarından ne kadar uzaklaşırsak o kadar iyi. Yüzde 70’ler de gayet iyi görünüyor ama artık şartlar değişti. Geçmişte krize girme sınırı yüzde 50 karşılama oranı ise bugün bu oran daha yükseldi. Yüzde 60, belki yüzde 65-70 düzeylerine çıktı.
- Çünkü artık çok daha düşük dış ticaret açığı ile daha yüksek cari açık verir hale geldik. Buradaki değişim de, ihracat dışındaki döviz kazanan sektörlerdeki zayıflama, özellikle turizm sektöründe yıllık 10 milyar dolara varan kaybın yaşanmasıdır. Dış müteahhitlik gelirlerinde de düşüş yaşanıyor, taşıma gibi diğer gelirlerde ise artış yok.
- Bu da bizi ihracatı artırmaya eli mahkûm yapıyor. Çünkü turizmi hemen toparlamanın imkânı yok. Düşüşün en büyük nedeni güvenlik ihtiyacı. Bunun kısa vadede karşılanması söz konusu değil. Turisti getirecek olan tur operatörleri yabancı sermayeli. En ufak gelişme gözlerinde büyüyor, Türkiye’yi satmakta isteksizler. Türkiye’yi etkin bir şekilde pazarlayıp satacak tur operatörlerine sahip olmak da uzun yılların işi. Bu durumda döviz kazanma işi dönüp dolaşıp ihracatın üstüne yıkılıyor. Başka çıkış yolumuz yok.
- İhracat da iki yıldır üst üste geriliyor. 2015’te yüzde 8.7 azalmanın ardından 2016’yı da yüzde 0.9 düşüşle tamamladı. Normal şartlarda böyle uzun süreli bir ihracat düşüşüne makro veriler izin vermeyebilirdi. İthalatın daha hızlı düşmüş olması durumu kurtardı.
- Ancak bu konudaki fırsat penceresi de petrol, doğalgaz ve emtia fiyatlarının yükselmesiyle kapandı. Bu durumda artık ithalat düşüşü geçmiş iki yılda olduğu gibi devam etmeyecek, artacak. Hem ithalat artışının hem de turizmdeki kaybın karşılanması ihracata düşecek. Bütün bu nedenlerden dolayı ihracatın artması hatta sıçraması her zamankinden daha gerekli ve ekonominin krize girmemesi için en kritik gelişme.
- İki yıllık gerilemenin ardından ocak ayına yüzde 15 ihracat artışıyla başlamanın önemi de burada zaten. Yıla gayet iyi başladık, gerisinin de mutlaka aynı şekilde gelmesi lazım.