TL ile kazancın yeni yolunu ancak yeni hükümet açabilir
Geçen haftaya yıl ortası itibariyle varlık fiyatları ve finansal göstergelerin altı aylık ve son bir yıllık bilançosunu çıkartarak başlamıştık. Arada enflasyon açıklandı ve son 14 yılın en yüksek rakamına çıkıldı. Habertürk Gazetesi kağıt baskıya son verdi ve dijitale döndü. Ben de kaldığım yerden Habertürk'ün dijital ortamında yazmaya devam ediyorum. Giden arkadaşlarımızın yolu açık olsun, kalanlara başarılar.
- Haziranla birlikte altı aylık enflasyon yüzde 9.17'ye vardı, yıllık enflasyon da yüzde 15.39'a yükseldi. Enflasyondaki bu sert yükseliş döviz kurlarını sıçratarak TL'yi ve TL bazlı bütün finansal varlıkları yere serdi. 2001 sonrası ilk kez böylesi bir tablo ortaya çıkıyor. Türk Lirası bazında yatırım yapanlar, ister borsa, ister tahvil ve isterse de diğer tüm faiz enstrümanları olsun reel anlamda zarar etti.
- Faizler de sıçramasına sıçradı ancak dönemin sonunda ve kazandırıp kazandırmayacağını önümüzdeki aylarda göreceğiz. Hesabı geçmişe göre yaptığımızda ortaya çıkan sonuç net zarar.
- Zararın ana nedenlerinden biri enflasyonun çok yükselmesi ve altı aylık 9.17'yi, bir yıllık da yüzde 15.39'u bulması. Enflasyonu çok az sayıda yatırım enstrümanı geçti. Bunlar da zaten döviz ve altın.
DÖVİZDEN YÜKSEK KAZANÇ
- Dolar geçen yıl ortasında 3.52 TL'ydi, yıl sonunda 3.79 oldu ve Haziran 2018'i 4.59'dan kapattı. Artışı 6 aylık yüzde 21, bir yıllık yüzde 30.3. Aynı dönemlerin enflasyonlarından arındırdığımızda geriye yüzde 10.8 ve yüzde 12.9 reel getiri kalıyor.
- Euronun TL'ye göre değeri 4.02'den 4.55 ve 5.36'ya yükseldi. 6 ayda nominal yüzde 17.8, reel yüzde 7.9 arttı. Son bir yılda ise nominal yüzde 33.1, reel yüzde 15.3 yükseldi.
- Altının yükselişi de, dış piyasada ana değeri düşse bile, dolar artışıyla birlikte gerçekleşti. Gram altın 141.72'den 159.03 ve 184.09 liraya çıktı. Nominal yüzde 15.7 ve yüzde 29.9 olan artış enflasyondan arındırıldığında geriye 6 ayda yüzde 6 ve bir yılda yüzde 16.2 reel kazanç kalıyor. Getiri sıralaması da dolar, euro ve altın olarak gidiyor. Kazanç sadece bu üç ana yatırım aracından.
TL'DEN YÜKSEK KAYIP
- Kayıpların başında TL geliyor. Bir TL'nin dolar karşısındaki değeri geçen yıl ortasında 28.40 sentten yıl sonunda 26.39'a ve Haziran 2018'de 21.80 sente düştü. 6 aylık kayıp yüzde 17.4, bir yıllık kayıp yüzde 23.2. Üzerine enflasyon geldiğinde kayıplar yüzde 24.3'e ve yüzde 33.4'e çıkıyor.
- 10 yıllık hazine tahvili alınsaydı bundan edilecek gerçek zarar 6 ayda yüzde 3.6, bir yılda yüzde 5.7 olacaktı. 2 yıllık tahvilde ise durum yüzde 2.8 ve 4.7 zarar şeklinde oluştu. Para üç aylık mevduata yatırılsaydı yüzde 2.7 ve yüzde 2.8 gerçek bir kayba uğranacaktı.
- Borsada ise sanayi hisselerine yatırım yapanların zararı altı ayda yüzde 15.5 ve bir yılda yüzde 5.1 düzeyinde. Banka hisseleri ise enflasyondan arındırılmış olarak yüzde 29.0 ve yüzde 32.5 gibi yüksek düzeyde zarar yazdırdı.
SICAK PARA 23 MİLYAR $ AZALDI
- Dövize ve altına yatırım yapan kazanmış, TL'ye yatıran yüksek kayıplara uğramış. Bu sonuçta yurt içindeki yüksek enflasyonun ve diğer etkenlerin rolü var ama yurt dışı konjonktür de etkili. Ocak sonundan bu yana gelişen ülkelerden ve özellikle ülkemizden sermaye çıkışları hızlandı. Ocak ayındaki 3 milyar dolarlık net sermaye girişinden sonra Türkiye'den sermaye çıkıyor. Gelişen piyasalardan da son 3 aydır sermaye çıkışları devam ediyor.
- Bunun sonucudur ki, Türkiye'deki sıcak para stokunda altı ayda beşte bir düzeyinde daralma var. Yıl sonunda 109.4 milyar dolar olan sıcak para stoku haziran sonunda 23 milyar dolarlık azalmayla 86.5 milyar dolara indi. Azalmada hisse senetlerinin 15.8 milyar dolar ve borçlanma senetlerinin 5.7 milyar dolar azalması etkili oldu. Hisse senetlerindeki azalma daha çok fiyat düşüşlerinden kaynaklandı.
- Kazandıran döviz ve altın ama kazanan yabancı değil. Yabancı parasını getirip TL'ye döndürdüğü, hisse senedine ve tahvile yatırdığı için, ağır kayıpta. Kazananlar ise döviz hesabı ve altını olan yerli yatırımcıların bir bölümü.
DİKEN BATTIĞI YERDEN ÇIKAR
- Bireysel emeklilik fonlarını BES Gözetim Merkezi'nin endekslerinden izliyorduk. 2017 itibariyle son 10 yılda BES fonları ortalaması, devlet katkısı hariç olmak üzere mevduat faizleri kadar getiri sağlamıştı. O tarihten bu yana BES Gözetim Merkezi'nin 2003'ten beri yayımladığı performans verilerini durdurdu. Şeffaflık, doğru ölçümleme ve değerlendirme yapma adına bir kayıp daha. Hiç bir esnaf ayranım ekşidir diye satış yapmaz. Kaldı ki BES toplamda en uzun vadeli yapılan sözleşmelerden biridir. 10 yılı, 20 yılı, 30 yılı kapsayan bir yükümlülük ve alacak oluşturuyor. Verilerin yeniden yayımlanmasını ısrarla bekleyeceğiz.
- Tahvil ve hisse senedinden zarar yazan BES fonlarının yılın ilk yarısında düşük performans gösterdiğini tahmin ediyoruz. Ortalamasının ise enflasyonu yenemediğini düşünüyoruz.
- Gayrimenkul piyasası da düşüşünü sürdürüyor. Son veriler yıllık ortalama artışın Türkiye düzeyinde yüzde 10'un altına indiği yönündeydi. Orası da artık reel anlamda kar yazamıyor.
- Bu durumda parayı nereden kazanacağız? Hep beraber dövize yönelsek ekonomiyi ve kendimizi batıracağız. Dövizden kazanıldığı dönemi yaşadık ve ne hale geldiğimizi de gördük. Kazanç mutlaka TL ve TL'ye dayalı enstrümanlar üzerinden olmalı.
- TL'ye yönelim ise kılavuzluk ve rehberlik gerektiriyor. Güçlü ekonomi yönetimi, takvime bağlanmış bir reform programı ve küresel konjonktürün gerektirdiği değişimi göstermek, Türkiye'de yeniden TL ile kazancın yolunu açabilir. Yolu, yordamı ve ortamı yeni kurulmakta olan hükümet oluşturacak, özel sektör ve hanehalkı da icra edecek.
- Bunun için TL makul ölçülerde değerlenmeli ve enflasyon düşmelidir. Yoksa arsada, borsada, gayrimenkulde, BES'te, tahvilde, mevduatta kazancı, hatta şirketlerde karı unutun. Atalarımız ne demiş: "Diken battığı yerden çıkar."