Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Küresel piyasalar ağustos ayı ile gelişmiş ülkelerde resesyonu, Avrupa borç krizini ve Avrupa banka krizini fiyatlıyor. Avrupa sorunu zaten vardı. Yeni olan, Avrupa sorununu büyütecek küresel resesyon korkusu. Amerika'daki büyüme verilerinin aşağıya dönmesi bu ihtimali güçlendirdi. Açıklanan veriler henüz resesyonu göstermiyor. Japonya dışında küçülen gelişmiş ekonomi de yok. Üstelik küçülme bir çeyrek değil iki çeyrek arka arkaya olacak ki, resesyon teşhisi konsun. Bu teşhis konulduğunda ise zaten resesyona girilmiş oluyor. Finansal piyasaların önden koşması işte burada başlıyor. Son birkaç haftalık satış hareketleriyle küresel piyasalar ağırlıklı biçimde "resesyon geliyor" diyor. Daha açıkçası satanların görüşü böyle.

        OYNAKLIĞIN NEDENİ: Satan olabildiğine göre karşı tarafta alan var. Alıcılar ise resesyon olmayacağından hareket ediyor. Bir resesyon olacak, bir olmayacak derken, piyasalarda çok büyük oynaklıklar yaşanıyor. Hem gün içi, hem günden güne, hem de haftalık bazda büyük ve baş döndüren bir oynaklık bu.

        ■ Volatilitenin göstergesi VIX Endeksi bu oynaklığın iyi bir yansıtıcısı. 15 ile 48 arasında gidip geliyor. Küresel krizde ulaştığı en yüksek düzey olan 89'un yarısına geldi. Yani yaşadıklarımız, son küresel krizindekinin yaklaşık yarısı düzeyinde. Ciddi bir yol almışız.

        ■ Altın fiyatlarındaki artış da, kağıt piyasalarına güvensizliğin tam bir göstergesi. Bunun içinde dolar, Euro ve bütün menkul kıymetler var. Altının ağustos ayının üç haftasındaki primi yüzde 16'yı buldu. Bu, ons başına ve dolar bazındaki primi. Resesyon kaygısı, bütün kağıtlara güveni azaltırken altını ön plana çıkartıyor.

        VERİYE BAĞIMLILIK: Resesyon olacak mı, olmayacak mı? Bu durum ne zaman kesinleşir?

        Özellikle ağustos verileri belirleyici olacak. Çünkü büyük dalgalanma bu ayda başladı. Bu veriler de eylülden önce belli olmaz. Demek ki, resesyon konusunda kanaat getirmek için eylül sonunu beklemek lazım. O zamana kadar piyasalar tam bir veri bağımlısı olmaya aday. Özellikle büyümeyle ilgili öncü veriler belirleyici olacak. PMI, işsizlik maaşı başvuruları, özel sektör istihdamı, istihdam verileri, konut fiyatları, sanayi üretimleri ve elbette büyüme oranları resesyona girilip girilmeyeceğini netleştirecek. Bir veri olumlu geldiğinde piyasalar bir tarafa yıkılabilir, başka bir veriyle öteki tarafa savrulabilir. Ne zaman resesyona girildiğine kanaat getirilir, o zaman oynaklık azalır, bütün kâğıt ve varlık fiyatlarında gerileme meydana gelir.

        Daha az ihtimalle de olsa, eğer resesyona girilmeyecekse, bu sırada açıklanacak veriler ekonomilerin hafif durgunlukla bu dönemi atlatacağını, daha sonra yavaş da olsa büyüyeceğine işaret edecekse, piyasalar pozitif yönde ivmelenir. Bütün kâğıtlar değerlenir.

        RESESYON İHTİMALİ: Bu seçeneğe daha az ihtimal veriyoruz.

        ■ Çünkü ekonomilerin yaşladığına ilişkin ortaya çıkmış bazı veriler var.

        ■ Bunun üzerine piyasaların kötüleşmesi eklendi. Bu durum tüketicileri de, üreticileri de, yatırımcıları da etkileyecek ve mevcut ekonomik aktivite daha daralacak.

        ■ Bu sırada olaya müdahale edecek araçlar da elde pek yok.

        Belki müdahale etmeye niyet de.

        ***

        Altında kâr satışı yaşanır mı?

        Altın aralıksız 10 yıldır değerleniyor. 251 dolardan cuma günü 1.877 dolara kadar geldi. Yıl sonuna göre artışı yüzde 32'yi buldu. Grafikten de izlenebileceği gibi, son zamanlarda oldukça dik yükseliyor ve 1980'de büyük fiyat hareketini çok andırıyor. 1.877 dolarlık fiyat seviyesi de, 1980'deki 850 doları reel anlamda geçti. İstanbul Altın Borsa'nın hesaplaması, 1980'deki 850 dolarlık fiyatın 1.734 dolara denk geldiği yönünde.

        Çok kısa bir sürede hızla yükseldiğine ve 2.000'lik psikolojik sınıra yaklaştığına göre, altında bir kâr realizasyonu olur mu?

        Normalde olurdu. Ancak son gelişmeler altına yükseliş yönünde ivme kattı. Altın dünya likiditesine, dolar ve euronun değerine, piyasalardaki güvene çok hassas. Adeta dolar ve Euro'nun yanında üçüncü dünya parası fonksiyonu görüyor. Altının arkasında herhangi bir ülke yok. Üretimi kısıtlı. Fiyata müdahale edilmiyor. Merkez bankaları da rezerv paraların zayıflığından dolayı fırsat düştükçe altın alıyor.

        UZUN VADELİ YÖN: Fed 2013 ortasına kadar likiditeyi kısmayacak ve faizi artırmayacak. Bu, altının yolunu açan önemli bir gelişme. Avrupa da, ülke tahvillerini alarak para yaratmaya devam ediyor. Kısa vadede bir kâr realizasyonu olsa bile, devamında altının önü açık görünüyor. Uzun vadede borsalar ne kadar aşağı giderse, dünya ekonomileri ne kadar krize bulaşırsa, rezerv paralara ne kadar güven kaybolursa, küresel likidite ne kadar artarsa ve faizler ne kadar düşerse altın o kadar yükselebilir.

        KISA VADELİ YÖN: Kısa vadede altının yönünü, dünyada resesyon olup olmayacağı ihtimali belirleyecek gibi. Geçiş sürecinde resesyon ihtimali arttıkça altın yükselmeye devam edebilir. Kar realizasyonu ertelenebilir. Yok resesyon gündemden düşerse de kâr satışları başlayabilir.

        SONUÇ: "İlkbaharda çiçeklenmeyen ağaç yazın meyve vermez." İngiliz atasözü

        Diğer Yazılar