Kaçan tren
Her insan emek verdiği, zaman harcadığı, üzerinde çalıştığı işi değerli görür. Böyle hissetmesi de son derece normaldir. Yanlız bunu değerli görmekle sürekli bir şeyleri kendi kendine takdir etmenin arasında fark var. Yaptığınız şeyi kendiniz anlatıp çok önemli olduğunu, çok iyi şeyler yaptığınızı izah etmeye kalkarsanız işin özü bozulur. Aslolan yapılan icraatların değerlendirmesinin bu işe muhatap olanlar tarafından yapılmasıdır. Yani birileri ortaya çıkıp “Ben kahramanım“ diye konuşarak kahraman olamaz. Olaylar, ortadaki gerçekler, toplum algısı, yapılan işlerin sonuçları ve takdiri insanların bu şekilde adlandırılmasına vesile olur. Bugün, Beşiktaş’ta Fikret Orman sürekli Beşiktaş adına çok önemli şeyler yaptığından bahsediyor. Son basın toplantısında da kayanın altına vücudunu soktuğundan tutun da gerçekleştirdiği bir çok şeyi anlattı. Elbette kendisi ve yönetimi bir şeyler yaptı, bir şeyler için mücadele etti. Ama bunların hepsini kendi kapasite ve bilgisine göre yapabildi. Bugün başkanın ortaya çıkan tepkilerin neden bu kadar çok olduğunu anlamakta zorlandığını görüyoruz. Tek sebebi var. Bu yönetim tarafından yapılanlar, Beşiktaş camiasının vicdanlarında ve zihinlerinde karşılık bulamadı. Fikret Orman ve yönetimi bugüne kadar hep enkaz devraldıklarından bahsetti... Bu enkazı diriltmek adına taraftarın önüne de “Feda” sloganını koydu. Sonrasında da yönetim adına başaramadıkları her şey için bunu mazeret olarak gösterdi. Ama işin özüne dönüp bu durumu oluşturan sebeplerin hiçbirini ortadan kaldırma cesaretini gösteremedi. Olmayanın sebebini anlatamadı. Sürekli mazeretlerin arkasına sığınarak ve bu durumu yaratan sebeplerin üzerine gitmeden yol almaya kalkarsanız bugün olduğu gibi tıkanır, yalpalamaya başlarsınız... Doğru yaptığınız işi çok anlatmanıza gerek yoktur, o zaten kendini anlatır. Taraftar ve camia takdir eder, sizde sonucunu alırsınız... Kurduğu yönetimi yönetmekte zorlanan, birinci yılında üçte birini istifa ve ayrılma noktasına getiren bir Başkan olarak Fikret Orman “Camia ve taraftar bana niye tepki gösteriyor” sorusunu sormak için treni çoktan kaçırmış görünüyor.
TESCİL VE TASDİK
Beşiktaş’ta hesap sorma konusu Beşiktaşlılar’ın içini yaralayan bir konu. Fikret Orman göreve geldiğinden itibaren bu konuyla ilgili yaptığı açıklamalarına baktığımızda; Beşiktaş başkanlık makamına yakıştıramadığımız için “Yalan söylüyor” değil de, “Doğru söylemiyor” diyelim.. Ortada dolaştırlan laflara bakarsak şimdi tüzük kongresinde yeni bir senaryo ortaya konacak gibi görünüyor... Demirören alacağını yarısını hibe edecek; Fikret Orman ve yönetimi, bunu Beşiktaş camiasına bir yönetim başarısı olarak satmaya çalışacak. Nasıl olur, ne olur onu tüzük kongresinde hep beraber göreceğiz. İşin özünü göremeyen veya özüne inecek cesareti olmayanların yapmak istediği bir hamle gibi görünüyor... Ben işin özüne bakıyorum... Beşiktaş camiasının hesap sormakla ilgili söylediği konunun temelinde bu kulübe zarar verenlere bundan sonrasına örnek olacak şekilde bir hesap sorulması işinin yapılması var... Bu işin manevi boyutu maddi boyutundan daha büyük. Bugün Beşiktaş Kulübü, maddi sıkıntılarla boğuşuyor. Rakipleri karşısında irtifa kaybetti. Geleceğine umutla bakmakta zorlanıyor. Camianın vicdanı zedelenmiş, rahatsız olmuş durumda. Tüm bu olumsuzlukların arkasında geçmiş başkan ve yönetimlerinin imzası var. Bunları sürekli kapatmaya çalışıp görmezden gelmek günü kurtarır gibi görünse de bu işin içinde olanların geleceğini ve kredisini şimdi olduğu gibi bitirecektir. Yönetim, tüzük değişikliklerinde hesap sormayı kendi görev süresinin sonu olan 2016 yılından sonraya bırakmaya çalışıyor. Bunu yaparak zaten ortada dolaşan “Demirören’le anlaşarak başkan oldu, o yüzden hesap soramayacak” söylemini de tescilleyip tasdiklemiyor mu?
TEMİZLENMEYEN SU
2012 aidatlarının yatırıldığı tarihin son günü listelere baktığımızda dört bin civarında toplu aidat yatırımı görüyoruz. Yatıranlar toplam üç kişi; zamanı gelince isimlerini açıklarız... Fikret Orman’ın 100 bin üye yolunu açan bir başkan olarak altı ay sonra mazeretler üretip bu işin önünü kesmeye çalışması enteresan. Yeni tüzükte toplu aidat yatırımlarını yasaklayacak bir kelime dahi yokken gerçek Beşiktaşlılar’ın önünü kesmek için yüzde 5 kotasını koymaya kalkan bir değişiklik maddesi var. Fikret Orman ve yönetimindeki bir çok isim, iktidara gelmeden önce bu yapıya karşı konuşmuş ve eleştirmiş kişiler. Ama görünen o ki iktidar olunca bu işteki görüşleri de değişmiş durumda... Bir kez daha başkan ve yönetici seçilebilmek için sıkça bahsettikleri Beşiktaş ilkelerinden vazgeçebildiklerini görüyoruz. Anlaşılan başkanın ‘pis su’ diye tanımladığı yapı kendisini de içine çekmiş durumda. Arkadaşlar, bu konu Beşiktaş açısından çok önemli. Neden rahatsız oluyorsunuz? Bırakın yeni insanlar gelsin kulübüne sahip çıksın. Beşiktaş; A kişisinin fabrikasında çalışan, Beşiktaş’tan bir haber yüzlerce işçinin değil; kendi iradesine sahip olsun. Beşiktaşlı olanlar Beşiktaş kongrelerinde B ilçesinin Beşiktaş’ın semtini dahi bilmeyen sakinlerinin oylarıyla değil gerçek Beşiktaşlılar’ın oylarıyla başkanlarını yönetimlerini seçsinler... Demirören gibi örnekleri göz göre göre, organize bir şekilde başkan ve yönetici konumunda tutamasınlar. Hata ve yanlış yapanları veya başarısız olanları değiştirebilsinler... Kötüye hesap sorabilsinler... Yönetim olarak Beşiktaş iradesini Beşiktaşlılar’dan kaçırmayın. Bu yapıda kazandığını düşünenler, camiada ve tribünlerde hep kaybetmiştir. Bunu unutmayın. Camiada varolan huzursuzluğun ve mutsuzluğun temelinde bu sebep var. Bu yapıyı yeniden doğru tesis edemezsek tekrarların yaşanılması Beşiktaş ve yönetimleri açısından kaçınılmaz olacaktır.
