Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın öncülüğünde birçok bakanlıkla ortak hazırlanan taslakta, doğum yapan kadınlara uygulanan 16 haftalık analık izninin 24 haftaya kadar çıkarılması, yarım gün çalışarak "tam gün" çalışmış gibi prim yatırılması gibi düzenlemeler gündemde. Ancak bu düzenlemeler kadını çalışma hayatında tutmaz. Zira çalışan veya çalışmayı düşünen annelerin en büyük derdi şu: "İşe giderken çocuğumu nereye bırakacağım ve cebimden kaç para çıkacak? Kreşe

        ödeyeceğim para ile çalışırsam alacağım ücret arasında ne kadar fark olacak?"

        ÇALIŞAN ANNENİN DERDİ KREŞTİR

        Kadınlara doğumdan önce 8, sonra da 8 hafta doğum izni var. Bu sürenin 24 haftaya çıkarılması, kadının hem çalışıp hem de anne olmasını sağlamaz, üstüne üstlük işverenin de kadın işe almaktan imtina etmesine sebep olur. Zira, kadının çalıştığı pozisyon hamileliği süresince boş kalacak ve işveren doğum izni süresince kadının yerine başkasını işe alacak. Peki doğum izninden dönen kadın işe başladığında diğerine ne olacak? İşsiz kalacak. Bu sebeple devamlılığı sağlamak adına işveren, kadın yerine erkek almaya çabalıyor. Ülkemizde kadın istihdamının zaten düşük olduğu gerçeği karşısında bu teşvikler bir işe yaramaz. Hatta ters etki yapar. Çalışan veya çalışmayı düşünen kadının en büyük derdi kreştir. Kreş işini (belli sayıda kadın çalıştıran) işverene yüklemek de kadının işe alımına engeldir. Kreş işinin mutlaka kamu (özellikle belediyeler) tarafında yerine getirilmesi şarttır.

        ÇOCUĞUN GİDERLERİNE TOPLUM KATILMALIDIR

        Aileye çocuk girdiğinde ailenin giderleri de artmaktadır. Hatta kadının çocuğuna bakmak için işinden ayrılması halinde bir de gelirleri azalmaktadır. Mademki toplumun geleceği için çocuğa ihtiyacımız var, o zaman çocuğun aileye getirdiği giderleri toplumun (devletin) karşılaması da gerekir. En azından her çocuk için komik sayılmayacak rakamlarda çocuk parası, kreş yardımı gibi ödenekler getirilmelidir. Özellikle Avrupa ülkelerinde hükümetler hem doğurganlığı artırmak hem de kadını istihdamda tutmak adına birtakım teşvikler veriyor. Bu teşvikler içinde her iki amaca en iyi hizmet edenleri ise, kreş ile okul çağına gelmiş çocuklar için tam gün okul ve evde çocuk bakıcısı yardımıdır.

        BU TASARI KADINI EVE KAPATIR

        Sonuç olarak, hükümetin açıkladığı paket, kadınları çocuk doğurmaya teşvik etmeyeceği gibi çalışma hayatında tutmaya da yaramaz. Çalışan veya çalışmaya hazır kadını ancak, "Çocuğum ne olacak?" sorusuna cevap alabileceği teşvikler istihdama iter. Yani kadının evden çıkarak çalışmasını kolaylaştırmak, hem istihdamı hem de doğurganlığı artırır. Bizdeki tasarı ise kadınları evde oturtacak düzenlemeler içeriyor. Analık izninin uzatılması, doğumdan sonra çalışmasa da borçlanarak emekli olabilme gibi uygulamalar kadını istihdama değil eve kapanmaya teşvik eder.

        Diğer Yazılar