Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        "TÜRKLERE diz çöktürmek kimsenin haddi değil." Egemen Bağış'a ait bu sözler herhangi bir siyasetçinin milliyetçi duyguları okşamak için sarf edebileceği sözler. Bu kez Bağış, Fransa'da bulunan Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan'a cevaben Türklere kendini siper etti. Zira Bağış'a göre "küstah" Sarkisyan, "Türkler önümüzde diz çökecek" demiş. Oysa Türk basınında sıkça sözleri çarpıtılan Sarkisyan'ın ağzından çıkanlar epey farklı. Marsilya kentinde diasporaya seslenen Ermenistan Cumhurbaşkanı tam olarak ne demiş? Fransızca haber metinlerinden teyit ettirdiğim kadarıyla Sarkisyan, Türkiye'deki mevcut demokratikleşme sürdüğü takdirde Ermeni soykırımı ile de yüzleşebileceği tahmininde bulunmuş. Sarkisyan, "Burada söz konusu olan ne bir ön koşul ne de bir intikam hissinin tatminidir... Er veya geç, kendisini bir Avrupa ülkesi olarak gören Türkiye, Dzidzernagaperd'de (Erivan'daki soykırım anıtı) saygı duruşunda bulunacak gerçek bir Avrupalı hükümet tarafından yönetilecek" demiş.

        Kimbilir belki de Başbakan Erdoğan'ın, Dersim için devlet adına özür dilemesinden etkilenmiştir. Ve de Türk halkının bu tarihi özür karşısındaki genel sükûnet ve olgunluğundan... Ama Sarkisyan konuşmasının hiçbir yerinde "Türkler diz çökecek" dememiş.

        AB Başmüzakerecimiz niye böyle anlamış? Belki de Sarkisyan'ın söylediklerini araştırmayan danışmanları kendisini yanılttı. Her neyse, Bağış, Sarkisyan'a hitaben, "Sen milletini açlıktan, fakirlikten zaten dizinde derman bırakmayacak hale getirmişsin. Ermenistan'ın nüfusu açlıktan 4 milyondan 2 milyona düştü. İnsanlar dünyanın dört bir yanına kaçıyor. Bir kısmı ülkemize de geldi. Burada bizim çocuklarımıza, yaşlılarımıza bakıyorlar. Bu da Türk milletinin gönlünün ne kadar geniş olduğunun göstergesidir" diyerek öfkesini haykırmış.

        Evet Ermenistan yoksul. Kişi başına yıllık milli gelirin iki bin dolar civarında seyrettiği, milyonlarca insanın sefalet içinde yaşadığı ve Avrupa'ya sığınmak için gayri meşru yollardan kaçtığı Güneydoğu illerimiz gibi... Ne var ki Ermenistan'da yaşadım ve insanların açlıktan kırıldığını ilk kez Egemen Bey'den duyuyorum.

        Ve evet Türkiye'de çoğu kadın olmak üzere kaçak çalışan birkaç bin Ermenistan vatandaşı var. Devlet de onlara göz yumuyor. Ancak bunun büyük bir lütuf olarak sunulması ve ikide bir kovulmakla tehdit edilmeleri bana gerçekten komik geliyor. Onlara benzer binlerce kaçak Türkmen, Özbek, Gürcü ve Moldovalı da var "çocuklarımıza, yaşlılarımıza" bakan. Onların varlığı esas lütuf sayılmalı; çünkü hem genellikle çok profesyoneller hem de aynı işleri yapan Türk vatandaşlarına kıyasla çok daha UCUZA çalışıyorlar. Herhangi bir güvenceleri olmadan. Bu da ayrı bir sorun.

        Keşke devlet, Türkiye'de çalışan Ermeni kadınlara yapılan "iyilik" üzerine kafa yoracağına biraz da Ermeni kadınlara yapılan "kötülüklere" kafa yorsa. Eski Sovyet coğrafyasından kandırılıp Türkiye'de bedenleri pazarlanan seks kölelerinden söz ediyorum. ABD Dışişleri Bakanlığı'nın haziran ayında yayınladığı 2011 Trafficking in Persons Report-Turkey (2011 İnsan Ticareti Raporu) başlıklı araştırmaya göre, Türkiye uluslararası kadın ticaretinin merkezlerinden biri olmaya devam ediyor. (Bunun son örneği Cübbeli Ahmet Hoca'nın kurduğu iddia edilen fuhuş çetesi.)

        28 Ekim günü Savarona yatına yapılan fuhuş baskını sırasında bulunan 17 yaşındaki kızlara da değinen ABD raporuna göre, hükümet bu ticareti durdurmak için gereken asgari standartlara uymuyor ama yine de bu yönde "önemli çaba sarf ediyor". Öte yandan tespit edilen seks köleliği vakaları geçen yıla oranla yarı yarıya düşerken (burada ima edilen mücadele kararlılığının azaldığı), aralarında Ermenistan vatandaşı olan fuhuş kurbanı kadınların bazıları, durumları yeterince araştırılmadan tutuklanıp sınır dışı ediliyor. Böylece onları pazarlayanların ağına tekrar düşüyorlar. Garibanlar, "Bu da Türk milletinin gönlünün ne kadar geniş olduğunun göstergesidir" demiyorlardır herhalde.

        Diğer Yazılar