Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Federasyon başkanlarımızın tamamı ne kadar başarılıymış meğerse... Helal olsun hepsine... Üstün başarıları sayesinde her biri 4'er yıl daha görev yapacak. Yani ancak bu kadar olur... Düşünebiliyor musunuz, son 35 gün içinde 27 federasyonda seçim yapıldı, 24 başkan koltuğunu korudu. Nasıl korudu peki? Mevcut seçim sistemi sayesinde. Öyle bir seçim sistemi ki... Daha kötüsü olamaz.

        Koltuğunu koruyan bu 24 başkanın önemli bölümüne rakip bile çıkmadı. Mevcut seçim yönetmeliğini hazırlayan, sunan, kendi adamlarını kayırmak uğruna büyük bir faciaya imza atan kişiler, yarınlarda bunun hesabını nasıl verecek, çok merak ediyorum. Acaba bu kişilerin hiç mi vicdanı sızlamayacak! Hemen şunu da belirteyim... Geri kalan 3 başkandan 2'si zaten seçime girmedi. Sadece 1 başkan koltuğunu kaybetti... Kim bu başkan? Erol Ünal Karabıyık... Voleybol Federasyonu Başkanı. Niye kaybetti? Yukarılardan gelen işaret, kendisine değil, rakibine geldi. Olaya tersten yaklaşalım. Mevcut başkanlar bu derece başarılıydı madem... Türk sporu ve sporcusu niye başarıdan başarıya koşmuyor! Tamamına yakını niye nal topluyor! Olimpiyatlarda atletizmde ve tekvandoda elde edilen o müthiş başarılar olmasaydı eğer... Teşkilatın başında bulunan kişilerin durumu ne olurdu acaba? Saçma sapan bir seçim yönetmeliği ile Türk sporunun resmen ırzına geçiliyor. Adamını bulan koltuğunu koruyor.

        Yöneticimiz uyuyor mu!

        Yürürlükteki seçim sistemini biliyorsunuz değil mi? Aday olacak kişi, toplam delegenin yüzde 15'i oranındaki imzayı toplaması gerekiyor. Ya sonra... Düne kadar şöyleydi. Bu imzaların mevcut federasyona sunulması şarttı. Ne komik değil mi? Kuzu, kurda teslim ediliyordu... Listeyi eline alan başkan, eğer aptal değilse, rakibi için imza veren delegeleri arıyor ve ardından her türlü çabayı gösteriyordu. Ne gibi çaba mı? Artık ne ararsanız... Tehdit, şantaj, blöf, baskı... Yarınları düşünen delegeler de haliyle yelkenleri suya indiriyordu. Mevcut başkan, spor teşkilatından da biraz destek almışsa eğer... O başkanının seçimi kaybetmesi mümkün değildi. Zaten kaybeden de olmadı! Malumunuz, bu konuda biraz yazdık, çizdik... Garabeti dile getirdik... Ama seçimler de devam etti... Sonrasında... Toplanan imzaların mevcut federasyona değil de, teşkilat içindeki bağımsız bir kurula verilmesi yönünde bir değişikliğe gidildi. Ne demek gerekiyor şimdi... Düşünebiliyor musunuz, spor teşkilatında o kadar üst düzey yetkili var, bu garabeti biri bile farketmiyor.

        Uyanık başkanlar!

        Seçimler sırasında o kadar çok atraksiyon yaşanıyor ki... Her biri ayrı birer komedi. Mesela birini yazayım... Mevcut başkanın yüzde 15 oranındaki imzayı toplaması taktir edersiniz ki pek zor olmuyor. Sonra ince hesaplar başlıyor. Diyelim ki toplanması gereken imza sayısı 30... Kendisi 60'ı buluyor... Sonra da... İmza veren kişiler arasından diyelim ki 15'ini arıyor ve "Rakibime de imza verin... Hem beni mutlu edersiniz, hem de onu" diyor. İkili oynamaya zaten hazır olan pek çok delege, seve seve bu talimatı yerine getiriyor. Sonra ne oluyor? Aylarca şehir şehir dolaşan, 30 imza toplamak için anası ağlayan diğer aday, o ikili oynayanların desteği ile diyelim ki 35 imzayı topluyor ve derin bir oh çekiyor. Bu 35 imzayı makama sunuyor. Heyecanlı bir bekleyişin ardından... Sürpriiiz.. Har iki adayda da haliyle 15'er çifte imza çıkıyor. Acilen düşülmesi gerekiyor. Mevcut başkanın topladığı 60 imzadan 15'ini düşelim lütfen... Kalır 45... Fazlasıyla yeter. Yeni adaydan da düş 15 imza, kalır 20... Haliyle geçmiş olsun. Zaten 2 gün sonra da başvuru sona eriyor. 4 yıl sonra görüşelim lütfen deniliyor. Mevcut başkan da seçime tek aday olarak giriyor.

        Koltuk tatlı

        Ne yalan söyleyeyim, federasyon başkanlarının önemli bölümünün değil koltuğunu koruması, acilen tasını tarağını toplaması ve camiaya el sallaması gerekiyordu. Ama koltuk tatlı... Öyle kolay bırakılır mı hiç! Hele hele Spor Bakanlığı ya da Spor Genel Müdürlüğü'nde bazı dostlarınız varsa eğer... Diyelim ki hemşeri, makam ya da parti kontenjanından size destek verilmişse. Lüküs hayat, oh ne rahat... İsterseniz Balkanlar'da bile en ufak bir başarınız olmasın... İsterseniz sporu geliştirmek adına en ufak bir projeniz bulunmasın. Yola devam arkadaş...

        Diğer Yazılar