Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        23 Ekim Çarşamba günü Rusya Savunma Bakanı, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) sözde askeri lideri Mazlum Abdi ile görüştüğünü aşağıdaki fotoğraf ile ilan etti. Konu kuzey Suriye’de yaşanan gelişmeler ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bu bölgede PKK’ya karşı yürüttüğü askeri operasyondu.

        Suriye’deki mahlası Mazlum Abdi Kobani. Rusya, ABD ve daha nice Batı ülkeleri kendisini Suriye’de sözde Kürt muhalefet hareketinin askeri kanadının başı olarak görüyor. Oysa ki bu şahıs, Türkiye Cumhuriyeti kayıtlarındaki haliyle ülkemizde onlarca sivilin can kaybına neden olan terör örgütü PKK’nın kanlı eylemlerinin faili ve planlayıcısı Şahin Cilo’dan başkası değildi.

        Rus komutanların Kobani ile yaptıkları video konferans esnasında bağlantı kalitesi nedeniyle görüntü gidip geliyordu.

        (Foto: Rusya Savunma Bakanlığı paylaşımı)

        Aradan henüz bir ay geçmişti. 18 Kasım’da Celal Talabani’nin kurmuş olduğu Kürdistan Yurtseverler Birliği Partisi’nin (KYB) Terörle Mücadele Güçleri şefi Lahur Talabani soluğu Haseke’de almıştı. Lahur, Celal Talabani’nin yeğeniydi. Üç günlük ziyareti sırasında Haseke ve Kamışlı’yı ziyaret eden Lahur Talabani, Şahin Cilo ile Barış Pınarı operasyonuna ve bölgedeki duruma dair değerlendirmelerde bulundu.

        “Sen artık uluslararası basına çıkıyorsun, liderlerle konuşuyorsun. Elinde güzel bir bilgisayar olsun” diyerek Apple marka bir dizüstü bilgisayar dahi hediye etmişti Cilo’ya.

        Üç gün süren ziyaretin sonunda yakında görüşmek üzere vedalaşıldı. Lahur Talabani KYB’nin istihbarat birimi olan Zenyari’nin başkanıydı ne de olsa. Kendi zırhlı aracıyla gelmişti ta Süleymaniye’den Haseke’ye kadar. Aynı karayolunu geri döndü.

        Ortadoğu’da zaman hızlı akar, mekansa ayağının altından çabucak kayar.

        Takvimler 28 Kasım’ı gösterdiğinde Lahur’un adamları aynı araçla Cilo’yu Suriye-IKBY sınırından aldılar. İlk istikamet Kerkük üzerinden Süleymaniye oldu. Normalde Sincar üzerinden gitmek daha kolay olsa da TSK’nın İHA’larına yakalanılabilirdi. Bunu ne Lahur, ne de kendisi isterdi.

        Şahin Cilo, KYB’nin başkenti olarak bilinen Süleymaniye’de bir gece konakladı, uzun zamandır yüz yüze görüşmediği PKK yetkilileriyle hasret giderdi.

        Ertesi gün ise Bağdat’a vardı. 29 Kasım Cuma günü bir mucize oldu. Hayatı boyunca ne Suriye’den ne de başka bir ülkeden kimliği, vatandaşlığı olmuştu Şahin Cilo’nun. Ama Bağdat Havalimanı’ndan Birleşik Arap Emirlikleri’nin başkenti olan Abu Dhabi’ye uçabildi. Ne bir pasaportu, ne nüfus kağıdı vardı.

        Ayağının tozuyla hem BAE hem de Suudi yetkilileri ile görüşen Cilo burada dört gün misafir edildi. İyi ağırlanmıştı. Hatta bir gün boyunca özel bir hastanede tepeden tırnağa sağlık kontrolünden geçirildi. Ne de olsa BAE ve Suudi Arabistan’a, ABD’ye, Rusya’ya lazımdı.

        Dördüncü günün sonunda cebinde yüklü miktar nakit parayla Bağdat’a geri uçtu. Lahur’un zırhlı aracıyla Süleymaniye, sonra Kerkük üzerinden Suriye sınırına geldi. Haseke’deki evinde başını yastığına koydu. Muhtemelen yaşadıklarına kendi dahi inanamadı. Gerçek bir ‘Amerikan Rüyasıydı.’

        Cilo’nun bu konforlu seyahati Aralık ayı başında medyaya yansımıştı…

        REKLAM

        ***

        Değerli okuyucular, sizce de bu hikayede bir gariplik yok mu? Şahin Cilo – namı diğer Mazlum Abdi Kobani – Suriyeli, Afrinli bir Kürt. Suriye rejimi, Kürtlerin büyük bir bölümüne kimlik vermedi. Cilo alamayanlardan biriydi. Ancak bir kısım soydaşları gibi başka bir ülkeden de kimlik/pasaport almadı. Yalnızca Almanya’da bulunduğu altı yıllık süre için ‘siyasi oturum izni’ alabilmişti. Bunu dünya alem biliyor.

        Hadi karayolu ile Suriye’den Irak’a geçti. Bağdat gibi bir uluslararası havalimanından kimliksiz, pasaportsuz nasıl uçabildi?

        Cevap mı? Bağdat yönetimi kendisine pasaport sağlamıştı.

        Dahası da var. Mısır Dışişleri Bakanı Sameh Shoukry Cumartesi günü Kahire’de Suriye Demokratik Meclisi yöneticileri Elham Ahmed ve Riad Darar ile görüştü. Elham Ahmed Barış Pınarı Operasyonu döneminde ABD’nin Erbil başkonsolosluğunun kendisine verdiği ‘travel documentary’ yani seyahat belgesi ile Washington’a gitmiş, ABD’li siyasetçilerle görüşmüştü.

        Bu iki isim de her ne kadar SDG şemsiyesi altında pazarlansalar da PKK’nın üst düzey yöneticileri. İkisi de Suriye Kürdü. Tıpkı Şahin Cilo gibi herhangi bir ülkeye ait kimlik veya pasaportları yok.

        Aynı şekilde onların da Kahire’ye Bağdat üzerinden gittiğini öğrendim. Tıpkı Cilo gibi. Haseke’den Irak kapısına, oradan Sincar bypass edilerek Kerkük yolundan Süleymaniye ve sonra Bağdat. Oradan da Kahire’ye uçuş….

        Türk dışişleri her fırsatta ABD’ye Şahin Cilo ile ilgili yorum, eleştiri yapıyor, soru soruyor. Vatandaş ve gazeteci olarak merak ediyorum. İlgili kurumlarımız Şahin Cilo ve Lahur Talabani arasındaki görüşmeden haberdar mıdır?

        Türk dışişleri ve/ya ilgili kurumlarımız, Cilo’nun Bağdat üzerinden Abu Dabi’ye nasıl uçtuğuna yönelik Irak’tan bilgi talep etmiş midir?

        Peki ya Elham Ahmed ve Riad Darar’ın Kahire ziyareti?

        Bağdat yönetimi ve Tahran ile sözde iyi ilişkilerimiz var. Ancak gözümüzün içine baka baka, Türkiye Cumhuriyeti’nin ulusal güvenliğini, sınır güvenliğini direkt ilgilendiren bu hassas konuya karşı neredeyse bir hasımın diğerine yapacağı hamleler yapıyorlar.

        PKK lider kadrosuna seyahat kolaylığı sağlayan Kürt yönetimi değil, bizzat Bağdat yönetimi. Lojistik ve transferleri sağlayan ise Tahran’ın Kuzey Irak’taki adamı olarak bilinen Lahur Talabani.

        Terör örgütü liderlerinin bu ‘serbest dolaşım’ durumunu ABD’ye sorduğumuz kadar Rusya, Irak, İran, Mısır, BAE ve Suudi Arabistan’a da sormamız gerektiğini düşünüyorum…

        Siz ne dersiniz?

        Diğer Yazılar