2. Putin dönemi, ilkini mumla aratıyor
1952 Leningrad (St. Petersburg) doğumlu Vladimir Putin, Rusya’nın son 15 senesine öyle ya da böyle damgasını vurmuş bir lider.
KİMDİR VLADİMİR PUTİN?
1990’larda St. Petersburg Üniversitesi’nde rektör yardımcılığı, üst düzey KGB yöneticiliği gibi önemli görevler alan Putin’in yolu 1996 yılında başkent Moskova’ya düşer. Moskova’da dönemin Rusya Federasyonu Başkanı Boris Yeltsin’in kurmayları arasına ismini yazdıran Putin, parti içerisinde basamakları çok hızlı çıkar. 1999 yılında ise Boris Yeltsin tarafından başbakanlığa atanır. Yeltsin’in sağlık sorunlarının baş gösterdiği o dönemde Putin’in yıldızı parlamaya devam eder ve 26 Mart 2000 tarihinde Rusya Federasyonu Başkanlığı’na seçilir.
1998-2000 DÖNEMİ
Putin’in devraldığı Rusya’nın ekonomi açısından durumu hiç de iç açıcı değildir. 1998 Ruble krizinden çıkan ancak ekonomisi hâlâ S.O.S veren Rusya’da enflasyon yüzde 80’ler seviyesinde, işsizlik ise yüzde 13’lerde dolaşıyordu. Borç yapılandırmasına gitmek zorunda kalan Rusya aynı zamanda para birimi Ruble’yi de 2 sene içinde yüzde 300 devalüe etmek zorunda kalmıştı. 1998 yılında Rusya ekonomisi yüzde 5.3 daralmış ve kurulduğu yıldan bu güne en düşük GSYH rakamına gerilemişti.
2000-2008 1. PUTİN DÖNEMİ
Başkanlık görevine gelen Putin’in ilk işi ekonomiye el atmak oldu. Putin göreve gelir gelmez piyasa ekonomisi temellerini atmaya başladı. Kamuyu küçültüp özelleştirmeler yoluyla rekabetçi ve şeffaf özel sektör işletmelerini devreye soktu. Bununla yetinmeyen Putin 2004 yılında yeniden başkanlığa seçilmesinin ardından şirketler için vergi indirimleri ve doğrudan yatırımlar için özel teşvikler hazırlattı. Bu dönemde özellikle otomotiv ve savunma sektörüne ciddi yabancı girişi oldu. Putin’in 2 dönem başkanlığı sırasında Rusya ortalama yüzde 7.1 büyürken 2008 sonunda Putin görevden ayrılırken yüzde 9.2’lik büyüme kaydedilmişti.
2012 - DEVAM 2. PUTİN DÖNEMİ
2008-2012 yılları arasında Rusya Anayasası’na göre başkanlık görevini bırakması gereken Putin 4 sene boyunca başbakanlık yaparken başkanlık koltuğunda Medvedev oturdu. 2012 yılında ise Putin yeniden Rusya Federasyonu Başkanı seçildi.
Ancak II. dönemde ekonomi tarafında işler Putin’in istediği gibi gitmiyor, 2012 yılında Rusya için öne sürülen en büyük eleştiriler, ekonominin enerjiye bağımlı hale getirilmiş olması ve Batı ile ilişkilerin kötüleşmesi olarak sıralanıyordu. Gerçekten de Rusya’nın toplam bütçesinin yüzde 50’si petrol ve gaz gelirlerinden elde ediliyordu. 2005 yılında bu oran yüzde 40’lardaydı ve bu durum Rus ekonomisini petrol fiyatlarına bağımlı bir hale getiriyordu. Gelelim diğer konuya; Rusya Batı’ya sırt mı çeviriyordu?
Önce Gazprom üzerinden Avrupa’ya verilen gazın miktarıyla ilgili başlayan tartışmalar... Arkasından Suriye konusunda Batı ile karşı cephede yer alma durumu ve son olarak da Kırım’ın işgali ve Ukrayna gerginliği Rusya ile Batı arasında son 10 yılda kurulan ilişkilerin sorgulanmasına neden oldu. Özellikle Ukrayna krizi sonrası uygulanan ekonomik yaptırımların etkisi hissedilmeye başlandı. Ülkeden 2014 yılı içinde 90 milyar $’ın üzerinde çıkış beklenirken ekonominin de bu sene yüzde 1’e yakın daralması bekleniyor. Batı dünyasında çok rahat borçlanan Rus bankalarının Eurobond ihaleleri iptal edilirken, Yandex, Gazprom gibi şirketlerin gelirlerinde sert düşüşler söz konusu.
Aynı kişi. İlki 8 yıllık ikincisi ise sadece 2 yıllık başkanlık dönemi. Ortaya çıkan ise 2 farklı Rusya resmi. Bakalım hikâyenin sonu nasıl bitecek?