Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Ukrayna’da düşürülen uçak ve sonrasında yaşananlar ileride tarih kitaplarında yeni bir dönemin başlangıcı olarak yazılırsa beni hiç şaşırtmaz.

        Olayı uçak yolculuğundaki 298 sivil ve masum insanın hayatını, yerden atılan bir füze ile kaybetmesi olarak değerlendirirsek eksik bir analiz yapmış oluruz. Gerçi bu açıklama bile insanın tüylerini diken diken etmeye yeter ama, konu uluslararası ilişkiler ve küresel ticaret açısından mihenk noktası olacak kadar önemli boyuta geldi.

        Bu açıdan olayı ele almak için hafta boyunca AB liderlerinin yaptığı açıklamaları şöyle bir hatırlayalım:

        Hollanda Başbakanı Mark Rutte ile bir araya gelen İngiltere Başbakanı David Cameron, Londra’da yaptığı açıklamada II.Dünya Savaşı’nı hatırlatarak “Avrupa’da yaşayan herkes, büyük ülkelerin küçük ülkeleri ezmesine sessiz kalındığında ortaya çıkan sonuçları hatırlamalıdır” diyerek Rusya’ya Ukrayna konusunda politikasını değiştirmediği takdirde Avrupa ile iş yapamayacağını ifade etti.

        İngiltere’nin yanında Polonya ve Baltık ülkeleri de Rusya konusunda artık harekete geçme zamanı olduğu yönünde açıklamalarla Brüksel’i göreve çağırıyor. Hatta Alman Dışişleri Bakanı Steinmeier, Rusya’nın verdiği sözleri tutmadığı ve Ukrayna’daki ayrılıkçılarla arasına mesafe koymadığı gerekçesi ile başta silah olmak üzere farklı sektörlerde ambargoların devreye girmesini istedi.

        Ancak AB’nin tamamında Rusya konusu bu kadar net değil. Uçak kazası sonrasında ABD’nin başlattığı ticari yaptırımlara AB’nin de tam katılımı isteniyor. Ancak ambargonun gerçekleşmesi durumunda başta Fransa’nın Rusya’ya olan askeri teçhizat ve silah ticareti olmak üzere, Macaristan’ın nükleer enerji ve hatta Avusturya’nın gaz boru hattı yapımı projeleri etkilenecek. Yani işin ucunda ciddi maddi kayıplar söz konusu. Fransa örneğinden ilerleyecek olursak Rusya’ya yapılacak olan 1.2 milyar Euro’luk savaş gemisi kontratının iptali durumunda ciddi bir gelirden olmak bir yana en az 1.000 kişinin işini kaybetmesine yol açacak. Bu sebeple Brüksel’deki Rusya tartışmaları ciddi görüş ayrılıklarına gebe.

        Peki kim Rusya ile ne kadar iş yapıyor?

        Rusya ile AB’nin toplam ticareti 330 milyar Euro. Bunun 152 milyar Euro’sunu Rusya ihraç ediyor, 260 milyar Euro’sunu ise ithal ediyor. Tahmin edeceğiniz üzere Rusya’nın AB’ye ihracatının % 75’i petrol ve gaz. Buna karşılık AB’den ithal ettiği 260 milyar Euro’nun % 50’si ise makine ve teçhizat.

        Diğer yandan Rusya’nın ABD ile toplam ticareti 38 milyar Euro. Aynı AB’de olduğu gibi Rusya ABD’ye % 70 oranında petrol ve gaz satarken, ulaşım ve makine aksamı büyük oranda ithal ettiği ürünler.

        AB içinde resme baktığımızda ortaya çıkan resim ise şu şekilde:

        AB ile yapılan 330 milyar Euro’luk toplam ticaretin 90 milyar Euro’su Almanya ile. Arkasından 45 milyar Euro ile Hollanda, 25 milyar Euro ile Fransa ve 18 milyar Euro ile İngiltere geliyor

        Rusya ile ciddi ticareti olan AB ülkelerinin Malezya uçağı düşürülene kadar yaptırımlara katılım konusunda ayak sürdüğünü biliyoruz. İngiltere örneğinde Londra’daki ciddi Rus servetinin korunması, Fransa’da ekonomiye büyük destek veren Rusya’ya silah satışı, Avusturya’da ise Rusya’da faaliyet gösteren bankaları ve verdikleri krediler, şimdiye kadar AB’den tek ses çıkmasını engelliyordu.

        Ancak gelinen nokta da Obama’nın Rusya konusunda her geçen gün artırdığı yaptırımlara AB’nin daha fazla kayıtsız kalması mümkün gözükmüyor.

        AB’nin sadece ekonomik çıkarlar için kurulmuş bir birlik mi? Yoksa geleceği olan siyasi ve kültürel bir oluşum mu? Rusya testi ortaya çıkaracak.

        Diğer Yazılar