Kadıköy Anadolu yönetiminin Duru Tiyatro'yla derdi nedir?
Duru Tiyatro'da basın açıklaması yapan Emre Kınayı aralarında Can Gürzap, Memet Ali Alabora, Ceyda Düvenci, Burcu Kara, Engin Cezzar, Pelin Körmükçü, Süheyl Uygur ve Behzat Uygur gibi isimlerin bulunduğu sanatçı dostları yalnız bırakmadı. Kınay, "Okul yönetimi, 'Bizimle medya üzerinden uzlaşmaya gelmeyin' dedi. Otopark ve kantin mafyasına yönelik çıkarılan yönetmelik bize uygulanmaya çalışılıyor. Hiç borcumuz yok. Art niyet beklentisindeyim. Çocukların sağlığına zararlı görülen tiyatro mu oldu?" diye konuştu.
ÜÇ hafta önce telefonum çaldı. Arayan Emre Kınay'dı. Birkaç gün sonra, Ahu Türkpençe'yle birlikte rol aldığı 'Sondan Sonra' adlı oyunun kulisine gidecektim. Bunun için aradığını sandım ama Kadıköy Anadolu Lisesi'nin içinde bulunan Duru Tiyatro'nun okul yönetimi tarafından kapatılmak istendiği haberiyle sarsıldım. Artık hepinizin bildiği durumu, şu sözlerle özetledi telefonda Emre: "9 Şubat 2012'de 28199 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan okul aile birliklerinin kiraya verdiği alanlarla ilgili bir yönetmelik değişikliğine geçici birinci madde eklendi. Bu madde, 'Sözleşme, bitiş tarihinden itibaren yenilenmez' diyor. Kadıköy Anadolu Lisesi yönetimi, basketbol okuluyla ve kantinle yaptığı sözleşmeleri yeniledi ama tiyatronun sözleşmesini yenilememe kararı aldı. Krizin başlama sebebi 3 Kasım'da bana tebliğ edilen, '31 Ekim'de sözleşmeyi feshettik' beyanıdır. Biz zaten geçici maddenin yürütmesinin durdurulması istemiyle Danıştay davası açmıştık, dava karar aşamasında." Kısa bir süre sonra mahkeme, Duru Tiyatro'nun sözleşmesinin feshine gerekçe olan yönetmelik maddesini durdurma kararı aldı. Yani artık top Kadıköy Anadolu Lisesi'nin yönetimindeydi...
PLAKET VEREN KİMDİ?
Kurulduğundan yani 2008 yılından beri ikinci evim gibi olan Duru Tiyatro için, her ay 3 bin 800 lira civarında bir kira ödüyor Emre. Dizilerden kazandığı tüm parayı da tiyatroya aktardığını biliyorum. Kiraladığında bir atık deposu durumunda olan salona, 400 milyarlık yatırım yapmış. Birlikte çalıştığı ekibe ödediği para hariç... Geçtiğimiz haziran ayında Kadıköy Anadolu Lisesi'nin müdürü değişinceye kadar, okul yönetimiyle arasında herhangi bir sorun yaşanmamış. Aksine, okulun öğrencileri Duru Tiyatro'yu defalarca ödüllendirmiş. Ancak yeni müdür Kamil Onaran'la birlikte yeni bir dönem başlamış. "Her yerde okulu düzelteceğini söyleyen müdür bey, düzeltme işini tiyatrodan başlatma kararı almış. Cebinde istifa mektubuyla dolaşıyor. 'Ya beni buradan alırlar ya da bu tiyatroyu' diyor. Yüzüne 'Burada tiyatro istemiyor musunuz?' diye sorduğumdaysa, beni, 'Aksine onur duyuyorum burada olmanızdan' diye yanıtlıyor. Ortada dürüst olmayan biri var ve o ben değilim" diyor Emre...
Onaran'ın iddiaları arasında tiyatroda alkol satıldığı, yüksek sesle müzik yayını yapıldığı gibi şeyler var. Geçtiğimiz günlerde, Duru Tiyatro'da oyun izlemek isteyen bir grup öğrenciye yasak koymuş. Emre'ye ve ekip arkadaşlarına da, okulda eğitim verilen saatlerde tiyatroya girmeyi yasaklamış. Gazeteci kimliğimi bir kenara koyarak, Duru Tiyatro'da sahnelenen her oyunu büyük keyifle izlemiş bir tiyatro âşığı olarak yazıyorum. Tiyatronun galalarında bile bir kez olsun alkol ikramına rastlamadım. Emre her oyundan sonra soluğu tiyatronun bahçesinde alır, seyirciyle oyun hakkında fikir alışverişinde bulunur. Sesler biraz yükselse, "Çevreye rahatsızlık vermeyelim" diye kibarca uyarır.
Bir eğitimcinin koyduğu yukarıda saydığım yasaklaraysa yorum bile yapamayacağım. Kendi öğrencileri tarafından 3 kez okula katkılarından dolayı plaket verilen bir tiyatroya bu tepki! Müdür beyin tavrının temsilcisi olduğu kurumla çeliştiği aşikâr. 8 sene Kadıköy Anadolu'nun yanında Saint Joseph'te okumuş biri olarak bu tabloyu, benim bildiğim Kadıköy Anadolu vizyonuna yakıştıramıyorum. Müdür beye "Bir okulun içinde tiyatrodan daha yararlı ne olabilir?" diye sormuştum geçtiğimiz hafta bu köşeden. Şimdi işi bir adım ileriye taşıyarak, "Duru Tiyatro'nun veya Emre Kınay'ın size ne zararı var?" diye soruyorum. Kendisiyle röportaj yapmaya hazırım, buyursun anlatsın derdini. Hatta Emre'yle görüşmeyi etik bulmayarak reddeden okul aile birliğinin temsilcilerini de alsın yanına. Hep birlikte öğrenelim meselenin iç yüzünü. Yoksa son dönemde maalesef çok moda olan tiyatro düşmanlığına kendisinin de kapıldığını düşüneceğim.
'DURU TİYATRO LEKELENİYOR'
Emre Kınay, dün, yanına sanatçı dostlarını da alarak, Duru Tiyatro'da basın açıklaması yaptı. Açıklamanın içeriği özetle şöyleydi: "İptale konu 28199 sayılı yönetmelik, Duru Tiyatro'nun Kadıköy Anadolu Lisesi'ne ait mahalde tiyatro olarak faaliyet göstermesine engel olmamakla beraber, bilakis sözleşmesinin yenilenebilmesine olanak sağlayan bir hüküm ihtiva etmektedir. Kantin işletmesi ve Geleceğin Yıldızları Basketbol Okulu'nun sözleşmeleri bu kapsamda yenilenmişken, Duru Tiyatro'ya aynı hüküm uygulanmamıştır. Yine aynı yönetmeliğin 22'nci maddesinde fesih nedenleri sıralanmış, bu sebepler arasında ağır ve yüz kızartıcı suçlardan hüküm giymiş olmak, sağlığa zararlı gıdalar bulundurmak veya satmak, genel ahlak ve adaba aykırı hallerin soruşturma sonucu tespiti, eğitim ve öğretimi olumsuz etkileyen davranışların soruşturma ile tespiti, kiracının sözleşme hükümlerinde öngörülen yükümlülüklerini yapılan yazılı bildirime rağmen 15 gün içinde yerine getirmemesi gösterilmiştir. Duru Tiyatro, kiracı bulunduğu süre boyunca ve halen bu nevi fesih sebeplerine muhatap olacak bir durum içine girmemiştir. Yönetmelikte sayılan fesih sebeplerinin de Duru Tiyatro açısından tatbiki söz konusu değildir. Buna rağmen, kira sözleşmesinin feshedildiği bildirilmiştir. Tiyatroda okul ortamına aykırı hareket edildiği beyan edilmiştir. Kira dönemi boyunca okulun ihtiyacı olan her vakit, salon okulun kullanımına tahsis edilmiştir. Bundan sonra da edilecektir. Okul yönetimi, salonu talep ve ihtiyaca rağmen kullandırmadığımızı iddia ediyorsa ispatla mükelleftir. Okul ortamına aykırı bir durum tespit edildiyse niçin yönetmeliğin emrettiği gibi soruşturma başlatılmamış yahut bir uyarı yapılmamıştır? Görüldüğü üzere, yönetmelik keyfi uygulamanın perdesi olarak kullanılmakta, Duru Tiyatro ve gıyabında Emre Kınay lekelenmektedir."
Yeni yeni salonlar açılacağına mevcut salonların kapatılmaması için mücadele veriyor ya sanatçılarımız; utançla söylüyorum biz adam olmayız!
Sanatçılar isyanda!
Duru Tiyatro'nun 'Tatlı Çarşamba' adlı oyununda rol alan Burcu Kara, "Ortada kişisel bir ego ya da yanlış anlama bulunduğunu düşünüyorum" derken; Kadıköy Anadolu Lisesi mezunu olan Ceyda Düvenci, şöyle konuştu: "Okul yönetiminin almış olduğu bu karardan dolayı utanç duyuyorum. Okul müdürünü, maarifin müdürü olmak ne demektir hatırlamaya davet ediyorum." Engin Cezzar "Tiyatro kapatmak dehşet bir şey! Emre, tiyatrosu olmayan bölgeye tiyatro açtı. Bu konu Milli Eğitim ve Kültür Bakanlıkları'nca çözülmeli" diye konuşurken, Üstün Akmen, "Tiyatronun halkı uyandırıcı etkisi vardır. Bunu istemiyorlar" dedi.
Bir varmış bir yokmuş
BUGÜNE kadar bu köşede sadece tiyatrodan bahsettim. İlk kez hayat sahnesinde vuku bulan ve canımı çok acıtan bir oyundan söz edeceğim, Cihangir'in sevilen simalarından Levent Öztürk'ün ölümünden... Levent benim can bağıyla kurduğum ailemin fertlerinden biri, 'İyi ki var' listemin başındaki ismi... Geçtiğimiz cuma öğleden sonra, yine o listeden dostlarımdan telefonlar geldi. "Levent'i kaybettik" diyordu titreyen sesleri... Geçtiğimiz perşembeyi cumaya bağlayan gece geç saatte Cihangir'deki 21 adlı mekândan çıkmış, karşı kaldırıma geçmiş ve dengesini kaybederek, Cihangir'den Kabataş'a inen merdivenlerin boşluğuna düşmüş. 3.5 metrelik o boşluk, dostumun 'bir varmış'ına doyamadığım masalının 'biryokmuş'u olmuş...
O merdivenleri oldum olası sevmedim ben. Foto muhabiri arkadaşlarım bilir, ne zaman Cihangir'de röportaja gitsem ve o merdivenlerde fotoğraf çekimi yapılması gündeme gelse, "Aman" derim. Gündüz gözüyle bile, hele ki ayağımda topuklu ayakkabı varsa, o merdivenlere yaklaşmaktan ürkerim. Korkunun ecele faydası yokmuş, korktuğum başımın tacına geldi! Merdivenlerin çevresindeki korkuluk taklidi yapmaktan öteye geçemeyen 50 santimlik parmaklıkların gücü, Levent'i kurtarmaya yetmedi. Levent'i kaybettiğimiz gün, olay mahalline uğrayanlar arasında Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan da varmış. Sokak sakinlerinden yaşlı bir teyze kendisine, "Burayı yükseltmediniz, çocuk öldü" demiş. Aldığı cevap, "Sarhoşmuş" olmuş. Twitter'dan kendisine, "Bu olay belediyenin ihmalinin sonucudur" diye seslenenleri de, "Levent Bey aşırı alkollü olarak Akarsu merdivenlerinde düşerek can vermiştir. Orası aynı korkuluklarla yıllardır kullanılıyor. Bugüne kadar da elim bir olay yaşanmamıştır" diyerek yanıtladı Demircan. Bu açıklamadan şunu mu anlamak gerekiyor: "İçki tüm kötülüklerin anası. İçmeseydi düşmezdi ve ölmezdi." Ateşin düştüğü yerden, tarifsiz bir acıyla sormak istiyorum: "Madem ihmal yok, Beyoğlu Belediyesi bu olaydan sonra parmaklıkların boyunu neden metreye çıkardı, niye olay mahalline duvar örmeye başladı? Tedbir almak için illa birinin ölmesi mi gerekiyor?"