Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        TÜRKİYE'de yazılı ve görsel basının yeterince ilgi göstermediği lakin tüm dünyanın konuştuğu bir kadın var: Aung San Suu Kyi. Küçük ama dev kadın. Mütevazı ama muktedir kadın. Nazenin ama kudretli kadın. Şiddete başvurmadan koskoca bir düzeni değiştiren kadın. U2'nun konserlerinde hep andığı, hatta fotoğrafını maske olarak takmaları için dinleyicilerine dağıttığı kadın.

        50 sene süren ve hiç değişmeyecek zannedilen bir askeri rejimin ardından Myanmar demokrasiye geçmeye hazırlanıyor, ağır aksak da olsa. Reformlar yolda. Bugün uluslararası basın, muhalefetin simgesi haline gelen Suu Kyi'nin 24 sene sonra ilk defa yurtdışına çıkıp bazı Avrupa ülkelerini ziyaret edeceği haberiyle çalkalandı.

        İki ülkeye seyahatte bulunacak önümüzdeki dönem: Norveç ve İngiltere.

        Suu Kyi, 66 yaşında. Ömrünün büyük çoğunluğu aktif siyaset içinde geçmiş, çocukluğundan beri politik çatışmaların içinde yoğrulmuş. Burma'nın yakın tarihini onun kişisel geçmişini anlamadan okumak neredeyse imkânsız. Öylesine iç içe geçmiş ki bir kişinin kaderi ile bir ülkenin kaderi.

        *

        İlk tutuklanması 1989 senesine rastlıyor. Baskılar, tehditler, gözaltılar, ev hapsi... 1996'da aşırı görüşlü bir grup tarafından saldırıya uğradı. Daha sonra saldırganların derin devlet bağlantılı oldukları anlaşıldı, konunun üstü kapatıldı. 2003'te tekrar saldırıya uğradı. Gene aynı tezgâh, gene aynı kesimler.

        Onunla söyleşi yapan gazetecilere dahi zor anlar yaşatıldı; fotoğrafçıların filmlerine el konuldu. Askeri cunta ile arasındaki gerilim hiç dinmedi. Uzun süren ev ve göz hapsi boyunca sağlığı bozuldu. Kimi zaman hastaneye gitmesine izin verildi, kimi zamansa geçiştirildi.

        Partisi 1990'da seçimleri muazzam bir farkla kazandı ama dönemin askeri cuntası halkın iradesini hiçe saydı. Ancak yaşanan baskı ortamı Suu Kyi'nin isminin unutulmasına yol açmadı. Tam tersine, o ve temsil ettiği "şiddetten uzak muhalefet felsefesi" gün geçtikçe taraftarlarını artırdı, bugün uluslararası arenada en tanınmış siyasi tutuklular arasında baş sırada yer alıyor.

        Bir kuşağın umudu haline geldi. Senelerce ülkesinden ayrılmadı, ayrılmak da istemedi; zira çıkış yaparsa geri dönmesine izin verilmeyeceğinden endişe ettiğini dile getirdi. Sürgünde muhalefet yapılamayacağına inandı. Birleşmiş Milletler'den Uluslarası Af Örgütü'ne sayısız uluslararası kuruluş onu açıkça destekledi. Kanada hükümeti tarafından fahri vatandaş ilan edildi.

        Siyaset sahnesinde öne çıkan pek çok kadın gibi onun hayatında da babasının kimliği önemli rol oynadı. Modern Burma nın inşasında, bilhassa ülkenin İngiltere'den kopmasında büyük payı olan ve herkesin saygı duyduğu bir liderin tek kızı o. Ancak benzer konumdaki pek çok kadın siyasetçiden farklı olarak hiçbir zaman sert, kapışmacı, erkeksi yahut milliyetçi bir söylem benimsemedi.

        *

        Benim için en çarpıcı yanı da bu: Karanlık bir diktatörlükle başa çıkarken dahi sonuna kadar şiddetten uzak bir söylem benimsemesi ve taraftarlarına da aynı noktada durmayı öğütlemesi. Benimsediği Budist felsefeyle örtüşüyor tavrı.

        Nobel Barış Ödülü'nü aldığında eline geçen tüm parayı Burma halkının eğitim ve sağlık hizmetleri için kullandı. 15 sene ev hapsinde tutulan bir kadın. Bunca zaman daracık bir mekânda kapalı ne yaptığı sorulduğunda, sakin bir edayla, "Kitap okudum" diyen bir kadın. Ondan ve onun sükûnetinden, seyrüseferinden öğrene cek çok şeyimiz var, başka türlü bir söylem, başka türlü

        Diğer Yazılar