MCT CEO'su Tanyer Sönmezer'e göre sosyal medya 3 şeyi artırdı: Haset, Kıskançlık, İmrenme
İş dünyasını değiştiren pek çok şey var. Teknolojideki değişimler, dijitalleşme, ekonomilerin yapısına bağlı olarak toplumların davranış değişikliği. Ve başarılı yönetici ya da patronlar da dahil olmak üzere herkesin güncellenmeye ihtiyacı var, hem de çok sık aralıklarla. İşte Management Centre Türkiye (MCT) uzun yıllardır bunu yapıyor. İstanbul’daki eğitimler bir yana şirketlerin üst düzey yöneticileri ya da yönetim kurulu başkanlarıyla yılda 3 kez Slikon Vadisi ziyaret ediliyor. Geleceğe daha yakından bakmak bütün dert. Bu yıl farklı bir etkinlik var. MCT CEO’su Tanyer Sönmezer ile 250 oturumda 10 bin kişinin ağırlanacağı ‘İş ve Teknoloji Haftası &NOW’ öncesinde sohbet ettik. 8-10 Mayıs 2018 tarihlerinde Volkswagen Arena ve Uniq İstanbul’da gerçekleştirilecek organizasyon da farklılaşmış, “Çünkü” diye açıkladı Tanyel Sönmezer: “4. Sanayi Devrimi iş dünyasını, yönetim şekillerini ve insanı, hızla değişmeye ve dönüşmeye zorluyor. Biz bu hafta boyunca teknoloji ve iş dünyasını bir araya getireceğiz. Teknolojiyi değiştiren insanla, teknolojinin değiştirdiği insanı aynı ortamda buluşturacağız.”
YOL HARİTASI: İNSANLAR NASIL DEĞİŞTİ?
İnsanların nasıl değiştiğini ortaya koyduktan sonra şirketlerin yol haritasını çizmek gerek. Tanyel Sözmezer işte şirketlere şu değişimlerden başlayarak yol haritası çizeceklerini anlattı:
“İnsan davranışında yeni paternler oluşmaya başladı.
Birincisi, sosyal medyanın varlığı tüketim alışkanlıklarını değiştiriyor. İnsanlar aslında hiç gitmeyecekleri bir mekâna sadece bir yemek sırasında fotoğraf çektirmek için gitmeye başladı. Instagram için gidilen restoranlar, barlar, mağazalar var artık.
Ve sosyal medya şu üç şeyi artırdı: Haset, kıskançlık ve imrenme. Nedir üçünün arasındaki fark?
Haset: Bende yoksa sizde de olmasın
Kıskançlık: Sizde var bende niye yok
İmrenme: Sizde var ne güzel, keşke bende de olsa
Bunlar farklı seviyelerde artıyor. İnsanlar ulaşabilecekleri şeylerle ilgili doğaları gereği imreniyorlar, ulaşmak için zorlanacakları şeyleri kıskanıyorlar, hiçbir zaman ulaşamayacakları şeyler söz konusu olduğunda da haset başlıyor. Sizin olası müşterileriniz size ulaşamayacaklarını düşündükleri zaman markanıza zarar vermek isteyebiliyor. ‘Zaten benim hiçbir zaman olamayacak, o zaman ben bunu ne yapıp edeyim karalayayım’ diyebiliyor.”
‘ÖMÜR BOYU AŞK, ORTALAMA YAŞAM 60 İKEN MÜMKÜNDÜ’
“1903 yılında Avrupa’da kadınlar ortalama 42, erkekler 37 yıl yaşıyordu. Ömür boyu aşk o günler için geçerliydi. Bugün doğan kız çocukları 90+ yaşayacaklar. Ve 10 çocuğumuzun altısı bir kez, iki tanesi iki kez boşanacak. Böyle olunca satın alma alışkanlıklarımız da değişecek. İlişkinin ne kadar süreceği belli değil ki ömürlük satın alayım. Ben uzun süredir otomobil almıyorum, oğlum hiçbir zaman almayacak, kiralayacak. Ev almayı da anlamsız buluyor. Bu gerçekler pazarlamayı, liderliği, yönetimi, stratejiyi değiştiriyor. Gelecekte büyük finans kurumları evlerin sahibi olup kiraya verecek. Ya da mortgage 50 yıllık olacak. Oysa şu andaki şirketlerin yapısı, -sosyal güvenlik sistemi dahil olmak üzereinsanların 60-65 yıl yaşayacağı öngörüsü üzerine kurulu.”