Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        TÜRKİYE az kalsın rekor kıracaktı.

        5 yıl içinde 2. kez Güvenlik Konseyi üyeliğine seçilen ilk ülke olacaktı.

        “Rekor kıracağız” haberleri medyamızın 1. sayfalarında bol bol yer aldı.

        BM Genel Kurulu’ndaki oylama önceki gece yapıldı.

        Sabah heyecanla gazeteleri açtım.

        “2. kez üye olacağız, rekor kıracağız” manşetlerini atan gazetelerimizin 1. sayfalarında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’ndaki oylamanın sonuçlarına dair bir haber göremedim.

        Bir iki gazetede küçük “Olamadık” haberleri vardı, ama büyük bölümünde (Bizim gazete dahil) haber yoktu.

        BM Genel Kurulu’nda Güvenlik Konseyi üyeliğimize vize çıkmadığını, genelde iç sayfaların dibine küçük şekilde saklamışlardı.

        Anlayacağınız çok istediğimiz Güvenlik Konseyi üyeliğine ikinci kez seçilemedik.

        Sağda solda bulamazsınız, oylama sonuçlarını yazayım.

        Seçilmek için Genel Kurul’a üye 193 ülkenin üçte ikisinin oyunu almak gerekiyordu.

        Yani en az 129 oy lazımdı ve üç aday vardı.

        İlk turda oy verenler 2 ülkenin adını yazdılar.

        İlk tur sonuçları şöyle oldu:

        Yeni Zelanda: 145

        İspanya: 120

        Türkiye: 109

        Yeni Zelanda ilk turda seçildi.

        Türkiye ve İspanya ikinci tura kaldı.

        İkinci turda oylar şöyle bölündü:

        İspanya: 120

        Türkiye: 73

        Bu sonuçlarla iki ülke de gerekli çoğunluğa ulaşamayınca üçüncü tura geçildi ve üçüncü turda İspanya 132, Türkiye 60 oy aldı.

        Doğrusunu söylemek gerekirse ilk turda aldığımız 109 oy hiç fena değil.

        Bu sonuçta Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun büyük etkisi var.

        Ancak oylarımız artacağına azaldığı için seçilemedik.

        Peki Türkiye’nin önünü kim kesti dersiniz?

        Türkiye’nin eleştirdiği 5 büyükler mi?

        ABD mi?

        Rusya mı?

        Çin mi?

        Hayır.

        Birleşmiş Milletler’deki oylamada Türkiye “seçilemesin” diye en büyük çabayı 2 ülke gösterdi.

        Bunlardan biri Mısır’dı, diğeri ise Suudi Arabistan.

        Suudi Arabistan, Türkiye’nin BM Güvenlik Konseyi üyeliğini engellemek için hem siyasi hem de ekonomik bütün gücünü kullandı.

        Türkiye’nin tüm dış politikasını “Müslümanlık” üzerine, din kardeşliği üzerine kuranlar bunu nasıl değerlendirirler bilmiyorum.

        Benim değerlendirmemi soruyorsanız, daha önce yazdım zaten.

        Türkiye ve BM

        TÜRKİYE’nin Güvenlik Konseyi üyeliğini alamaması üzerine BM’de uzun yıllar görev yapmış bir diplomatı aradım.

        New York’ta sabahın körüydü ve uyku sersemiydi.

        “Siz olacağınızı mı zannediyordunuz” dedi gülerek.

        “Seni az sonra arayayım” diye kapadı.

        2 saat sonra aradı.

        Yukarıda yazdığım bilgilerin önemli bir bölümünü de ondan aldım.

        Ancak verdiği diğer bilgiler de çok önemliydi.

        “Yahu sizin hükümetler BM’deki varlıklarını Güvenlik Konseyi üyeliğine bağlamışlar. BM, Güvenlik Konseyi’nden ibaret bir teşkilat değil ki!” diyerek sıraladı.

        “Türkiye bu teşkilatın kurucu üyesi. Kurucu 51 üyeden biri.

        70 yıldır teşkilatta. Bu 70 yıl içinde Türkiye, BM’de ne yaptı?

        En kıytırık ülkeler bile BM Genel Sekreterliği görevini üstlendiler. Türk diplomatlar bir kez bile bu göreve gelemedi.

        Hadi genel sekreter olamadınız, her yıl asambleye bir başkan seçilir. 70 yıl 70 başkan.

        Türkiye bir kez bile asamble başkanı olamadı.

        Her yıl yeniden kurulan 6 komisyon vardır BM Genel Kurulu çatısı altında.

        Türkiye 1 kez bile bu komisyonlardan birine başkan olamadı. Bırakın başkanı, üye olamadı. Ben BM’de ilk çalışmaya başladığımda, 20’li yaşlarımda galiba İdari Komisyon’da bir Türk üye vardı. Bir daha kimseyi görmedim.

        Hadi onlar olmadı.

        BM’nin yan ve alt kuruluşları var.

        UNDP var mesela. Oraya başkan oldu mu Türkiye?”

        “Kemal Derviş” dedim.

        “Yahu bırak Kemal’i” dedi. “O başkan değil, genel sekreter oldu UNDP’ye. Görev süresi bitmeden de istifa etti. Niye ettiğini ben söylemeyeyim. Ayıp olur. Ekonomik Sosyal Konsey vardır mesela BM’de. Oraya başkan oldunuz mu? Hayır. Bak Fatih, Türkiye BM içinde tembeldir. Aktif değildir. Plan proje üretmez. Son projenizi 1966’da ürettiniz BM’de. O gün bugündür tık yok. Sonra Güvenlik Konseyi’ne üye olacağız diye abuk sabuk ülkelere para dağıtıyorsunuz.”

        Başka şeyler de anlattı, ama bugün yerim dar.

        Onu da yarın anlatırım.

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        Dünyanın 5’ten büyük olmasının dünyanın 5’ten güçlü olduğu anlamına gelmediğini anladığımız zaman.

        Diğer Yazılar