4 serisinin en güzeli ama içi hep aynı
BMW 420, serinin en güzel otomobillerinden. Özellikle arkadan görünüşü gerçekten şahane. Ancak içi için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Çok ufak değişikliklerle içi neredeyse hep aynı...
Ne diyeyim, haklısınız herhalde. Haklı olanlar serzenişte bulunan okurlar, “Sürekli lüks ve pahalı otomobilleri yazıyorsun. Biraz da bizim gibi orta gelirli insanların satın alabileceği otomobilleri yazsan da, biz de tercihimizi ona göre yapsak. Belli ki, bu işten anlıyorsun ama bize bir faydası yok” diyenler.
Her hafta bu minvalde onlarca mail geliyor.
Vallahi ne yalan söyleyeyim, yazdığım otomobilleri ben seçmiyorum. Üreticiler veya distribütörler ne yollarlarsa onu deniyorum. Hakkımı yemeyin, arada çok pahalı olmayan otomobilleri de deneyip yazdığım oluyor. Yine de bundan böyle Hakan Özenen’den “Daha ucuz ve ulaşılabilir” araçlar da ayarlamasını istirham edeceğim.
Gelelim bu haftanın otomobiline. Aslına bakarsanız, bu hafta için bir BMW geleceğini söyleyen Hakan’a “Bari 418 Gran Coupe gelse de BMW’nin şu yeni 3 silindirli motorunu denesem” dedim.
Ancak hazırda 418 Gran Coupe olmadığı için, gele gele 420 geldi. Herhalde biliyorsunuzdur, BMW 3 serisi Coupe’yi bir süre önce 4 serisi olarak kodlamaya başladı ve 3 serisi coupe imalatını durdurdu.
Aslında 4 serisi, 3 coupe’nin yerini aldığı için tamamen coupe yani 2 kapılı bir seri olacaktı. Ancak BMW aynen 6 serisinde yaptığı gibi bu kasanın bir de 4 kapılısını yaptı ve ona da “Gran coupe” adını verdi.
2 kapılı model ise “coupe” oldu.
Bizim bu hafta denediğimiz model de işte bu serinin 420 coupe’si. 420 coupe, sonundaki 20’den anlaşılacağı gibi “2 litrelik bir motora sahip” diyeceğim, ama doğru olmayacak. Çünkü artık sondaki sayılar ne yazık ki, BMW’de otomobilin motor hacmini anlatmakta zorlanıyor.
Çünkü mesela 35’le biten bir model numarasında motor 3.5 değil 3 litre oluyor.
Ya da 18’le biten bir numara 1.8 litre değil 1.5 litre olabiliyor. Ama 420 hakiki 420. Yani 2 litre.
GÖZÜ RAHATSIZ EDEN HİÇBİR ŞEY YOK
BMW’nin yeni nesil dizel motoruyla donatılmış 2 litrelik dizel motor, 190 beygir gibi bayağı iyi bir güç veriyor. Tork ise daha da muazzam, tam tamına 400 nm. Bana göre 4 serisi BMW’nin en güzel görünüşlü otomobili.
Özellikle yandan bakınca bana bir zamanların efsane BMW’si 635 CSI’ı hatırlatıyor. Gerçekten de 420, dış görünüş olarak kusursuza yakın bir otomobil. Ön çamurluğun yanındaki havalandırma ağzı gibi duran metaldeki hafif uyumsuzluk dışında gözümü rahatsız eden hiçbir şey yok.
Önden diğer BMW’lerden çok farklı olmasa da özellikle arkadan görünüşü gerçekten şahane. Hafif basık, yanlardan yüksek omuzlu, kaslı bir hali var. Öndeki LED farlar ve gündüz LED’leri de otomobile çok şık bir görüntü katıyor.
4 serisi o kadar şık ki, en absürd renklerde bile güzelliğini koruyor. Tabii aynı şeyi BWM 4’ün içi için söyleyemeyeceğim.
AYNI GÖSTERGE AYNI KUMANDA
İç dizayn, BMW’nin bana göre en büyük kusuru. Kusur derken, içinde bir hata, bir eksik olduğu için değil. Hep aynı olduğu için. Yıllardır aynı iç dizaynı kullanıyor BMW. Çok ufak değişikliklerle iç neredeyse hep aynı. Aynı göstergeler, aynı butonlar, aynı kumandalar. Kullanıcı açısından sıkıntılı olsa gerek, sürekli BMW kullanıyorsanız otomobilini değiştirdiğiniz zaman dışardan bakanlar fark ediyor, ama siz içinde hep aynı otomobili kullandığınızı düşünüyorsunuz. 4 serisinde daha da kötü olanı bu kadar farklı ve güzel bir otomobil yaptıktan sonra içinde 3 serisi ile aynı çizgiyi devam ettirmiş olmaları.
Sportif görünümlü, sportif kullanımlı 4 serisinin içinin, 3 serisi ile bire bir aynı olması bence anlamsız bir durum. Bu otomobil bazı ufak değişiklikleri hak ediyor. Tabii bu yazdıklarımdan sonra içinde kötü bir şey olduğunu düşünmeyin. İç mekân neredeyse kusursuz. Ortadaki yuvarlak butonla aynen Audi ve Mercedes’te olduğu gibi otomobilin her şeyine kumanda edebiliyorsunuz. Oldukça başarılı olan müzik sistemi de buna dahil.
Telefonun navigasyonu tüm araçlarından daha iyi. Boşu boşuna para vermeyin derim. Cruise control sistemi de yoktu niyeyse. Onun yerine hız limitörü koymuşlar. O da fena değil ama güvenmeyin gaza yüklenince limitör falan kalmıyor.
Çift bölgeli klima başarılı. Elektrikli ve ısıtmalı koltuklar bir BMW klasiği olarak hem sportif, hem rahat, hem de şık. Arkadaki koltuklara geçiş çok rahat olmasa da, bir kez geçtiniz mi rahatça oturabiliyorsunuz. Sıkış tepiş değil.
8 İLERİ ŞANZIMAN STANDART OLDU
Dış görünüşteki sportifliğe uyumsuz olmak dışında iç mekânda hiçbir hata yok. 2 litre 190 beygirlik motor 400 nm gibi müthiş torka sahip ki, bu da otomobilin kullanımını bayağı keyifli hale getiriyor. 8 ileri şanzıman artık BMW’de standart hale geldi ve eğer sert bir sürüş benimsemiyorsanız vites değişimlerini anlamak bile mümkün değil.
MOTOR SESİNİ AZALTMAK ZOR MU?
420’nin en önemli, asıl kusuru ise motor sesi. Gerçekten de kabin içine gereğinden fazla ve BMW’ye yakışmayacak düzeyde bir motor sesi alıyor. Bunu kesmek veya azaltmak çok mu zor bilmiyorum, ama zannetmiyorum. Yine de 420, BMW’nin en alınası otomobili diyebilirim. Tabii 245 bin TL’yi gözden çıkarabilirseniz.
KEYİFLİ VİRAJ ALMANIZI SAĞLIYOR
BMW’nin çok basit bir şekilde değiştirme imkânı sunduğu sürüş modlarında ise en keyifli olanı sport ve sport+ modları. Sport+’a geçtiğiniz zaman otomobilin çekiş kontrol sistemi de kapanıyor ve muazzam torkun da etkisiyle otomobil, gaza yüklendikçe arkasını kaydıra kaydıra hızlanıyor ve müthiş keyifli bir şekilde viraj almanıza imkân sağlıyor. 420 hemen hemen her BMW gibi, tok, güvenilir, iyi yol tutan, çok iyi viraj alan bir otomobil.